Günay: Faşizme karşı kesintisiz demokratik eylem programı başlatıyoruz

Parti Sözcümüz Ebru Günay, Genel Merkezimizde basın toplantısını düzenleyerek, yeni dönem mücadele programımızı açıkladı:

Parti Sözcümüz Ebru Günay, Genel Merkezimizde basın toplantısını düzenleyerek, yeni dönem mücadele programımızı açıkladı. Aynı zamanda Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nde yaşanan gerilimlere de değinen Günay şöyle konuştu: 

Değerli basın emekçileri,  bizleri izleyen ekranları başından takip eden değerli halkımız, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Hepinizin bildiği gibi 11 Ekim tarihinde Parti Meclisimiz, 2 Kasım 2020 tarihinde de Merkez Yürütme Kurulumuz toplantılarını gerçekleştirdi. Bu toplantılarda içinde bulunduğumuz dönemin karanlık ruhundan çıkışın yöntemlerine dair oldukça kapsamlı ve tarihi tartışmalar yürüttük. Partimiz, Türkiye siyasi tarihine geçecek ve bir dönemin başlangıcı olacak kararlar aldı. 

Mevcut rejim çürümüş, yozlaşmıştır, bizlere direnişi büyüterek rejimi alaşağı etme görevi kalmıştır 

Söze şu tespiti yaparak başlamak istiyorum; Mevcut rejim çürümüş ve yozlaşmış bir rejimdir, bu nettir. Bu tespiti yaptıktan sonra bizlere faşizmi alaşağı etmeye götürecek mücadele araçları örmek, demokratik direnişi büyütmek ve alternatif bir yönetim inşa etme görevi kalmıştır. Toplantımızda, AKP-MHP ittifakının kurmak istediği rejim için Türkiye’ye derin bir siyasi ve iktisadi kriz yaşattığı, iktidarda kalabilmek için her türlü zor ve hile araçlarına başvurduğu tespiti yapılmıştır. 

Saray rejimi Türkiye halklarını nefessiz bırakmak istiyor 

Saray rejimi hayatın her alanında faşist politikaları dayatarak kendi iktidarını zor ve baskıyla sürdürmektedir. Geçmişte Afrikalılar sömürgecilerin faşizminde nasıl nefes alamadıysa, ABD’de George Floyd son cümlesinde nasıl nefes alamadığını haykırdıysa bugün tüm Türkiye halkları, Saray etrafında toplanan bir ittifak tarafından nefessiz bırakılmak istenmektedir. 

Yeni bir Demokratik Eylem Programı başlatma kararı aldık, bu bir meydan okumadır

Evet, nefessiz bırakılmak isteniyoruz! Bu yüzden PM ve MYK’da kararını aldığımız mücadele programında Faşizme Karşı Direniş, Halklara Demokrasi ve Adalet dedik. Bu bir meydan okumadır! Kutuplaştırıcı, ayrıştırıcı, ırkçı ve erkek egemen politikalarla toplumsal muhalefeti ve halkları hedef alan faşizme karşı hayatın her alanını siyasi, demokratik ve meşru barikatlara çevirmek hususunda yeni bir Demokratik Eylem Programını başlatma kararı aldık.

Bir çağ yangınının içerisinde olduğumuz derin krizlere karşı Partimiz üzerine düşen tarihi sorumluluğu yerine getirme konusunda kararlıdır. Haliyle HDP olarak toplumsal muhalefeti ve halkları hedef alan faşizme karşı daha güçlü, sürekliliği olan toplumsal bir mücadele hattının örülmesi gerektiğine karar kıldık. 

