Kobanî Kumpas Davası: IŞİD, yargı eliyle meşrulaştırılıyor

Kobanî Kumpas Davasının görülmesine 18’inci duruşma periyodunun 3’üncü oturumuyla Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonu’nda devam edildi. Milletvekillerimiz, yöneticilerimiz, ÖHD ve ÇHD’den avukatların hazır bulunduğu duruşmada Sincan Cezaevi’nde tutulan siyasetçiler hazır bulunurken, diğer tutuklu siyasetçiler SEGBİS yoluyla katıldı.

Günün ilk savunmasını yapan Kürt siyasetçi Aynur Aşan’a mahkeme başkanı “savunmanın sadece atılı suçlara dair olması” uyarısında bulundu. Kendisine müdahale edilmemesini isteyen Aşan, Kürtlerin cumhuriyetin kuruluşunda birinci özne olduğunu ancak yapılan uygulamalarla bunun ortadan kaldırıldığını belirterek, “Bu ayrışmayı güçlendirmek istiyorlar. Kürtleri cumhuriyetin öznesi olarak saymıyorlar. Bu yaklaşımlarla gerçeği ortadan kaldırmak istiyorlar“ dedi. “Kim iktidarı eleştiriyorsa terörist olarak tanımlanıyor” diyen Aşan, Şebnem Korur Fincancı ile dayanışma içinde olduğunu kaydetti. 

Halkların tarihi işgalci güçlerin tarihinden daha eskidir 

Dava döneminde yaşananlarla ilgili değerlendirmelerde bulunan Aşan, “Herkes IŞİD gerçekliğini biliyor. HDP ve Türkiye halkları bunu görüyor. Kadın hareketleri görüyor, mahkeme heyetinin de bunu gördüğüne inanıyorum. Devlet yöneticileri ise kabul etmek istemiyorlar” dedi. Bu coğrafyadaki halkların Kobanî’deki işgale ses çıkarmasının bölge üzerindeki planları boşa çıkardığına dikkat çeken Aşan, “IŞİD’e karşı gerçekleşen dayanışma, tarihi bir konuyu hatırlattı. Halkların tarihi işgalci güçlerin tarihinden daha eskidir. Türk ve Kürt halkının tarihi bunun örneğiydi” ifadelerini kullandı. Aşan, IŞİD’in Şengal saldırıları ile tanındığını belirterek, şöyle devam etti. “Bu katliamlar güya dindar insanların eliyle yapılmıştır. 73’üncü katliamın sonucunda 5 binden fazla Êzidî katledilmiştir. 7 bin Êzidî kadın ve çocuk IŞİD tarafından kaçırılmış, onlardan bazıları pazarlarda satılmış ve tecavüze uğramıştır. Bunların tamamı Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Komitesi tarafından yazılan bir raporda sunulmuştur”. 

IŞİD katliamlarına karşı dünya halklarının “ayağa kalktığını” belirten Aşan, konuşmasını şöyle sürdürdü: Eylemler ve yürüyüşler düzenlendi. Dünyada bir çok yerde kadınlar eylemler yaptı. En çok da Türkiye’deki kadınlar eylemler yaptı. Êzidî kadınlarıyla en çok biz dayanıştık. Êzidî kadınlara yaşatılan şeyler, iktidarların halkın iradesini fethetme düşüncesinden ilham almıştır. Bİr coğrafyanın fethi ile kadın bedeninin fethini eş görürler. Bu eril zihniyetin tarihi bir düşüncesidir. Ülkemizde kadınların maruz bırakıldıkları şiddet de az buz bir şiddet değildir” dedi. 

IŞİD yargı eliyle meşrulaştırılıyor 

Kadına yönelik şiddet konusunda yargının da sorumluluğu olduğunu ifade eden Aşan, toplum içindeki cezasızlık bilinci olduğuna dikkat çekti, kadın katillerinin yasalarla korunduğunu söyledi ve şöyle devam etti. “Eğer kadına karşı şiddet yüksek bir sesle toplum içinde söyleniyorsa, bu bütün arkadaşlarımın emeği ve savcı Ahmet Altun’un ‘sözde’ kavramıyla nitelendirdiği kadın kurumlarının sayesindedir. Türkiye'nin bütün şehirlerinde çalışmalar yaptık ama hepsi illegalize edildi. Kadınlar neden tutuklanır? Neden kadın eylemlerine saldırılar olur? Şiddete karşı dernekler açan kadınları nasıl hapishanelere atarsınız? IŞİD’in katliamlarına karşı ses çıkaran kadınlar, nasıl olur da yargılanır? Neden kadınlar IŞİD’e karşı mücadelesinden dolayı yargılanıyor? Ahmet Altun IŞİD’e karşı eylemlerimizdeki KJA çağrısını silahlı örgüt üyesi olmamıza bağlıyor. IŞİD yargı eliyle meşrulaştırılıyor.” AKP iktidarının özgür yurttaşlığa karşı sürekli bir çaba içinde olduğunu ve Kürt vatandaşlarına düşmanlık yaptığını söyleyen Aşan, “IŞİD saldırıları bu zihniyetin ürünüydü. Bu zihniyet ulus devlet zihniyetidir” ifadelerini kullandı. 

Aşan'ın savunmasının ardından yarın devam etmek üzere duruşmaya son verildi. 

27 Ekim 2022