Korona Virüs salgınına yönelik gelişmelerin ele alınmasına ilişkin genel görüşme talebimiz

Grup Başkanvekillerimiz Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç, Korona Virüs salgınına yönelik gelişmelerin ele alınması amacıyla Meclis Başkanlığı tarafından genel görüşme açılması talebinde bulundu. Meclis Başkanlığına sunulan genel görüşme önergesinde şu ifadelere yer verildi:

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Dünya Sağlık Örgütü’nün ‘Küresel Pandemi’ ilan ettiği Korona Virüs salgını, Türkiye’de ilk vakanın Sağlık Bakanlığı tarafından açıklandığı 11 Mart 2020’den bu yana ülke gündemini meşgul etmektedir. Bu konu ile ilgili genel görüşme açılmasını arz ve teklif ederiz.

GEREKÇE

Küresel bir salgın haline gelen Korana Virüs, tüm dünya ile birlikte Türkiye’de de gündemin ilk sırasındadır. 10 Nisan 2020 tarihi itibariyle 307 bin 210 testin yapıldığı Türkiye’de toplam 47 bin 29 vaka tespit edilmiş ve 1006 yurttaş maalesef yaşamını yitirmiştir.

Toplumun tamamının sağlığını doğrudan ilgilendiren bu salgında ilk vakanın açıklandığı 11 Mart 2020’den bu yana tam 1 ay geçmiştir. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca geçtiğimiz ay ilk vakayı açıkladıktan sonra “Bir veya birkaç vaka salgın değildir. Karantinaya alınmış bir hasta toplumu tehdit etmez” demiş, Türkiye genelinde yayılmayı önleyici tedbirlerin alındığını ifade etmiştir. Ancak buna rağmen Korana Virüs salgını tüm ülkeye yayılmış ve toplum sağlığını doğrudan tehdit eder hale gelmiştir.

Salgınla mücadelede büyük zafiyetlerin yaşandığı ortadadır. 10 Nisan’da saat 22.00 sularında İçişleri Bakanlığı tarafından 30 büyükşehir için açıklanan iki günlük sokağa çıkma yasağı sonrası ülke genelinde ortaya çıkan manzara, sorunun vahametini gözler önüne sermiştir. Halkın ekmek, su gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak için panikle sokağa çıkması kimi bilim insanlarına göre vaka sayısında patlama yaratacaktır. Toplum sağlığı büyük darbe almıştır. Anayasa’ya aykırı bir şekilde, TBMM bypass edilerek ilan edilen sokağa çıkma yasağında halkın temel ihtiyaçları gözetilmemiştir. Bakanlıkların genelgeleri ve afaki açıklamaları ise halkta kafa karışıklığı yaratmaktadır. Koca bir ülke ne yapacağını, kime güveneceğini bilemez hale gelmektedir. 

Sürecin en başından beri şeffaf bir biçimde yürütülmediği de tüm toplumsal kesimlerin kabul ettiği bir durumdur. Türkiye Bilim Kurulu’nun önerileri kamuoyuyla paylaşılmamaktadır. Türk Tabipler Birliği mücadeleye ortak edilmediği gibi saldırıların hedefine konulmuştur. Tüm dünyada emekli olmuş sağlıkçılar göreve çağırılırken ihraç edilmiş hekimler ve sağlık çalışanlarına yönelik hasmane tutum hala sürmektedir.

Sağlık sisteminde büyük eksiklikler olduğu ortadadır. Sağlık çalışanları büyük risk altında olmasına rağmen çalışanlara maske, elbise ve ekipman temininde bile gecikmeler yaşanmış, yapılan resmi açıklamaya göre 601 Sağlık çalışanında Korona tespit edilmiştir. Âtıl hale gelmiş, kapatılmış kamu hastanelerinin yeniden açılmasına yönelik öneriler de dikkate alınmamıştır. Halka maske dağıtımı tam bir yılan hikayesine dönüşmüş, 4 kez değiştirilen sistem sonrası ücretsiz maskelerin eczanelerde dağıtılmasında karar kılınmıştır. Ancak maske temininde hala büyük sıkıntılar yaşanmaktadır.

Üretim yapmaya devam etmesi gereken zorunlu sektörler dışında tüm toplumun temel talebi haline gelen çalışanlara ücretli izin verilmesi önerisinin dikkate alınmaması sonucu işçiler, emekçiler büyük risk altında çalışmaya devam etmektedir. Bu durum, meselenin sınıfsal boyutunu ortaya koymaktadır. ‘Evde Kal’ çağrıları her gün işe gitmek ve ekmek parası bulmak zorunda kalan yoksul, emekçi kesim için bir anlam ifade etmemektedir.

Korana Virüs salgınıyla mücadelede bölgesel ayrımcılık yapılmaktadır. Yerel yönetimlerle işbirliği yapılması gerekirken, salgına karşı canla başla çalışan HDP’li 8 belediyeye kayyım atanmıştır. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyükşehir belediyeleriyle işbirliği yapmak şöyle dursun belediyelerin açtığı dayanışma kampanyaları engellenmiştir. Bunun yanı sıra toplumsal dayanışmayı öngören sivil toplumun yardımlaşma ağları ve kampanyaları da yasaklanmaktadır.   

Salgının başladığı ilk günlerde TBMM’de bulunan partilerden oluşacak Kriz Komisyonu önerisi de dikkate alınmadığı gibi muhalefet partilerinin talep ettiği araştırma komisyonlarına da kulak tıkanmıştır.

Topluma güven vermeyen bu süreç yönetimi Korana Virüs salgını ile mücadele büyük zafiyetlere yol açmaktadır. Tüm ülke korku ve panik halinde ne yapacağını bilemez halde yaşamını sürdürmeye çalışmaktadır.

Böyle giderse sürecin daha da kötüleşeceği ortadadır. Daha fazla gecikme ve kötüleşme yaşanmaması için TBMM’de bir Genel Görüşme açılması elzem hale gelmiştir.     

11 Nisan 2020