Yeni eylem programımız şimdiye kadar yürüttüğümüz direnişi büyütme kararıdır 

Bildiğiniz gibi Haziran ayından bugüne kesintisiz bir şekilde eylemler, etkinlikler ve tartışmalar içindeyiz. Şimdi hazırladığımız Demokratik Eylem Programı, 1 Eylül’de açıkladığımız Barış Deklarasyonunun bir üst aşamaya taşınmasıdır. Haziran’da yaptığımız demokrasi yürüyüşünü halkın katılımı ile büyütme kararıdır. Temmuz ayında yaptığımız demokrasi buluşmalarını genişleterek faşist bloku yalnızlaştırma adımıdır.

Bu program acıları dindirmek, savaş ve katliam devrini kapatmak içindir 

Bu mücadele programı dumanı tüten acılar istemediğimiz; cezaevleri ve mezarlıkların dolup taşmaması için; tencerelerin ve tabakların yemeksiz kalmaması içindir. Bu mücadele, geleceği karartılan çocuklarımıza yaşanabilir bir gelecek bırakabilmek içindir. Emeği çalınan, alın teri görmezden gelinen halkımızın çığlığına sahip çıkmak içindir. Oyun oynar gibi savaşlar çıkaranların, katliamlar gerçekleştirenlerin devrini kapatmak içindir. 

Demokrasiyi savunduğumuz, toplumun taleplerini görünür kıldığımız için saldırı altındayız 

Bize saldırının nedenini çok iyi biliyoruz… Bizler bugün daha çok toplum daha çok demokrasi dediğimiz için saldırı altındayız. İnkar ve asimilasyona hayır dediğimiz için, toplumu savunduğumuz için, merkezi devlet anlayışı yerine yerel yönetimlerin, yerel demokrasinin gücünü dillendirdiğimiz için, toplumun talep ve ihtiyaçlarını görünür kıldığımız için saldırı altındayız. Rant ve yolsuzluğa savaş açtığımız için bizler suçlanıyoruz. Mevsimlik işçinin hakkında, anadilin en yasaklı kelimelerinde, korunmak istenen hafızanın merkezinde olduğumuz için tehdit ediliyoruz bugün. Çünkü karşımızdaki anlayış, örgütlü bir çete, örgütlü bir kötülük anlayışıdır.

Tarihi süreç bizi yan yana durmaya, ortak hareket etmeye çağırıyor 

Bu böyle gitmez! Gitmeyecek de… İçinde bulunduğumuz tarihi süreç, partimizi ortak mücadelenin öncü gücü olmaya çağırmakta, demokrasi güçlerini de daha fazla yan yana durmaya, ortak hareket etmeye zorlamaktadır. Çünkü biliyoruz ki, iktidar blokunun faşist iktidarını sürdürebilmesi, aynı zamanda Türkiye’deki demokrasi güçlerinin ve demokratik muhalefetin yetmezlikleriyle mümkün olabilmektedir. Bunu aşmanın yolu direnişi büyütmekten geçmektedir. 

Misyonumuz bu ülkeyi demokratikleştirerek uçuruma sürüklenmesini engellemektir 

Türkiye halklarının adalet, demokrasi ve özgürlük talebini karşılamakta geciktikçe faşist iktidar tahakkümünü sürdürmeye ve kalıcılaştırmaya devam edecektir. Partimizin misyonu uçuruma sürüklenen Türkiye’yi demokratikleştirerek felaketin önüne geçmektir. Faşizme karşı mücadelenin temel dinamiği bir araya gelmek ve toplumu savunmaktır. Faşizm konusunda en esaslı tespitleri yapanlar ve riskleri görenler faşizm kapıya dayandığı zamanlar sessizleşemez, kenara çekilemezler. Bu tavır ancak ve ancak kötülüğün yayılmasını hızlandıracaktır. Bu nedenle, tüm demokratik kamuoyuna, vicdan taşıyan her hücreye, isyan eden her yüreğe, sömürülen tüm ezilenlere sesleniyoruz:

Bizler umutlular hareketiyiz ve saraylarda değil sokakta sesi olanlarız, cesaretini kaybetmemiş, öfke ve keşfedilmiş hakikatin sahipleriyiz.

