Kadın Meclisimiz Eşbaşkanlık Dosyası’nı tanıttı: Bu topraklarda kadın özgürlükçü bir sistem kuracağız

Kadın Meclisimizin “Eşit Temsiliyet ve Eşit Katılım için Eşbaşkanlık” başlığıyla hazırladığı dosyanın tanıtım toplantısı, Diyarbakır’da yapıldı. Kadın Meclisi Sözcümüz Ayşe Acar Başaran, Kürtçe ve Türkçe yaptığı konuşmalarda şunları söyledi:

Sîstem bi her awayî êrişî jinan dike

Çapemeniya rêzdar, jinên têkoşer, ez we silav dikim. Mijara me li ser dagirkirina şaredariyan û êrişa li ser sîstema hevserokatiyê ye. Mixabin doh me bi tevan temaşe kir û dît, sîstem bi her awayî êrîşî jinan dike û dixwaze sekna jinan, berxwedana jinan têk bibe. Ji ber wê jî di 15’ê Hezîranê de roja ku me dest bi meşa demokrasiyê kir, wan êrişî Şengal û Mexmûrê kir û xwestin li wir Kurdan tune bikin. Dîsa wê demê êrişî Şeladizê kirin û 5 sivil hatin qetilkirin. A dawî jî doh êrişî Kobanê kirin, ku Kobaniya ku bi pêşengiya jinan, li hemberî çeteyên DAIŞ’ê berxwedaneke dîrokî dabû û îro pergalek hatiye avakirin, êriş pêk anîn û 3 hevalên me yên jin hatin qetilkirin. 

Tu carî bi van êrişan hûn nikarin têkoşîna jinan têk bibin

Em van qetlîaman ji Parîsê dizanin. Tê bîra me, di 2013’an de Sakîne, Leyla û Fîdan dîsa bi vê zihniyeta qirêj hatibûn qetilkirin. Dîsa di 2016’an de Sêvê, Pakîze û Fatma, li Silopiya bi destê çeteyan hatibûn qetilkirin. Îro jî li Kobanê Mizgîn, Zehra û Emîne bi bomberandinê hatin qetilkirin. Em van êrişan baş dizanin, em dizanin ku îro daxwaziya wan ew e ku tu carî îradeya jinan bi pêş nekeve. Dixwazin ku jin her tim li gorî perqala wan tevbigerin. Em vê êrişî wek jinan bi tundî şermezar dikin û em bang dikin: Tu carî bi van êrişan hûn nikarin têkoşîna jinan têk bibin.

Jinên 4 parçeyên Kurdistanê îro Zehra, Mizgîn û Emîne ne

Îro jinên 4 parçeyên Kurdistanê tev Zehra, tev Mizgîn û tev Emîne ne. Li hemberî vê zihniyeta yekperest, li hemberî vê zihniyeta ku dixwaze jinên Kurd û Kurd bindest bimînin, berxwedana me wê berdewam be. Hevala me ya Zehra di axaftina xwe de gotibû “em rexnedana xwe didin, ji bo jinan em li ber xwe didin, lê mixabin hîna tundiya li ser jinê berdewam e.” Em soz didin hevalên xwe, li hemberî van êrişan, li hemberî vê zihniyeta ku dixwaze jin bindest bin, ala ku wan teslîmî me kir em ê bilindtir bikin. Li hemberî tundiya li ser jinê jî, ji bo azadiya gelê Kurd û gelê Rojhilata Navîn, berxwedana jinan dê berdewam bike. 

AKP’ê biryara xwe ya şer daye û îradeya gelê Kurd qebûl nake

Herdu serokên me jî anîn ziman, qeyûm êrîşî jinê dike, AKP biryara xwe ya şer daye û îradeya gelê Kurd qebûl nake. Dibêjin “hûn dikarin hilbijêrin, lê em nahêlin ku hûn xwe bi xwe rê ve bibin. Dema ku hûn vê biryarê bidin, em ê hevserokên we bigirin, em ê şaredariyên we dagir bikin û em ê we asîmîle bikin, nasnameye we û dîroka we tune bikin û bêyî Kurdan em ê di pêşerojê de welat ava bikin. 

