Hakikatlerin açığa çıkarılmasına ilişkin önergemiz

Organize suç örgütü mensubu bir kişi tarafından sosyal medya üzerinden ortaya atılan iddialar sonucunda, bazı eski kamu görevlilerinin, halen görevde olan şahısların, kamuoyunca bilinen bazı kişilerin suça karıştıkları, kişi kayırma, rüşvet, uyuşturucu ticareti ve cinayet gibi çok önemli suçlamalarla karşı karşıya kaldıkları kamuoyunda ve basında yer almıştır.

Grup Başkanvekillerimiz Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç, söz konusu iddiaların araştırılması, hakikatlerin açığa çıkarılması, ilgili suçlar ve bu suçlara karışan kişilere dair idari soruşturmaların önünün açılması için bir Araştırma Komisyonu kurulmasını talep etti:

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Organize suç örgütü mensubu bir kişi tarafından, sosyal medya üzerinden ortaya atılan iddialar sonucunda, bazı eski kamu görevlilerinin, halen görevde olan şahısların, kamuoyunca bilinen bazı kişilerin suça karıştıkları, kişi kayırma, rüşvet, uyuşturucu ticareti ve cinayet gibi çok önemli suçlamalarla karşı karşıya kaldıkları kamuoyunda ve basında yer almıştır. Söz konusu iddiaların araştırılması, hakikatlerin açığa çıkarılması, ilgili suçlar ve bu suçlara karışan kişilere dair idari soruşturmaların önünün açılması ve bu konuda kamuoyunu tatmin edici bir sürecin işletilmesi için bir Araştırma Komisyonu kurulmasını talep ederiz.

GEREKÇE

İçişleri Bakanlığı tarafından organize suç örgütü lideri olarak tanımlanan Sedat Peker adlı şahsın, sosyal medya aracılığıyla yaptığı açıklama ve itiraf dediği iddialar günlerdir gündemi meşgul etmektedir. Bu kişinin yaptığı suçlamaların temelinde çatışan çıkar ilişkilerinin yattığı, daha önce söz konusu şahsa koruma verildiği, seçim mitingi yaptırıldığı, aynı kişinin partimize ve toplumun farklı kesimlerine yönelik yaptığı tehditleri karşısında kamu otoritelerince herhangi bir işlem yapılmadığı gibi hayırsever iş insanı olarak ödüller verildiği kamuoyunca bilinmektedir.

Bu kişinin yaptığı açıklamalar, verdiği bilgiler toplumun hafızasında bir kez daha 1996 yılındaki ‘Susurluk Kazası’nı canlandırmıştır. Susurluk Kazası sırasında derin ilişkiler, organize suçlar, çete oluşumları, kara para aklanması, kimi devlet yetkilileri ve kamu görevlilerinin dahil olduğu uluslararası uyuşturucu ticareti ve cinayetlerin yanı sıra mafya-siyaset-bürokrasi ilişkileri odağında faili meçhul cinayetler, gözaltında kayıplar, işkenceler gibi topluma yönelik önemli suçlar da açığa çıkmıştır.
Ezici çoğunluğu cezasızlıkla ödüllendirilen bu suçların faillerinin günümüzde de aynı çıkar ilişkilerine ve suçlara devam ettiği gibi, geçmişte yaşanan benzer suç ortaklıklarının da devlet mekanizmasının birçok yerinde varlığını sürdürdüğü iddia edilmektedir.

90’lı yıllarda, özellikle Kürt sorunundan kaynaklı çatışmalı süreç, kimi devlet görevlileri tarafından işlenen suçları örtmek için kalkan olarak defalarca kullanılmış, kamu görevlilerinin işlediği suçlar bu gerekçe ile örtülmeye çalışılmıştır. Bu ülkenin karanlık yıllarına tekabül eden 1990’lı yıllarda devletin çeşitli birimleri tarafından işlenen ve söz konusu şahsın da ifşa ettiği Uğur Mumcu ve Kıbrıslı gazeteci Kutlu Adalı gibi gazeteciler ile daha başka birçok faili meçhul cinayetler, gözaltında kaybetmeler, köy yakmalar, köy boşaltmalar, gözaltında işkence gibi suçlarla ne hukuki ne de toplumsal olarak yüzleşilmemiş, birçok hak ihlalinin failleri halen yargılanmamıştır.

Susurluk kazasıyla bir kez daha görünür olan bu suç iddialarının odağında olanlardan birisi, dönemin Emniyet Genel Müdürü ve daha sonra İçişleri Bakanı olan Mehmet Ağar’dır. Bugün ortaya atılan iddialarda da yine Ağar ismi çokça dile getirilmiştir. Eskiden işlediği suçlarla birlikte, geçmişten kalma “nüfuzunu” kullanarak yeni suçlar işlemeye devam ettiği ifade edilmiştir. Bunların içerisinde, başta mala yasadışı olarak el koyma olmak üzere, birçok suç isnattı söz konusudur.

Yine iddialardan bir diğeri ise Azeri iş insanı Mübariz Mansimov hakkındadır. Bilindiği gibi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına geçerek Gurbanoğlu soyadını alan bu kişinin, birçok siyasetçi ve aileleriyle ticari ilişki içinde olduğu, kamuoyunca bilinen çok sayıda geminin karşılıklı ticarete konu edildiği 2015 yılından beri bilinmektedir. Mansimov’un ABD’deki kimi görüşmelerinin Mehmet Ağar tarafından sağlandığı kendi ifadelerinde de vardır. Ayrıca Mansimov’un Suriye savaşı sırasında IŞİD terör örgütüyle petrol ticareti yaptığı da iddialar arasındadır.

Bir diğer iddia demeti ise İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile ilgilidir. Videolar yayınlayan söz konusu şahıs tarafından “dönüş bileti” olarak da tanımlanan Soylu’nun kendisine koruma tahsis ettiği ve birçok kişiyle tanışmasına ve çeşitli işbirliklerine vesile olduğu iddia edilmektedir.

Bu ve benzeri son derece vahim iddialar sıralamakla bitecek gibi değildir. Bütün bu iddiaların karşısında ise yargı organları henüz herhangi bir işlem yapmamıştır. Ortaya atılan iddiaların neredeyse tamamı toplumun tümünü ilgilendirmektedir. TBMM, halktan aldığı yetkiye dayanarak, daha önce Susurluk Kazası döneminde de yapıldığı gibi, söz konusu iddiaları araştırmak, siyaset-bürokrasi-mafya arasındaki kirli ilişkileri açığa çıkarmak; söz konusu suçları ve bu suçlara karışan kamu görevlilerini ortaya çıkaracak araştırma ve incelemeleri yapmak yükümlülüğü ile karşı karşıyadır. Bu amaçla TBMM bünyesinde bir araştırma komisyonu kurulması elzemdir.

26 Mayıs 2021