Ölüme, yoksulluğa, savaşa, faşizme hayır diyoruz: Birlikte faşizmi yenebiliriz

Bizler artık bu ülkenin günlük uğraşı haline getirilmiş onursuzca bir ölüme, teslimiyete, merhametsiz bir affa, anlamsız yasalara, yalanlara, sadaka kültürüne çevrilen demokrasiye, diyalogsuz bir barışa, açlığa, yoksullukla terbiye edilmeye, en otoriter grupların elindeki yönetime, ülkenin en sahtekâr insanlarından oluşan diktatöryal-totaliter tarza, şövenist ve popülizme boğulmuş siyasete, demagojiye, dayatılan savaşa ve halkı sömürmeye hayır diyoruz.

Faşizm yaymaya çalıştığı korku kadar aciz ve güçsüzdür 

Faşizmin ittifakına karşı halkların ittifakını hep birlikte kurmaya çağırıyor, gücümüzü birleştirelim faşizmi yenelim diyoruz. Unutulmamalıdır ki faşizm yaymaya çalıştığı korku kadar aciz ve güçsüzdür. 

Seçimleri aşan bir pozisyona geçerek, ittifakımızı genişleteceğiz 

Bu nedenle faşizm karşısında demokratik direniş hattını örerek faşist ittifakı yenilgiye uğratana kadar kesintisiz bir eylem sürecini başlatıyoruz. Bundan sonra her sokak, her ev, faşizmin karşısında güçlü bir itirazın örgütlendiği alanlara çevrilecek. AKP-MHP iktidarını hayatın her alanından çıkarmak için ne sabrımız ne de tahammülümüz kalmıştır.  Topluma yayılan bu umutsuzluk dalgasını kırmak seçimleri aşan bir pozisyona geçmek ve demokratik güç birliğini ev ev, sokak sokak örgütleyerek meydanlara taşırmak için yürüyüşümüzü büyütecek ve ittifakımızı genişleteceğiz. 

HDP sadece HDP değil; Kürtün, Arapın, Süryaninin, Lazın, Çerkesin anadili mücadelesidir 

Onlar sarayları yücelttikçe bizler sokağı büyüttüğümüz için, onlar yok saydıkça bizler farklı inanç ve kültürlerin iradesine sarıldığımız ve eşit-özgür bir gelecek kurma çabamızı büyüttüğümüz için algı operasyonları altındayız. Tam da bu nedenle bugün HDP’ye üye olmak sadece bir siyasi parti üyeliği değil; onurlu bir mücadelenin temsilcisi, faşizme karşı demokratik barikatta yer alarak tarihe geçme fırsatı sunuyor bugün herkese. HDP asla sadece HDP değildir. HDP emekçinin alın teri; Kürdün, Arabın, Süryaninin, Lazın, Çerkesin anadili mücadelesidir; Alevinin, Sünninin inanç özgürlüğüdür.  

Elinizden geleni yapın; biz sizin korkularınızı siz de direnişimizi tanıyorsunuz 

Çünkü bizler ilkeler ve doğrularla yaşıyoruz! Açık bir şekilde diyoruz: Tüm faşistliğinizle elinizden geleni yapın!  Rehin mi alacaksınız hiç durmayın, dava mı açacaksınız durmanız kabahat, çeteci yapıları bize karşı birleştirecek misiniz? Hiç durmayın, tüm varlığımızla buradayız. Haklı olduğumuz bu davada, sadece özgürlüğümüze ve halkımıza karşı borcumuz vardır. Biz sizin korkularınızın büyüklüğünü, siz de bizim direnişimizin büyüklüğünü tanıyorsunuz. 

