Buldan: Bu faşist, tekçi, erkek mafya iktidarını ilk seçimde gönderecek olan biz kadınlarız

Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan, Halkların Demokratik Kongresi'nin 11. Olağan Genel Kadın Konferansında konuştu: 

Sayın Divan, Halkların Demokratik Kongresi’nin değerli üyeleri, ülkenin dört bir yanından gelerek bu salonu dolduran sevgili kadın arkadaşlarım, değerli basın emekçileri; hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyor hoşgeldiniz diyorum. Hûn bi xêr hatine û bi ser çav û ser seran re hatine.

HDK’nin Kadın Konferansını kutluyor, her yeni kongre gibi bu kongrenin de ortak kadın mücadelemize büyük güç kazandıracağına yürekten inandığımı ifade etmek istiyorum. Gerek HDK’nin yapılanmasında gerekse de bir bütün olarak kadın mücadelesine ve kadın siyasetine emek vermiş, ömür adamış ve şu anda cezaevlerinde tutulan bütün kadın yoldaşlarımıza buradan kucak dolusu sevgilerimizi, selamlarımızı iletiyorum.

Ne mutlu ki tekçi faşist erkek iktidarın her türlü zorbalığına karşı mücadelemizi büyütüyoruz 

Doğudan batıya, kuzeyden güneye, dünyanın bir ucundan başka bir ucuna uzanan ortak kadın mücadelesine, yoldaşlarımız da cezaevlerinden alanlara, kongre salonlarına değin her yerde güç vermektedir. Ne mutlu ki tekçi faşist erkek iktidarın her türlü baskı ve zorbalığına karşı mücadelemizi örgütlemeye ve büyütmeye her zaman devam ediyoruz. İşte bugün burada gerçekleştirilen HDK Kadın Konferansı da bu örgütlülüğümüzün ve gücümüzün bir ifadesidir, göstergesidir. Emeği geçen bütün arkadaşlarımıza bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. 

HDP, HDK Kadın Kongresinden güç almaktadır

Öncelikle 81 ilde örgütlenerek her kesimden bütün ezilenlerin ortak mücadelesini birleştiren HDK’nin Türkiye halkları ve ülkemizin aydınlık geleceği açısından çok önemli bir yapı olduğunu önemle vurgulamak isterim. HDK demokratik muhalefetin, emek ve demokrasi güçlerinin, Kürtlerin, kadınların, Alevilerin ve dahi bütün ezilen kesimlerin siyaset yapma olanağıdır aynı zamanda. Bu minvalde demokratik siyasetin Halkların Demokratik Partisi çatısı altında vücut bulmasına elbetteki HDK imkân yaratmıştır. Partileşme sürecimiz HDK ile başlamış HDK ile ilerlemiştir. Bu nedenle ifade etmek isterim ki HDK Kadın Konferansı da aynı zamanda bir kadın partisi olan HDP’nin güç kattığı bir konferansın sonucunda HDK, Kadın Kongresini oluşturmuştur. Özellikle kadınların HDK üzerinden yürüttüğü mücadele son derece kıymetlidir. 

Erkek sömürüsü ve şiddetine karşı her yerde omuz omuza birlikte mücadele verdik 

Bizler görüyor ve biliyoruz ki HDK ile ülkenin dört bir yanından kadınlar ortak kadın mücadelesinin sesini duymakta, önemini kavramakta ama aynı zamanda da birlikte harekete geçmektedir. Yine bizler, Halkların Demokratik Partisi olarak öncülük ettiğimiz kadın siyasetine ve bütün kadın kazanımlarımıza dair başarıyı HDK ile birlikte gerçekleştirdik. Siyasetteki kadın temsiliyetini ülke tarihinin en ileri seviyesine birlikte taşıdık. Eşbaşkanlık sistemini ortak mücadelemizle kurduk ve savunduk. Ortak emeklerimizle kazandığımız bütün belediyelerimizde kadın kurumlarını ortak gücümüzle açtık. Erkek sömürüsü ve şiddetine karşı her yerde omuz omuza birlikte mücadele verdik. Vermeye devam ediyoruz, bundan sonra da böyle olacak. 

