Erdoğan ve kabinesinin ülkeye yapabileceği tek iyilik istifa etmektir

Merkez Yürütme Kurulumuzun açıklaması:

Hazine ve Maliye Bakanının 8 Kasım’da sosyal medya üzerinden telaşla yayınladığı istifa kararı, Türkiye’nin içinden geçmekte olduğu çok katlı krizin derinleşmekte olduğunun çarpıcı bir göstergesidir. Rejim krizinin yol açtığı yönetilemezlik ve ekonomik ve sosyal krizlerin rejim içinde çözülemeyişi Türkiye halklarına daha çok yoksulluk, tarihte eşi görülmemiş bir işsizlik dalgası ve tahammül edilemez bir baskı olarak dönüyor.  İşsizlerin, yoksulların, iflaslarla çöken esnafın, enflasyon altında ezilen emekçilerin hoşnutsuzluğu giderek artıyor ve toplumun tüm kesimlerinden itiraz ve protesto sesleri git gide yükseliyor.

Bu gidişin baş sorumlularından Hazine ve Maliye Bakanı’nın istifa süreci ve istifa gerekçeleri krizin Saray’ın içine kadar sirayet ettiğini; halktan bütünüyle kopmuş olan rejimin kendi derdine düştüğünü bir kez daha doğruluyor. Damat Albayrak’ın istifası ve onu istifaya götüren Merkez Bankası Başkanı’nın Cumhurbaşkanınca görevden alınması,“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” ve Saray rejiminin krizi aşmak için elinde herhangi bir enstrüman ve politika kalmadığının kanıtıdır. Yönetemeyen rejim ve iktidar, Türkiye halklarının üzerine daha derin bir yoksulluk, işsizlik ve açlık tehdidi olarak yıkılmaktadır.  

Hazine ve Maliye Bakanının istifasıyla birlikte 2021 Merkezi Yönetim Bütçesi de hükmünü kaybetmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi devam eden bütçe tartışmalarını, yeni bir bütçe yapım sürecini başlatmak ve Türkiye’nin ihtiyaçlarının tepeden inme Saray bütçeleriyle karşılanamayacağını apaçık ortaya koyan son krizi bütçe hakkını Saray’dan geri almak için değerlendirmelidir.

Yönetim süreçlerini karanlık bir dehlize sokan tek adam rejiminde Hazine ve Maliye Bakanı’nın istifasının kamusal kanallardan yansıtılamayışı rejimin kamusal denetim mekanizmalarının yokluğunun da en açık göstergesidir. Bu sürecin bir gün boyunca, neredeyse tamamı Hazine ve Maliye Bakanı’yla ve Cumhurbaşkanı’nın yakınlarının kontrolündeki yaygın medya ve kamu medyasında görülmemiş olması medya ve ifade özgürlüğü alanının Saray’ın avlusunda başlayıp orada bittiğine kuşku bırakmamaktadır. İstifa süreci bütün yönleriyle birlikte rejimin ve onu çevreleyen sermaye ve iktidar bloklarının çürümüşlüklerini açığa vurmuş ve meşruiyet gerekçelerinin kalmadığını dünyaya ilan etmiştir.

Kriz yönetimi iddiasıyla kurulan olağanüstü rejimin kendisi krizdedir. Krizin kaynağı ve sorumlusu onun başkanı Tayyip Erdoğan’dan başkası değildir. Devletteki bütün kurumsal özerkliklerin ve güçler ayrılığının son bulduğu bu rejimde Merkez Bankası Başkanı’nın da Hazine ve Maliye Bakanı’nın da mahalle muhtarlarının da Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğu bir Anayasal karinedir. 

Derinleşmekte ve çözülme kanalları tıkanmakta olan rejim krizinin ve ekonomik krizin daha da vahim hale gelmeden çözülmesi için Erdoğan ve kabinesinin Türkiye’ye yapabileceği tek iyilik istifa etmektir.  Recep Tayyip Erdoğan’ı istifaya çağırıyoruz. Türkiye’yi selamete götürecek tek yol derhal seçime gitmektir.  HDP buna hazırdır.

Halkların Demokratik Partisi
Merkez Yürütme Kurulu
9 Kasım 2020