3 Nisan 2019 tarihli MYK toplantısı sonuç bildirisi

3 Nisan 2019 tarihinde Ankara’da toplanan Merkez Yürütme Kurulumuz, 31 Mart Seçimleri ile tecrit ve açlık grevlerini değerlendirmiş ve aşağıdaki sonuçları kamuoyu ile paylaşmayı kararlaştırmıştır:

1. Her anlamıyla adaletsizliğin ve eşitsizliğin, baskı ve saldırıların yaşandığı bir seçim sürecini geride bıraktık. AKP-MHP ittifakı, güvenlik bürokrasisi başta olmak üzere devletin tüm maddi ve kurumsal imkânlarını kullanarak partimize karşı ağır bir saldırı kampanyası yürütmüştür.

Hem AKP-MHP ittifakı tarafından yaratılan ve toplumun kutuplaştırıldığı, terörize edildiği, gerginliklerin körüklendiği ortam, kullanılan nefret dili ve üslubu, hem de seçim güvenliğinin sağlanmaması açısından demokratik ve adil bir yerel seçim süreci yaşanmamıştır.

Partimiz üzerinde mutlak bir medya ambargosu uygulanmış, halklarımızın vergisi ile çalışmalar yürüten ve kamu kurumları olan TRT ve Anadolu Ajansı aracılığı ile partimiz aleyhine kara propaganda yapılmıştır. Kişisel Verileri Koruma Kanunu ve Anayasa çiğnenerek, İçişleri Bakanlığı ve İstihbarat Teşkilatı’nın marifetiyle adaylar hakkında fişler yayınlanmıştır. Partimize, seçmenlerimize, Kürt halkına, tüm muhalefete ve demokrasi güçlerine yönelik türlü saldırı, baskı, hakaret yapılmış, ülkeden kovma tehditleri savrulmuştur.

Aralık-Ocak aylarında İçişleri ve Milli Savunma Bakanlığı organizasyonuyla seçmen kaydırma operasyonları gerçekleştirilmiş; ardından orantısız sayıda kolluk gücü küçük yerleşim birimlerinde sandık başlarında görevlendirilmiş; bütün bunlar yetmemiş, sandık birleştirme ve taşıma kararları mesnetsiz iddialar ve saçma gerekçelerle alınarak her türlü usulsüzlük ve hile adımları atılmıştır.

2. 31 Mart Yerel Seçimleri ve sonuçları en az genel seçimler kadar iktidarı, muhalefeti, ekonomiyi, toplumu etkileyecek bir seçim olmuştur. İktidar tarafından halklar ve inançlar kutuplaştırılmak istenmiş, farklı düşünen herkese ​“terörist” damgası vurulmuş, beka propagandası ile toplumun korkularından oy devşirilmeye çalışılmıştır. Bütün bunlara rağmen, Türkiye halkları AKP-MHP ittifakının toplumu karşı karşıya getiren ve bölen siyasetine, yaygınlaştırdığı nefret söylemine karşı oy kullanmıştır.

3. Toplumsal kutuplaşmayı, savaş politikasını temsil eden AKP-MHP ittifakına karşı HDP olarak kilit parti olma konumumuz ortaya çıkan sonuçlar ile bir kez daha ispatlanmıştır. AKP-MHP rejiminin siyasetin dışına atmak, hatta yok etmek istediği tüm kimliklerin buluştuğu yer HDP politikaları olmuştur. Partimiz hem büyükşehirler ve illerde hem de genel sonuçlar itibariyle seçimin kaderini belirlemiş, tek bir oyun bile boşa gitmemesini sağlayarak Türkiye halklarına hayati düzeyde bir nefes alma imkanı vermiştir.

AKP-MHP ittifakının durdurulabileceği, geriletebileceği ve demokrasi, adalet, hukuk, eşitlik ve özgürlük mücadelesinin kazanılabileceği umudu tekrardan yaygınlaşmış, korku yerine cesaret büyümüştür.