HDP halkların ortak mücadele ve yaşam arzusunun demokratik direniş üssüdür 

Bu yüzden asıl bu zulmün sahipleri korkmalıdır. Asla teslim olmayacağız. Asla diz çökmeyeceğiz. Hep birlikte başaracağız. Bizi bitireceğinizi mi zannediyorsunuz? Dönüp arkanıza bakın, biten kim büyüyen kim diye. Bu yüzden asıl bu zulmün sahipleri korkmalıdır. AKP-MHP iktidarı zulmün, faşizmin ve yolsuzluğun üssü haline gelmiştir. HDP ise halkların ortak mücadele ve ortak yaşam arzusunun demokratik direniş üssüdür. 

İktidarın 2021 bütçesi, gözyaşı, rant ve talanı hakim kılmak istiyor 

Şu anda Meclis'te bütçe görüşmeleri var. Bütçeler iktidarların topluma vaat ettikleri politik tercihlerini yansıtır. 2021 yılı Bütçesinin Parlamento'da olduğu bugünlerde AKP-MHP ittifakının halklara vaat ettikleri şey Saraya, Savaşa ve Yandaşa bütçedir. Bu bütçe halka ise açlık, yoksulluk ve işsizlik vaat ediyor. 2021 yılına hakça dağıtımı değil; kan ve gözyaşını; rant ve talanı hakim kılmak istiyor.

Biz varız ve halkın bütçesini yapacağız 

Bizler evrensel demokratik bir hak olan bütçe hakkına dayanarak; işimiz, aşımız ve soframız için halkların bütçeye katılımını Parlamento dışına taşıyoruz. Parlamento'yu işlevsiz hale getirmek isteyen AKP-MHP ittifakına karşı “Saraya, Savaşa, Yandaşa Değil Halka Bütçe” diyoruz. Yoksulluğa karşı iktisadi adalet, açlığa karşı itiraz, kadınların iktisadi kırımına karşı toplumsal cinsiyete dayalı bütçe isteyenler olarak meydan okuyoruz, Biz varız ve halkın bütçesini yapacağız diyoruz. 

İşimize, aşımıza, soframıza, tenceremize sahip çıkıyoruz, ülkenin inşası için harekete geçiyoruz 

Bütçe hakkımızı savunarak ekmeğimize, aşımıza, tenceremize ve soframıza sahip çıkıyoruz. Bizden alınarak Saraya, Savaşa ve Yandaşa verilmek istenen kaynakları, geleceğimizin demokratik inşasında kullanmak için harekete geçiyoruz. Bütçe hakkımızı kullanmak için her evin balkonunu bir Meclis komisyonuna, her sokağı bir Meclis'e, her kent meydanını bir kürsüye, her fabrikayı demokratik direniş alanına çevireceğiz.

Bu kapsamda semt pazarlarından fabrika vardiyalarına; TBMM’den sivil toplum örgütlerine; sokak afişlerinden sosyal medya mecralarına kadar her muhatabı bütçe hakkının bir parçası haline getirecek şekilde Demokratik Eylem Programımızı başlatıyoruz. 

Tiranların, zorbaların yönetimini ezilenlerin sabrı belirler; sabrımız tükenmiştir

Bu eylem programını sabrı tükenenlerin sesi olmak ve yıkıma karşı inşa demek için başlatıyoruz; Tiranların, zorbaların yönetimini ezilenlerin sabrı belirler. Türkiye halklarının sabrı artık tükenmiştir. Evine ekmek götüremeyen yoksulun sabrı kalmamıştır. Açlığa ve yoksulluğa itiraz eden, insanca bir yaşamı talep ettiği için coplanan, hakarete uğrayan işçinin ve emekçinin sabır gücü tükenmiştir. Dili, kültürü, kendini yönetme iradesi yok sayılan Kürdün sabrı bitmiştir. Tecrit ile tüm ülke sathına faşizmi yayan bu zorba iktidar karşısında sabrımız tükenmiştir. İnanç özgürlüğü yasal güvence altına alınmayan, inancından ötürü evlerine çarpı işareti konulan Alevilerin sabrı tükenmiştir. Her gün erkek ve devlet şiddetine maruz kalan, katledilen biz kadınların sabrı tükenmiştir. Halkların, emekçilerin, ötekileştirilenlerin sabır taşı artık çatlamıştır. Toplumu nefessiz bırakan bu zorba sisteme tahammülümüz kalmamıştır.