Qeyûm li aliyekî êrişî îradeya Kurdan, li aliyê din jî êrişî îradeya jinan e

Em baş dizanin, qeyûm êrîşî nasnameya jinê jî dike; qeyûm her wekî din êrişî nasname û hebûna jinan e jî. AKP heya îro nava malê nîşanî jinan dide, dibêje hûn ê di nav malbatê de bin. Di nava malbatê de hûn ê jin bin, dayik bin, hevjîn bin, lê hûn nikarin bibin îrade. Hûn nikarin xwe bi rê ve bibin, hûn nikarin bibin xwedî îrade û em ê her tim êrişî we bikin. Em baş dizanin, qeyûm li aliyekî êrişî îradeya Kurdan, li aliyê din jî êrişî îradeya jinan e, daxwaza tunekirina îradeya jinê ye. 

Jin dê bi azadiya xwe civakê jî azad bikin

Ji ber wê jî em her tim bang dikin û em bersiv didin: rast e şaredariyên me hatin dagirkirin, li hemberî vê zihniyeta baviksalarî, li hemberî vê zihniyeta dijminatiya jinê dike, têkoşîna me dê berdewam bike. Ev pergal ne hevparkirina îktîdarê ye, ev pergal guhertina civakê dide pêşiya xwe. Em baş dizanin, karê me zehmet e, hezar sal in li ser vê axê îradeya jinê nehatiye naskirin, hezar salan her tim mêran li ser jinê biryar girtiye ku jinan bi rê ve bibe û xwestiye jinan tune bike. Em baş dizanin karê me zehmet e, lê em jî bi biryar in. Me çawa ji 3 endaman têkoşîna xwe anî îro û ev pergal wek mînak tê dayîn, di pêşerojê de jî pergala hevserokariyê û pergala wekheviyê bi cih bikin. Em bi bawer in, ev pergal dê li Kurdistanê û li Rojhilata Navîn û li cîhanê belav bibe. Jin dê bi azadiya xwe, civakê jî azad bikin. 

Biz bugün eşbaşkanlık sistemimizi, eşit temsiliyetin nereden nereye geldiğini, nasıl bir mücadeleyle kotadan eşit temsiliyete getirdiğimizi sizinle paylaşmak için burada toplandık. Hem de her defasında ifade ettiğimiz gibi kayyım uygulamasının sadece Kürt düşmanı bir siyaset olmadığını aynı zamanda kadın düşmanı olduğunu da detaylarıyla açıklamak için buradayız. 15 Haziran’dan bugüne, bizim demokrasi yürüyüşümüzle beraber başlayan Mexmûr ve Şengal’e yapılan saldırı, Şeladizê’ye yapılan saldırı ve en son Kobanê’de hava saldırısı ile 3 kadın siyasetçinin katledilmesi... 

Kobanê’de 3 kadın tesadüfen değil hedef gösterilerek katledildi

AKP-MHP iktidarı sadece Kürt düşmanı siyasetini yürütmüyor. Kürt düşmanı siyasetinin bir parçası da kadın düşmanı siyasettir. Kobanê’de katledilen 3 siyasetçi tesadüfen seçilmedi. Hedef gözetilerek, kadın iradesine saldırı anlamına gelecek şekilde katledildiler. Biz bu katliamları 2015’te Paris’te katledilen 3 kadından biliyoruz. 2016’da Silopi’de katledilen 3 kadın siyasetçiden biliyoruz. AKP iktidarı Kürdistan’ın dört parçasında kadınları, dünyanın neresinde olursa olsun kadınları, Kürt kadınlarını hedef almaya devam ediyor. Bu kadın arkadaşlarımız IŞİD barbarlığına karşı mücadele vermişti. Bugün Kuzeydoğu Suriye’de halkların bir arada yaşadığı kadın özgürlükçü, ekolojik bir sistemi inşa ediyorlardı. Bu saldırı kadın özgürlükçü halkların eşit temsiliyetini sağlayan sisteme de açık bir saldırıdır. O arkadaşlarımızdan Zehra’nın bir konuşması vardı. Kürtçe de ifade ettim kadın mücadelesi açısından özeleştiri veriyordu. “Evet büyük mücadeleler yürüttük ancak hala kadınlar katledilmeye devam ediyor, hala özgürlükle aramızda mesafeler var” demişti. Biz buradan kendisini minnetle anarken bu mücadelenin mutlaka devam edeceğini, bu bayrağın asla yerde kalmayacağını söylüyor, bu katliamı kınadığımızı bir kez daha belirtmek istiyoruz. 

