Kobanî protestoları sırasında yaşanan ölümlerle ilgili hakikatlerin araştırılmasına dair önergemiz

IŞİD’in Kobanî’ye yönelik saldırılarının durdurulması ve insani yardım koridorunun açılması amacıyla 2014’te gerçekleşen Kobanî protestoları sırasında yaşanan ölümlerle ilgili hakikatlerin araştırılması amacıyla TBMM'ye önerge verdi. İlgili önergede şu ifadeler yer aldı:

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA

IŞİD’in Kobani’ye yönelik saldırılarının durdurulması ve insani yardım koridorunun açılması amacıyla 2014’te Türkiye’de gerçekleşen Kobani protestoları sırasında yaşanan ölümler ve bu ölümlerin faili olan paramiliter güçlerle ilgili bir yargı sürecinin işletilip işletilmediğinin ve ölümlerin akıbetiyle ilgili hakikatlerin araştırılarak açığa çıkartılması amacıyla Anayasa’nın 98 inci ve İçtüzüğün 104’üncü ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılması için gereğini arz ve teklif ederiz.

GEREKÇE

Suriye’de 2011 yılında başlayan iç savaşla beraber bölgeye sokulan ve cihatçı örgütlerin içinden çıkan tarihin en vahşi organizasyonlarından Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) adlı örgüt, Ortadoğu’da soykırım ve katliamlar gerçekleştirmeye başladı. Bölgenin en büyük kentlerinden Musul’u 2014 yılı Haziran ayı başında üç gün içinde ele geçiren IŞİD, sonrasında yönünü Şengal’e çevirdi ve Ağustos ayında Şengal’de yaşayan Ezidi Kürtlere karşı Birleşmiş Milletler’in de soykırım olarak kabul ettiği bir katliam gerçekleştirdi. IŞİD, Şengal soykırımından bir ay sonra, Eylül ayının başında Suriye’nin Halep iline bağlı Kobani kasabasına saldırarak, Kürt halkına karşı soykırım gerçekleştirmeyi planladı. 

Bunun üzerine bütün dünyada Kobani’deki katliam girişiminin önlenmesi için acil çağrılar yapıldı. Dünyanın dört bir yanından Kobani’ye insani koridor açılması ve Kobani halkıyla dayanışmak için protestolar düzenlendi. O süreçte BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon, Kobani için koalisyon güçlerinin elinden geleni yapması gerektiğini açıkladı. AB ve Avrupa Konseyi yetkilileri Kobani için peş peşe duyarlılık çağrıları yaptı.

Türkiye’de de 2014 Eylül ayının sonlarına doğru insanlar demokratik tepkilerini ortaya koyarak Kobani halkına destek oldu ve Kobani için dayanışma çağrısı yaptı. Aynı günlerde birçok siyasi parti, sivil toplum örgütü ve inisiyatif de, Kobani kuşatmasına karşı dayanışma mesajları yayınladı. 

Eylül ayında başlayıp Ekim ayının ilk haftasına kadar Türkiye’nin birçok kentinde yaşanan gösterilerde herhangi bir ölüm ve yaralanma olayı gerçekleşmedi. Ancak 7 Ekim’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Antep’te yaptığı miting sırasında kullandığı “Kobani düştü düşüyor” ifadesinden sonra Muş Varto’da polisin protestoculara müdahalesi neticesinde ateşli silah nedeniyle 25 yaşındaki Hakan Buksur hayatını kaybetti ve sonraki 3 gün içinde protestolarda ölüm ve şiddet olayları giderek arttı, 43 kişi hayatını kaybetti. 

Provokasyonların durdurulması amacıyla o süreçte HDP Heyeti, İçişleri Bakanlığı’nda 48 saat süren görüşmeler yürüttü. Bu görüşmelerde dönemin İçişleri Bakanı, HDP Heyetine  “Güvenlik güçleri içerisinde kontrol edemediğimiz güçler var” demişti. Ancak olaylar sonrası bu “kontrol edilemeyen güçlerle” ilgili tek bir soruşturma dahi yürütülmedi. 

Yaşanan ölümlerde sorumluluğu bulunan ve o dönem görev yapan mülki idare amirleri ve güvenlik güçleriyle ilgili bir çalışmanın yürütülmemesi, yaşanan ölümlerin akıbetinin açığa çıkmasını da engellemiştir. 

Kobani protestoları sırasında yaşanan ölümlere dair sonrasında açılan soruşturmalar raflarda kaldı ve özellikle katledilen protestocuların failleri geçen 7 yıla rağmen ortaya çıkarılmadı. İktidarın sembolik olarak ele aldığı birkaç dava hariç diğer bütün davalarda ilerleme ya hiç olmadı ya da çok az oldu. Bu çerçevede o süreçte tüm yaşananların bütün boyutlarıyla aydınlatılması, hakikatlerin ortaya çıkarılması ve faillerin bulunması için araştırma komisyonu kurulması elzemdir.

Meral Danış BEŞTAŞ
Hakkı Saruhan OLUÇ
HDP Grup Başkanvekillleri

29 Nisan 2021