4. HDP, Türkiye halklarının ve demokrasi güçlerinin barış içinde yaşaması için cesur bir karar alarak seçim stratejisini belirlemiştir. Yerel seçimlerin Türkiye halkları için demokrasiye dönük bir seçenek yaratması amacı ile belirlediğimiz bu seçim stratejisi, Türkiye’nin batısında halklarımızın güçlü sahiplenmesi ile birçok büyükşehirde başarıya ulaşmıştır. Stratejik oy kullanarak ve AKP-MHP ittifakını gerileterek Türkiye halklarına umut veren bütün seçmenlerimize teşekkür ediyoruz. Bu başarı elbette partimiz başta olmak üzere demokrasi ve hukuk mücadelesi veren herkesin ortak başarısıdır.

5. Türkiye’nin siyasal gidişatına yönelik güçlü analizler sonucunda oluşturduğumuz seçim stratejimiz cesaretle halklarımızın takdirine sunulmuştur. Seçim sonuçlarının açığa çıkardığı siyasal mesaj, stratejimizin doğru olduğu ve halklarımız tarafından sahiplendiği gerçeğidir. Stratejimiz, demokrasi ile faşizmin kurumsallaşması arasında kurduğumuz ikilemde, demokrasinin kazanmasını ve demokratik yaşamın inşası için gerekli siyasal zeminin oluşmasını sağlamıştır.

Ortaya çıkan sonuçlar ile birlikte Batı’da da demokratik mücadele ortaklığının olanakları her zamankinden daha fazla olgunlaşmış, demokrasi, adalet, barış ve hukuk için mücadele edenlerin bir araya gelmesinin elzem olduğu görülmüştür.

6. Batı’da kazandığımız belediye meclis üyelikleri ve temsil imkanları ile halkımız adına en doğru olan kararları uygulayacağız, bütün adaletsizlikler karşısında kararlı olarak duracağız ve bir denetleyici güç yaratacağız.

7. Kürdistan coğrafyasında ise halkın iradesini gasp eden kayyımlara karşı en güçlü cevap yerel seçimlerde sandıklarda verilmiş, kayyımcı ve gaspçı anlayışa karşı demokrasi  referandumundan zaferle çıkılmıştır. Bu yönüyle, kayyımcı anlayış tarihin kara sayfalarına gömülmüştür. Halkımız iradesine sahip çıkarak gaspçı kayyımlardan, AKP-MHP ittifakından belediyelerini geri almıştır. Savaş, kayyım, asimilasyon, kutuplaştırıcı, ayrıştırıcı ve Kürt düşmanı politikalar seçim sonuçlarıyla birlikte tamamen iflas etmiştir.

8. Halkımızın kayyımcı anlayışa karşı demokrasiden yana olacağını anlayan AKP-MHP ittifakı seçim hileleri, seçmen mühendisliği ile garnizonlardan ve tankların gölgesinden sonuç devşirmeye çalışmıştır. Özellikle Şırnak’ta tanklarla, zırhlı araçlarla sandık başına götürülme sahnelerini tüm Türkiye ve dünya izlemiştir. Siirt ve Şırnak gibi birçok kentte otobüslerle dışarıdan taşınan polisler canlı yayınlarda görülmüştür. Bu durum kayyımcı anlayışın başka bir yüzüdür. Kayyımcı anlayış kaybetmeye mahkûmdur. Sonuçlar da bunu göstermiştir.

9. Elbette ki, partimizin bu seçimlerde kimi kayıpları da olmuştur. Kaybettiğimiz yerleri, halkımızın partimize yönelik verdiği mesajları da yetkili kurullarımızda değerlendirip, eksiklerimizi ve yanlışlarımızı saptama konusunda kararlıyız. Halkımızın şüphesi olmasın ki, eksiklerimizi ve yetmezliklerimizi görerek verilen mesajın gereğini mutlaka yerine getireceğiz. Özeleştirel yaklaşım en temel ilkelerimizdendir. Halkımızın bize verdiği iradeyi sonuna kadar savunacak, eksiklerimizden çıkaracağımız derslerle kendimizi de kentlerimizi de hep birlikte yöneteceğiz.

