"Halka Bütçe" programı kapsamında çiftçilerle bir araya geldik

Eş Genel Başkanımız Mithat Sancar, ekonomi buluşmaları programımız kapsamında Haymana’nın Kerpiç Köyü’nü ziyaret etti. Burada köylüler ve işçilerle buluşan Sancar hem halkın taleplerini dinledi hem de bütçeye ilişkin partimizin görüşlerini paylaştı. Zaman zaman yaşanan diyaloglarda halkın iktidara yönelik eleştirileri dikkat çekti. 

Buluşmada çiftçiler, iktidarın kendilerini unuttuğunu, sorunlarını ağırlaştırdığını söyledi ve ekonomik olarak çöküş noktasına geldiklerini, sorunlarına çözüm üretilmesini istedi. Kimi çiftçiler şu görüşleri dile getirdi:

Çiftçilerden iktidara ağır eleştiriler

*Hükümetin politikalarını hiç konuşmadık, HDP’den önce eleştirilecek çok parti var. Bunlar iktidardır, CHP’dir. İşsizlikten, Kürt sorunundan önce gelir iktidarın ve ana muhalefetin konuşulması. HDP tartışılmaz değil ama önce temel sorunları konuşmamız lazım. 

*Gerçekten durumumuz ve hayvancılığımız içler acısıdır. Şiş göbekler sayesinde, Saray’da oturanlar, iktidar yandaşları olsun tarıma gereken önemi vermiyorlar. Tarımda çalışan kesimi unutmuşlar. Kendi halklarını unutmuşlar. İzmir depreminde içimiz kanadı. Depremi durduramazsınız ama ölümleri durdurabilirsiniz. Dilenci gibi halka para dağıtıyorlar ama hizmete gelince hizmet yok. 

*Türkiye’de medya kalmamış, muhalif kanalları takip ediyoruz. Bizim artık serhildan yapmamız lazım. İşçiyiz, emekçiyiz, üretiyoruz ama ürettiğimiz değerlere de sahip çıkmamız lazım. 

*Ekonomi 2001’deki durumdan daha kötüdür. Merkez Bankasının rezervleri sıfırlandı. Merkez Bankası başkanını değiştirmişler ama o önemli değil önce kafalarını değiştirmeleri gerekiyor. 

Daha sonra Sancar ve kendisine eşlik eden milletvekillerimiz, şu görüşleri paylaştı:

Mithat Sancar: Çok haklısınız, halkımızla daha fazla buluşacağız

Öncelikle haklısınız biz daha fazla şey yapmalıyız. Geçen Şubat sonunda, Mart’ta yeni dönem başladı. İlk 3-4 ay Korona yüzünden bir yere gidilemedi. 1 Haziran’da tutum belgesi açıkladık, 15 Haziran’dan sonra sahaya çıktık; önce Hakkari ve Edirne’den yürüyüş programları yaptık. Daha fazla bunların üzerinde durmamız gerekiyor. Bu çok değerli eleştirinizi dikkate almamız gerekiyor. Önümüzdeki 4 ay boyunca daha fazla halkımızla buluşacağız. 

Halkımızın gönül bağına layık olmaya çalışıyoruz

(Medya ambargosuna ilişkin eleştirilere cevaben) Medya biliyorsunuz kapalı bize. Biz de bu ambargoyu etkisiz hale getirmek için yollar arıyoruz ve en etkili yol halkla buluşmaktır. Madem televizyon kanallarını bize kapatıyorlar, madem medyayı bize kapatıyorlar biz de halkla doğrudan buluşarak görüşlerimizi onlarla paylaşırız, sesimizi duyuracağımız yolları birlikte buluruz. Bu halkın nasıl bir gönül bağı olduğunu biliyoruz ona layık olmaya çalışıyoruz. Bizim çalışmalarımız var yürütüyoruz ama muhalefet partisi olarak daha fazla çalışmamız gerektiği sonucunu çıkarıyoruz değerlendirmelerinizden.  

