Beştaş: Kayyım atayanlar da hırsızlık yapanlar da onlara destek verenler de yargılanacak

Grup Başkanvekilimiz Meral Danış Beştaş, milletvekillerimiz, Yerel Yönetimler Kurulu üyelerimiz ve PM üyelerimizin katılımıyla Van'da Kayyım Darbesinin 3’üncü yıldönümüne ilişkin basın açıklaması yapıldı. “Hırsız kayyım, kayyım gidecek halk gelecek” sloganları atılan basın açıklamasında Van İl Eşbaşkanımız Fikret Doğan, Van Büyükşehir Belediye Eşbaşkanımız Mustafa Avcı ve Grup Başkanvekilimiz Meral Danış Beştaş birer konuşma yaptı.

Doğan: Kayyımları geldikleri yere göndereceğiz

İl Eşbaşkanımız Fikret Doğan, yaptığı konuşmada HDP’nin halkçı belediyeciliğinin AKP tarafından tehdit ve tehlike olarak görüldüğünü ve bunun üzerine HDP'li belediyelerin gasp edilerek kayyımların atandığını söyledi. “İkinci kayyım döneminde daha belediye eşbaşkanlarımız mazbatalarını almadan kayyım yazısını yazdılar” diyen Doğan şöyle devam etti: “Halkımız bunu kabul etmez dedik, şimdi de halkın söylediğini söylüyoruz. Halkımız şunu söylüyor: Kayyımlar atandığı andan itibaren bütün belediye binalarımız kalekol gibi çevrildi. O kapalı kapılar ardında o günden beri yapılan şey gasptır, yolsuzluktur, demokratik hakların ortadan kaldırılmasıdır. Önümüzdeki seçimde kayyımları geldikleri yere göndereceğiz.”

Avcı, yaptığı konuşmada şunları söyledi: 

Mustafa Avcı: Kayyım pratiği onlara asla kazandırmayacaktır

Bugün maalesef kara günümüzdür. Kayyım gasptır, talandır, darbedir, borç yüküdür halk için diyoruz. Bu tekçi iktidarın kayyım rejimi zihniyetini kınıyorum. Üzerinden iki yıl geçti. Ancak birinci kayyım pratiği nasıl kazandırmaydıysa ikinci kayyım pratiği de onlara asla kazandırmayacaktır. Bu 31 Mart’ta açığa çıktı ve İstanbul seçimlerinde net bir şekilde ifade edildi. Mardin ve Diyarbakır’da bütün kirlilikleriyle deşifre olan kayyım pratiği Van’da da kirliliğe bulaştı ve bundan kurtulamıyorlar. Önümüzdeki süreçte Türkiye genelinde bütün kayyım pratiğini detaylarıyla ve belgeleriyle açıklayacak Genel Merkezimiz. Ben bugün sadece Van pratiği üzerinden dönem dönem açıkladığımız gibi bazı durumların altını çizmek istiyorum. Bizler 4 ay 9 gün iş başında kaldık. Bini aşkın aile ile yüz yüze görüştük. Binlerce mahalle ve köyde halk toplantıları yaptık, muhtarlar toplantısı yaptık. Kuruma iletilen talepleri not aldık. 

Suçüstü yaptığımız hırsızları göreve geri getirdiler

Hedefimiz, katılımcı bir anlayışla halkın ve toplumun ihtiyaçlarını tespit ederek planlamaktı. Kısa, orta ve uzun vadeli planlamalarımızı yapmıştık. 19 Ağustos sabahı kayyım atandı ve halkın iradesine darbe yapıldı. Hazırladığımız planlamalar rafa kalktı. 4 aylık süre içinde hırsızlık, yolsuzluk yapanların peşine düşmüştük. Bir kısmını suçüstü yapmış, görevden uzaklaştırmıştık. Darbe ile birlikte aynı hırsızlar aynı şekilde görevlendirildi ve hazırladığımız dosyalar sümen altı edildi. 1 katrilyon 100 trilyon borç devralmıştık. Borca rağmen başta tarımsal alan olmak üzere 5 yıllık süre içerisinde yapılmayan hizmetler yapıldı. Kaynağı nereden bulduk biliyor musunuz? Belediyenin öz gücünü kullandık. Hırsızlık musluklarını kısarak arttırdığımız para ile yaptık. 

