İrfan Fidanın Anayasa Mahkemesi Üyeliğine atanmasına ilişkin genel görüşme talebimiz

Kamuoyunda bilinirliği yüksek olan siyasi davaların açılmasında imzası bulunan İrfan Fidan'ın, örneği görülmemiş bir usulle Anayasa Mahkemesi Üyeliğine atanması, yargı kurumu etrafında dönen tartışmaları daha da görünür kılmıştır. Bu atama dahil olmak üzere yargıya olan güveni sarsıcı kararların toplumsal kaygıları artırıcı rolünün sorgulanması ve buna dair sorunların çözümü için Meclis’in konuya müdahil olması elzem hale gelmiştir. Grup Başkanvekillerimiz Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç, hukuka olan güvenin sarsılması, hukuk devleti ilkesinden verilen tavizlerin ortaya çıkarılması ve bu mühim meseleye dair acil çözüm üretilmesinin sağlanması amacıyla TBMM’nin acil ve özel bir gündemle toplanması için genel görüşme talep etti. İlgili genel görüşme metninde şu ifadelere yer verildi:

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Yargı bağımsızlığına dair toplumsal kaygılar artmış olup iktidarın bu kaygıları gidermektense derinleştirmek yönünde yürüttüğü politikalar ile yargı makamlarına getirilen kişilerin tarafsızlığa dair şüpheler önemli bir sorun alanına dönüşmüştür. Uzun tartışmalarla beraber Anayasa Mahkemesi üyeliğine getirilen İrfan Fidan konusu da yargıya olan güveni sarsıcı kararlardan olup yargının toplumsal kaygıları artırıcı rolünün sorgulanması ve buna dair sorunların çözümü amacıyla genel görüşme açılmasını arz ve talep ederiz.

GEREKÇE

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla Anayasa Mahkemesine üye seçilmesine ilişkin karar Resmi Gazete'de yayımlanmış olup Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 146 ve 147. maddeleri ile Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 6, 7 ve 10. maddeleri gereğince Yargıtay Büyük Genel Kurulunca gösterilen üç aday arasından İrfan Fidan üye seçilmiştir.

Daha evvel İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı görevinde bulunan İrfan Fidan, Hâkimler ve Savcılar (HSK) Genel Kurulunca 27 Kasım 2020'de Yargıtay üyeliğine seçilmişti. Yargıtay üyeliğine atanmasının üzerinden 20 gün geçtikten sonra, Yargıtay tarafından Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilmek üzere Cumhurbaşkanına aday gösterilmesi kamuoyunda çeşitli tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Nitekim Yargıtay tarihinde benzer bir örnek geçmişte yaşanmadığı gibi, Anayasa Mahkemesi gibi bir kuruma seçilmenin tecrübe ile doğrudan ilintili olması bu tartışmaları derinleştirmektedir. Kuşkusuz bu tartışmaların derinleşmesinde, AYM üyeliğine seçilen Fidan’ın; 2010 yılından beri İstanbul’da, sırasıyla Cumhuriyet Savcısı, Cumhuriyet Başsavcıvekili ve Cumhuriyet Başsavcısı olarak pek çok önemli soruşturmayı yürütmüş olması ve kamuoyunda bilinirliği yüksek olan siyasi davaların açılmasına imzasının bulunması önemli bir faktör olmuştur. İrfan Fidan’ın pek çok mühim davanın bilinen ismi olması; çeşitli yayın kuruluşlarında yayınlanan yazı ve haberlerde adının geçmesine neden olmuş, hatta çeşitli eleştirilerin yayılmasını da beraberinde getirmiştir. Bu davalardan bazıları 17-25 Aralık operasyonlarına dair yürütülen soruşturmaların kapatılması başta olmak üzere Selam-Tevhid Davası, Şike Davası, Barış İmzacılarına yönelik açılan davalar, Cübbeli Ahmet Hoca, MİT Tırları, Balyoz, Can Dündar-Erdem Gül, Gezi ve Osman Kavala şeklinde sıralanabilmektedir. Vaziyetin bu şekilde olması, kamuoyunda bilinirliği yüksek ve çok tartışmalı davaların ardındaki isim olması, tarafsız olmadığına dair şüpheleri de beraberinde getirmektedir.

2016 referandumu öncesinde yürürlükte olan Anayasa uyarınca cumhurbaşkanı tarafsız konuma sahipken referandum neticesinde Cumhurbaşkanlığı Sistemine geçilmesi, cumhurbaşkanının da tarafsız olma özelliğini ortadan kaldırmıştır. Bu bağlamda AYM üye seçiminin taraflı cumhurbaşkanı tarafından yapılmış olması, seçilen yargı mensubunun da tarafsızlık niteliğini egale etmektedir. Yani taraflı bir seçim söz konusu olup neticesinin de taraflı olması kaçınılmazdır.

Diğer yandan iktidarın "yargıda reform yapılacağı" açıklamalarının ardından Yargıtay’a atanan eski İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan'ın üstelik diğer adayların çekilerek önünü açması suretiyle seçilmiş olması da kamuoyunda tartışılmaktadır. Yargıtay üyeliğine 27 Kasım’da seçilen ve seçildikten hemen sonra Anayasa Mahkemesi üyeliğine aday olduğunu açıklayan eski İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan’ın, yapılan seçimde henüz hiçbir faaliyette bulunmadığı Yargıtay’dan en yüksek oyu almış olması da izahtan varestedir. Ayrıca seçimlerin aralık ayı başında yapılacak olmasına rağmen ertelenmesi ile diğer adayların adaylıktan Fidan lehine çekilmesi de bu tartışmaları derinleştirmektedir.

Tüm bu nedenlerle derhal bir genel görüşme açılmalı; yargıda kadrolaşma ve bunun getirdiği yargı bağımsızlığının sona erdirilmesi, hukuka olan güvenin sarsılması ve hukuk devleti ilkesinden verilen tavizlerin ortaya çıkarılması ve bu mühim meseleye dair acil çözüm üretilmesi sağlanmalıdır.

28 Ocak 2021