İktidar bütçeyi yüzde 1’in ihtiyacına göre yapıyor

Bize verdiğiniz bilgiler ve yaptığınız uyarılar çok önemli. Bunları çeşitli mecralarda dile getiriyoruz. Arkadaşlarımız notlarını aldılar, daha fazlasını yapmaya girişeceğiz. Bu (bütçe) meselenin kaynağında ne olduğunu biliyoruz. Bu iktidarın tercihleri bellidir. Bu ülkenin yüzde 1’ine çalışıyor kalan yüzde 99'u. Bu yüzde 1 Türkiye’nin Gayri Safhi Milli Hasılasının neredeyse tamamını alıyor. 

Silaha, mermiye, çetelere giden her kuruş çiftçinin cebinden, halkın sofrasından çıkıyor

Tarıma da hayvancılığa da nasıl rant ve yandaş kârı yaratırım diye bakıyorlar. Küçük tedbirlerle bu düzeni sürdürmeye çalışıyorlar. Sorsanız bu çiftçiye niye destek vermiyorsunuz diye, kaynak yok diyorlar. Biz biliyoruz ki bu ülkede kaynak yeterince var. Fazladan da kaynak var. Nereye harcıyorlar? Biz 3 alan belirledik. 3 alana kaynak harcadıkları için halka yoksulluk kalıyor. Birincisi savaştır, durmadan savaşa kaynak aktarıyorlar. Suriye’de besledikleri cihatçılara ne kadar kaynak ayırdıklarını sorsanız cevap vermezler. Çetelere ne kadar para veriyorlar bunları açıklamazlar. Kürt meselesini bu zihniyetle çözmek için silaha harcadıkları parayı göstersek kaynakların nereye gittiğini daha iyi görürsünüz. 2013-2015 yılları arasında çatışmasızlık vardı ve silaha en az kaynağın gittiği dönemdir. Demek ki paranın büyük bir kısmı savaşa gidiyor. Cumhurbaşkanı da bunu saklamıyor. Açız diyenlere ‘bir merminin ne kadar ettiğini biliyor musunuz’ diye soruyordu tam da mesele budur. Silaha, mermiye, çetelere giden her kuruş para çiftçinin cebinden, halkın sofrasından gidiyor. Savaşa karşı mücadeleyi aynı zamanda yoksullukla mücadele olarak görüyoruz. 

Hükümet yarattığı rant ağıyla iktidarının devamını sağlamaya çalışıyor

Diğer kaynak bellidir, yandaşlara giden kaynaktır. Büyük paralardır. Otoyollar, tüneller, havaalanları gibi mega projelere devasa paralar aktarıyorlar. Oraya yolcu garantisi vermişler. Yolcu gitse de gitmese de o parayı veriyorlar. Kime gidiyor bu paralar? 5 şirketten birine. 5’i bir yerde. Bunun bir anlamı var kendi sermayesini, rant ağını yaratıyor ve bu rant ağıyla iktidarının devamını sağlamaya çalışıyor. Geçenlerde arkadaşlarımız bir önerge verdiler reddedildi. Çiftçinin 50 bin tl’ye kadar borcu silinsin dedik ama reddedildi. Ama ondan bir ay önce Kalyon İnşaatın 9,5 milyar liralık vergisini siliyor. Hazine garantilerinin ödenmesinin maliyeti TL’nin değeri düştükçe sürekli artıyor. Ondan sonra Maliye Bakanı bizim dolarla ilişkimiz yok diyor. Bununla da dalga konusu ediyorlar. Hayır çok ciddi bir mesele, bu dalga geçilecek bir mesele değil. Hazine ve Maliye Başkanı halkın aklıyla alay ediyor. Bugün Merkez Bankası başkanını değiştirdiler ama bunun bir şey değiştirmeyeceğini biliyoruz.