7 bin liralık direği 19 bin liraya almışlar

Kayyım gelir gelmez ulaşım planlaması yaptığımız sözleşmeleri rafa kaldırdı. Çevre sorunu, kamulaştırma yöntemiyle yapıldı ne hikmetse yargı kararına rağmen 18’inci madde dayatılıyor. Bu yüzden çevre yolu hayata geçirilemiyor. İmar planında yapıların yoğunluğunu Van kaldıramaz. Dolayısıyla biz gene İstanbul Teknik Üniversitesiyle imar ana plan üzerine yoğunlaşıyorduk. Kayyım gelir gelmez bunu da rafa kaldırdı. Birinci kayyım döneminde ciddi rant sağlandı yandaşlara, aynen devam ediyor. Van bir deprem kentidir. Deprem toplanma alanları yoktur. Bu sorun çözülmek zorunda. Kent meydanımız yok. Bizden önceki belediye başkanlarımız yerel sorunları çözmeye çalıştılar. Kadına, gençliğe, toplumsal aktiviteye yönelik altyapı hazırlanmaması büyük bir sorundur. Bizim belediyelerimiz döneminde atılan adımlar rafa kaldırıldı. Belediye arazisi yandaşa peşkeş çekilmiştir. Aydınlatma direğinin maliyeti 7 bin liradır, belediyeye 19 bin lira fatura edilmiş. Bir direk dikilmesi gereken yere 3 direk dikilmiş. Düşünün kimin cebinden kimin parası aktarılmış. 50 milyon lira vurgun yapılmış ve bu insan yargılanmıyor. Yol Yapım Daire Başkanlığından alınmış eski görevine atanmış. Aynı insan kar araçlarının kiralanmasında da vurgun yapmış, 10 milyon lira. 

AKP mitinglerinin giderleri belediyeye fatura edilmiş

31 Mart’tan önce, AKP’nin mitinglerinin giderleri belediyeye fatura edilmiştir. Aşevinin imkanları AKP’lilere sunulmuş. Sosyal yardım paketleri hazırlanıyor ve AKP adına halka dağıtılıyor. Okçular Derneğinin Malazgirt ve Ahlat’ta yapacağı faaliyetleri belediyeye fatura edilmiştir. Bu kaynaklar halkın malıdır. Rant için kullanılamaz, yandaşa peşkeş çekilemez. Birinci kayyım döneminde hanımefendinin altın günü organize edilecek diye gemi restore ediliyor. Gemi 30 kişilik hale getirilmiş 684 milyon TL harcanmış, gemi şu anda çürüyor. Kocaeli Parkı restorasyonunda suçüstü yaptık. Müdür hırsızlık yapmıştı, görevden aldık. Kayyım gelir gelmez aynı göreve atadı. Bu insan yine hırsızlık yaptı ve kayyım tarafından görevden alındı. Bekir Başkana (Kaya) selam ve sevgilerimizi gönderiyoruz. Arkadaşımız haksız hukuksuz bir şekilde cezaevinde. 

Beştaş ise şöyle konuştu:

Beştaş: Türkiye'nin dört bir yanı kayyım rejimine teslim ediliyor

Bugün 19 Ağustos. İkinci kayyım atanmasının ikinci yıldönümü. Söze başlamadan önce Van Büyükşehir Belediye Başkanı iken tutuklanan Bekir Kaya’ya buradan sevgi ve selamlarımızı gönderiyoruz. Yine tutuklu olan belediye eşbaşkanlarımızı temsilen Gültan Kışanak, Nurhayat Altun ve Selçuk Mızraklı’ya binlerce selam gönderiyoruz. İçerideki bütün arkadaşlarımızla birlikte onlar da tutuklu değiller rehinler. Rehin alınmak demek, muhalefet ettiği için, halkın iradesine sahip çıktığı gerçekleri söylediği için hukuksuz bir şekilde dört duvar arasına kapatılmak demektir. Evet, kayyım konuşacağız, ama biz belediyelerimize kayyım atanmasını konuşurken Türkiye'nin dört bir yanı kayyım rejimine teslim ediliyor, bunu da konuşacağız. Biz ilk olarak 2016'da belediyelerimize kayyım atanırken, bu konuda hep birlikte sesimizi çıkarmazsak Türkiye kayyım rejimine dönüşecek demiştik. Korkularımız gerçekleşiyor. 19 Ağustos’ta Mardin ve Diyarbakır ile birlikte Van Belediyemize kayyım atandı. Belediye eşbaşkanlarımız hakkında uyduruk, temelsiz soruşturma açıldı. Mardin Valisi Mustafa Yaman, Van Valisi Mehmet Emin Bilmez'e ne oldu? Bir süre sonra merkeze çekildiler, yani atadıkları kayyıma kayyım atadılar.