Erkek iktidar 128 milyar doları yürüttü, ülke 5’li erkek çeteye peşkeş çekildi 

Evet, çok değerli işler yaptık fakat hala çok eksiğiz ve kat etmemiz gereken yol olduğunun da farkındayız. Hepinizin bildiği üzere halk desteğini yitirmiş, dolayısıyla iktidarda kalmak için her türlü hukuk dışılığa, baskıya, mafyaya, korku düzenine ve yalana bel bağlamış tekçi faşist erkek bir iktidarın iş başında olduğu bir dönemden geçiyoruz. Hukukun tamamen devre dışı bırakıldığı ülke ortamında her alanı, ülkenin her türlü varlığını; kendilerinin, yardakçılarının, mafyanın talanına ve yağmasına açtılar. Ekonomiden sağlığa, eğitimden doğaya her alanda vurgunculuk ve talanla ülkeyi yağmalayarak bütün bunların acı faturasını Türkiye halklarına ödetmeye çalışıyorlar. Açlık ve yoksulluk hızla artmakta, ülkenin yüzde 80’i açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır. Tabi ki bu kara tablonun her felakette olduğu gibi öncelikli mağduru biz kadınlarız. Kadınlar yoksullukla, erkek şiddetiyle, her türlü sömürü biçimiyle ve ölümle cebelleşmektedir. Kadınların emeği üzerinde duran bir ülkede bütçeden kadınlara hiç pay ayrılmazken, şiddeti ve kadına yönelik bütün suçları önlemede, cinsiyet eşitliğini sağlamada hiçbir bütçe oluşturulmazken bakıyoruz ki tekçi erkek iktidar ülkenin kasası sayılan sadece Merkez Bankası'ndan 128 milyar doları yürütmüş, 5’li erkek çetesine bir ülkeyi peşkeş çekmiştir. Kamu bankalarından kadınlara hiçbir destek sağlanmazken, 750 milyon dolar bir medya grubuna aktarılmıştır. 

İktidar kadın cinayetlerine adı karışan kadrolarını, mafyalarını devlet imkanlarıyla koruyor 

Bu tekçi, erkek iktidar aynı zamanda mafya ittifakıyla devletin her türlü gücünü mafyanın hizmetine sokmuştur. Her gün koruma talep etmesine rağmen göz göre göre devlet korumadığı için öldürülen yüzlerce, hatta binlerce kadın varken, devlet bütün koruma gücünü mafya için seferber etmiştir. Üstelik kadın cinayetlerine adı karışan kadrolarını, mafyalarını tekçi iktidar en üst düzeyde devlet olanakları ve imkânlarıyla korumaya devam etmektedir. 

Nadira, Yeldana, İpek, Gülistan’ın dosyalarındaki şüpheliler delillere ve itiraflara rağmen tutuklanmadı 

Bunları bizler elbette biliyorduk ve bütün platformlarda da dile getirirdik. Ancak şimdi içlerinden, kendilerinden, ortaklarından olan biri bütün bunları tek tek itiraf ediyor, çürümüşlüğün vardığı boyutları gözler önüne seriyor. Nadira Kadirova cinayetinin dosyasını Yargıtay aylardır açıklamıyor. Dosyanın akıbeti belli değil. Yeldana Kaharman, İpek Er cinayeti, Gülistan Doku’nun kaybedilmesinde şüpheliler delillere ve itiraflara rağmen bulunmaz ve araştırılmazken failleri tutuklanmadığı gibi, korunmaya devam ediyor. Bu koruma devlet gücüne dayanan her erkeğe; kadına karşı dilediği suçu işleme serbestliğini cömertçe sağlamaktadır. Musa Orhan’ı serbest bırakan yargı Kürt illerinde çocukları ve kadınları kolluğun açık hedefi haline getirmektedir. Bu, suçların en büyüğüdür. Adalet mekanizmaları; kıyım mekanizması, suç mekanizması haline getirilmiştir. 