Bir avuç tüccarı mutlu etmek için tarımı da hayvancılığı da bitiriyorlar

Temel girdilerin hepsi dövizle, yem bile yurtdışından ithal ediliyor. Yemin fiyatı TL’nin değeri düştükçe artıyor. Gübre de ithal ediliyor. Pancar için su gerekiyor, her dönüm sulama 7-8 bin lira. Çünkü elektrik de dövize endeksli. İlaçtan gübreye tohuma mazota her şeyin fiyatı artıyor ama sırf göstergelerde enflasyon yükselmesin diye üreticinin malına yüksek fiyat vermiyorlar. Ama banka kredi oyunlarıyla özellikle buğdayda sizden erken alıyor borcunu kapatmak için gidip veriyor tüccara. Bir ay sonra fiyat açıklanıyor, çiftçinin sattığı fiyatın 2 katına satıyor. Bir avuç tüccarı mutlu etmek adına tarımı da hayvancılığı da bitiriyorlar. Geçen sene kayıtlı çiftçi 2 milyon 80 bindi. Bu yıl 1 milyon 800 bin. Yani 280 bin çiftçi sistem çıkmış. Neden ya hayvanlarını kesmiş ya da topraklarını satmış. Pek çok tarım arazisi imara açıldı. Bütün bunlara baktığımızda aslında organik tarıma da normal tarıma da bu kadar uygun bir ülke iken Türkiye, farklı şekillerde tarım ve hayvancılık için elverişli şartlara sahip olmasına rağmen tarımda dışa en fazla bağımlı hale getirilmiştir. Bunların hepsi tercihtir. 

İsrafa, savaşa ve yandaşa akıtılan kaynakları durduracağız

Diğer bütçe tercihi de saraydır. Bu sadece Beştepe’deki saray anlaşılmasın. Büyük bir israf var, bu israfın çok büyük rakamlara ulaştığını biliyoruz. İşte biz israfa, savaşa ve yandaşa akıtılan kaynakları durduracağız. Bu ülkeyi yönetmeye talibiz. Biz demokratik muhalefetle birlikte Türkiye’nin yönetiminde olmak istiyoruz. Yönetime gelirsek bütçe tercihlerimiz bellidir. Halka bütçe yapacağız. Muhalefetteyken bunun savaşını sonuna kadar vereceğiz. Asıl kaynakların nasıl bir grup yandaşa ve sermayeye tahsis edildiğini ortaya koyduğumuzda halka ayrılacak kaynakların büyük olduğunu göreceğiz. Bunun için halkın desteği bizim için hayati önemdedir. Bu kadar baskı var. Bu baskıları boşa çıkaracak en büyük güç halkımızın desteğidir, halkımızın bize güvenerek yürümesidir. Bizim başka gücümüz yok. İsteğimiz bütün demokrasi güçlerini bir araya getirmektir. Her şeyi HDP yapacak gibi bir iddiamız yok ama HDP olmadan ne savaş ne yoksulluk ne de bu rant biter. HDP önemlidir ama bu işler sadece HDP’ye bırakılarak çözülmez. Her kesim mutlaka daha etkili bir mücadele yürütmelidir. Mücadele programımızda daha fazla halk buluşmaları yapacağız. Bu iktidarı seçimler geldiğinde değiştirecek gücü şimdiden biriktireceğiz. Hepinize teşekkür ediyoruz. Hep birlikte değiştireceğiz. 

Filiz Kerestecioğlu: Ankara olanaklar sağlandığında bütün ülkeyi besleyebilecek kapasiteye sahip

Zaman zaman buluşmalarımız oldu ama şimdi Mithat başkan ve diğer arkadaşlarımızla birlikte tekrar buluştuk. Özellikle sorunları dinlemek için buluştuğumuzda dolayı çok mutluyum. Daha önce tarımla ilgili sütle ilgili ne sorunlar olduğunu biliyorum ama şu anda bir bütçe yapılıyor. Bütçe Komisyonunda çalışmalar var ama ne kadar acı ki her alanda temsilcilerin o bütçeye gelmesini, insanların kendi sorunlarını kendilerini iletmesini istedik ama tabii böyle bir iktidar yapısı yok. İnsanların gelmesine izin vermediler. Neden istemiyorlar, gerçekten muhalefet istemiyorlar. 

