Kobanî Kumpas Davası: Yüksekdağ: Bu bir siyasi kumpastır, sorumluları da Erdoğan ve MHP’dir

Kobanî Kumpas Davasının duruşması Figen Yüksekdağ ve Gültan Kışanak'ın savunmalarıyla devam ediyor:

HDP’ye yönelik açılan Kobanî Kumpas Davası, tutsak siyasetçilerin beyanlarıyla devam ediyor. Söz olan Figen Yüksekdağ, Deniz Poyraz’ın anısı önünde saygıyla eğildiğinin altını çizerek, davanın, duruşmanın yönetim biçimine dair görüşlerini ifade etti.  

Bu bir siyasi kumpastır, sorumluları da Erdoğan ve MHP’dir 

Yüksekdağ, “Bu bir provokasyon davasıdır. Bu provokasyon içinde bu davayı sürdürmeye çalışıyorsunuz. Kobanî sürecinde bizim hakkımızda açılan ve bir haftadır gerçekleşen dava figüran değiştirilerek güncelleniyor ve yeni bir Kobanî provakasyonu düzenleniyor. Bunun sorumluları Soylu, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP’dir. Bu, azmettiricilerin HDP ve milyonlarca halka karşı bir linç girişimidir. Biz bu davanın siyasi Kumpas Davası olduğunu söyledik” şeklinde konuştu. 

Arkadaşlarımıza yapılan işkencenin izletilmesi işkencesine maruz kalıyoruz 

Davanın iktidar tarafından kullanılan siyasi söylemler için sürdürüldüğünü kaydeden Yüksekdağ, her gün, her dakika haklarının sinir uçlarıyla oynandığını belirtti. Arkadaşlarının tahliyelerinin önünü açmak için şimdiye kadar söz almadığını vurgulayan Yüksekdağ, “O dönem Eş Genel başkanı olarak tek bir söz söylemedik usul uyarıları dışında. Bu dava resen devam etsin en azından ve bugün mahkeme salonda işkence edilen arkadaşlarımızın tahliyesinin önü açılsın dedik. Ama bu ısrara rağmen devam ediyor. Bu bir dava değildir, işkence yapılıyor. İnsanlar işlemedikleri bir suçu neden işlemediklerini kanıtlamak zorunda kalıyor? Amerika tarzı çapraz sorgu yapılıyor. Bir kanıt odası oluşturulmuş ve insan baskı altında ifadeye zorlanıyor. İşkence yapılıyor, açık ve net bir şekilde işkencedir. Bakın ilk defa gelmek için dilekçe gönderiyorum. Geleceğim o duruşma salonuna. Arkadaşlarımı bırakın ve bu provokasyonu düzenleyenlere sesleniyorum; Ben orada olacağım, peşini bırakmayacağız. Aksini kabul etmek mümkün değil. Arkadaşlarımıza yapılan işkencenin izletilmesi işkencesine maruz kalıyoruz. Kamuoyuna duyduğumuz saygı gereği geldik mahkemeye. Siz buna değer vermiyorsunuz” şeklinde konuştu. 

Toplu katliam provaları yapılıyor 

Bir taraftan “kumpas” bir taraftan HDP’nin kapatılma davası, bir taraftan Kobanî davasının devam ettiğini belirten ve “Mahkeme salonunun önünde duran, bağıran provokatörler diğer taraftan katliamlar yaşanıyor” hatırlatmasında bulunan Yüksekdağ, HDP’ye yönelik toplu katliam provaları yapıldığını söyledi. Yüksekdağ, “Siz bu duruşmayı sürdürürken HDP’ye dönük toplu katliamlar yürütülüyor. İsteseniz de istemesiniz de sizler bir maşa haline geldiniz. Bir katliam davası haline geldi. Herkesin gördüğünü söylemek gerekiyor. Siz de baskı altına olabilirsiniz ben de bu durumdan kaynaklı baskı altındayım. Bu ülkenin iyiliği için hala söz kurmaya devam ediyoruz. Parti binalarımızı da yaksalar, linç de etseler, bu hakikat her yerde açığa çıkacak” dedi. “Bu duruşma işkence haline gelmiştir” diyen Yüksekdağ, “Arkadaşlarımızı tahliye edin” talebinde bulundu. 

