Bölge Konferanslarımız devam ediyor: Mücadelemiz faşizmi çöküş aşamasına getirdi

Sri Lanka modelini örnek alanların sonu Sri Lanka iktidarı gibi olacak

4. Büyük Konferansımız öncesi gerçekleştirdiğimiz bölge konferansları devam ediyor. Karadeniz ve İç Anadolu'da yapılan bölge konferanslarımızdan sonra bugün de “ekoloji ve yeni yaşam” temasıyla Ege, “emek ve ortak mücadele” temasıyla Marmara ve “tecrit ve savaş politikaları” temasıyla Serhat Bölge Konferansımızı gerçekleştiriyoruz. Önümüzdeki günlerde Çukurova ve Amed'de yapılacak konferanslar ile bu süreç tamamlarak 21-22 Mayıs’ta Kadın Konferansımızı, 6-7 Haziran’da ise 4’üncü Büyük Konferansımızı gerçekleştireceğiz.

Bağcılar İlçe Örgütümüzde gerçekleşen Marmara Bölge Konferansına Örgütlenme Komisyonu Eş Sözcüsümüz Mahfuz Güleryüz, Kadın Meclisi Sözcümüz Ayşe Acar Başaran, Gençlik Meclisimiz, İstanbul İl Eşbaşkanlarımız, PM üyelerimiz ile milletvekillerimiz Musa Piroğlu, Pero Dündar ve çok sayıda kişi katıldı. 

Van Urartu Otel’de yapılan Serhat Bölge Konferansımıza Eş Genel Başkan Yardımcımız Tayip Temel, Van İl Eşbaşkanlarımız, PM Üyemiz Bedriye Yorgun, Gençlik Meclisi temsilcilerimiz ve çok sayıda kişi katıldı. İzmir’de gerçekleşen Ege Bölge Konferansımıza ise çok sayıda kişi ile birlikte Eş Genel Başkan Yardımcımız Özlem Gündüz, Kadın Koordinasyonu Üyemiz Bedia Akkaya ve Gençlik Meclisi temsilcilerimiz katıldı.

Serhat Bölge Konferansında konuşan Tayip Temel, şunları söyledi:

Temel: Kürt halkının mücadelesi bugün Türkiye’de faşizmi çöküş aşamasına getirmiştir

Kürtlerin mücadelesi ve demokrasi güçlerinin yoğun faşizm koşullarında yürüttüğü mücadele Türkiye’de aslında bütün mücadele güçlerinin, bütün mücadeleci dinamiklerin ayakta kalmasını, cesaret almasını sağlamıştır. HDP ve çeperindeki mücadele hattı Türkiye’de ve Kuzey Kürdistan’da direngen bir halk gerçeğini açığa çıkarmıştır ve faşist iktidar büyük oranda psikolojik kaba güç üstünlüğünü yitirmiştir. Bunda gerçekten HDP’nin yöneticilerinin, tabanının ve Kürt halkının özellikle durmaksızın yürüttüğü mücadele belirleyici olmuştur. Eğer bugün Türkiye’de faşizm çöküş aşamasına gelmişse bu kesinlikle mücadelemiz, bizim herkese bulaştırdığımız cesaret ve bütün saldırılara rağmen meydanı terk etmememize bağlıdır. AKP ve MHP iktidarı aslında Kürt halkının mücadelesini çökertme ve tasfiye etme üzerine kurmuştu ortaklığını. Bu ortaklık geliştiği günden bugüne Güney Kürdistan’da, Rojava’da ve Kuzey Kürdistan'ın tüm kentlerinde ve Türkiye’de bütün gücüyle bu mücadelemizi kırma, Kürt siyasi hareketini tasfiye etme ve tarihsel görevini yerine getirerek 2023’te hayal ettiği Türkiye’yi kurma perspektifiyle hareket etti. Özellikle bunun karşısında Kürt halkı boyun eğmedi, çökertme planına, işgal planına boyun eğmedi. Rojava'da soykırım ve ilhak politikalarına boyun eğmedi. Gaspçı sömürge memurlarına boyun eğmedi. Kadınlar bir an bile durmaksızın her alanda direndi, gençler direndi. Topyekun Kürtler bu soykırım planına karşı mücadele etti. Bugün faşizm en zayıf, en çürümüş ve çökmüş dönemini yaşıyor. 