Biz yapabildiğimiz en sıkı muhalefeti yaptığımız için bu ülkede saldırıya uğruyoruz. Ama şu anda bu buluşmalar önemli ve bunları çoğaltacağız. Ankara olanaklar sağlandığında bütün ülkeyi besleyebilecek kapasiteye sahip. Bunu hayata geçirememek aslında çok ayıp. Bu koşullarda ithal ürün getirmek, tohum getirmek gerçekten ayıp. Bütün bunları değiştirmek için birlikte mücadele etmeliyiz. 

Hüseyin Kaçmaz: AKP artık miladını doldurdu, dur demenin zamanı geldi

Süt üretimi ile ilgili bir şeyler dile getireyim. Ocak 2019’dan beri çiğ süt fiyatı aynıdır. Bunun sebebi getirilen rejimle alakalı. Çiğ süt fiyatı artmasın ki enflasyon artmasın dediler ama çiftçinin maliyeti sürekli artıyor. Sütün fiyatını sabit tutarak enflasyonu düşüreceklerini iddia ettiler. Uyguladıkları neo-liberal politikalarla çiftçiyi, köylüyü, esnafı mağdur hale getirdiler. 

Hepimiz bunun farkındayız. Kendi yandaşlarını zengin etmeye çalışıyorlar. Köylü ithal gelen ürünle mücadele edemeyecek hale geliyor. Sütünü satamayan köylü hayvanlarını satıyor. Zamanla bunun sıkıntıları ortaya çıkıyor. Üreticinin üretmediği koşullarda herkesin battığı bir durumla karşı karşıyayız. AKP’nin bu 18 yılda ülkemize, halkımıza ve topluma vadettiği hiçbir şey yok. Yakıt zamlanıyor, yem zamlanıyor ama bu asgari ücrete yansımıyor. İktidar üzerini düşeni yapmıyor, sadece kendi yandaşlarını zengin etmeye çalışıyor. Emekçi halkımızın imanı gevriyorken Saray’ın maliyeti 10 milyon lira. AKP’nin bu politikaları artık miadını doldurdu, buna dur demenin zamanı geldi. Bunun için HDP olarak elimizden geleni yapacağız.  

Necdet İpekyüz: Yıl 2020 ama çiftçiler 2019 desteklerini daha alamadı 

Bu buluşma bizim için çok anlamlı. Ben Batman Milletvekiliyim, Plan Bütçe Komisyonu üyesiyim. Bunlar sadece belli bir azınlığa çalışıyorlar, her şeye para gözüyle bakıyorlar. Hastaneleri, okulları birer işletmeye; hastaları, öğrencileri müşteriye dönüştürdüler. Pandemi ile birlikte dünya şunu anladı; biz doğaya saygı gösterirsek doğa bizi besler ama biz doğayı sömürürsek doğa isyan eder. Dünya gıdayı nasıl elde edeceğiz diye konuşuyor. Türkiye’de gerçek köylülerle, çiftçilerle ilgili kimse konuşmuyor. TMO’nun üzerinde ‘Ofis çiftçinin kara gün dostu’ diye yazardı. Ama bugün TMO kara gün düşmanıdır. TMO sıfır vergi ile buğdayı ithal ediyor. Bunun izahı mı var? Haymana’dan sen almıyorsun, destek olmuyorsun, bunun anlamı tüccarı zengin etmek ürünün fiyatını düşürmektir. Sen ürüne, üreticiye destek olursan fiyat kendiliğinden düşer. Hayvanla uğraşan, toprakla uğraşan zenginleşir. 2020 yılına gelmişiz daha 2019’un desteklerini bekliyoruz. Halkımız bunları görüyor, halkımız bunların farkında. Korksunlar halkımızdan. Biz de bu durumu değiştireceğiz. Türkiye’de en etkili muhalefeti biz yapıyoruz. 

7 Kasım 2020