17-25 Aralık soruşturmasında ismi geçen dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Bayraktar’ın itiraflarının araştırılması amacıyla TBMM Başkanlığına araştırma önergesi verdik

Grup Başkanvekillerimiz Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç, 17-25 Aralık soruşturmasında ismi geçen dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın aradan yıllar geçtikten sonra yaptığı açıklamaların, o dönem soruşturmaya konu olan kimi iddiaların doğruluğunun itirafı niteliğinde olduğu için söz konusu iddiaların araştırılması amacıyla TBMM Başkanlığına araştırma önergesi verdi:

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

17-25 Aralık soruşturması, Aralık 2013 tarihinde gerçekleşmiş, ancak dosyanın üzeri ivedilikle örtüldüğü için soruşturma derinleşememiştir. Bu soruşturmada ismi geçen dört Bakandan biri olan, dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın aradan yıllar geçtikten sonra yaptığı açıklamalar, o dönem soruşturmaya konu olan kimi iddiaların doğru olduğunun itirafı niteliğindedir. Toplumda büyük yankı uyandıran bu açıklamalara ilişkin iktidar ve yargı çevreleri sessizliğini korumaktadır. Yapılan açıklamalarla ilgili TBMM’de bir komisyon kurulması kamu yararı açısından elzem hale gelmiştir. Komisyon çalışmalarında itiraflar, olaylar ve bağlantılar araştırılması gereklidir. Bu amaçla, Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasını arz ve talep ederiz. 

GEREKÇE

17-25 Aralık soruşturması, Aralık 2013 tarihinde başlamış, ancak dosyanın üzeri ivedilikle örtüldüğü için soruşturma derinleşememiştir. Soruşturmada “Rüşvet, görevi kötüye kullanma, ihaleye fesat karıştırma ve kaçakçılık’’ suçlamalarının tam ortasında isimleri geçen, dönemin Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış görevinden alınmış, İçişleri Bakanı Muammer Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar bakanlık görevlerinden istifa etmişlerdir. Bu bakanların Yüce Divan’a sevk edilmesini içeren önergeler TBMM’de reddedilince de Yüce Divan Yolu kapanmıştı. Bakanların yargılanmaması kamuoyu vicdanını derinden yaralamış, TBMM’nin saygınlığına gölge düşürmüş, gerekli hukuki adımların atılmamış olması nedeniyle yargıya olan güven dramatik bir şekilde dip seviyelere inmiştir. 

17-25 Aralık soruşturmasında ismi yolsuzluk ve rüşvetle anılan Bakanlardan biri olan dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, o dönem “Ne yaptıysam Erdoğan’ın emriyle yaptım” demiş ve istifa etmişti. Dönemin AKP iktidarı bu soruşturmayı hükümete bir komplo olarak nitelendirmiş, soruşturmada geçen iddiaların ve ses kayıtlarını içeren tapelerin montaj olduğunu iddia etmiş ve böylece soruşturmanın üzerinin örtülmesini sağlamıştı. 

Ancak, Erdoğan Bayraktar’ın geçtiğimiz günlerde bir gazeteciye yapığı açıklamalar, o dönem soruşturmaya konu olan kimi iddiaların doğru olduğunun itirafı niteliğindedir. Bayraktar yaptığı açıklamada, “Benim dosyamda ne varsa, hem tapeler doğrudur hem teknik takip doğrudur, hem de benim telefon konuşmalarım A’dan Z’ye kadar doğrudur. Benim dosyamda hırsızlık yok, görevi kötüye kullanma var. ‘Reis’, Sayın Cumhurbaşkanım beni hırsız çuvalının içine koydu ve attı” demiştir. 

O dönem yürütülen soruşturmada Bayraktar’a isnat edilen suçlamalar şu şekildeydi: “Bir suç örgütünün yönetici ve üyelerinin kendilerine sağlanan miktar ve değeri tespit edilemeyen bazı menfaatler karşılığında; kişiye özel imtiyazlı imar planlarını onaylatmaları, imar planlarına aykırı olarak yapılan bazı projelerin usulsüzlüklerine göz yummaları ve denetimlerden sorunsuzca geçmelerini sağlamaları ve bu eylemlerin bir kısmını Erdoğan Bayraktar’ın görevde olduğu sırada ve onun bilgisi doğrultusunda yapmaları. Bakanlıktan iş alan şirketlerin yemek işlerinin yakınlarının ortağı olduğu şirketlere verilmesi için aracılık etmesi...”

Soruşturmada belirtilen suçlamaları düşündüğümüzde, Bayraktar’ın açıklamaları bu suçların itirafı niteliğindedir ve oldukça vahimdir. Bu itiraflar büyük yankı uyandırmıştır. Kamuoyunda dikkatle izlenen ve vicdanları yaralayan bu itiraflara iktidar sözcülerinin ve yargının sessiz kalması düşündürücüdür. TBMM’nin sesiz kalması kabul edilemez. Parlamentonun ivedilikle devreye girmesi, TBMM’nin saygınlığı açısından da elzem hale gelmiş, kaçınılmaz bir görev olarak önünde durmaktadır. Bu nedenlerle bir Meclis araştırması açılması gereklidir. 

6 Eylül 2021