Merkez Yürütme Kurulumuzun açıklaması:

Çerkesya halklarının 19. Yüzyıl’da yaşadığı büyük trajedinin üzerinden 150 yıl geçti. 21 Mayıs 1864 günü tarihe Çerkes soykırımının simgesi olarak kazındı. Çarlık Rusyası, Kafkasya'nın doğusunda, Dağıstan ve Çeçen-İnguş Bölgesi'nde, savaş boyunca kadın, çocuk ayırmaksızın tam bir imha politikası izledi. 1 milyonu aşkın Çerkes katledildi, daha fazlası vatanından sürgün edildi. Sürgün, Karadeniz kıyısındaki Vubıh, Abaza ve Adıgelere uygulandı. 500 binin üzerinde insan sürgün yolculuğunda ve ilk yerleştikleri bölgelerde yaşamını yitirdi. Sadece Trabzon’da 53 bin Çerkes öldü. Vubıhların dilini konuşabilen kalmadı. Adıgelerin bir boyu olan Natuhayların adı bugün sadece tarih kitaplarında kaldı.

Osmanlı ve Çarlık Rusyası, Çerkeslerin sürgün edilmesinde anlaştı, çünkü Osmanlı'nın "göçmene" ve savaşacak güce ihtiyacı vardı. Osmanlı planlı bir iskân politikası uyguladı. Çerkesler, Osmanlı İmparatorluğu’nun sorunlu bölgelerine ve potansiyel tehlikelere karşı bariyer oluşturacak şekilde, Balkanlar'da Müslüman olmayan halkların civarına, Ortadoğu'da Suriye-Ürdün hattına, Anadolu'da Samsun-Hatay hattı üzerine, İstanbul çevresine, Marmara Denizi doğu ve güneyine yerleştirildi.

Sömürgeciliğe karşı bağımsızlık için direnen Çerkesler dünyanın dört bir yanına dağıtıldılar. Bu tarifsiz acıyı daima yüreklerinde taşıdılar ve ağıtlarını kuşaktan kuşağa aktardılar. Çerkesler şimdi dünyanın 40 civarındaki ülkesinde yaşamlarını sürdürüyor. Vubıh, Abaza ve Adıgelerin Türkiye’deki nüfusu, kadim topraklarında yaşayanlardan çok daha fazla. Bugün Çerkeslerin en büyük bölümü Türkiye'de yaşıyor. Anadolu'daki Çerkes nüfusu 5 milyonu aşıyor.

Çerkeslerin 1908'de II. Meşrutiyet'in ilanı ile İstanbul'da kurdukları derneklerin ve okulun Cumhuriyet döneminde kapatılması, Çerkes Ethem’e hain damgası vurulması, 1922 yılı Aralık ayında başlayan Gönen-Manyas’taki Çerkes köylerinin doğuya sürgünü, köylerde yürütülen "yurttaş Türkçe konuş" faaliyetleri, "katıksız Türkçe soyadı" kanunu, "okulda Çerkes olduğunuzu söylemeyin" çabaları inkar ve asimilasyon politikaları olarak uygulandı. Zalim yasaklar Çerkeslerin soykırım acısını katmerleştirdi.

Bugün de AKP Hükümeti Çerkeslerin demokratik haklarını tanımamakta ısrar ediyor. Çerkes halkının hak taleplerini görmezden geliyor. HDP olarak Çerkes halkının,

- Çerkes kimliğinin ve kültürünün yaşatılmasının önündeki engellerin ortadan kaldırılması,
- Ana dilinde eğitim hakkının sağlanması, üniversitelerde akademik programların açılması,
- Çerkesçe TV ve radyo yayın hakkının sağlanması,
- Çerkes köylerine eski isimlerinin verilmesi, çocuklara Çerkes dilinde isimlerin konulabilmesi,
- Çerkesleri hain olarak anlatan veya inkar eden tüm ırkçı ifadelerin ders kitaplarından ayıklanması haklı taleplerini sahipleniyoruz.


Türkiye, halkların birbiri içinde eritildiği, eritilemeyenlerin düşman ilan edildiği, birbirine karşı önyargı ve nefretle eğitildikleri bir tarihin ağırlığını taşıyor. Çerkes soykırımının büyük acısını paylaşıyor ve Çerkes halkının anadili, kültürü ve inancıyla özgür, eşit ve demokratik yaşam mücadelesini mücadelemiz kabul ediyoruz.

HDP Merkez Yürütme Kurulu
20 Mayıs 2014