Kayyım atayanlar da hırsızlık yapanlar da onlara destek verenler de yargılanacak

Mesela Nusaybin Belediye Eşbaşkanlarımız da burada. Rekor galiba onlarda, 4 defa kayyım değiştirildi. Kayyım yerine kayyım atıyorlar, kendi kayyımlarını bile beğenmiyorlar çünkü yolsuzluk ve hırsızlık almış başını gidiyor. Bu sadece yerelde yolsuzluk olduğu anlamına gelmiyor. Balık baştan kokar. Bakanların hırsızlık ve yolsuzlukları, bavullarla çaldığı dolarlar aklanmasaydı; bu iktidar devam etmeseydi, göz yumulmasaydı kayyımlar da hırsızlık yapmayacaktı. Sedat Peker her gün çarşaf çarşaf hırsızlıklarını deşifre ediyor. Hala tek bir savcı hırsızlık, gasp, cinayet suçlarını soruşturamıyor. Neden? Çünkü yargı tamamen iktidarın aparatı haline getirildi. Ama şunu biliyoruz ki iktidardan gittiğiniz gün savcılar bu suçları soruşturacak. Kayyım atayanlar da hırsızlık yapanlar da onlara destek verenler de yargılanacak ve biz bu mahkemelere müdahil olacağız.

O korumalarınızla belediyeye ancak bekçilik yapabilirsiniz

Sadece Mustafa Yaman resmi verilere göre belediyeyi 2 milyar TL borçlandırdı. Van Büyükşehir Belediye Eşbaşkanımız, kayyım döneminde kayyım efendinin yaptıklarına ilişkin ayrıntılı bilgiler verdi. O verilerin en az o kadarının Mardin ve Diyarbakır'da da ve diğer belediyelerde olduğunu söylemekle yetiniyorum. Kayyımlar yerel yönetimlerin görevlerini yapmaması için iktidarın rant araçlarını tekrar tekrar üretmek için görevdeler. Kayyım rant dağıtma aracıdır. Bu bizim sözümüz değil, bu bizim elimizdeki binlerce bilgi ve belge ile ıspatlıdır. Kayyımlar kendilerini belediye başkan vekili olarak tanıtıyorlar, hiç utanmıyorlar, yüzleri kızarmıyor. Bütün belediyeleri karakola çevirmişler, yüzlerce koruma ile şehirlerde tur atıyorlar. Aynı zamanda hem vali hem kaymakam hem de kayyımlar. Sonra bu halkı temsil ediyoruz diyorlar. Gidin oradan ya! Siz bu halkı temsil etmiyorsunuz. O korumalarınızla ancak belediyeye bekçilik yapabilirsiniz. Başka hiçbir sıfatınız yoktur. Siz sadece o binaların öylesine adı üzerinde dört duvar içerisinde kendinizi belediye başkanı sanabilirsiniz. Ama belediye başkanı değilsiniz. Siz gasp edenler, hırsızlık yapanlarsınız. Halkın malına, mülküne, halkın boğazına gidecek lokmaya el koyanlarsınız. Bunu da böyle bilin. 

Van kayyımı var ya aynı zamanda vali, 2016 Eylül’ünden beri Van’da toplantı ve gösterileri yasaklamış. Kayyım efendi sen hem halkın iradesini gasp edeceksin hem de sana karşı protestoları yasaklayacaksın. Dünyanın hiçbir yerinde böyle uygulama olamaz! Hem belediyeye oturacaksın hem valiyim diyeceksin hem hırsızlık yapacaksın hem buraya il binamızın önüne provokasyon amaçlı gösteri düzenleteceksin korumalar eşliğinde. Buna karşı partililerimiz protesto etmek istediğinde yasaklayacaksın. Toplantı, gösteri yürüyüşü, protesto hakkı Anayasanın en belirleyici kuralı ihlal edilemez. Van kayyımı bu konuda rekorlara koşuyor. Söze geldiğinde AKP yetkilileri demokratız, yok şöyleyiz böyleyiz diyerek gerçekleri saptırmaya çalışıyorlar. 