Sri Lanka modelini örnek alanların sonu Sri Lanka’daki iktidar gibi olacak

AKP ve MHP’nin topluma vereceği bir söz ve topluma söyleyeceği bir vaat kalmamıştır. Tutundukları tek şey kaba paramiliter güce, polis gücüne dayanmadır, yargıyı sopası haline getirip muhalifleri tasfiye etmedir. Nihayetinde SADAT ve diğer çetelerle gayri meşru yeraltı örgütlerini kurma aşamasına gelmiştir. Hep şunu söyledik. Kendi sorunlarını, Kürt sorununu çözmemiş bir iktidar, adalet ve demokrasi sorununu çözmemiş bir iktidar çürümekten ve çetelerle ittifak yapmaktan kurtulamayacaktır. Çiller iktidarı, Demirel ve Ağar iktidarı ne hale gelmişse Erdoğan da o hale gelmiştir. Faşist iktidarlar baskı ve korkuyla, tehdit ve şantajla, algı operasyonlarıyla ayakta dururlar. Ama Kürt halkı ve Türkiye’de çok önemli ve değerli bir kesim olan Türkiye demokrasi güçleri ile sol ve sosyalist güçler, yani Kürtlerle yoldaşlık eden güçler, bu iktidarı Türkiye siyasetinin çöp sepetine atma düzeyine getirmiştir. Bu iktidar Kürt halkının özgürlük mücadelesini çökertmek ve tasfiye etmek için Sri Lanka’yı model almıştı. Bugün Sri Lanka’da örnek aldıkları hanedan halk isyanlarıyla sarsılıyor. Bugü Sri Lanka’da halk sarayları basıyor. Bugün Sri Lanka’da kirli ve katliamcı politikalar yürüten faşist iktidar halka teslim olmamak için ülkeyi terk ediyor. Bu sorunu diyalog ve müzakereyle, Kürtlerin liderleriyle, Kürt halkının temsilcileriyle çözmek varken Sri Lanka’dan model getirseniz sonunuz Sri Lanka gibi olur. Biz konferanslarla, demokrasi buluşmalarıyla yine demokratik ittifakı geliştirerek büyük yürüyüşümüzü ve mücadelemizi büyük zaferle mutlaka taçlandıracağız. 

Serhat’ta örgütlenmek Kürt coğrafyasının yarısını örgütlemek demektir

Ne işgal girişimleri ne Rojava’yı tehdit ve tasfiye planları ne de HDP’yi kapatma ve boğma siyaseti başarılı olacak, onlar yenilecekler. Biz biliyoruz ki bu konferanslarımızın temel hedefi örgütü büyütmek ve geliştirmektir. Örgütsüz direniş olmaz, örgütsüz zafer olmaz. Örgütlenmeden, örgütlü halk gerçekliğine kavuşmadan başarı ve zafer yakalanamaz. Biz iktidarın çürümesini, rejimin çökmesini seyrederek sağlamadık. An be an mücadele ile bu maske düştü. Bu konferanslar, genel konferans ve kongremiz bütün tasfiye politikalarını boşa çıkaracak netlikte örgütsel bir duruşu gerektiriyor. Serhat Kürdistan’ın en önemli merkezlerinden biridir. Serhat’ta örgütlenmek, örgütü geliştirmek aslında Kürt coğrafyasının yarısını örgütlemek demektir. İşte bu konferansın katılımcıları olan sizler aslında anı anına büyük başarılar sığdırdığımız mücadelenin yürütücüsüsünüz. Bu konferans ile kapatma davasını, Kobanî Kumpas Davasını ve bütün yoldaşlarımızı rehin alma halini boşa çıkaracağız, bu rejim mutlaka yenilecektir.

