Engelli hakları için toplumsal seferberlik başlatmalıyız

Engelliler Komisyonu Eş Sözcülerimizin açıklaması:

1992 yılında Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Engelliler Günü olarak ilan edilen 3 Aralık tarihinden bu yana engelliler ve engellilik açısından somut bir ilerleme yaşanmamıştır. Coğrafyamızda ve dünyanın genelinde savaşlar, ekonomik krizler ve genel olarak kapitalizmin rantı esas alan yaklaşımı, bir yandan temel sağlık hizmetlerinin piyasalaşmasını diğer yandan engelliliği arttırmıştır. Öte yandan gelir dağılımda artan adaletsizlik, yıllarca süren savaşlar nedeniyle yaşanan ölüm ve yaralanmalar, zorunlu göç ve göçertilmeler milyonlarca insanın yaşamını sakatlamıştır. Birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de en çok ezilen sınıfın, cinsiyetin, etnisitenin, mezhebin ve cinsel yönelimin içinde, ikinci bir defa ezilenler engellilerdir.

İlk 3 Aralık’tan bu yana 28 yıl boyunca emekçi sınıflar ve engelliler yoksullaşmaktan ve sefaletten bir türlü kurtulamadılar. Yılda bir gün anımsanan Engelliler Günü’nde; egemen yaklaşımlar, iktidarlar, devletler bugünü; yapılan lütufları ilan etme gününe çevirmiş, çelenkler eşliğinde kutlamalara dönüştürmüştür. Engelli örgütlenmelerinin devlet zoru ve etkisiyle kısıtlanması, yozlaştırılması ve engellenmesi ve hatta alternatif örgütlenmelerin yasaklanmasına rağmen bugün engelli hakları hareketi bir ana akım olarak devam etmektedir. Engelli hakları en temel insan hakları, talepleri ise en temel toplumsal taleplerdir.

Pandemi koşullarında büyük bir kapatılma yaşayan toplum, engellilerin ömür boyu tabi kaldığı izolasyonu kısmen yaşamıştır. Ancak pandemi sürecinde engelliler hiçbir kolaylık sağlanmadan ikinci bir izolasyona tabi bırakılmışlardır. Pandemi karşısında büyük risk altında olan engellilerin; zaten engellenmiş olan ulaşım, istihdam, eğitim ve sağlık hakları neredeyse imkansızlaşmıştır. Aşı ve testlerin tüm topluma ve engellilere ücretsiz bir şekilde eriştirilmesi için gerekli çalışmalar derhal yapılmalıdır.

Mevcut AKP iktidarı, tüm eksiklerine rağmen 2005 yılında çıkarılan Engelliler Hakkında Kanunu ve erişilebilirlik mevzuatını uygulamaya geçirmemiştir. Yine engelli hakları için evrensel bir çerçeve sunan BM Engelli Haklarına ilişkin sözleşme, onaylanmış ve imzalanmış olmasına rağmen tıpkı İstanbul Sözleşmesi gibi uygulanmayı beklemektedir. Öte yandan engellilere verilen asgari ücretin yarısı bile olmayan sembolik ödenekler, bir Demokles kılıcı gibi engellilerin başında sallandırılmaktadır. Kasten yoksul bırakılmış bu milyonların yoksulluğu, özellikle seçim dönemlerinde istismar edilmektedir. Sadakacı bir yaklaşımla, muhtaç bırakmaya devam ederek insan onuruna yakışmayan bu ödenekler açlık sınırının bile altındadır. Hiçbir demokratik sosyal hukuk devletinde bu kadar düşük düzeyde bir ödeme olamaz ve iktidarlar tarafından bu kadar istismar edilemez. Engellilere ilişkin yapılan ödemeler en az açlık sınırı düzeyinde olmalıdır.  

Engellilerin bağımlı yaşamasından nemalanan AKP iktidarı, engellilerin bağımsız bir yaşam için ihtiyaç duyduğu eğitim, sağlık ve istihdam politikalarını engellemektedir. Engellilerin hak temelli, almaları gereken temel kamu hizmetleri hiçbir şekilde sunulmamaktadır. Bugün kaynaştırma denilen eğitim sistemi, sistematik ayrımcılıklar içerirken, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri piyasa mantığıyla çalıştığından, çalışanları güvencesiz ve sunulan hizmet kalitesizdir. AKP iktidarı yarım asırlık birikimi olan engelli eğitim okullarını fiilen kapatmıştır. Piyasalaştırılmış sağlık hizmetine, engellilerin erişimi her geçen dönem zorlaşmaktadır. Kamuda ve özel sektörde yasa gereği olan istihdam kotaları doldurulmamaktadır. Sadece kamuda açık bulunan engelli istihdam kotası açığı yaklaşık 8 bin kişidir.

TBMM’den başlayarak tüm kamu kurum kuruluşları, sendikalar, meslek kuruluşları ve sivil toplum örgütlerinin, engellileri hak temelli bir yaklaşımla görmesi; mevzuat, internet sitesi, uygulama ve hizmet sunumunda belirli bir takvim dahilinde erişilebilirliği hedeflemesi gerekmektedir. Bu kapsamda engelli hakları konusunda farkındalığın artması, önyargı ve ayrımcılığın azaltılması için kapsamlı bir toplumsal seferberlik başlatmalıyız. İşaret dili, altı nokta yazısı dışında da destekleyici/yardımcı teknolojilerin erişilebilir hale gelmesi amacıyla bütçe içinde engelliliğin payının artırılması gereklidir. Mevcut bütçede yüzde 1,6’lık pay, toplam nüfus içerisindeki engellilerin yüzde 10-15 bandıyla uyumlu ve adil değildir. AKP’nin bütçe tercihleri halkın genelinden ve engelliden yana değildir.

Elbette savaştan, ölümden, kandan, gözyaşından,  zulümden ve baskıdan, şiddetten beslenenler, toplumun hiçbir sorununu çözemediği gibi engelli sorunu gibi devasa bir sorunu da çözemeyecektir. Eski çağlardan bu yana sürmekte olan sadakacı anlayışları devam ettirenler, engellileri muhtaçlık sınırı içerisinde görecek ve değerlendirecektir.

Ancak engellilik meselesi her toplumsal mesele gibi yeterli irade ve yaklaşımla çözülebilir. Engellilerin siyasal temsilini ve toplumsal taleplerini örgütleyen bir yaklaşım esas alınarak mevcut sadakacı yaklaşıma karşı çıkılmalıdır. O nedenle engelliler de toplumsal muhalefet içerisindeki yerlerini almalıdırlar. Sayıları on milyonu aşan engelliler bu iktidarın ötekileştirdiği tüm kesimlerle birlikte yeni bir muhalefet odağı olarak hareket etmelidir. Tekçiliğin, tüm toplumsal renkleri yok saydığı bu dönemde tüm renkleri ile engelliler sesini yükseltmelidir. Demokratikleşmiş bir cumhuriyet engellilerin tam yurttaş olduğu bir cumhuriyettir. Engelli hakları mücadelesi bu eksik yurttaşlığın tamamlanmasına imkan sunacaktır. Engellileri demokratik bir toplumda özne olmaya, umut olmaya ve örgütlenmeye davet ediyoruz.

Hatice Betül Çelebi - Musa Piroğlu
Engelliler Komisyonu Eş Sözcüleri
2 Aralık 2020