Eş Genel Başkan Yardımcımızın açıklaması:

İnsan yaşamını hiçe sayan sermaye birikim rejimi sonucunda Türkiye’de çalışanların can güvenliği kalmamıştır. Birer ikişer değil, onar onar işçi kardeşlerimizi iş cinayetlerine kurban veriyoruz.

Egemenler tarafından çalışırken hastalanmanın ve ölmenin “işin fıtratı” diyerek normalleştirildiği bu ülkede, işçi sağlığı ve iş güvenliğinde bıçak kemiği çoktan geçmiştir.

Daha dün Ermenek’te gerekli önleyici tedbirler alınmadığı için 350 metre yerin altında 18 madenci iş cinayetinde yaşamını yitirdi. Güvenli olmadığını bile bile madene inen ve bir daha çıkamayan 18 madencinin bedenlerine dahi ulaşılamamışken, yeni bir iş katliamı ile sarsıldık.

Bu kez yerin üstünde, 18 mevsimlik tarım işçisi kardeşimiz 26 kişilik minibüse 44 kişi bindirilerek, elma toplamak üzere çıktıkları yolda şarampole yuvarlanarak eşlerinden, çocuklarından, kardeşlerinden, sevdiklerinden, hayattan kopartıldılar. Yaşamını yitiren 18 işçinin biri çocuktu, 16’sı ise kadın.

Hayatını kaybeden işçilere rahmet, yakınlarına sabır diliyor, yaralıların bir an önce sağlığına kavuşmasını temenni ediyoruz.

Görüyoruz ki, bu iş cinayeti de AKP iktidarı tarafından basit bir trafik kazası gibi gözlerden kaçırılıyor. Güvenli bir ulaşım aracında taşınmayarak ve gerekli iş güvenliği tedbirleri alınmayarak göz göre göre ölüme gönderilen mevsimlik tarım işçilerinin ölümlerinin iş cinayeti sayılmaması kabul edilemez. Okulunda olması gereken bir çocuğun iş cinayetinde yaşamını kaybetmesi ve başkalarının da yaralanması normalleştirilemez.

Tıpkı Soma madencilerinde olduğu gibi, Isparta’da iş cinayetinde yaşamını yitiren 18 mevsimlik tarım işçisi ve yaralanan 26 mevsimlik tarım işçisi, işçi simsarlarının eline teslim edilmişti. Türkiye’nin her yerinde mevsimlik tarım işçileri insani olmayan koşullarda çalıştırılıyor. Ne sigortaları, ne güvenceleri, ne barınma ve sağlık hakları, ne de çocukların eğitimi bulunuyor. Patronlar daha çok kar etsin diye, kölelik koşulları görmezden geliniyor.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı denetim görevini layıkıyla yapmıyor; güvenli olmayan, tehlikeli ortamlarda çalışılan işyerlerini kapatmıyor. Bilerek, iş cinayetleri ve meslek hastalıkları ile mücadele edilmiyor. İşçilerin canı pahasına sermayeye her türlü tolerans sağlanıyor.

AKP iktidarının pervasızca uyguladığı neoliberal politikalar sonucunda; taşeron sistemi, güvencesiz ve esnek istihdam koşulları işçileri açlık ve ölüm arasında tercih yapmaya zorlayacak şekilde işletiliyor.

Toplumsal muhalefetin baskısı sonucu, AKP iktidarı son yıllarda Sendika Yasası’ndan, İş Güvenliği Yasası’na, sayısız torba yasadan, genelgelere kadar pek çok yasa ve düzenleme yaparak çalışma yaşamındaki sorunları çözeceğini iddia etmiştir. Ancak bunların hepsi gösterişten, göz boyamadan, oyalamaktan ve tepkileri pasifize etmekten başka bir amaca hizmet etmiyor. Öyle olmasaydı, 18 mevsimlik gezici tarım işçisi ölmez, 26 işçi de yaralanmazdı.

AKP açık bir şekilde işçi düşmanlığı yapıyor, patronları kayırıyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin 2014 raporuna göre, 9 ayda 1414 işçi yaşamını yitirmiştir. Bunun sorumlusu AKP iktidarı ve maliyetlerden kaçarak karlarını büyüten patronlardır.

- Sorumlular hesap vermeli, ilgili Bakanlar istifa etmelidir,
- İşçi sağlığı ve iş güvenliği bakımından riskli işletmeler derhal kapatılmalıdır,
- İş cinayetlerine mahkemelerde gösterilen tolerans, katliamlara zemin hazırlıyor. Mahkemeler taraflı tutumuna son vermeli, gerçek sorumlulara karşı cezasızlık politikasından vazgeçilmelidir.

Başta sendikalar olmak üzere, meslek örgütlerini, demokratik kitle örgütlerini, yurttaş girişimlerini, vicdan sahibi her insanı bu duruma daha fazla sessiz kalınmayacağını göstermeye çağırıyoruz.

Günay Kubilay
HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı
1 Kasım 2014