Aziz Oruç gazetecidir: İktidar medyasının yaptığı ahlaksızlıktır

Gazeteci Aziz Oruç ile HDP Doğubayazıt İlçe Eşbaşkanı Abdullah Ekelek'in geçtiğimiz hafta gözaltına alınmasının ardından, iktidar medyası yeniden algı senaryolarını, partimize karşı kirli savaş yöntemlerini devreye koymaya başladı. İşletilen senaryo gereği önce İçişleri Bakanlığı, "terörist yakalandı" başlıklı haberi yandaş medyaya servis etti. Şimdi de yargı; Saray ve İçişleri Bakanlığının talimatlarını eksiksiz uyguluyor. 

Gazeteci Aziz Oruç'u "terörist" ilan ederek talimatın ilk adımını hayata geçiren yandaş medya, Kadın Meclisi Sözcümüz ve Ağrı Milletvekilimiz Dilan Dirayet Taşdemir'i hedefe koydu. Gazeteci Oruç'un "terörist" olduğunu iddia eden bu akıl, Taşdemir'in bir teröristi koruduğu ve bu yönde talimat verdiği haberlerini servis etti. 

Konunun aslı şudur: Aziz Oruç'un ailesi gece 03.00'de vekilimizi aramış ve Ermenistan tarafından sınır dışı edildiğini, ayakkabı ve montunun alındığını, yürüyerek Doğubayazıt ilçesine geldiğini ve donma tehlikesi geçirdiğini kendisine söylemiştir. Bunun üzerine vekilimiz ilçe eşbaşkanını arayarak, kendisini yönlendirmiştir. 

Ayrıca haberde iddia edildiği gibi güvenli bir yere nakli söz konusu olmayıp, Aziz Oruç avukatıyla beraber Diyarbakır'da savcılığa gitmek üzere yola çıkmışken gözaltına alınmıştır. 

Gerçekleri yansıtmayan saçmalıkları yazanların ne Türkiye gerçekliğinden ne meslek etiğinden ne gazetecilikten ne de HDP'den haberi vardır. Bu yalanları üreten "yaratıcı" zihinlere notumuz şudur:

1 - Aziz Oruç gazetecidir, 
2 - Gazetecilik sizin yaptığınız gibi talimatla, masa başında hayal gücü sınırlarını zorlayacak metinler üreterek yapılmaz, 
3 - HDP'de işler talimatla değil dayanışmayla, ortaklaşarak yürür,
4 - Dilan Dirayet Taşdemir milletvekilimizdir, yasal olmayan tek bir adımı olmamıştır, 
5 - Yasal ve etik olmayan sizin yaptığınızdır. Yaptığınız kalemşörlüktür, insanların hayatlarıyla oynamaktır, yalan haber üretmektir.  

Bu talimatları verenlerin amacı; kukla olarak kullandıkları medya organları aracılığıyla yargı kararlarına alt yapı oluşturmaktır. Bu algı operasyonlarını kayyım darbesine gerekçe yapılmak istenen Kulp'taki patlama sonrası yapılan ahlaksız yayınlardan biliyoruz. Bu algı operasyonlarını çözüm sürecini bitirmek için Ceylanpınar provokasyonu ve sonrasında yapılan haberlerden biliyoruz. Bütün bu yalanların da nasıl çürüdüğüne tarih şahittir. 

İktidar bunu ilk kez yapmıyor. Ama şunu unutmasın ki tarih, gazete manşetlerinde, televizyon ekranlarında hedef gösterenleri değil, Ahmet Kaya'yı, Tahir Elçi'yi ve onlar gibi nice büyük değeri yazacak. 

Ayşe Acar Başaran
Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Sözcüsü
14 Aralık 2019