Kobanî Kumpas Davası: Milli linç gayreti Deniz Poyraz’ın katledilmesi ortamını oluşturdu

Kobanî Kumpas Davasının üçüncü duruşmasının beşinci oturumu, Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı. Duruşmaya, önceki dönem Eş Genel Başkanımız Figen Yüksekdağ, önceki dönem Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Gültan Kışanak, önceki dönem Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Emine Ayna, önceki dönem MYK Üyemiz Zeynep Ölbeci tutuklu bulundukları cezaevlerinden; geçen oturumda tahliye olan önceki dönem MYK üyelerimiz Can Memiş, Cihan Erdal, Berfin Özgü Köse ile tutuksuz yargılanan İmralı Heyeti Üyesi Sırrı Süreyya Önder ise İstanbul’dan SEGBİS ile bağlandı.

17 siyasetçi salonda

HDP ve DBP eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, eski milletvekilleri Nazmi Gür, Ayla Akat Ata, Emine Beyza Üstün, İbrahim Binici, önceki dönem Parti Sözcümüz Günay Kubilay, RTÜK Üyemiz Ali Ürküt, MYK Üyemiz Alp Altınörs, Meryem Adıbelli, eski saymanımız Zeki Çelik, eski MYK üyelerimiz Pervin Oduncu, Ayşe Yağcı, Bircan Yorulmaz, Bülent Parmaksız, İsmail Şengül, Dilek Yağlı ile Sibel Akdeniz duruşma salonunda hazır bulundu.

Tutuklu yargılanan önceki dönem Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş, eski milletvekilimiz Gülser Yıldırım ve Aysel Tuğluk mazeret bildirerek duruşmaya katılmadı. Geçen oturumda tahliye olan yerine kayyım atanan Kars Belediye Eşbaşkanımız Ayhan Bilgen ile tutuksuz yargılanan Ahmet Türk, Gülfer Akkaya ve Altan Tan da mazeret bildirerek duruşmaya katılmadı.  

Emniyetten tahliyelere itiraz

Dosyaya gelen evrakların okunmasıyla başlayan duruşmada, mahkeme başkanı Emniyet Genel Müdürlüğü’nün tahliye olan siyasetçiler hakkında itiraz dilekçesi verdiğini belirtti. 

Tuncel: Deniz Poyraz son olsun

Ardından söz alan Sebahat Tuncel, dün bir kez daha korkunç bir politik bir cinayete tanıklık ettiklerinin altını çizdi. İzmir il binamıza yapılan saldırıya dikkat çeken Tuncel “İzmir il binamız bir kişi tarafından basıldı. Genç bir arkadaşımız, Deniz Poyraz katledildi. Bunun ilk olmadığını biliyoruz. Buradan yargılananlar olarak bunun son olmasını istiyoruz. Deniz’in ailesine, partimize, Türkiye ve Kürt halkına başsağlığı diliyoruz” dedi.  

Kürt düşmanı politikalardan vazgeçilsin

Bu katliama zemin sunan gelişmeler ve siyasi durumu da bildiklerini belirten Tuncel, burada yargılanıyor olmalarının temel nedenlerinden birinin de bu olduğunu söyledi. Tuncel, yaşananların Kürt düşmanlığının sonucu olduğuna vurgu yaparak, “Bu ülkeyi yönetenler özellikle Cumhur İttifakı, Kürtlere karşı her ağzını açtığında ‘terörist’ diyor. Milletvekili hakkında her gün ithamda bulunuyor. Parti kapatmaya davet edenler, partimizin önünde oturma eylemi çağrısı yapanlar bundan sorumludur” diye konuştu. 

Irkçı, dinci, milliyetçi söylemler ile Kürt düşmanı politikalardan vazgeçilmesini isteyen Tuncel, şöyle devam etti: “Bu katliamın sorumluları; Çözüm Sürecini bitirenler, barışçıl demokratik çözümün önüne engel koyanlardır. Bu saldırıların karşısında kürsüyü kullanarak mücadele vermeye devam edeceğiz. Burada adalet arayacağız.” Tuncel’in konuşmasının “Jin Jîyan Azadî” sloganı ile bitirmesi üzerine Tuncel’le birlikte salonda bulunan diğer kadın siyasetçiler de “Jin Jîyan Azadî” sloganı attı.  

İktidarın rahatsızlıkları üzerinden yargılama yapıyorsunuz

Daha sonra söz alan Avukat Maviş Aydın, duruşma salonuna alınmayan ailelerin duruşmaya alınması talebinde bulundu. Mahkeme başkanı ise, sadece sanık ailelerinin duruşma salonuna alındığını, diğer izleyiciler için ise başka bir salonun ayrıldığını belirtti. Savunmaya devam eden Av. Aydın, HDP’ye dönük algı operasyonunun içinde bir yargılama yapıldığına işaret etti. “IŞİD’in katliamlarına ses çıkaranları yargılıyorsunuz” diyen Aydın, şöyle devam etti: “Êzidîler ve Kürtler orada katledilirken, orada yaşananlara karşı yardım etmek suç değildir. Aslında yardım etmemek, susmak suçtur. Burada mahkeme salonunda yargılama yaparken, iktidarın rahatsızlıkları üzerinden bir yargılama yapmaktan vazgeçmelisiniz. Burada kafanızda bir kurgu yaratmışsınız, bizlerin de bu kurguya seyirci kalmamızı istiyorsunuz. İtirazlarımıza karışmamanızı talep ediyoruz.