Bakanın görevi “cinayetler telafi edilebilir” diye akıllara ziyan bir beyanda bulunmak değil, cinayetleri önlemektir 

Aile Bakanı çıkmış diyor ki “kadına yönelik şiddet telafi edilebilir.” Soralım öyleyse; nasıl telafi edeceksiniz? Katledilen her kadın yitip giden bir dünyadır. Geri getirebilecek misiniz o göçüp giden kadınları? Telafi kaybedilenin tekrar elde edilmesiyle sağlanır. Şiddetin önlenmesiyle sağlanır. Erkek şiddetiyle AKP iktidarı dönemi boyunca katledilen binlerce kadından bir tanesini dahi olsun nasıl geri getireceksiniz? Buradan bir kez daha sormak isteriz. Bir bakanın görevi “cinayetler telafi edilebilir” diye akıllara ziyan bir beyanda bulunmak değil, kadına yönelik cinayetleri yaşamın her alanında önlemektir. Politika ve çözüm üretmektir. Önlemini almadığı cinayetler karşısında aynı zamanda hesap da vermektir. 

İstanbul Sözleşmesi'nin her bir maddesi tek tek uygulanıncaya kadar mücadeleye devam edeceğiz 

Kadına yönelik her türlü suç politiktir. İstanbul Sözleşmesi'nin feshedildiği günden bu yana kadına yönelik her gün sürmekte olan şiddetin sorumlusu AKP iktidarıdır. Kadınların anayasası niteliğindeki bir sözleşmeyi yok saymak kadına yönelik suçlara faillik etmektir. İktidarın kadın düşmanı politikalarını biliyor ve her gün bunları yaşamın her alanında yaşıyoruz. Ancak şunu da iyi biliyoruz ki; kadınlar yalnız değildir. Kadınlar milyonlardır! Örgütlüdür! Direngendir! Mücadelecidir! Hakkını söke söke almayı bilenlerdir! İstanbul Sözleşmesi hem dünya kadınlarının hem de ülkemizdeki kadın mücadelesinin bir kazanımıdır ve her bir maddesi tek tek uygulanıncaya kadar hep birlikte mücadele etmeye devam edeceğimizin sözünü bir kez daha vermek isteriz. 

Kadınların korkusuz mücadelesi demokratik muhalefetin ağlarını örüyor, faşizme karşı mücadele her yerde  

Faşizm sadece iktidar kürsüsünde değil; evlerde, işyerlerinde, tarlamızda, bağımızda, bahçemizde, derelerimizde, ovalarımızdadır. O nedenle faşizme karşı mücadele de her yerdedir. Özellikle kadınların korkusuz ve kararlı mücadelesi en sıkı demokratik muhalefetin ağlarını örmektedir. Kadınların faşizme karşı direnişi; her Cumartesi günü Galatasaray Meydanı'ndadır, MEBYA-DER’li annelerin kararlı direnişindedir! Faşizme karşı mücadele İkizdere'de, Gürpınar’da, Denizli’de ve daha birçok yerde talana karşı direnen korkusuz kadınların karşı duruşundadır. Emek sömürüsüne, Kod 29’a karşı direnen emekçi kadınların itirazındadır. Faşizme karşı mücadele açlık grevleri ve onurlu duruşlarıyla cezaevlerindeki yoldaşlarımızın direnişindedir. Faşizme karşı mücadele, devlet gücüyle korunan bir katil karşısında Emine Şenyaşar’ın her an her gün haykırdığı adalet arayışındadır. Evet, adını burada sayamayacağım daha nice kadın tüm varlığıyla faşizmle mücadele halindedir. Bizler de her biriyle omuz omuza, yürek yüreğe birlikte mücadele ediyoruz ve bu mücadeleyi daha fazla yükseltmenin, daha etkin kılmanın yollarını arıyoruz, aramaya da devam edeceğiz. 