Öcalan’ın özgürlüğünü Kürt halkının özgürlüğü, Türkiye’nin demokratikleşmesi olarak görüyoruz

Sayın Öcalan üzerindeki tecrit derinleştikçe savaş büyüyor. Savaş büyüdükçe Türkiye halkları kaybediyor. Ve en önemlisi herkes diyor ya "tecrit bütün sorunların sebebi mi?" Evet. Sayın Öcalan üzerindeki tecrit kalkarsa ve kendi misyonunu oynayacak koşullara kavuşursa, Türkiye’deki demokrasi sorunu da adalet sorunu da çözülür. Savaşın sebep olduğu ekonomik kriz de çözülür. 2013-2015 dönemindeki atmosferi herkes hatırlar ve Türkiye yeniden nefes alır. Ama derdi inkar ve imha olan, derdi tasfiye olan rejimler her zaman ilk önce Sayın Öcalan’a yönelmiştir. Çiler rejimi suikast girişiminde bulundu, daha sonraki rejimler uluslararası güçlerle komployu geliştirdi. AKP ve MHP rejimi kirli ve karanlık süreci Sayın Öcalan üzerindeki tecridi derinleştierek başlattılar. O yüzden biz Sayın Öcalan’ın özgürlüğünü elbette Kürt halkının özgürlüğü olarak görüyoruz.

Kürdistan’a özgürlük Türkiye’ye demokrasi ve adalet 

Sayın Öcalan'ın özgürlüğünü Türkiye’ye demokrasi ve adaletin gelmesi olarak görüyoruz. Bizi buradan gücümüzle tekrar haykırıyoruz: Tecrit kalkmalıdır. Sayın Öcalan özgürlüğüne kavuşmalıdır. Rolünü oynayacak koşullar mutlaka sağlanmalıdır, bunun ötesinde topluma vereceğiniz bir gelecek yoktur. HDP olarak sözümüz nettir; Kürtlere statü, Kürdistan'a özgürlük, Türkiye'ye demokrasi. Kimse bu talebimizi oraya buraya çekerek Kürtler ne istiyor, HDP ne istiyor, DBP ne istiyor safsatalarına artık girmemelidir. Talep nettir, Kürdistan’a özgürlük Türkiye’ye demokrasi ve adalet. Bunun için mücadeleye devam.

Marmara Bölge Konferansında konuşan Mahfuz Güleryüz de şunları söyledi:

Güleryüz: Tarihsel krizler yaşayan kapitalist sistem yeni çıkış ve yol arayışında

Tarihsel bir dönemde, tarihsel bir görev ve mücadele dönemiyle HDP’nin bölge konferansı nedeniyle toplanmış bulunuyoruz. Her yönüyle tarihsel bir sürecin neferleri olduğumuzu hatırlatmak istiyorum. Tarihsel krizler yaşayan kapitalist sistem yeni çıkış ve yol arayışında bulunuyor. Ulus-devlet halkların başına her geçen gün yeni belalar örüyor. Güç denklemi içinde en çok acıyan, yanan ve sorun yaşayan bu coğraflarının halkları, yani bizleriz. Sistemin karşısında en büyük direniş, en büyük özgürlük çıkışı mensubu olduğumuz HDP’nin temsil ettiği Üçüncü Yol çizgisidir. Aynı zamanda tarihi mücadelenin neferleri olarak bir aradayız, bu mücadeleyi veren herkesi selamlıyorum.

HDP var, çözüm var

Hepinizin bildiği gibi güç dengelerinin oturtulmaya çalışıldığı bölge bizim bölgemizdir. Ukrayna savaşının yanında Suriye savaşı başta olmak üzere 3’üncü Dünya Savaşı olarak nitelendirilen savaş bizim bölgemizde cereyan ediyor. Biz bu savaş sarmalına kapitalizmin çıkış arayışına Üçüncü Yol felsefesiyle cevap olacağız. İddialıyız; Türkiye’nin bütün sorunlarını çözme konusundaki iddiamızı sürdürüyoruz. Bütün demokrasi güçlerine, emek güçlerine buradan sesleniyoruz. Herkes HDP’nin Üçüncü Yol çizgisinde birlik olmaya ve mücadele etmeye çağırıyoruz. Bu çıkışın tek yolu HDP fikriyatıdır. Güçlüyüz, kararlıyız, bütün bu sorunlara çözüm getireceğimize inanıyoruz. İktidar odakları da HDP’nin bu gücünün farkında, çözümün burada olduğunu biliyor. HDP çizgisine, HDP’nin felsefesine bu kadar yöneliyor olmalarının nedeni budur. Komplolar, kumpaslar, kapatma davası ve saldırılarının nedeni budur ama nafile bir çaba içindedirler. HDP her gün büyüyen, gelişen bu kararlılığıyla ortaya çıkan bir yapı olmaya devam ediyor. Bütün saldırılara rağmen, kumpaslara rağmen teslim alınacak tek bir HDP’linin olmadığını Marmara’dan, İstanbul’dan ifade ediyoruz. Teslim alamayacaksınız, boyun eğdiremeyeceksiniz, vazgeçiremeyeceksiniz. HDP var, çözüm var. Bu şuursuz iktidarı benzerleri gibi tarihin çöp sepetine göndereceğiz. 