Burada Taliban uygulamaları yapmanıza halk izin vermeyecek

Yeni bir döneme girdik dünden beri. Taliban'a göz kırpmaya başladılar. Zaten zihniyetleri aynı. Dün IŞİD, bugün Taliban. Burada Taliban uygulamaları yapmanıza bu halk izin vermeyecek. "Kayyım ne demek?" diye halka soralım, ben kulağıma gelenleri söyleyeyim. Kayyım Kürde düşmanlıktır. Kürt halkının iradesini tanımamaktır. "Senin ne seçme ve seçilme hakkı var" demektir, "verdiğin oy geçersizdir" demektir. Kürtler bu ülkenin yurttaşı değil mi? Adana, Mersin, İstanbul’daki yurttaş gibi oy verdiğinde o seçtiklerini kabul etmek zorunda değil misiniz? Kürt düşmanlığı bu konuda zirve yapmış durumda. AKP ve MHP iktidarı bekasını Kürtlere düşmanlık üzerine kurmuştur. Bir de hiç yüzleri kızarmadan Diyarbakır’a gelip biz Çözüm Sürecinin arkasındayız diyorlar. Diyarbakır'da Kürtler kardeşimiz, Ankara’ya dönünce bozkurt oluyorsunuz. Kürtlere düşmanlık yapıyorsunuz ve Kürtler bunu çok iyi biliyor. 

Kayyım talan ve yıkımdır

Kayyım aynı zamanda talan ve yıkımdır. Kayyım atanan bütün belediye il sınırları çukurlara boğulmuştur. Hizmet adı altında yandaşlara rant sağlamak için her türlü hile ve yolsuzluk yapılıyor, rant dağıtılıyor. 31 Mart’tan önce Sayıştay raporları açıklandı. Bunu biz değil Sayıştay söylüyor. Kayyım belediyelerinde trilyonlarca lira zararın olduğu tespit edildi. Meclis'te yüzlerce kez ifade ettik, o kadar soru önergesi verdik, hiçbirini yanıtlamadılar. Kendi kurumları "kayyımlarımız yolsuzluk yapıyor" diyor ama yokmuş gibi davranıyorlar. Şu anda 48 belediyemize kayyım atanmış durumda, 38 belediye eşbaşkanımız tutuklandı. Şu anda hala 6 arkadaşımız tutuklu bulunuyor. 6 belediye eşbaşkanımıza da KHK gerekçesiyle mazbataları verilmedi, AKP’li ikinci sıradaki isimlere teslim edildi.

Denetimsiz darbeci bir yönetim anlayışı tüm varlığıyla yürütülüyor

Niye kayyım atandığı konusunda söyledikleri her şey yalandır. Sadece Van, Diyarbakır ve Mardin’den örnek vereyim. Bedia Özgökçe Ertan milletvekiliydi, Selçuk Mızraklı milletvekiliydi, Ahmet Türk belediye başkanlığı ve milletvekilliği yaptı. Mustafa Avcı arkadaşımız uzun yıllar partide pek çok yönetim kademesinde görev aldı. Haklarında tek bir mahkumiyet yoktur. Soruşturma ve kovuşturmalar sebebiyle kayyım atandı, gerekçe budur. Her gün yalan atıyorlar "bir yerlere para gönderiyorlar" diye. Tek bir dosyada buna ilişkin tek bir satır ileri süremediler. Kara propaganda yapıyorlar. Çünkü bizim belediyelerimiz suç işleme yerleri değildir. Ama onlar için suç işleme mekanları haline dönüştü.

Kayyımlar sadece darbe dönemlerinde atanmıştır, askeri cunta döneminde atanmışlar. İşte bu iktidar bloku darbe iktidarıdır dediğimizde tam da bunu söylüyoruz. Şu anda darbeci iktidar görevi devam ediyor. Sadece belediye başkanlarımız değil meclis üyelerimiz de... 1136 belediye meclis üyesi görevini yapamıyor. Dünyanın gözünün içine baka baka yalan atıp buna inanıldığına nasıl inanıyorlar. Kendi belediye başkanları Kadir Topbaş ve Melih Gökçek’i görevden aldılar. AKP’li ve MHP’li belediye başkanları görevden alındı. Yerine belediye meclisleri seçim yaptı. Usül budur. HDP’li olunca, Kürt olunca kayyım atanıyor, meclis feshediliyor, başka partili olunca meclis üyeleri görevlerini yapıyorlar. Denetimsiz darbeci bir yönetim anlayışı tüm varlığıyla yürütülüyor. 