10. Kürt partileri ile yerel seçimlerde yaptığımız ittifak ile de demokratik ulusal mücadele birliğinin önemi bir kez daha teyit edilmiş ve güçlendirilmesine dair toplumsal mesaj verilmiştir. Bu yönde atılan adımların geliştirilmesi, önümüzdeki dönemin mücadelesi açısından büyük önem taşımaktadır.

11. Demokratik belediyecilik anlayışımız ile birlikte karar alan, birlikte yöneten ve ortak üreten bir yerel yönetim modelini hayata geçireceğiz. Belediyelerimiz halkların evi haline gelecek, sorun yaratan değil çözüm üreten ve kararları, politikaları toplumsallaştıran kurumlar olacaktır.

12. Türkiye halkları partimizin genel stratejisini coşkuyla karşılamış ve onay vermiştir. Bu nedenle elde edilen başarı HDP’yi Türkiye siyasetinde her zamankinden daha önemli bir özne haline getirmiştir. Bu temelde;

  • Kürt sorununun barışçıl çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşmesi için Meclis halklarımızın ortak çıkarını ve geleceğini esas alacak bir işlerliğe ve siyasal işleve kavuşturulmalıdır. Bu temelde bütün siyasi partilerin içinde yer alacağı bir çözüm ve diyalog komisyonu kurulmalıdır.
  • Yasama, yürütme ve yargı erkleri arasındaki güçler ayrılığının netleştirildiği; düşünce, fikir ve ifade özgürlüğü başta olmak üzere tüm hak ve özgürlüklerin garanti altına alındığı demokratik bir anayasa çalışmaları zaman kaybetmeksizin başlatılmalıdır.
  • Cumhurbaşkanı tarafsız olmalı, asli konumuna çekilmeli ve Kürt sorunu başta olmak üzere toplumsal siyasal sorunlar demokratik yöntemler ile çözülmelidir.
  • 20 Temmuz OHAL Darbesi sonrası yaratılan tüm mağduriyet ve hukuksuzluklar  giderilmeli, OHAL’i kalıcılaştıran bütün düzenlemeler iptal edilmeli, bu kapsamda haksız yere ihraç edilen bütün kamu çalışanları ve akademisyenler görevlerine dönmeli, kapatılan basın kuruluşları, dernekler ve kültür kurumları yeniden açılmalıdır.
  • Mevcut uluslararası ve bölgesel koşullar gözetildiğinde, Suriye’de demokratik bir anayasa ile barış ortamının sağlanması; Kuzey-Doğu Suriye’de yaşayan halkların statü taleplerinin güvenceye kavuşturulması doğrultusunda bir dış politika için çalışılmalıdır. Bu çerçevede sorunları derinleştiren ve kaosa neden olan savaş ve çatışma politikaları bir an evvel terk edilmelidir.

13. Türkiye tarihinin en kitlesel, uzun erimli ve ortaya çıkaracağı sonuçlar itibariyle de en kritik açlık grevi eylemleri devam etmektedir.  Bütün çabalara rağmen şimdiye kadar bu açlık grevlerine ilişkin yeterince toplumsal gündemleştirme, hassasiyet ve duyarlılık geliştirilememiştir. Ancak halklarımız seçim sonuçları itibariyle, 4 yıldır İmralı’da Sayın Öcalan üzerinde yürütülen hukuk ve insanlık dışı mutlak tecridin ve hukuksuzluğun kaldırılması, açlık grevi direnişçilerinin taleplerinin yerine getirilmesine dair tavrını net bir şekilde ortaya koymuştur.  Bu temelde;

