Kışanak: AKPliler operasyonu önceden haber vererek kaçmamızı istedi ama biz kaçmayız

Kobanî Kumpas Davası’nın 19’uncu duruşmasının 6’ncı oturumu Sincan Cezaevi Kampüsünde görüldü. Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi heyeti tarafından görülen davanın duruşmasına Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatlar ile yöneticilerimiz katıldı. Sincan Kadın Kapalı Cezaevinde tutulan siyasetçilerin bir kısmı duruşmaya gelirken, farklı cezaevlerinde tutulanlar ise duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı.

Gültan Kışanak’ın beyanları ile devam eden duruşmada mahkeme heyeti zaman zaman Kışanak’ın savunmasına müdahale etti. Bulunduğu Kocaeli Cezaevinde Mart’tan bu yana tadilat olduğunu belirten Kışanak, SEGBİS odasındaki tadilat nedeniyle savunma yapamadığını söyleyerek savunmasına ara vermek istedi. Mahkeme heyeti Kışanak’ın talebini reddetti.  

"Bizi cezalandırmak için bu ne telaş?"

Kışanak ise heyetin bu tavrına, “Siz başından beri tüm taleplerimizi reddediyorsunuz. Savunma yapabiliyor muyuz umurunuzda değil. Kararınız belli, bizleri mecburiyetten dinliyorsunuz ve bir an önce bu işi bitireyim diye bakıyorsunuz. Toplu bir dava görülüyor, bu davanın gidişatını yönetmeniz gerekiyor ama öyle bir kaygınız da yok. En ağır ceza tehdidi altında olan biziz, biz telaş etmiyoruz siz niye bu kadar telaş ediyorsunuz? Ters yüz edilen hakikati düzeltmek bizim amacımız” diye konuştu. 

6-8 Ekim’de Diyarbakır’da görev yapanlardan darbe bağlantılı olanların listesinin dosyaya eklenmesi talep edildi

6-8 Ekim’de yaşananların da mutlaka araştırılması gerektiğini belirten Kışanak, o dönem Diyarbakır’da görevli olan emniyet müdürleri, yardımcıları, TEM sorumlularından kaç kişinin darbe teşebbüsü yapmaktan görevden alınıp soruşturmaya uğradığının araştırılması ve listesinin dosyaya gönderilmesini talep etti. 

"İktidarın bütün provokatif eylemlerine rağmen biz kazandık"

Muhalefete ve Kürt siyasetine yönelik bastırma hareketine dikkat çeken ve “Bu bastırma hareketi öyle kamuoyuna söylendiği gibi sadece ellerinde silah olanlara değil, muhalefet eden tüm kesimlere yönelikti” diyen Kışanak, “Muhalefet eden tüm kesimlerin cezaevine atılmasıyla topluma ‘biat edin’ mesajı verildi. 2015’ten sonra iktidar böyle bir yola girdi. İktidarın oy derdi vardı. 2014 yerel seçimlerinde BDP’nin 56 belediyesi varken, 102 belediyede seçimi kazandı ve bu da iktidara dert oldu. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı olduğumda AKP bütün gücünü Diyarbakır’a yığarak her yolu denedi. Seçim boyunca partim ve ben provokatif eylemlerle karşılaştık ama buna rağmen kazandık. İktidarın kolay kabul ettiği bir süreç olmadı. Daha sonra HDP’nin etkili muhalefeti ve sandık sonuçları nedeniyle tek başına iktidar olma şansını kaybeden iktidar, 7 Haziran seçimlerini iptal etti ve 1 Kasım’da yapılan seçimlerde az da olsa iktidarını koruyacak imkanı kendisine özel olarak yarattı” diye konuştu. 

“AKP’liler kaçmamız için önceden operasyonu haber verdi ama bir yere gitmedim”

Türkiye’de 7 Haziran-1 Kasım arasında yaşananları soran Kışanak, bu konuya 7 yıldır cevap verilmediğini dile getirdi. Kışanak, kimi AKP’lilerin kendisine iktidarın HDP’ye yönelik operasyon hazırlıklarını anlattığını söyleyerek, “Bunun benim kaçmam için yapıldığını biliyordum ama kaçmadım, doğru bulmadım. Kaçmayacağım, bir yere gitmeyeceğim, bu ülke bizim. Bu ülkede halkım tarafından 3 kez seçilen bir kadın siyasetçiyim, bir yere gitmeyeceğim. Bu ülkede de başıma ne geldiyse kadın olarak ikinci sınıf olmayı kabul etmediğim için. Bir Kürt ve Alevi olarak ikinci sınıfı kabul etmedim, etmeyeceğim. Eşitlik için bu yaşıma kadar bedel ödedim, bir yere gitmem. AKP’nin kaç demesine rağmen,” şeklinde konuştu.

"AKP’nin talimatıyla bu kumpasa imza attınız"

Tutuklanmadan önce Kandıra Cezaevine bir kadın bloğunun oluşturulması için talimat verildiğini söyleyen ve cezaevi yönetiminin kendilerine, “Bizi sizi daha erken bekliyorduk” dediğini aktaran Kışanak, “Burada bulunan bütün arkadaşlarımızla cezaevinde rehine tutulmamız AKP iktidarının talimatıyla olmuştur. Bunu size kanıtlarıyla sunuyoruz. Bu kanıtlardan bir tanesi Binali Yıldırım’ın imzasıyla belediyelere yönelik tekliftir. Bu teklifin Meclis’te hangi tarihte verildiğinin ve hangi tarihte çekildiğinin tespit edilerek dosya eklenmesini talep ediyorum” ifadelerini kullandı.