Kayyım suçları büyüyor ve sizin halka vereceğiniz hesap artıyor

Bu ayrımcılığı dünya da görüyor. Avrupa Yerel Yönetimler Komisyonu, Venedik Komisyonu ve birçok mekanizma kayyım atanmasının Avrupa hukukuna ve Avrupa ile imzalanan sözleşmelere uygun olmadığını söyleyerek bu sistemin sona erdirilmesini istiyor. Van'dan şunu söylüyorum. Ben 2023’te kayyımların gideceğini tartışmak bile istemem. Böyle bir şüphemiz yok. Gasp, alenen baskı kullanılarak ele geçirmektir. Bizimle kaç defa yarıştıysanız kaybettiniz. Adil bir yarış da yapmıyorsunuz. Her türlü hileyi yapıyorsunuz. Sandıklarda halk kendi iradesine sahip çıkıyor. Seçimleri beklemeyin, derhal kayyımlar geri çekilmelidir. Bu halkın iradesi daha fazla gasp edilmemelidir. Kayyım suçları büyüyor ve sizin halka vereceğiniz hesap artıyor. Koltuklar sizin değil, o yetki sizin değil. Yetkisiz iş yapıyorsunuz. Halktan daha büyük bir güç ve irade yoktur. Sizler de bizler de ancak halkın hizmetkarı olabilirsiniz.

Tüm ülke kayyım zihniyetine teslim edilmiştir. Yağmur ve sellerle büyük felaket yaşıyoruz. İktidar bu meseleyi yönetemedi. Basiretsiz, hiçbir yönetme iradesi yok. Halk ölüyor, bir tane söndürme uçağı yok. Sonra öğrendik THK kayyımı da halkı böyle ölümle baş başa bırakmış, halk bunu yaşamıyla ödüyor. Belediyeler bu konuda önemli işler yapabilirdi. Hani Erdoğan diyor ya "sorumluluk belediyelerde olmalı", ama siz belediye mi bıraktınız? Kayyımlarla bu ülkeyi yönetiyorsunuz. Her gün her yeri kayyımlara dağıtıyorsunuz.  

Türkiye’yi bir kayyım cumhuriyetine dönüştürmeye çalışıyorlar

Merkez Bankasında bir faizci kayyım oturuyor. Yoksulluk, işsizlik ve açlığın sebebi de işte bunlardır. TÜİK'te rakamlarla oynayan bir kayyım var. Şaka gibi TÜİK her açıkladığı rakamla sadece gülümsetiyor. Diyor ki işsiz sayısı azaldı, diğer yandan verdiği veri işsizliğin ne kadar da tavan yaptığını gösteriyor. Çünkü rakamlarla oynuyorlar. Sayıştay’da yolsuzluğu gizlemeye çalışan kayyım oturuyor. Medyanın her köşesinde utanmadan şahlanıyoruz manşetleri atan kayyımlar var. Türkiye’yi bir kayyım cumhuriyetine dönüştürmeye çalışıyorlar. İşte Kürt illerine atanan kayyımlar bunun ilk adımıydı.

Bu talan düzeninizle asla halkın iradesine diz çöktüremeyeceksiniz

Biz kayyımları ne dün ne de bugün tanıdık. Tanımıyoruz, tanımayacağız. Biz halkımızla birlikte Kürt halkının kültürüne, tarihine, doğasına, diline, varlığına düşmanlık olduğunu biliyoruz. Bunu bildiğimiz için de mücadelemiz bu düşmanlığı ortadan kaldırmaya yöneliktir. HDP olarak Türkiye’de yaşayan her yurttaşın iradesine saygı gösterilmesi gerektiğine inanıyoruz. Nasıl Trabzon, İstanbul ve Ankara belediyelerini belediye başkanları yönetiyorsa, Diyarbakır, Van, Mardin, Siirt, Şırnak belediyelerini de seçilen belediye başkanları yönetmek zorundadır. Kürt halkına düşmanlık yeni değil ama bu iktidar bunu en yüksek çıtaya çıkarmış durumda. Japonya’ya kadar uzandı bu düşmanlık. Japonya’da Kürtçe eğitim veren kurumlara uzandı bu düşmanlık. Yani gökyüzünde bir uzay aracı Kürtçe anons yaparsa ona da düşmanlık yapacaklar. Bu düşmanlıkla gideceksiniz. Halklar kazanacak, bizler kazanacağız. Haklılar kazanacak. Çünkü biz sizden daha güçlüyüz. Haklıyız, siz haksızsınız. Bu rant düzeninizle, bu talan düzeninizle asla bu halkın iradesine diz çöktüremeyeceksiniz. Bu gemiyi hep birlikte limana ulaştıracağız. Biz hep beraber Türkiye toplumunu özgürleştireceğimizi biliyoruz. HDP umuttur, umut dimdik ayakta.

19 Ağustos 2021