Eşbaşkanlık sistemi erkek egemenliğine karşı bir hamledir

Benden önce konuşan iki eşbaşkanımız, eşbaşkanlık sistemimizi, eşit temsiliyeti ifade ettiler. Kolay olmadı eşbaşkanlık sistemine gelmek, eşbaşkanlık sistemi bir anda ortaya çıkmadı. 3 kadın meclisi üyesinden kadın kotasına, en nihayetinde bütün dünyada devrim niteliğinde örnek gösterilebilecek, yerel yönetimlerde eşbaşkanlık, eşit temsiliyet sistemine geçtik. Biz sürekli ifade ediyoruz ki eşbaşkanlık, eşit temsiliyet iki koltuğun paylaşılması, iktidarların paylaşılması değildir. Eşbaşkanlık sistemi, yüzyıllardır örgütlenen erkek egemenliğine karşı bir hamledir. İktidarın tekelleşmesine karşı, iktidarın paylaşılmasının sağlanmasıdır. Kadın bakış açısıyla yerel yönetimler anlayışının oturtulmasıdır. 

Kadınların kendilerine gösterilen evlerde değil sokaklarda, alanlarda, yönetim kademelerinde de var olacağını ve en iyisini de kadınların yapacağını gösteren bir sistemdir. İktidarın eşbaşkanlık sistemine saldırısı tesadüfi değildir; tıpkı Kürtlere dönük saldırısının tesadüf olmadığı gibi. Çünkü AKP iktidarı, iktidara geldiği günden bugüne kadına sürekli yerini ve makbul kadınlığı dayatmakta, kadını sürekli aile içinde tarif etmektedir. Bu anlayış bugün de tekçi sistemini oturtmak için kendisine alternatif olan, dünyada örnek gösterilen eşbaşkanlık sistemine saldırıyor. Çünkü AKP iktidarı bütün tekleri birleştiren bir sitem kurmak istiyor. Erkek, Türk, Sünni bir sistem karşısında kadın ve erkeğin eşit olarak iktidarı ve yönetimi paylaştığı, komünal, ekolojik, halkçı bir belediye en büyük tehlike oldu AKP iktidarı için.

Hiçbir saldırı bizi özgürlük mücadelemizden geri adım attıramayacak

O nedenle 2016 11 Eylül’ünden beri seçimde yaptığı bütün saldırılar, yönelimler ve hukuksuzluklara rağmen seçimle kazanamadığı belediyeleri ikinci defa gasp etti. 19 Ağustos 2019’tan, seçimin üzerinden henüz birkaç gün geçmişken 3 büyükşehirde başlayan kayyım atamaları 45 belediyeye ulaştı. Bugün de maalesef dün gözaltına alınan Sarıcan Belediyesi Eşbaşkanlarının yerine kayyım atandı. Bu süreç içerisinde 21 kadın arkadaşımız gözaltına alındı. Hala 9’u tutuklu 4’ü ev hapsinde. Bu saldırılarla geri adım attığımızı zannediyorlar. Bu saldırılarla eşit temsiliyet irademizden, özgürlük mücadelemizden geri adım atacağımızı sanıyorlar. Daha önceki dönemlerde çokça şahit olduk. Saldırılar hiçbir zaman bize geri adım attırmadı. Biz mücadeleyi her alana taşıdık. Bugün Gültan Başkanın gönderdiği mektubundan görüldüğü gibi mücadeleyi zindanlara da Meclise de sokaklara da meydanlara da taşıdık. Hiçbir saldırı bize irademizden, duruşumuzdan, özgürlük mücadelemizden, özgürlük tutkumuzdan geri adım attıramayacaktır.