HDP fikriyatının en güçlü taban bulacağı yer Marmara ve İstanbul’dur

Marmara ve İstanbul bir emek kentidir, barış kentidir, inanç kentidir. Aynı zamanda bir Kürt kentidir. Binbir inancın, kültürün ve halkın kol kola yaşadığı bir kenttir. Bu yönüyle HDP fikriyatının en güçlü taban bulacağı yer Marmara ve İstanbul’dur. İktidarın en çok korktuğu bölgelerimizden biri de burasıdır. Ama Marmara ve İstanbul her zaman faşizme dert olmaya devam etmiştir. HDP, felsefesiyle bütün halkları, inançları, ekolojistleri, kadınları, gençleri ve emek dünyasını bir araya getirmeye kararlıdır. Onlardan güçlü ve dipdiri bir karar almaya kararlıdır. Bunun yol haritasını ve örgütünü yaratmanın çalışmasını yürüteceğiz. 

Biz kazanacağız, faşizm kaybedecek

HDP’ye yapılan kumpasların ve saldırıların nedeni belidir. HDP varsa tekçilik olmayacak, baskı ve sindirme politikaları tutmayacak. HDP varsa faşizm olmayacak. Bugün faşizme karşı durmanın örgütünün ve yapısının yol haritasını ortaya çıkaracağız. Kongreye giderken en güçlü irade ve yapıyla, en güçlü perspektifle Türkiye halklarına seslenmenin ve Türkiye halklarını bu kısır döngüden çıkarmanın çalışmasını ve örgütlülüğünü gerçekleştireceğiz. Kongremizin şimdiden büyük ve görkemli geçeceğine olan inancımızla hepinizi selamlıyorum. Yeni dönemimiz başarılı olacak; biz kazanacağız, faşizm kaybedecek. 

Ege Bölge Konferansında konuşan Özlem Gündüz ise şunları söyledi:

Gündüz: Konferanslarımızı faşizm koşullarında gerçekleştiriyoruz

Partimize karşı bu kadar saldırının olduğu, yoğun provokasyon ve saldırı girişimlerinin olduğu, başta kadınlar olmak üzere bütün muhalif kesimlere yönelik saldırıların yaşandığı bir dönemde, kendisini var etmeye çalışan faşizm koşullarında bu konferansları gerçekleştiriyoruz. Bu süreç bizler açısından önümüzdeki koşulları belirleyecek tarihi bir dönemdir. Burada yürüteceğimiz tartışmalarla merkezi konferansımızı ve kongremizi en güçlü şekilde gerçekleştireceğimize olan inançla bu konferansı gerçekleştiriyoruz. 

Direnişimizle faşizmin saldırılarını boşa çıkardık

AKP-MHP faşizmini hepimiz bire bire yaşıyoruz. Faşizm kadınların, Kürtlerin, halkların mücadelesi karşısında aslında bir çöküş yaşıyor. Direnişimizle faşizmin saldırılarını boşa çıkararak ne kadar güçlü olduğumuzu gördük. Yeni yaşamı inşa etmeye öncülük eden arkadaşlarla bu tartışmalarımızı yapacağız. İç Anadolu ve Karadeniz'de konferanslarımızı gerçekleştirdik. Bütün bölgelerde yürüteceğimiz tartışmalarımızla Merkezi Kadın Konferansımızı ve Büyük Konferansımızı gerçekleştirerek bu sürece güçlü gireceğiz. Kadınlarla yürüttüğümüz tartışmada kararlılık ortaya çıktı. Bu kararlılık ve inançla buradan çıkacağız. 8 Mart ve Newroz’da ortaya çıkan kararlılık ve coşkuyla kongre sürecimizi gerçekleştireceğiz. Partimize yönelik kapatma davası, kumpas davası ve saldırılara en güçlü cevabı vereceği, halklar olarak bir arada olduğumuz partimizde en güçlü cevabı vereceğiz.

14 Mayıs 2022