Asıl muhatapların karşımıza çıkmaya yürekleri yok: Çağrıyı ben yaptım neden bu kadar kişiye dava açtınız 

Yüksekdağ, mahkeme heyetine “bu davadan en azından kendi onurunuzla kurtulabilirsiniz” diye seslendi. Yükdekdağ, şöyle devam etti:

“Esas muhatap biziz, arkadaşlarımızı serbest bırakın. Ama bizim muhatabımız siz değilsiniz. Yürekleri yok. Sizi karşımıza çıkarıyorlar ben sizinle tartışmayı, karşı karşıya gelmeyi ister miyim? Çıksınlar, esas muhataplar karşımıza çıksınlar. Zamanı geldiğinde emaneti, canı teslim ederiz ama kimsenin hak, hukuk adı altına provokasyon düzenlemeye, işkence etmeye hakkı yok. Duruşmada başından itibaren düşüncelerimizi yargılamaya kalkıyorsunuz. Meclis’te kurmadılar komisyonu, bizimle siyaset meydanında yüz yüze, söz söze karşı karşıya gelmeye yürekleri yetmedi. Böyle bir kalleşlik olamaz. Kimse bu kalleşliği normal görüp muhatap olmasını beklemesin. Sorulan sorulara izin vermeyiz. Biz bunların hepsinin açıklamasını yaptık. Daha da fazlasını yapacağız. Çağrıyı ben yaptım dedim. Neden o kadar kişiye dava açtınız? Maksat bu değil ki, maksat insanlara zulüm etmek, işkence etmek. Bu işkence ve zulmün hesabını bu halk sorar. 

Bu salonun kapısında bir katliam yaşanmayacağının kim garantisini verebilir?

Bu mahkeme salonunun çıkışında bir katliam yapılamayacağı garantisini verir misiniz bana? Siz hukuk bildiğiniz kadar siyaset de biliyorsunuz. O salonun kapısının önünde bekletilen linç gruplarının benim arkadaşlarıma saldırmayacağının ne güvencesi var, bizim tek güvencemiz haklılığımızdır. Bunu da siz elimizden alamazsınız, bu mahkeme hiç alamaz.

Ben oraya mücadeleye geleceğim

Usul tartışmaları bitsin bu davanın esas muhatapları ile karşı karşıya gelelim. Ne yapacaklarsa yapsınlar. Ben geleceğim o duruşmada bu davanın ve suçlama adı altında bu saldırıların hepsinin cevabını vereceğim. Konuşmamız gerekiyorsa ben oraya mücadeleye geleceğim. ‘Siz kimsiniz’ demeye geleceğim, kimse de benim ifademi alamaz. Siz de yazarsınız bir müebbet daha. Yazın, öldürün, diriltin. Tekrar öldürün bunu da göğüsleriz ama bunun hesabını da soracağız. Hesabını verecekler. Halkın vicdanının önünde bunun hesabını verecekler. Hukuka inanmıyorum ama halkın önünde hesabını verecekler. Bu davanın muhattaplarıyla yüz yüze gelin. Bizim karşımıza çıkmaya yürekleri yok. Olsun yine de biz varız.” 

Kışanak: Bu dava IŞİD zihniyetiyle açılan bir davadır, bu zihniyet Deniz Poyraz’ı katletti

Ardından söz alan Gülten Kışanak da katledilen Deniz Poyraz’ı anarak konuşmasına başladı. “Deniz kadınların mücadelesinde yaşayacak. Sonsuza kadar kadın özgürlük mücadelesinde kalacak” diyen Kışanak, “Kadınları asla ve asla sindireyemecekler, susturamayacaklar” dedi. Kobanî protestolarına işaret eden ve “IŞİD orada insanlık suçu işledi. Kadınları kaçırdılar, tecavüz ettiler, köle olarak kullandılar” diyen Kışanak, “Tüm bunlara rağmen kadınların mücadelesini durduramadılar. Şengal’de yaşananlar Kobanî’de yaşanmasın diye çağrı yaptık. Bu dava İŞİD zihniyetiyle açılan bir davadır ve bu zihniyet bugün Deniz Poyraz’ı katletti. Bu zihniyetin arkasında duranlar bizi burada yargılamaya çalışanlardır. Nerede bu memleketin yürekli savcıları, nerede bu devletin sahibiyim diye ortalıkta gezenler” diye sordu. 

