Kobanî Kumpas Davası: Yüksekdağ: Bahçeli her devrin adamıdır!

Kobanî Kumpas Davası 13’üncü duruşması, 8’nci gününde Sincan Cezaevi Kampüsünde devam ediyor:

Duruşmada savcının mütalaasına karşı ilk söz alan eski MYK üyemiz  Pervin Oduncu “Sanırım savcının zamanı yoktu. Zaten mütalaa, mahkeme heyetini övmekle başlıyor. Heyeti etkilemek istemiş. Mütalaaya baktığım zaman AKP siyasetçilerinin taktiğini görüyorum. Halkın ne dediklerini anlamamaları için uzun uzun ve karışık cümleler kuruyorlar. Halkın kafasının karışması için böyle yapıyorlar. Söylemleriyle hakikatin önüne geçmek istiyorlar. Demagojik bir üslup yürütüyorlar” diye konuştu. 

Yine duruşmada söz alan siyasetçi Pervin Oduncu şunları söyledi: 

“Bu dava büyük hukuksuzluklarla başladı, böyle de devam ediyor. Eğer mesele 6-8 Ekim Kobanî olayları olsaydı biz bu konuyla ilgili araştırma önergeleri verdik ancak AKP-MHP tarafından reddedildi. Ama mesele başkaydı. İmralı ziyaretleri illegalize edildi. Ben devletin bilgisi dahilinde resmi işlemler sonucu gittim. Cumali Karsu’yu ziyaret ettim. Bu suç mudur? Bu suçsa devlet de suçludur. Çözüm sürecinin bütün yükü bizim sırtımıza bindiriliyor. Biz yanlış bir şey yapmadık. Bu ülkenin legal bir siyasi partisinde çalışma yürüttüm. Bütün parti çalışmalarına, kongre çalışmalarına katıldım. Bunları AKP ya da MHP yapmıyor mu? Bunun neresi suç? Partimin yurtdışı oylarını gri pasaport ile getirmiş birisiyim. Devlet verdi bana bu pasaportu. Kadın hareketi deniliyor. Ya biz kadınız sayın başkan. Her gün onlarca kadın öldürülüyor bu ülkede. Mücadele etmeyelim mi? Bize yaklaşırken illegal örgüt mensupları gibi yaklaşmayın. Eşit ve özgür olmak isteyen yurttaşlar olarak yaklaşın. Karar verirken bu temelde yaklaşın.”

Halkların umudu HDP felsefesindedir

Daha sonra SEGBİS üzerinden duruşmaya bağlanan Mardin eski Milletvekilimiz Gülser Yıldırım, “Bizler bu dava karşısında vicdanen çok rahatız. Bugün bütün Türkiye halklarına karşı rahatız çünkü biz hakları gasp edilen halkların haklarını savunduk ve iktidara boyun eğmedik. Tarih bizim mücadelemizi de yazacak. Kürt ve dünya halklarının umudu HDP felsefesindedir” dedi.  

Bu davanın tek dayanağı siyasettir 

Duruşmada söz alan önceki dönem Eş Genel Başkanımız Figen Yüksekdağ da şunları söyledi: 

“Davanın çürüdüğü her dönemde yeni mütalaalar geliyor. Yeni tanıklar geliyor. Bu aslında kendi varlığını anlamlı kılma çabasıdır. Savcılık da kendi varlığını anlamlı kılmak için geniş geniş açıklamalar yapmış ancak yeni bir delil ortada yok. Sondaj yapsanız, analiz yapsanız yeni hiçbir şey yok. Hatta mütalaa kendi içerisinde bile tutarlı değil. Bazı ifadeler iç dört kez tekrarlanmış. Beyhude bir inandırma görüntüsü var. ‘Ne kadar kalın kalın mütalaalar yazarsam kendimi anlamlı kılarım’ çabası var. Bu nedenle de yazılan her şeye şimdilik cevap verme ihtiyacı duymuyorum. Ne iddianamede ne yargılamada ne de verilen ara kararlarda bu davanın ana içeriği ve gerekçesi mevcut değil. Bu davanın tek dayanağı siyasettir. Biz de doğal olarak bu davanın ana konusu üzerine konuşuyoruz. Israrla bu davanın ana konusunu bozan savcılık ve mahkeme heyetidir. 

