Kobanî Kumpas Davası: Kalıcı barış sağlanmadan demokratik bir cumhuriyetten bahsedilemez

Kobanî Kumpas Davası: Kalıcı barış sağlanmadan demokratik bir cumhuriyetten bahsedilemez 

Önceki dönem Eş Genel Başkanlarımız Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş ve MYK üyelerimizin rehin tutulduğu Kobanî Kumpas Davasının 14’üncü duruşmasının 7’inci oturumu Sincan Cezaevi Kampüsünde görüldü. Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın duruşmasını tutuklu siyasetçilerin yakınları ile çok sayıda avukat izledi.

Sincan Cezaevinde tutulan siyasetçiler duruşma salonunda hazır bulunurken, farklı cezaevlerinde tutulan siyasetçiler ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya bağlandı. 

Mahkeme savcısı siyasetçilerin tutukluluk hallerinin devamını talep etti. Savcı ayrıca adli kontrol şartıyla tahliye olan siyasetçilerin üzerindeki tedbirlerin kaldırılmasına dair taleplerin reddine karar verilmesini talep etti.

Sonrasında söz alan önceki dönem Parti Sözcümüz Günay Kubilay, şunları söyledi:

“Bu dava artık giderek pasif bir daire üzerinde dönüyor. MYK çağrımızın savcıya göre ‘devletin birliği bozma’ olarak görülmesine karşılık çağrımızın amacı hakkında cevap vermek istiyorum. İster MYK açıklamasının içeriği bakımından ister Kürt sorununun çözümüne dair programımız bakımından bu çağrı metninde savcının bahsettiği gibi bir amaç olmadığı görülecektir.”

Kağıt üzerinde düşmanlar yaratılmıştır

“Türkiye’nin birliğini bozacak asıl zihniyet biz değiliz. HDP MYK'sının çağrısında görüldüğü gibi muhatap devlet değil, Kobanî’ye ambargo uygulamaya çalışan iktidardır. Çok açık ki devlet içi boş bir kabul değildir. Herhangi bir demokratik protestoyla birliği bozulacak kağıttan bir şato da değildir. Açıkça görüldüğü gibi kâğıt üstünde hayali düşmanlar yaratılmıştır. Çağrıda devletin tamamı ya da kurumlarını hedef gösteren en ufak bir protesto iması bile yoktur. Devletin birliğini bozma olgusu bu kadar küçümsenemez.”

Kalıcı barış sağlanmadan demokratik cumhuriyetten bahsedilemez

“Bilindiği gibi 2013’te devlet ile Abdullah Öcalan arasındaki görüşmeler devam ediyordu. O dönemde HDP’nin gündemleri arasında Kürt sorununda süregelen Çözüm Süreci de yer alıyordu. Kobanî halkının yardımına koşmanın yaşamsal önemde olduğunu kimse inkar edemez. Çözüm Süreciyle Kürt sorunu gibi büyük bir siyasi sorun çözülecek, silahlar susacaktı. Türkiye ise yüzyıllık siyasi makus talihini yenmiş olacaktı ve yeni bir yaşamın önü açılacaktı. Bu bakımdan MYK’mız özenli davranıyor, HDP ile devleti karşı karşıya getirecek sorun ve üsluptan uzak duruyordu. Kürt sorunu cumhuriyet tarihi boyunca çok iktidar eskitmiş ama demokrasi sorununun ana turnusolü olmaya devam etmiştir. Kalıcı barış sağlanmadıkça demokratik bir cumhuriyetten bahsedilemez. Eğer Türkiye cumhuriyetin ilk yüzyılından dersler çıkarmak ve ikinci yüzyıla hazırlanmak istiyorsa toplumsal ve siyasal bir iradeyle kalıcı barışı sağlamalıdır.”

“MYK çağrısı AİHM incelemesinden geçmiştir ve Demirtaş haklı bulunmuştur. Sizin olaylar arasında kurduğunuz bağlar da kırıp döküyor. Son 15 yılda bu ülkede ‘ben yaptım, oldu’ tarzı hâkim olmuş. Yargıya da bu olmuşsa geçmiş olsun.” 

Hakkındaki iddiaların asılsız olduğunu belirten Kubilay tahliye talep etti.

Kubilay’ın ardından konuşan eski MYK Üyemiz İsmail Şengül de atılan tweetin insani yardım koridoru kurulmasına yönelik olduğunu belirterek tahliyesini talep etti.

6 Temmuz 2022