Mülakatlar kaldırılmalı, emek hırsızlığından derhal vazgeçilmelidir!

Dil, Kültür, Sanat, Spor ve Eğitim Politikaları Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcımız Salim Kaplan'ın açıklaması:

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından 15 bin sözleşmeli öğretmen ataması için 12-27 Kasım 2021 tarihleri arasında öğretmen atama sözlü sınavları (mülakat) gerçekleştirilmiş, yapılan mülakat sonuçları 27 Aralık 2021 tarihinde ilan edilmiştir.

Ancak mülakat sonuçları, Türkiye’de liyakatin değil torpilin ve adam kayırmacılığın geçerli olduğunu, bu uygulamanın siyasi kadrolaşma amacıyla nasıl kullanıldığını bir kez daha gözler önüne sermiştir. Zira alanında çok yüksek puanlar alarak derece yapan çok sayıda öğretmene, düşük sözlü sınav puanları verilerek bu öğretmenlerin tercih yapma hakkı ve emeği gasp edilmiş, çalınmıştır. Bu durum haksız ve hukuksuz bir şekilde tercih yapma hakkı elinden alınan öğretmenlerin ve ailelerinin tepkilerine yol açmış, kamuoyu vicdanını derinden yaralamıştır.

Türkiye’de 19 yıl önce kamuda siyasi kadrolaşmanın önüne geçmek, liyakate uygun olacak şekilde atamaları gerçekleştirmek adına uygulamaya konulan Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS), MEB’in son yıllarda artan şekilde ‘kayırma’ eleştirilerinin odağına yerleşmiş durumdadır. Her ne kadar MEB tarafından yapılan açıklamada; “mülakat sınavlarının mevzuat çerçevesinde objektif olarak yapılmakta olduğu ve herhangi bir öğretmen adayına yönelik adaletsiz bir uygulama içinde bulunulması söz konusu olmadığı” ifade edilmiş olsa da, çok sayıda öğretmenin düşük puan verilerek elendiği ve hatta mülakat sonucunda elenen öğretmenler içinde kendi alanında KPSS’de birinci olanların da olduğu görülmüştür.

Sözlü sınavların nesnel olmadığı, haksızlığa yol açabileceği ve liyakate aykırı olduğu ve denetlenmediği gerçekliği ortadadır. Sözlü sınavları yapanların siyasal ve ideolojik tutumları, öznel yargıları ve siyasal iktidara yakın kimi vakıfların referans listeleriyle şekillenen sınav sonuçlarına, içerik bakımından yargısal denetimi olanaksız kılan yapı da eklenince; mülakatlar, iktidar ve onun eğitim alanındaki icra birimi olan MEB için oldukça kullanışlı uygulamaya dönüşmektedir. Bu çerçevede MEB’in “Sonuca ilişkin itirazlar titizlikle incelenecektir” biçimindeki açıklaması ise en hafif tabirle utanç vericidir!

Yurttaşlarımız iktidar eliyle yaratılan bir sınav, mülakat ve güvenlik soruşturması kuşatması ile karşı karşıyadır. Türkiye’de mülakat sınavına dayalı tüm uygulamaların kadrolaşmanın önünü açarak sayısız haksızlığa neden olduğu, aldıkları puanlara bakılmaksızın iktidarın dünya görüşüne yakın olmayanların taraflı ve kasıtlı değerlendirmeler üzerinden elendiği ortadadır. Öğretmenler başta olmak üzere kamu personeli ‘iktidara sadakat’ ilkesi ile çalıştırılmak istenmektedir.

Türkiye’de öğretmen ve diğer kamu personelinin işe girme ve görevde yükselmelerinde tamamen taraflı bir uygulama olan, kamu personeli istihdamında doğrudan 'torpil' ve 'siyasi kayırma' anlamına gelen mülakat yöntemi kaldırılmalıdır. Bunun yerine liyakatin esas alındığı, objektif, bilimsel ölçütlere dayanan, şeffaf bir denetime açık ve kimsenin aidiyetleri sebebiyle ayrımcılığa uğramayacağı yöntemler belirlenmelidir. Bu temelde HDP olarak “mülakat” adı altında yapılan emek gaspına karşı itirazı yükseltmek gerekmektedir. Eğitimde objektiflikten uzak mülakat gibi uygulamalarla yapılacak değerlendirmelerden derhal vazgeçilmeli, herkese kadrolu ve güvenceli istihdam sağlanmalıdır.

Salim Kaplan
Dil, Kültür, Sanat, Spor ve Eğitim Politikaları Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı
31 Aralık 2021