Eşbaşkanlık sistemi iktidarın en büyük korkusudur

Eşbaşkanlık sistemi, şu anda iktidarın en büyük korkusudur. Eşit temsiliyet, kadınların her yerde varlık mücadelesi vermesi  iktidarın en büyük korkusudur. O yüzden her alanda kadınlara saldırmaya devam ediyorlar. Kendisinin saldırmadığı alanlarda da erkekleri örgütleyerek saldırıları gerçekleştiriyorlar. Bunun karşısında mücadele eden kadınlar da hedef gösteriliyor. Son örneğini Diyarbakır'da yaşadık. Rosa Kadın Derneği, Kanun Hükmünde Kararnamelerle onlarca kadın örgütlerinin kapatılmasından sonra Kürdistan’da kalan tek kadın kurumu idi. 

AKP iktidarı kadınlara muhtaç etme, mağdur ederek biat ettirme siyasetiyle saldırıyor. Şiddete uğradığınızda gideceğiniz mekanizmaları bile ortadan kaldıracağını ifade ediyor. Bu nedenle kayyımların ilk icraatı kadın kurumlarını kapatmak oldu. Batman’da, Baykan’da, Diyarbakır’da ve Kürdistan'ın dört bir yanındaki belediyelerimizin kadın kurumları ya kapatıldı ya işlevsiz hale getirildi ya da kadınlara mesaj vererek kadın kurumlarının başına erkekler atandı. Çünkü kadınlar adına erkeklerin karar vermesi gerektiği gibi bir anlayışları olduğu biliyoruz. Ama biz kadınlar 40 yıl önceki, 100 yıl önceki kadınlar değiliz. Özgürlüğü tam olarak göremesek de bunu hissediyor ve özgürlüğe çok yaklaştığımızı biliyoruz. O yüzden sizin bize dikte ettiğiniz gibi “evlerin içindeki makbul kadınlar” olmayacağız. Özgürlük mücadelesi vermekten, eşit temsiliyeti savunmaktan, kendi adımıza kararlar almaktan vazgeçmeyeceğiz. Bunu cüret olarak görüyorsanız bu cüreti göstermekten vazgeçemeyeceğimi ifade etmek istiyoruz.  

Bütün alanları erkekleştirmenize izin vermeyeceğiz

Bugün dört bir yandan kadınlara saldırılar geliştiriliyor. Kadınlar katlediliyor. Kadınların iradesi saldırı altına alınıyor. Kayyımlar atanıyor, kadın milletvekillerinin vekillikleri düşürülüyor. Binlerce arkadaşımız cezaevinde ama bu mücadele sürmeye devam edecek. Biz birken yüz olan bir iken bin olan, kadın mücadele geleneklerinin bileşkesiyiz. 

Bizi yok etmek isteyen, bize ‘makbul kadın olun’ diyen, bize ‘özgürlük mücadelesi vermeyin’ diyen erkeklere, iktidarlara bir kez daha sesleniyoruz: Bize geri adım attıramayacaksınız. Bütün alanları erkekleştirmenize izin vermeyeceğiz. Sizin kayyımlaştırma, erkekleştirme siyasetinize karşı biz sizi de özgürleştireceğiz, değiştireceğiz. Bu topraklarda kadın özgürlükçü bir sistem kuracağız. Kendimizi de toplumu da özgürleştirme iddiamızdan vazgeçmeyeceğiz. Cezaevinde olan Sebahat Tuncel, Figen Yüksekdağ, Gültan Kışanak, Sara Kaya bütün yoldaşlarımıza selamlarımızı gönderiyoruz. Mücadelemiz ve direnişimiz devam edecek. Mutlaka ama mutlaka kadınların kararlı mücadelesi kazanacak. 

Toplantı sırasında okunan Gültan Kışanak’ın mektubu

Eşbaşkanlık Dosyası özeti

Eş Başkanlık Dosyası (pdf)

24 Haziran 2020