Müvekkillerle avukatların arasındaki polisleri kaldırın

Av. Aydın, mahkeme heyetinden tabi olduğu yasalara uygun faaliyet yürütmesini isteyerek şunları söyledi: "Sizin bu yargılamanızla gidişatın nasıl gideceğini bilmiyoruz ama bizler taleplerimizi söylemekte ısrar edeceğiz. Duruşmanın başlayacağı ilk gün, kimlik tespitinde bizlere söz hakkı vermediniz. Bizler de sizin gibi hukuk mezunuyuz, usulleri biliyoruz. Ancak mikrofonları kapatarak usulsüz işlemler yaptığınızda elbette ses çıkaracağız. Mikrofonlarımızı kapattığınız için bağırıyoruz. Bağırma meraklısı değiliz. Yine ilk duruşmada iddianameyi okumadınız, bizlere iddianameyi özetleyeceğinizi belirtiniz ama bizleri salondan çıkardığınız için nasıl yaptığınızı bilmiyoruz. Daha sonra baktığımız zaman iddianameyi de hukuka uygun yapmamışsınız. Adil yargılanma hakkı olarak ileri zamanlarda Türkiye’nin politik nabzı değişince bunların hepsinin ihlal sebebi olacağını da biliyorsunuz. Bundan kaynaklı, bizlerin ve müvekkillerimiz arasında oturulan polislerin kaldırılma talebimiz var.

Bir algı operasyonuna hizmet ediyorsunuz

Av. Aydın, müvekkillerinin söz konusu MYK toplantısının hukuka uygun olmadığı yönünde ifade vermeye zorlandığını belirterek, “Müvekkillerimize bu konuda aleyhte beyan vermeye zorlamayın” uyarısında bulundu. Aydın, müvekkili Günay Kubilay’ın parti sözcüsü iken yaptığı basın açıklamalarının insanların ölümünden sorumlu tutulduğu dosyada delil olarak kurulduğunu belirterek, şunları kaydetti. “Dosyanın ciddiyetsizliği buradan da anlaşılıyor. Dolayısıyla illiyet bağını arasanız da bulamazsınız. Elimizde AİHM kararı var, siz bu kararı uygulamamakta ısrar ediyorsunuz Bu ısrarınızın doğuracağı sonuçlardan ülkeyi ve kendinizi kurtaramayacaksınız. Bir algı operasyonuna hizmet ediyorsunuz.”  

Devlet kan dökülmesini istemiştir

Kubilay’ın avukatı Aydın Erdoğan, 6-8 Ekim olaylarında IŞİD’in Kobanî’ye saldırması üzerine HDP’nin, Şengal’de yaşananların Kobanî’de de yaşanmaması için devlet yetkilileri ile sayısız görüşmeler yaptığını hatırlattı. Av. Erdoğan, ihtiyaç duyulan yardımın yapılmaması ve çatışma alanında kalan kadın ve çocukların kurtarılması için girişimlerde bulunulmaması üzerine HDP’nin bir çağrı yaptığını söyleyerek, “Bu talep halka ‘duymayan bu devletin yöneticilerine, Kobanî için bir damla su, barış talebini duymayanlara sesimizi duyurmak için gelin hep birlikte bağıralım’ demiştir. MYK’nın yaptığı çağrı budur.” dedi. MYK’nın yaptığı paylaşımın bir “imdat çağrısı” olduğunu dile getiren Erdoğan, “Devlet bu barışçıl eylemlerin kan dökülmeden sonlanmasını istememiş aksine kan dökülmesini istemiştir” dedi.

Milli linç gayreti Deniz Poyraz’ın katledilmesi ortamını oluşturdu

Av. Erdoğan şöyle devam etti: “Müvekkilleri mahkum etme maksadıyla soru soramazsınız. Soracağınız sorular eylemlere ilişkin olmalı. Anayasanın 25. maddesini ihlal ederek bir yargılama yapıyorsunuz. Siz yetmiyorsunuz, buraya devletin her bir kurumu adına toplanıp getirilenlerin de bu soruları sormasına müsaade ediyorsunuz ve tam de ‘milli linç’  anlamına uygun bir şekilde yargılama yapmaya çalışıyorsunuz. Bu ‘milli linç’ gayreti dün Deniz Poyraz gibi bir masum insanın katledilmesi ortamını oluşturuyor.”

Daha sonra söz alan önceki dönem Parti Sözcümüz Günay Kubilay, İzmir’de Deniz Poyraz’ın öldürülmesini kınadığını ifade etti.

Duruşma yargılanan siyasetçiler ve avukatlarının savunmaları ile devam ediyor.

18 Haziran 2021