Mücadeleden başka bir yolumuz yok 

Türkiye halklarının acil demokrasi ve adalet talebini karşılamak için mücadeleden başka bir yol bulunmamaktadır. HDP olarak bu acil ihtiyaca uygun kesintisiz bir eylem hattını geliştirmiş bulunuyoruz. Halk toplantıları, yürüyüşler, kitlesel basın açıklamalarıyla alanlarda olacağız. Bu programla soluksuz bir mücadeleyi başlattığımızı tüm halklarımıza duyuruyoruz. Mücadeleyi büyütme kararı;

- Demokrasiye sahip çıkma çığlığının sesidir,

- Eşitliği sözde veya kağıt üzerinde değil yaşamın her yerinde tesis etmenin sesidir,

- Kadınları görmezden gelenlere karşı sokakların mora boyanması, Jin Jiyan Azadî sloganın sınır tanımayan haykırışıdır,

- Gençlere söz hakkı tanımayanlara karşı gençlerin her yerde açacağı bayrağın adıdır

- Kürtlere karşı kolonyal rüyalar görenlere karşı birliği büyütmek, zifiri karanlıklar dayatanlara karşı ulusal birlik çalışmalarını kalıcılaştırmanın çabasıdır. 

Direnerek, mücadele ederek kötü gidişata son vermek tek kurtuluş yoludur

Önümüzde iki seçenek var ya sessiz kalarak her gün öleceğiz ya da direnerek, mücadele ederek bu kötü gidişata HEP BİRLİKTE son vereceğiz. İkinci seçenek tek kurtuluş yoludur. Bu yüzden gün sokağın sesini yükseltme, demokratik mücadeleyi daha da büyütme günüdür. 

Daha çok eylem daha özgürlük diyerek, her yerde alanlarda meydanlarda olacağız 

Kısaca tekrar etmek gerekirse Mücadele Programımız açık bir şekilde Daha Çok Eylem, Daha Çok Özgürlük demektedir. Bu nedenle; Türkiye’nin her yerinde bölge, il ve ilçe toplantıları alacağız. Tüm örgütlü gücümüzle birlikte güçlü halk toplantıları yapacağız.  

Erkek ve Devlet şiddetine karşı amansız bir mücadele hattı öreceğiz. Kadın ve Gençlik Meclislerimizle birlikte her yerde eylem içinde olacağız. Her türlü zulme ve zalimliğe karşı büyük yürüyüşler düzenleyeceğiz. Saraya, Savaşa ve Yandaşa karşı sokakta, pazarda halkın bütçesini konuşacağız. Kürtler arası gerginliği büyütmeye çalışanlara karşı Birliği savunacağız. Yaşam siyasetinin karşısına ölüm siyasetini dayatanları teşhir etmeye devam edeceğiz. Eylemlerimizle; Maden işçilerinin ve deprem vergisi gasp edilen halkın sesi olacağız, Evine ekmek götüremeyenlerin ve keyif çayını ömrü boyunca göremeyenlerin hakkını savunacağız, Pandemi şartlarında işe gitmek zorunda kalan, sabah herkesten önce, akşam herkesten geç gelen tüm yoksulların, emeği her yerde sömürülen güvencesiz işçinin, emekliliğine göz dikilen yaşlının öfkesi olacağız.