Bu davanın sonucunu önceden açık ettiniz

Bu davanın sonunda halkların kazanımları ve kayıpları belirlenecek. Yaptığınız hukuksuzluklara karşı Türkiye halklarına duyduğumuz sorumluluk gereği sizi teşhir etmeye çalıştık. Siz bu davanın sonucunu önceden açık ettiniz. Bu iktidarın paralel yapıları kendilerini güvende hissediyor olabilir. Ancak iktidar açısından artık sona gelindi. Sizin için de sona gelindi. Biz mi yargılıyoruz siz mi yargılıyorsunuz belli değil? Bu kadar acıklı bir haldesiniz. FETÖ döküntüsü bilgilerle, kumpaslarla dava yürütülmeye çalışılıyor. Yığın yığın delil kılıfına sokulmuş kavramları bu torba davaya koydunuz. Yazık gerçekten. Bizi yargıladıklarını sananlar gittikçe kişiliksizleşiyorlar. Yakın tarihte Türkiye toplumu bu hazin hikayeyi acıyarak anlatacak. Kobanî Davası’nda bizi yargılamaya çalışanları acıyarak anlatacak. 

Bahçeli balkon siyasetçisidir

Bu dosyanın hukuki hiç bir tarafı yoktur. Siyasi usül siyasi yöntem. Mahkemede kullandığınız usül ve yönteminiz siyasidir. Sizin diliniz Erdoğan’ın diliyle paralel gidiyor. Devlet Bahçeli’nin diliyle paralel gidiyor. Bahçeli balkon siyasetçisidir. Üç gün yatamaz bu cezaevlerinde. Sadece insanları cezaevleriyle tehdit etmeyi bilir. İlkesel olarak örnek aldığı siyasetçiler bile uzun süreler cezaevlerine girdi. Ancak Bahçeli her devrin adamıdır. Bu da acınacak bir durum. Bizim baştan itibaren siyasi faaliyetlerimiz yargılanıyor. Baştan beri bütün arkadaşlarımızın siyasi çalışmaları ortaya döküldükçe, binlerce sayfa dosyaları önümüze koydukça haklı olacağınızı düşünmeyin. Siyasi hakları gasp ettiğiniz gerçeğini örtbas edemeyeceksiniz. AYM, doğrudan siyasi iktidarın talimatıyla kararlar veriyor. Bunların da bütün ayrıntıları ortaya çıkacak. Şimdilik bu kararları elinizden geldiğince kullanın.

Siz sadece iktidarın kurduğu yargı kürsüsünüz

Son verilen ara kararda savunma süreleri bir güne sığdırıldı. Bu karar sizi bağlar. Hukuken ve siyaseten bağlar. Bir çocuğun dahi bilebileceği birinci gerçek şudur ki: savunma hakkı katiyen kısıtlanamaz, evrensel hakların çiğnenmesidir. Buyrun bu sorumluluğu üstlenin. Bu kısıtlama siyasi iktidarın seçim kampanyasına su taşımaktır. Siyaset yapıyoruz diye kısıtlıyorsunuz. Siz neden siyaset yapıyorsunuz? Bizler siyasi saiklerle buradayız. Peki siz neden siyaset yapıyorsunuz? Bu söz hakkını bize siz vermediniz. Milyonlarca yurttaş verdi. Siz sadece iktidarın kurduğu yargı kürsüsünüz. Duruşma salonunda siyaset yapma kararını siz aldınız. Bunun karşısında bizim konuşmalarımızın men edilmesi meşru değildir. 

Size yalanı devam ettirme görevi verilmiş 

Öğlen arasının ardından konuşan siyasetçi Gültan Kışanak da şunları söyledi, 

“Beni tutuklu tutmak için yeni gerekçeler üretmeyin. Zaten siyaset yapmam bile sizin için bir tutukluluk gerekçesi. Bu sahte belgeleri buraya delil olarak yazmayın. Yüzünüz kızarmıyorsa bir şey diyemem.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 2015 yılından beri Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nde benim hakkında usulsüzlükler aradı ama hiçbir şey elde edemedi. Başım dik. Alnım açık. Görevimi yaptım ve halkıma hizmet ettim. Bu nedenle Amed halkına sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Elimden geldiği kadar dürüst ve şeffaf bir belediyecilik anlayışıyla çalıştım. İçişleri Bakanlığı’na bir sorun. Yüzlerce müfettiş gönderdiler. Belediye başkanlığı dönemimde imkanları örgüte tahsis etmediğime dair mahkeme kararı bile var. Bu da mı yetmiyor size? Size yalanı devam ettirme görevi verilmiş” 

Düşüncelerimden dolayı beni yargılamak kimsenin haddine değil

“Düşüncelerimden dolayı kimse beni yargılayamaz. Kimsenin haddine değil. Bunu yapacaksanız samimi olun ve açıkça söyleyin. Başka kulp bulmaya gerek yok. İddianamede katıldığım mitingler ve açıklamalar var. Bunlar benim en temel haklarımdandır. Bu yüzden beni kimse yargılayamaz.”