Tecridin kırılmasıyla faşizmin kırılması da mümkün olacak  

Yine özellikle belirtmek isterim ki; savaş, soygun ve mafya düzenini sağlamak için Sayın Öcalan’a yönelik olarak sürdürülen tecrit uygulamasına karşı yürüttüğümüz mücadele, çözüm mücadelesidir, adalet mücadelesidir, barış mücadelesidir. Bu nedenle tecride karşı kadınlar ortak bir şekilde sesimizi daha fazla yükseltmeli, çözüm ve barış siyasetinin imkânlarını hep birlikte yaratmalıyız. Tecridin kırılmasıyla beraber faşizmin kırılmasının mümkün olacağına hep birlikte inanmalı ve buna güvenmeliyiz.

Kapatma davasının sebebi HDP’nin temiz siyaseti, eşitlikçi, demokratik hedefleridir 

Bildiğiniz üzere mücadele tarihimiz boyunca bizimle demokratik siyaset zemininde mücadele edemeyenler her türlü hukuk dışı yöntemle mücadelemizi ezmeye, gücümüzü kırmaya çalıştılar. Partimiz HDP yeni bir kapatma girişimiyle karşı karşıyadır. Partimize yönelik bu kapatma girişiminin elbette hiçbir haklı sebebi ve hukuki dayanağı yoktur, olamaz da. 

Bunun tek sebebi vardır. O da HDP’nin temiz siyasetidir, HDP’nin eşitlikçi, demokratik hedefleridir. HDP’nin iktidarın kıyım ve soygun politikası önünde engel oluşudur! HDP’nin tüm ezilenlerin siyasetteki sözü ve gücü oluşudur. Onlar da çok iyi biliyorlar ki çok sağlam adımlarla ilerliyoruz ve bugün onların kirli siyasetinin, mafyatik yapılanmalarının önündeki en büyük değişim gücü HDP’dir. Bu karanlık düzeni bitirecek olan da HDK yapılanması ve HDP’dir. 

Her türlü kirli suça boğazına kadar bulaşmış olanlar HDP’yi asla yargılayamaz

Şunu da çok iyi bilsinler ki; medyasıyla, yargısıyla, iktidarıyla ve bürokrasi ile her türlü kirli suça boğazına kadar bulaşmış olanlar HDP’yi asla yargılayamazlar. Buna güçleri yetmez, yetmeyecektir sevgili kadınlar. Elleri kirli olanlar bizim temiz siyasetimizi yargılayamazlar! Hakikati yargılayamazlar. Biz yargılarız onları! Biz hesap sorarız! Kadınlar yargılar, Kadınlar hesap sorar!

Ördükleri o tuğlaları bir bir çekeceğizimizin sözünü veriyoruz. Ve yarattıkları karanlığa son vereceğimizin sözünü de veriyoruz. İşledikleri suçları gerçek adaletle buluşturacağız. HDP’nin ilerleyişini, eşit ve özgür yaşam fikriyatını durduramayacaklar! Engelleyemeyecekler!

HDP milyonların tarihi yürüyüşüdür, sesidir; bu sesi kapatamayacaklar! 

Tarih şahittir, her türlü bedeli ödedik fakat bir adım dahi olsun geri atmadık. Bir an olsun tereddüt etmedik. Hiçbir yerde, hiçbir zaman. Bizim davamız rant davası değildir, hak davasıdır! Halkın davasıdır! Tarihsel bir davadır. Geçmişe, geleceğe ve bugüne karşı sorumluluk yüklü olduğumuzun bilincideyiz. Öyle kurmaca bir dosyayla bu büyük yürüyüşü kimse durduramaz, bu büyük mücadeleyi kapatamaz. HDP milyonların tarihi yürüyüşüdür. Milyonların tercihidir, temsilcisidir ama aynı zamanda sesidir. Bu sesi kapatamayacaklar! Kimsenin gücü buna yetmeyecektir. 