Deniz’i katleden bu kumpas davasını önümüze koyan, çeteleri Kürtlerin üzerine salanlardır

Deniz’i katledenin Cumhurbaşkanından, SADAT’tan cesaret aldığını dile getiren Kışanak şöyle devam etti: Bu cinayetin üstünü örten Kobanî’de katledilen masum insanların üzerine kontrgerilla güçlerini sürdüler. Bundan cesaret alıyorlar. Deniz’in katilleri bunlardır. Deniz'in katili sadece o tetikçi değil, katilini çok iyi biliyoruz. Bu davayı kim kumpas davası olarak önünüze koyduysa o çetelerin elinden tutup Suriye'de Kürtlere karşı kim savaştırılıyorsa, katilin sosyal medyada silahlı fotoğraflar yayınlanmasına kim izin verdiyse Deniz’in katilleri onlardır. Siz de bu davayı kabul ederek suça ortak oluyorsunuz. İnsanlar son derece demokratik, insani bir taleplerle sokağa çıktılar. IŞİD, insanları katletmesin diye çıktılar. Orada ‘insanların katledilmesine göz yumamam sen de göz yumma’ diyen insanların üzerine provokatörleri kim saldı bunu bulun.

İnsanlar vicdanlarıyla, kamuoyuna çağrı yaptılar. Bu gerçeğin önünü örtemezsiniz. Yoksa IŞİD, bu davadan cesaret alır. Siz her gün HDP’yi hedef olarak gösteriyorsunuz. O IŞİD'çilere cesaret veriyorsunuz.  Orada katliam yaparak bizi de sindireceklerini sanıyorlar. Bu ülkede demokrasi ve özgürlük isteyen insanları sindireceklerini sanıyorlar. Kadınların eşitlik ve özgürlük taleplerini sindireceklerini sanıyorlar. Hiç kusura bakmayın. Sizin patronunun deyimi var ya "atı alan Üsküdar’ı geçti" diye. Biz kadınlar ite boyun eğseydik bugün burada olmazdık. Biz kadınlar cinayetlerden korksaydık bugün burada olmazdık. Erkek egemen zihniyetin IŞİD’le  buluştuğu noktayı milliyetçilik diyerek geçiştiremezsiniz.” 

Deniz, kadın özgürlük mücadelesinin bayrağıdır

Kışanak’ın konuşmasını kesen mahkeme başkanı, DAİŞ’lilere ilişkin verdikleri mahkumiyet kararlarının olduğunu belirtti. Kışanak, “Bunların bir kapıdan alınıp diğer kapıdan saldığınızı da biliyoruz” yanıtını verdi. Kışanak, şöyle devam etti:  

“Biz bu ülkenin hakikatini bilerek geldik. ‘Kimin elinin kimin cebinde’ olduğunu, mafyadan aldıkları paralarda çeteleri nasıl beslediklerini biliyoruz. AKP’nin atadığı savcılar bunu çok iyi biliyor. O mafyadan alınan paralar ile beslenen çeteler açığa çıksın, bu sistem çarkını açığa çıkarın. 

Onurum için yaşıyorum yoksa bir gün bile yaşamayı zul sayarım

Denizler katledilmesin, Deniz bizim onurumuzdur. Yüreğimizde, mücadelemizde sonsuza kadar yaşayacak. Deniz, kadın özgürlük mücadelesinin bayrağıdır. Halkımıza başsağlığı diliyorum. Nefesimin son anına kadar bu özgürlük mücadelesinin neferi olacağım. IŞİD zihniyeti karşısında mücadele edeceğim, bana boyun eğdiremezsiniz. Onurum için yaşıyorum, onurum olmadan bir gün bile yaşamayı zul sayarım.”

İşkence tezgahlarında da 12 Eylül zindanlarında da haykırdık; susmayacağız

Kışanak’ın sözünü tekrar kesen mahkeme başkanı, “Talepleriniz varsa alalım” dedi. Kışanak da, “Davayı bitirme telaşınız var. Patronlarınız tepenizde dikilmiş bir an önce bitsin diye” yanıtını vererek devam etti: “Biraz vicdanınız olsaydı yapılan alçak saldırının üzerinde dururdunuz. Gerçekten hakikat ve gerçeği sembol eden yargıç olsaydınız bunu yapardınız. Ama yapmayacağınızı biliyoruz, bizler şunu da biliyoruz; işkence tezgahlarında da 12 Eylül zindanlarında da haykırdık; susmayacağız. Çünkü derdimiz var.  Derdimiz demokratik özgür bir yaşamdır. IŞİD zihniyetine biat etmeyeceğiz. Kimse bize bunu dayatamaz. Siz de bu operasyonun bir parçası olmuşsunuz. Zerre kadar hukuka saygınız varsa bunun parçası olmayın durdurun davayı” diye konuştu. 

18 Haziran 2021