Çıplak arama uygulamasına ilişkin araştırma önergemiz

Grup Başkanvekillerimiz Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç, cezaevlerinde yaygınlaşan çıplak arama uygulamasını TBMM gündemine taşıdı. İnsan haklarına ve Anayasa'ya ve tüm uluslararası demokratik sözleşmelere aykırı olan çıplak arama uygulamasının neden olduğu yıkımların araştırılması ve bahse konu düzenlemenin kaldırılmasına dönük çalışmaların yürütülmesi amacıyla TBMM'ye verilen araştırma önergesi:

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA

Cezaevlerinde yaygınlaşan çıplak arama uygulamasının, giderek meşru zemine taşınması önemli bir risk faktörü olup, evrensel insan haklarına ve onuruna aykırı bu uygulamanın yol açtığı hak ihlallerinin araştırılmasına yönelik çalışmaların yürütülmesi amacıyla Anayasanın 98 inci İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince ekte sunulan gerekçe çerçevesinde Meclis Araştırması açılmasını aşağıda imzası bulunanlar olarak arz ve teklif ederiz.

GEREKÇE

Cezaevlerinde, tutuklu ve hükümlülerin yanı sıra mahpus yakınları ve ziyaretçileri de her türlü kötü muamelenin ve hak ihlalinin muhatabı ve mağduru durumundadır. Cezaevlerindeki mevcut hak ihlalleri sonlandırılmak yerine dozajı giderek artan uygulamalar sürekli gündemdedir.

Cezaevlerindeki hak ihlallerinden ve kötü muamele yöntemlerinden birisi de kişinin onurunu en çok zedeleyen “çıplak arama” uygulamasıdır. Daha evvelki yıllarda da bu uygulama çoklukla gündeme gelmiş, bir soru önergesine Adalet Bakanlığı tarafından verilen yanıtta Ekim 2013 tarihi itibarıyla 22 hükümlü ve tutuklunun çıplak arama iddiasıyla suç duyurusunda bulunduğu, 8'i hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, yapılan aramaların “kişilerin utanmasına mahal vermeyecek şekillerde yapıldığı” iddia edilerek, çıplak aramaların bitirilmesinin istendiği hususu önerge yanıtında ifade edilmiştir. Bakanlık tarafından verilen bu yanıtın, çıplak arama uygulamasının sürekliliğine dair bir itiraf olmasının yanı sıra, kişi onuru ile bağdaşmayan tarafına yapılan vurgu da izahtan varestedir. Yani Bakanlık, çıplak aramanın uygulandığını, bu konuda mağdurlarca yapılan şikayetlerin dikkate alınmadığını, ancak aramanın “utanmaya mahal vermeyecek” şekilde yapıldığının altını çizmiştir.

Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 36. Maddesinde mahpusların koğuş ve hücrelerinde, üstlerinde ve eşyalarında her zaman arama yapılabileceğinden bahsedilirken, çıplak aramaya dair herhangi bir hükme yer verilmemiştir. Çıplak arama, 2006 yılında Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi İle Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzüğün 46. Maddesi ile mevzuata dahil edilmiştir. 28 Nisan 2020 tarihli Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi İle Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmeliğin 34. Maddesi ile de cezaevi idaresine çıplak arama yetkisi tanıyan madde aynen korunmuştur. Ancak Anayasa’nın 17 inci Maddesine göre kimseye işkence ve eziyet yapılamaz, kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan muameleye tabi tutulamaz ve Anayasa’nın 13 üncü maddesine göre temel hak ve özgürlükler ancak kanunla sınırlandırılabilir.

Yine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi uyarınca da çıplak arama; AİHS’nin 3. Maddesinde düzenlenen işkence, insanlık dışı veya onur kırıcı muamele yasağı ile 8. Maddesinde düzenlenen özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkına dair düzenlemelerde hak ihlali açısından yer bulmaktadır. Nitekim AİHM kararları da; işkence, insanlık dışı veya onur kırıcı muamele yasağının demokratik toplumların en temel değerlerinden biri olduğuna ve hangi şekil ve şartta olursa olsun kabul edilemeyeceğine işaret etmektedir. Çıplak arama da, tıpkı işkence, tecrit, sürgün ve disiplin cezaları gibi, tutuklu ve hükümlüler üzerinde uygulanan baskı ve sindirme politikalarının bir aracıdır. AİHM, Van Der Ven Kararında, başvurucunun 3.5 yıl boyunca haftada en az bir kez çıplak aramaya maruz bırakılmasının ızdırap çekmesine, kendisini aşağılanmış ve küçümsenmiş gibi hissetmesine neden olduğunu ifade etmiştir. BM İstanbul Protokolü uyarınca da, kişinin çıplak bırakılması işkence ve zalimane uygulamadır.

Uşak Emniyet Müdürlüğünde üniversite öğrencisi 30 kadının çıplak aramaya maruz bırakıldığına dair uygulama ve iktidarın hak ihlallerine sebebiyet veren kolluk yerine meseleyi dile getirenlere karşı bir yönelim içerisinde olması, çıplak aramanın yaygınlaşacağına dair toplumsal kaygıları artırmıştır. Her ne kadar çoklukla bu uygulamanın yapıldığı yönündeki açıklamalar kulak ardı edilmek istense de, bir ülke realitesi haline geldiği açıktır. Geçtiğimiz yıl TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu tarafından ziyaret edilen Bakırköy, Elazığ ve Sincan cezaevlerinde mahpuslar tarafından çıplak aramaya dair dile getirilen hususlar raporlara da yansımıştır. Parti Grubumuza cezaevlerinden gönderilen mektuplarda yahut mahpus yakınları tarafından dile getirilen şikayetler arasında çıplak arama başı çekmektedir. Cezaevi görevlileri yahut kolluğun bilhassa kadın mahpuslara yönelik çıplak arama uygulamasını cinsel taciz boyutuna vardırdıkları ve rutine dönüştürdükleri açıktır.

Açıkladığımız hususlar doğrultusunda modern hukukta yeri olmayan, insan haklarına ve Anayasa başta olmak üzere tüm uluslararası demokratik sözleşmelere aykırı olan “çıplak arama” uygulamasının neden olduğu yıkımların araştırılması ve bahse konu düzenlemenin kaldırılmasına dönük çalışmaların yürütülmesi parlamentonun sorumluluğundadır. Bu bahisle ivedilikle Meclis araştırması açılmalıdır.

22 Aralık 2020