Kobanî Kumpas Davası: Doğanın karakteri özgürlüktür ama bu sistem özgürlüğü tehdit olarak görüyor

Aralarında önceki dönem Eş Genel Başkanlarımız Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş ile MYK üyelerimizin de bulunduğu 20’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanî Kumpas Davasının 18’nci duruşma periyodu, 2’nci oturumuyla Sincan Cezaevi Kampüsünde görüldü. 

Bütün canlılar doğada örgütlü yaşar ama bizim örgütlenmemiz iddianamede kriminalize edilmiştir

Aynur Aşan’ın konuşmasıyla devam eden duruşmada, Aşan her canlının savunma hakkına işaret etti. Aşan, “Savunma hakkı bütün canlılar için reva bir haktır. Hepimiz zaten biliyoruz insanın doğaya karşı saldırganlığı, zihniyetini kapitalist moderniteden almaktadır” dedi. Bütün canlıların örgütlü bir şekilde yaşadığını ancak insanın örgütlenmesinin egemen güçler tarafından yasaklandığını belirten Aşan, “Bu iddianamede bizim örgütlenmemiz kriminalize edilmiştir. Hem HDP tüzüğünde hem Kadın Meclisi programında, Rosa Kadın Kurumu, KJA, TJA kararlarında en birincil şey evrenin kendisini savunmasıdır, yani ekolojidir. Ekolojiyi sadece yeşilin korunması, suların, toprağın korunması olarak değerlendirmiyoruz. Ben ekolojist bir kadınım. Bundan dolayı da savunmamı doğa ve hayvanlar üzerine yapıyorum” dedi.

Doğanın sunduğu barınma hakkı için eylem yapsam terörist ilan edilirim

Bütün halkların IŞİD katliamına karşı Kobanî halkıyla dayanıştığını ve bu dayanışmanın IŞİD’i yenilgiye uğrattığının altını çizen Aşan, “IŞİD geriletildiği ve yenildiği için biz bugün yargılanıyoruz. Bu iddianameyi hazırlayanla IŞİD’in yenilmesinden rahatsız olmuşlardır.  Bunu da Ahmet Altun’un iddianamesi ve yasalarla meşrulaştırmak istiyorlar” dedi. 

Dünyadaki canlıların barınma hakkına sahip olduklarını, kuşların yuva yapabildiklerini ancak insanların bu haktan mahrum bırakıldığını da anlatan ve Türkiye’deki insanların büyük çoğunluğunun kiracı bir kısmının barınma hakkından yoksun olduğunu belirten Aşan, “Şimdi çıkıp bu hakkımızı kullanmak için bir basın açıklaması ve yürüyüş yapalım, kesinlikle anında terörist olarak tanımlanacağız. Terörist dönerci, terörist doktor gibi. AKP iktidarının realitisine göre bugün Türkiye'de insanların yüzde 50'si teröristtir” dedi. 

Arîn Mîrxan tarihte sembol oldu, onu nasıl terörist olarak tanımlarsınız?

Erdoğan’ın “PKK’lilerin 10-15 çocuğu var” söylemine ve eşini kaybetmiş insanlara ev verilmesinin çocuk sahibi olunmasına bağlanmasını eleştiren Aşan, bunun kadın ve Kürt kimliğine yönelik hakaret olduğunu söyledi. “Sayın başkan birisi sizin evinize saldırsa evinizi savunmayacak mısınız? Arîn Mîrxan gibi birisini nasıl terörist olarak tanımlarsınız? Bu Arîn Mîrxan evini, ülkesini korumak için kendini feda etmiştir. IŞİD saldırmamış olsaydı bugün yaşıyor olacaktı” diyen Aşan, “Tarihte bir sembol oldu. Kadın hareketleri Arîn Mîrxan için bir etkinlik yaparsa bu devletin parçalanmasına yönelik bir eylem olarak tanımlanır” dedi. 

