Kobanî Kumpas Davası: Soygun düzeni sonsuza dek sürsün istiyorlar

Önceki dönem Eş Genel Başkanlarımız Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş ile MYK üyelerimizin de aralarında bulunduğu 108 ismin yargılandığı Kobanî Kumpas Davasının 18’inci duruşma periyodu, 7’inci oturumuyla Sincan Cezaevi Kampüsünde görüldü. Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi heyeti tarafından görülen davanın duruşmasına Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatlar ve çok sayıda izleyici katıldı.

Sincan Cezaevinde tutulan siyasetçilerin bir kısmı duruşmaya gelirken, farklı cezaevlerinde tutulanlar ise duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı. 

"Azmettirmeye dair tek bir bulgu yok"

Eski Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Gültan Kışanak, dosyaya 1400’e yakın evrak konduğunu belirterek, “İlliyet bağı, hangi olay, kim kimi azmettirmiş bunları ayırmak için tek tek dosyalara bakmamız ve sözümüzü kurmamız gerekiyor. Bizim azmettirmemize dair bir beyanları olsaydı, bizi o davalara dahil edeceklerdi. Ancak kimse bizi dahil etmedi. Bu belgelerin ne kadar süre inceleneceğine dair bilirkişiye gönderin. Bu konudaki haklarımızın saklı kalmasını istiyorum” dedi. 

Kışanak’ın ardından önceki dönem Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş söz aldı. Demirtaş, “Bir yargılama olsaydı, bütün bu belgeleri inceleme gereği duymaksızın heyetinize güvenip savunma bile yapmazdık. Gelen evraklardan anlaşılacağı üzere, tek bir dosyada bile azmettirici olarak geçseydik dosyaya dahil olurduk. Benim azmettirdiğime dair tek bir kişinin suçlaması yok. Soruşturma davasında yok, evraklarda yok. Araba camı kırma olaylarında bile yok. Ama biz azmettirici olarak yargılanıyoruz. Heyetiniz adil ve bağımsız bir yargılama yapsaydı ve biz de buna güveniyor olsaydık, savunma bile yapmazdık” diye konuştu. 

Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde tutuklu siyasetçiler tutukluluk durumuna ilişkin konuştu. 

İlk olarak Kürt siyasetçi Zeynep Ölbeci Kürtçe beyanda bulundu ve “Mahkeme heyeti bize düşmanlık taslıyorsa, ona göre biz de tavır alalım. Savcının elinde hiçbir şey yok. 2019 yılından bu yana hakkımda açılan dosyaları getirip bu davaya koymuşlar. Çünkü ellerinde benimle ilgili bir şey yok” dedi.

"Soygun düzeni sonsuza dek sürsün istiyorlar"

Önceki dönem Parti Sözcümüz Günay Kubilay ise şunları söyledi:

“İddia makamı çağrıyı direk ‘tahrik suçu’ olarak nitelendirmektedir. Yaşanılan olaylar karşısında bizlerin ‘azmettirici’ olarak yargılanmamız istenilmektedir. Çağrı cebir, şiddet içermemektedir. Yalnızca Kobanê’de IŞİD saldırılarında yaşanılacak vahşete karşı insanların demokratik protesto hakkını içermekte. Düşünce ve ifade özgürlüğüne yönelik her türlü keyfi sınırlamanın temelinde statükonun sarsılmasındaki duygu vardır. İktidar bundan kaynaklı bir sansür yasasını devreye sokmaktan geri durmadı. Gerçeklerin üzerine yalanı düşürdü. Birlik siyaseti yerine teklik siyasetini ikame etti. 'Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır' dedi daha ne desin!

"Bu dava HDP’den kurtulma davasıdır; bu dava 6 yıl sonra karanlıkta kalan hakikati ortaya çıkarma davası değildir. Bu dava HDP’nin kapısına zincir vurma davasıdır. Egemen güçler, Millet ve Cumhur İttifakı adı altında safları sıkıştırmış durumdalar. 20 yıl boyunca bir saray saltanatı inşa ettiler. Sonsuza kadar soygun düzeninin gitmesini istiyorlar. Bu soygun düzenine son verecek kim varsa onlara yöneliyorlar. Bugün HDP’yi hedef tahtasına oturtmalarının nedeni de HDP’yi düşman olarak görmeleriyle ilgilidir. HDP bertaraf edildiği andan itibaren sıra onlara da gelecektir. Eski İçişleri Bakan Yardımcısı Muhterem İnce’nin AYM’ye atanmasından da anlaşılacağı gibi çoğunluk sağlanmıştır.”

Mahkeme heyetine: "Tahliye etme yetkiniz var mı?" 

Önceki dönem MYK Üyemiz Alp Altınörs, Bartın’ın Amasra ilçesinde meydana gelen maden patlamasında yaşamını yitirenleri anarak konuşmasına başladı. Altınörs, şunları söyledi:

“Heyetinizin HDP MYK üyelerini tahliye etmeye yetkisi var mıdır, yok mudur? Öyle bir yetkiniz yok ise açıkça kamuoyuna ilan edin ve iktidarın elinizde yetkileri aldığını söyleyin. Bu dava çöktüğüne göre yetkinizi kullanın. Şimdi değilse bu yetkinizi ne zaman kullanmayı düşünüyorsunuz? İnsanlığa karşı suçları seyretmek suçtur. Bu bir cinayet davası değildir. Bu dava düşünce ve siyasi özgürlüğe kast davasıdır. Bugün yapılması gereken siyasi saiklerle açılan kumpas davasının kapağının kapatılmasıdır. Ellerimizden alınan özgürlüğümüzün iade edilmesini talep ediyorum.”

"Savcı epistemolojik kopuş yaşıyor"

 Ardından önceki dönem MYK Üyemiz Nazmi Gür iddia makamının mütalaasına dair söz aldı:

“Hukukun üstünlüğü, adil yargılanma, bunların hiçbiri yok. Bütün bunlarda epistemolojik bir kopuş var. Savcı epistemolojik kopuş yaşıyor, tıpkı iktidarın yaşadığı gibi. Hukukun uygulanmaması bu halkta bir kopuş yaşatır. Biz şimdi bedel ödüyoruz, seçime kadar yaşarız, bu iktidara eyvallahım yok. En son bir tutsak daha cezaevinde yaşamını yitirdi. Tutuk gerekçelerine baktım aynı. Tipik bir sıralama, tıpkı Savcı Bey'in iddianamesi gibi. Ne TCK 302 yönünden bir somutlama var ne de TCK 214 yönünde bir somutlama var. Savcıyı anladık epistemolojik kopuk yaşıyor, ya siz heyet olarak neden bu kadar kopuksunuz?” 

“Açık ve gizli tanık beyanlarının tamamıyla yalan olduğunu delillerle ispatlamamıza rağmen bu sizde bir soru işaretine yol açmıyor mu diyeceğim ama demek ki açmıyormuş. Yalan deliller üzerine kurulan bir dava var önümüzde ama siz hala kendinizi savunun diyorsunuz. Üstelik savunmalarımıza da müdahale ediyorsunuz.” 

3 Kasım 2022