Hep beraber bir kadın partisi olan HDP etrafında kenetlenelim 

Haziran’lara baktıklarında HDP’yi görecekler! Meydanlara baktıklarında HDP’yi duyacaklar! Sandıklara baktıklarında HDP’nin gücüyle tanışacaklar! Kadınlara baktıklarında HDP’yle gelen değişimin ayak seslerini duyacaklar! Ben bir kez daha buradan tüm kadınlara bu vesile ile seslenmek istiyorum. Kadın düşmanı tekçi, erkek, faşist ittifak karşısında gelin hep beraber bir kadın partisi olan HDP etrafında kenetlenelim. HDP ile beraber aydınlık geleceğin inşasında yer alalım. 

Bu faşist, tekçi, erkek mafya iktidarını ilk seçimde gönderecek olan biz kadınlarız 

Tekçi, talancı, erkek, mafya düzenine karşı kadınların birlik olma zamanıdır. Bu kirli düzeni değiştirmek; demokratik, eşitlikçi bir hukuk düzenini sağlamak biz kadınların ellerindedir. Bu amaçla her zaman olduğundan daha fazla kadına ulaşmalıyız. Evlerde, tarlalarda, işyerlerinde kim varsa onların yüreğine dokunmalıyız. Nerede bulunuyorlarsa orada, bütün kadınlara ulaşmalı, kadınları ortak bir mücadele hattında mutlaka ama mutlaka buluşturmalıyız. Bizler Halkların Demokratik Partisi olarak bu buluşmaların startını verdik ve sesimizin ulaştığı bütün kadın arkadaşlarımızın da bu buluşmalara destek vermesini, ortak kadın mücadelesine güç katmasını son derece önemli buluyoruz. Çünkü bu mafya iktidarını, bu faşist tekçi erkek iktidarı ilk seçimde gönderecek olan biz kadınlarız ve kadınların kuracağı kadın ittifakıdır. Eşitlikçi, adil, demokratik bir sistemi inşa etme gücü biz kadınların ellerindedir. Bu güç bizim eşitliğe, barışa, adalete olan inancımızdadır. Bu güç biz kadınların hakikate olan sarsılmaz bağlılığındadır. Dahası bu güç bizim cesaretimizdedir. Cesur ve kararlı duruşumuzdadır. 

Ben, bu duygu ve düşüncelerimle şimdiye kadar görev yapan Eşsözcülerimiz ve yönetimdeki arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Yeni seçilen yönetime bu dönemde görevinde üstün başarılar diliyorum. Yolumuz açık olsun! 

Benim manşetim “şafak vakti” 

Sözlerimi Sevgili Gültan Kışanak’ın bugün gazetede yayımlanan çok güzel bir yazısıyla bitirmek istiyorum: “Benim manşetim ‘şafak vakti’ olurdu. Koyu karanlık yavaş yavaş dağılır. Güneşin ilk ışıkları ufuktan görünmeye başlar. Bazı gelişmeler ülkemde şafak vaktinin yaklaştığını gösteriyor. Ama biliyorsunuz, karanlık kendiliğinden çekip gittiği için güneş doğmaz; dünya döndüğü için her sabah güneş doğar. Yani şafağı beklemek yerine herkes birer ışık hüzmesi olmak için çaba sarf etmesi gerekir.” Buradan hem sevgili Gültan Kışanak’a hem de cezaevlerindeki bütün kadın arkadaşlarımıza sevgilerimizi ve saygılarımızı gönderiyoruz. Üstün başarılar diliyorum.

9 Haziran 2021