Zorlu bir yola çıktık, halkımızı destek vermeye partimize üye olmaya çağırıyoruz 

Sadece partimizin organize ettiği eylem ve etkinliklerde değil, nerede bir ezilen, hakkı gasp edilen, haksızlığa uğrayan varsa yanında olacağız, sesine ses katacağız. Değerli halkımız, zorlu ve meşakkatli ama sonu mutlaka zafer ile bitecek bir yola girmiş bulunuyoruz. Bu zorlu yolculukta bütün halklarımıza çağrıda bulunuyoruz; HDP’ye üye olun, bu onurlu yürüyüşe omuz verin. Partimize üye olacak her bir yurttaşımız ile faşizme karşı mücadeleyi daha da büyütmüş olacağız. 

Me biryara destpêkirina Bernameya Têkoşîna Demokratîk da 

Meclisa me ya Partiyê û Lijneya me ya Rêveberina Navendî, civînên xwe li dar xistin. Di van civînan de nîqaşên kûr hatin kirin gelo em ji vê dema tarî çawa dikarin rizgar bibin. Partiya me biryarên dîrokî standin. Di civînên xwe de me got "li dijî faşizmê berxwedan, ji gelan re demokrasî û edalet". Ev banga berxwedanê ye! Me biryar da ku em Bernameya Têkoşîna Demokratîk bidin destpêkirin. Hûn dizanin ku em ji meha Hezîranê û heta niha di nav çalakiyên domdar de ne. Bernameya Têkoşîna Demokratîk ku me niha amade kiriye, gaveke nû ye. 

Ji ber ku em demokrasiyê dixwazin, asîmîlasyonê red dikin û civakê diparêzin, loma êrişî me dikin

Em naxwazin girtîgeh û goristan tije bibin. Em naxwazin beroşên li mitbexan vala bimînin. Ev bername ji bo pêşeroja zarokên me ye. Bi vê bernameyê, em xwedî li keda xwe derdikevin. Em dizanin zordar jî bêçare ne û êrişî me dikin. Em sedema êrişên wan dizanin. Ji ber ku em demokrasiyê dixwazin ew êrişî me dikin. Ji ber ku em li hemberî pişaftinê têkoşînê dimeşînin û red dikin, civakê diparêzin, hêza demokrasiya herêmî esas digirin, loma em îro rastî êrişan tên. Ji ber ku em mafê karkeran dixwazin, em doza zimanê dayikê dikin, ew êrişî me dikin. 

Werin em li hemberî faşizmê tifaqa gelan ava bikin 

Lê sebra me êdî nemaye. Lewma em bangî raya giştî dikin û dibêjin; Tevgera me ya hêvîdaran e û cihê me ne li qesran e. Em li kolanan in. Em Xwediyê heqîqetê ne. 

Werin em li hember tifaqa faşîzmê, tifaqa gelan bi hev re ava bikin. Em ji îro û şunde pêvajoyeke bênavber a çalakiyan didin destpêkirin.  

Geşedanên li Başûr me xemgîn dikin, gelê me ne şer li benda yekîtiyê ye 

Mijareke me ya girîng jî rewşa Başûrê Kurdistanê ye. Geşedanên dawî yên li Başûr, mixabin me hemûyan xemgîn dike. Ne şerê navxweyî, îhtimala şerê navxweyî jî gelê me dixe nav metirsiyan. Gel li benda azadiyê ye, li benda yekîtiyê ye. Ne li benda şer û aloziya navxweyî ye. Mixabin aloziyên di navbera hêzên Kurd de hemû destkeftiyên Kurdan dixe bin talûke û xetereyên mezin. 

Şansê Kurdan nîne ku vê sedsalê jî wenda bike 

Gelê Kurd ji bo wan destkeftiyan têkoşîneke pir mezin da. Bi salan e gelek bedel hatin dayîn. Şansê Kurdan nîne ku vê sedsalê jî wenda bike. Ji bo wê jî em geşedanên li Başûr bi xemgînî û bi fikar dişopînin. Em îro dibînin ku gelê Kurd li her parçeyî bi êrişên mezin re mixabin rû bi rû ye. Dewletên derdorê, dixwazin di vê sedsalê de jî Kurdan bê maf bihêlin. Loma jî naxwazin Kurd yekîtiya xwe pêk bînin. Dixwazin Kurd belav bin, parçe bin û ji bo vê jî nakokiyên navbera Kurdan mezintir dikin. 