Mahkeme heyeti tadilata rağmen savunmaya zorladı

Savunmasını yaptığı SEGBİS alanında zorluk yaşadığını yeniden söyleyen Kışanak’ın talebi mahkeme heyeti tarafından yeniden reddedildi. Söz alan Sebahat Tuncel de daha önce belgelerin kendilerine elden, 30’uncu celseden sonra ise dijital olarak gönderildiğini ve para talep edildiğini belirtti. Tuncel heyetin yeniden kendilerine elden vermesini talep etti. 

“Bu darbe bizim şahsımızda toplumun iradesine yönelik yapıldı”

Mahkemenin savunma ısrarı üzerine yeniden beyanlarına devam eden Kışanak, “Zaten savunmamı yapacağımı defalarca dile getirdim” diyerek heyetin ısrarına tepki gösterdi. Demokratik siyaset faaliyetleri nedeniyle tutuklandığını belirten Kışanak, esas olarak bunları anlattığını ve hakikati anlatmaya çalıştığını kaydetti. Kışanak, “2016 yılında bir siyasi darbe yapıldı, önceden hazırlıkları yapılan bir darbeydi. Benim tutuklanmama vesile olan dosya gerekçe gösterilerek DBB’ye el konuldu. 2016’da yapılan kumpas benim şahsımda yapılmadı, tüm toplumun iradesine yapıldı. Hiçbir darbede halkın seçtiği iradesine 6-8 yıl el konulmamıştır. Velev ki ben suçluyum, bir siyasi partinin 102 belediyesinin tamamı mı suçlu?” diye konuştu. 

Kışanak darbe ve kayyım deyince mahkeme heyeti müdahale etti

“Biz darbe diyoruz, neden darbe diyorsunuz diyorlar” diyen Kışanak, “Biri çıkıp Allah’ın lütuflarını kullanıp çıkardığı KHK’larla Anayasayı askıya aldı. Bunun da adı darbedir. Belediyeler kanununda belediye başkanı görevden alınabilir, uzaklaştırılabilir, ölebilir. Belediye başkanı görevini yerine getiremeyince belediye meclisi kendi içinde bir temsilcisini başkanvekili olarak seçer ve yoluna devam eder. Çünkü Anayasa böyle diyor. Yargının verdiği kesinleşmiş bir karar yokken hiçbir tutanak ve fezleke suç olarak kabul edilemez. Asılsız bir itham üzerinden, soruşturma yapılmamış bir iddia üzerinden belediyeye el konulabilir tabii, yeter ki bunun siyasi ayağı oluşturulsun” sözlerini kullandı. Kışanak’ın bu sözleri üzerine mahkeme heyeti bir kez daha savunmaya müdahale etti. Kışanak’ın savunmasına devam edeceğini belirtmesi üzerine heyetin müdahalesi sürünce, tutuklu kadın siyasetçiler de duruma tepki gösterdi. 

“PKK’nin Çubuk Barajındaki toplantısı ile benim tutuklanmamın ne alakası var?”

Kışanak mahkeme heyetine, “PKK’nin Ankara’da hangi barajda toplandığına dair belgeleri kabul ediyorsunuz da neden benim savunmamın bunlarla alakası olmadığını düşünüyorsunuz? İddianamede PKK’nin Ankara’da bulunan barajdaki durumun ne alakası var o zaman? Hakkımda bir tane iddianame düzenlendi. Kaçmadım, gittim ifademi verdim, yargılandım. AİHM’in kaç tane kararı var bu yargılamalarla ilgili. Bunların siyasi saiklerle açıldığını anlatıyorum. Davadan uzak bir şey anlatmıyorum. Davanın evveliyatını anlatıyorum. Sizin de bunları dinlemeniz lazım” dedi ve şunları ekledi:

"Bir siyasi amaç uğruna tertiplenmiş tüm bu dosyalar"

“Ben hakkımdaki tutuklanma kararını adliyede bulunan televizyon kanalından öğrendim. Bir siyasi amaç uğruna tertiplenmiş bu dosyalar. 2015’te örgüt üyeliğine dair dosyalar duruyordu. Tutuklanmaya dair bir şey olmadığı için 2 buçuk yıl boyunca dışarıda belediye başkanlığına devam ettim. Yalan belgelerle tutuklanmam için kumpas tertiplediler. Dünya alem biliyor benim DTK Eşbaşkanı olmadığımı. Ben neden Yasin Börü davasında ‘azmettirici’ değilim de bu davada ‘azmettirici’yim? Bunun bir kumpas olduğu apaçık ortada. Barış ihtimalini dahi ortadan kaldırmaya yönelik büyük bir kumpas var.

“Diyarbakır’daki 6-8 Ekim olay tutanaklarını okudum. Tutanaklarda ‘Bunlarla ilgisi yok, bilgisayar kayıtlarından okuduk’ denilmiş. Kendilerine gelince darbeciler oluyor da bize gelince neden kumpasçı olmasınlar? Buna niye inanmıyorsunuz? Bu iddianamenin içeriğini yazanlara tek tek cevap verip ispatlayacağım merak etmesinler. Yaptığınızı yutacak bir insan değilim, olsaydım bu siyaseti yapmazdım. Ayrıca yaptıklarımı da savunuyorum. Bir tek kişinin burnunun kanamasına vesile olsaydım burada bu kadar rahat konuşmazdım. Bir kadın olarak, Şengal’de kadınlara yapılanların başka yerde yapılmasını istemediğim için hükümete çağrı yaptım. ANF’de yer alan beyanlarımın neresinde suç var? Şengal’de yaşanılanlar Kobanê’de yaşanılmasın demek mi suç?” 

Duruşma perşembe günü devam edecek. 

29 Kasım 2022