“Usüle aykırı olarak tanık dinliyorsunuz. Üstelik de ‘savunma yapmak istemiyorlar’ gerekçesiyle yapıyorsunuz. Biz savunma yapmak istiyoruz. Bizim savunma süremizi kısıtlamak için usule ve hukuka aykırı olduğu halde savunma yapmamıza izin vermeden araya tanık ve müşteki sıkıştırıyorsunuz. Sonra da dönüp diyorsunuz ki: ‘neden mahkeme heyetini tartışma konusu yapıyorsunuz.’ Sizin arkanızda Saray var.  Keşke bu iddianame yerine Cumhurbaşkanlığı bizim hakkımızda hapis cezası alacağımız bir kararname çıkarsalardı. Mahkemeniz aradan çekilsin.” 

Tarihi tersten yazanları teşhir edeceğiz

“Bu ülkenin ekmekten çok barışa ve demokrasiye ihtiyacı var. Bu nedenle bu sürecin ilerlemesini istedik. Ama bunu tek başımıza yapmadık. O nedenle bizim sözümüzü kısmayın. Süreci başından sonuna kadar anlatmak istiyorum. Doğru olan sürecin tüm taraflarının doğrularıyla yanlışlarıyla bir arada oturup ‘nerede yanlış yaptık’ diye tartışmasıdır. Hala bunu savunuyoruz. Ama o süreçte demokratik siyaset yürütenlerin yargılanması üzerinden kendilerine bir iktidar kuracaklarsa buna da eyvallah diyemeyiz. Süreç nasıl yürütüldü? Kim önüne taş koydu kim çabaladı?  Savunmalarımızda Türkiye kamuoyuna bunları anlatacağız. ‘Bize ceza vermeyin’ diye savunma yapmayacağız. Türkiye’nin toplumsal bir barışa ihtiyacı var. Biz de buradan elimizden geldiğince konuşacağız. Tarihe doğru not düşmek için tarihi tersten yazanları teşhir edeceğiz. 

İktidar darbecilerin çöplüğünden medet umuyor

İktidar, darbecilerin kumpas çöplüğüne medet umar hale geldi. Geçmişte baş edemiyoruz diyorlardı. Şimdi ise onların çöplüğünden belge bulup önümüze koyuyorlar. Vay hallerine. Mahkeme heyetine sesleniyorum: darbecilerin çöplüğünden hukuk çıkmaz. Sanki duvara konuşuyoruz. Bir sürü şey anlatıyoruz. Delilleri çürütüyoruz ancak hiçbir şey olmamış gibi devam ediyorsunuz.

Seçim öncesi hakkımızda karar verip ‘iktidara yarasın’ istiyorsanız çabuk verin. Bizim için sorun yok. Biz demokratik geleceğimizi toplumsal barışımızı hakikat üzerine inşa edeceğiz ve kumpaslarınızla başa çıkacağız.” 

İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden kadınların kazanımı olarak hayata geçirilmesi için mücadele eden kadınlara selam olsun. Geleceğimizde biz söz sahibi olmak istiyoruz 

“Türkiye’de çoklu demokrasi sorunları var. Herkesin birden fazla kimliği var. Benim egom diğer kültürleri yok edemez. ‘Biz’ olmak istiyorsak bütün kimliklere saygı göstereceğiz. Birileri o egoyu çok büyütüp tüm kimlikleri yok etmeye çalışıyor ama biz varız ve var olmaya devam edeceğiz. Kılıçdaroğlu aday olursa Sünniler için tehlike olurmuş. Külliyen yalan. Halkımız içerisinde böyle bir sorun yok. Ezilen kimse onlar için mücadele etmek gerek. Ezilen Alevi ise herkesin ‘ben Aleviyim’ deyip sokağa çıkması gerekiyor.

10 Haziran 2022