Dem dema parastina yekîtiya Kurdan e 

Rêveberên Kurdan, partî û saziyên Kurdan li hemberî van polîtîkayan, îro di bin berpirsyariyeke dîrokî de ne. Her kes li hemberî dîrokê û li hemberî miletê Kurd berpirsyar e. Erka sereke ya hemû sazî û alî û partiyên Kurdan bihêzkirina diyaloga nav Kurdan e. Divê hemû partî îro zêdetir ji bo avakirina yekîtiya neteweyî bixebitin. Ne dema şerê navxweyî ye. Dem dema parastina destkeftiyên Kurdan e. Dem dema yekîtiya Kurdan e. 

Bila Serokên Kurdan bibin pêşengê yekîtiyê 

Em wek HDP banga diyalog û danûstandinê li hemû aliyên Kurdan dikin. Em bang li serokên Kurdan dikin ku ew bibin pêşengên yekitiyê. Divê Kurd ji her demê zêdetir bi hevdu re diyalogê deynin... Ji bo aştî û aramiya Kurdan wek HDP çi dikeve ser milê me, em amade ne. Li ser vî esasî em dikarin xebatekê bimeşînin. Carek din em ji hemû aliyên Kurdan re dibêjin, Dem dema yekitiyê û azadiyê ye. 

Pirs: Kemal Kiliçdaroglu got  ku dixwazin ji nav me de partiyekê derxînin. Got ku li aliyê din dixwazin ji nav HDP’ê jî partiyekê derxînin. Hûn van gotinên Kilicdaroglu çawa dinirxînin?

Kes nikare ji nav HDP partiyeke din derxe, partiyekê ava bike. HDP partiyeke pir xurt e, ev nêrîna wî ye. Lê bingeha vê yekê tuneye. HDP partiyeke demokratîk e, her nîqaş bi awayekî demokratîk dikare xwe îfade bike. HDP bi fikra yekîtiyê li ser piyan e û karê xwe dimeşîn e. 

Kesintisiz eylem programımız zaten başladı 

Soru: Sanırım arkadaşım da aynı soruyu sordu. Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları oldu, bunları nasıl değerlendiriyorsunuz. Ayrıca demokratik eylem programı ne zaman başlayacak? 

Açıklamada da söyledik. Bu bir kesintisiz eylem süreci, biz bulunduğumuz her alanda çalışmalarımızı, demokratik eylem programımızı hayata geçireceğiz. Bu konuda özel bir başlangıçtan ziyade, bizim için her çalışma saati dakikası, her ev, her sokak eylem hattı anlamına geliyor. Çalışmalarımız zaten başlamıştır. 

HDP büyük ve güçlü bir parti, iktidar ve küçük ortağı HDP’yi zayıflatamaz

HDP büyük ve güçlü bir parti. Birlik esasları olan, bir çok bileşen, birey ve demokratik birleşik siyaset tarzıyla çalışmalarını yürüten bir parti. Bu anlamıyla Türkiye siyasetinde önemli bir mihenk taşı ve bir geleneği de yarattı. Herkes HDP’ye yönelik saldırıların farkında. İktidar ve küçük ortağı her türlü komplovari oyunla HDP’yi zayıf düşürmeye çalışıyor olsa da bizler dimdik ayaktayız ve mücadeleye devam edeceğiz. HDP demokratik bir parti her türlü demokratik tartışmanın yürüyebileceği, görüşün dile getirilebileceği bir partidir. Her tartışmayı yürütmek, fikri dile getirmek, HDP’den bir parti çıkıyor anlamına gelmez. Böyle bir ihtimal yok. Akıllara gelmesi bile garip karşılanacak bir durum.

6 Kasım 2020