Doğanın karakteri özgürlüktür ama bu sistem özgürlüğü tehdit olarak görüyor

Doğanın kendi içinde canlı olduğunu, hareket ve sınırsızlığın yaşandığını ve doğanın karakterinin özgürlük olduğunu ifade eden Aşan, mevcut sistemin bu özgürlüğü kendisine karşı tehdit olarak gördüğünü söyledi. Ulus devlet yapılanmasını eleştiren ve “Ben sosyalist demokrat ve ekolojist bir kadınım. Benim birinci amacım evren ve canlılar arasındaki eşitliği sağlamaktır” diyen Aşan, yeni bir devlet kurma amacının olmadığını söyledi. Aşan Kobanî, Şengal ve Kürt bölgelerine IŞİD saldırılarının hakaret olduğunu ve buna karşı onurlu hiçbir bireyin sessiz kalmasının mümkün olmadığını söyledi. 

Mahkeme heyetine “Sayın başkan, siz de kabul edin, bu iddianame bir iddianame değildir” diye seslenen Aşan, heyeti gerçeğe, hakikate ve hukuka uygun hareket etmeye davet etti. Aşan, iddianamede Kürtlere dair her şeyin “sözde” olarak tanımlanmasına tepki göstererek, “Maalesef yaklaşımlarınız ile bizi yok sayan iddianame ile genel bir savunma hakkı bize bırakmadı. Bu yaklaşımınızdan dolayı üç kez savunmamı değiştirdim. Tamamını elle yazdım. Çünkü cezaevinde benim anladığım yazabileceğim klavye yoktu” dedi. 

Benim doğumumdan 10 yıl önce hazırlanmış PKK tüzüğünü neden iddianameme koydunuz

Mahkeme heyeti Aşan’ın savunmasına müdahale edince Aşan, “Bu iddianame benim gerçekliğimi tarif edememektedir. Benim yaptığım şeyler nedir? Kadın çalışmasıdır, siyasi demokratik çalışmalardır. Bunları iddianameden çıkarın, iddianamede somut bir şey var mı ki, yoktur” diye konuştu. Mahkeme heyeti bir kez daha suçlamanın “örgüt üyeliği yönünde olduğunu savunarak Aşan’ın savunmasına müdahale ederken Aşan şöyle devam etti:

“Bana sözde deniliyor sözde olmadığımı anlatmaya çalışıyorum. Siz hayvanlar ve evrenin dengesi ile ilgili değerlendirmemi bu şekilde mi ele alıyorsunuz? Ben evrende bir denge olduğunu söylemeye çalışıyorum ve bu iddianamenin de bu dengeden yoksun olduğunu söylemeye çalışıyorum. Ben bir yıldır hazırlık yapıyorum savunmamı yapmak için. Benim doğumumdan 10 yıl önce hazırlanmış PKK tüzüğünün iddianameye neden konulduğunu anlamıyorum?

Ben bir Kürt kadınıyım ve feminist değerleri de taşıyorum. Ben neden ulus devlet isteyeyim, benim iradesizliğim üzerine kurulan bir ulus devleti bir sistemi ben neden isteyim ki. Demokratik ve özgür bir ortak vatana ihtiyaç vardır. Biz devleti parçalamak istemiyoruz ama bu iddianameyi hazırlayanlar bu ülkenin zenginliklerini, ortak yaşam ve ortak vatan iradesini parçalamak istiyorlar. 

Söylediklerim Kürtleri inkar edenlere de cevaptır

37 kişinin katledilmesinden, yüzlerce yaralamadan, hırsızlık, talan ve yağmadan bana bir tane delil gösterin, ben de kendimi savunayım. 38 kez ağırlaştırılmış müebbet cezası ile bizi yargılıyorsunuz sayın başkan. Bunun delili nerede? Bu kadar insan tutuklandı, bunlardan hiçbirisi bizlerden birinin ismini verip falan git şunu yap diyen birisi çıktı mı? Faile ve fiile gelin dediniz ya biraz önce, benim fiillerimden birisi TJA içindeki çalışmalarımdır. İşte onlar da burada anlattıklarımdır. Bunlar konu olmuştur. Ben bir faşist olsaydım burada yargılanmazdım. 

Ben sadece iddianameye cevap vermiyorum. Türkiye halklarını sömürüp egemen olmak isteyenlere de cevaptır söylediklerim. Yüzlerce yıldır Kürtleri ve farklı halkları inkar edenleredir.” 

25 Ekim 2022