HDP Grup Başkanvekili ve Iğdır Milletvekili Pervin Buldan Kürt halkına ve Kürtçe’ye yönelik son dönemlerde can kayıplarıyla da sonuçlanan ırkçı saldırıların araştırılması ve bunun önüne geçebilmek için gerekli unsurların tespiti için Meclis araştırma önergesi verdi.

Buldan'ın verdiği önergenin gerekçesi şu şekilde:

"03 Eylül 2014 tarihinde Antalya'da Mahir Çetin isimli bir Kürt gencinin "Pis Kürt" denilerek öldürülmesi ırkçı saldırıların şimdilik can kaybıyla sonuçlanan en son olayı olmakla beraber, son dönemlerde Kürtlere ve Kürtçeye yönelik artan tahammülsüzlük, saldırganlığa dönüşerek her alanda artarak devam etmektedir. Kürt halkına yönelik on yıllardır sürdürülen kurumsallaşmış olan ayrımcı politikalar, toplumun belli kesimlerinde Kürtlere yönelik ırkçılığı yaygınlaştırmıştır. Eşit birer yurttaş olarak siyasi ve sivil yaşama katılmak isteyen Kürtler, sokaklarda ırkçıların hedefi olmakta, Üniversitelerde baskılara ve saldırılara uğramakta, iş yerleri tahrip edilmekte, evleri taşlanmaktadır. Üniversitelerde yaşanan ve can kayıplarıyla da sona eren ırkçı saldırılar yoğun ve sistematik bir şekilde devam etmektedir. Öğrenciler okullarına dahi gidememekte eğitim haklarından mahrum kalmaktadırlar. Son bir hafta içinde, Antalya’nın Kaş ilçesinde gerçekleşen ve Mahir ÇETİN’İN ölümüyle sonuçlanan ırkçı saldırıyla beraber, Ankara'nın Mamak ilçesinde Patnoslu bir genç, "evlerinizi başınıza yıkacağız, sizi buradan çıkaracağız" diyerek saldırganlar tarafından başından silahla vurulmuştur. Bodrum'da turistik bir otelde çalışan bir Kürt emekçi Kürtçe müzik dinlediği gerekçesiyle işinden kovulabilmiştir. Muş'un Malazgirt ilçesi nüfusuna kayıtlı bir ailenin evinin etrafında bir araya gelen ve iddialara göre, "Siz Kürtleri buradan çıkaracağız, evinizi başınıza yıkacağız" diyen bir grubun taşlı sopalı saldırısına uğramıştır.

Irkçı saldırılar karşısında, kolluk ve yargı kurumlarınca etkili soruşturma yürütülmemekte, saldırganlar yakalanmamakta ve gerekli cezalar verilmemektedir. Mahir ÇETİN’in ölümü olayı ardından 20-30 kişilik saldırgan gruptan sadece bir kişi tutuklanmış, olayı gerçekleştiren diğer saldırganlar serbest bırakılarak oluşturulan cezasızlık, ırkçı saldırıları teşvik eden bir durum yaratmıştır. Bu nedenle nefret suçlarıyla ilgili kapsamlı bir yasa acilen çıkarılmalıdır.

Mahir Çetin’in katilleri ırkçı bir grubun üyeleri olsa bile, katledilmesinin politik sorumluları, resmi ideolojisi, eğitim sistemi ve kurumlarıyla devletin ırkçılıktan arınamamış; bırakın ırkçılıkla mücadele etmeyi, ırkçılığı teşvik eden yapısının sürdürülmesine katkıda bulunanlardır. Nitekim, hükümet sözcüleri; bir yandan çözüm süreci ile savaşı durduracaklarını söylerlerken, diğer yandan da geçmişte olduğu gibi, her fırsatta Kürt siyasetçileri hedef haline getirecek nefret söylemi içeren açıklamalar yaparak, ırkçı iklimi pekiştirmekte, toplum içerisinde ayrımcı davranışları körüklemektedirler. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’ın Başbakan iken HDP’li vekil ve siyasetçilere yönelik seçim döneminde gerçekleşen ırkçı saldırılara karşın “Her kes böyle tepki vermeli” sözü bunun en açık örneğidir.

Başta hükümet olmak üzere tüm siyasi parti ve kuruluşları, ırkçılıktan arınmayı ve ırkçılık ve nefret suçlarıyla mücadeleyi gündemlerine alarak, bunun bir devlet politikası olarak benimsenmesi yönünde çalışmalar yürütmeleri gerekmektedir. Zira ırkçılıkla mücadelede gösterilecek her çaba, toplumsal barışın sağlanması için atılmış bir adım olacaktır.
Kürt halkının ve bu topraklar üzerinde yaşayan diğer halkların artık bu ırkçı saldırıların hedefi olamaması için yapılacak sosyal, siyasal ve hukuki çalışmalar aynı zamanda Kürt sorununda savaşın sona ermesi ve demokratik bir barışın tesis edilmesine de katkı sağlayacaktır. Bu amaçla bir Meclis Araştırma Komisyonun kurulması büyük bir gereklilik arz etmektedir."

10.09.2014