  • Açlık grevi eylemleri açısından tarihsel olarak en kritik olan yerler cezaevleridir. Hem koşulların ağır olmasından hem de dört duvar arasında yürütülmesinden dolayı bu tür eylemlerin kalıcı hasar gibi sonuçları ortaya çıkmaktadır. Tecrit politikasında ısrar, cezaevlerinde yaşama son verme eylemlerine sebep olmaktadır. Bu ölümlerin birinci dereceden sorumlusu tecridi uygulayan ve yapılan eylemleri görmezden gelen iktidar ve yöneticilerdir.
  • Açlık grevleri eylemcilerinin, ailelerin ve kamuoyunun taleplerine karşı sessizliğini sürdüren ve tecrit politikasında ısrar eden AKP-MHP iktidarı, tecrit ve açlık grevleri karşısında süregelen bu sessizliğine bir an önce son vermeli ve bu hukuksuzluğu ortadan kaldırmalıdır.
  • Açlık grevi eylemcilerinin talepleri meşru ve hukukidir. Bu taleplerin arkasında durmaya devam edeceğiz. Ancak, siyasi tutsakların cezaevlerinde yaşamlarına son veren eylemlerinin son bulması gerektiğini, insan yaşamının her şeyin üstünde olduğunu bir kez daha vurguluyoruz. Hukuksuzluğa ve adaletsizliğe karşı yaşayarak ve birlikte mücadele ederek tecrit politikalarını ortadan kaldırabiliriz.
  • 5 Nisan 2015 tarihinden beri her gün uluslararası hukuk da ihlal edilmektedir. Başta Birleşmiş Milletler Mandela Kuralları olmak üzere Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve uluslararası sözleşmelere aykırı bir şekilde Sayın Öcalan üzerinde tecrit sürdürülmektedir. CPT ve BM İnsan Hakları Komiserliği başta olmak üzere, bütün uluslararası kurumları hukuka ve demokratik normlara sahip çıkmaya ve bu hukuksuzluğa son vermeye çağırıyoruz.

14. Bu seçimlerde ortaya çıkan sonuç toplumsal muhalefete ve demokrasi güçlerine birlikte mücadele etme görev ve sorumluluğunu yüklemiştir. Unutulmamalıdır ki, AKP-MHP ittifakını geriletmenin yegâne yolu, ortak mücadele hatlarını güçlendirmekten geçmektedir. 

Şu çok açık ki, yeni bir sayfayı hep birlikte açtık ve bir başarıya imza attık. AKP-MHP ittifakının durdurulabileceği, geriletebileceği ve demokrasi, adalet, hukuk, eşitlik ve özgürlük mücadelesinin kazanılabileceği umudu tekrardan yaygınlaşmış, korku yerine cesaret büyümüştür. Bu başarı elbette partimiz başta olmak üzere demokrasi ve hukuk mücadelesi veren herkesin ortak başarısıdır.

Gidişatı değiştirdik, nefes alınmasını sağladık, ama unutmayalım ki, bu bir yerel seçimdir. Şimdi demokrasi, barış, hukuk ve adalet mücadelesini büyütmek, ortak davranış zeminlerini geliştirmek için adım atma zamanıdır.

Partimiz, tüm demokrasi güçlerine, STKlara, siyasi partilere, meslek birliklerine, sendikalara, derneklere, yurttaş girişimlerine, kadın ve gençlik hareketlerine, demokrat ve vicdan sahibi yurttaşlara çağrı yapmaktadır: Şimdi güzel ve bizlere yakışan bir demokrasi mücadelesi öyküsünü birlikte yazma dönemidir.

Geleceğimiz, bizleri 31 Mart’a taşıyan bu dayanışmanın, kolektif zekânın ve çalışmanın gelişerek sürmesine; demokrasi, özgürlük, eşitlik ve barış mücadelesine bağlıdır. Yolumuz açık olsun. Umudumuz, cesaretimiz ve emeğimiz bol olsun. Hepimize kolay gelsin.

Halkların Demokratik Partisi
Merkez Yürütme Kurulu
3 Nisan 2019