Mültecilerin sorunlarının araştırılmasına ilişkin önergemiz

Grup Başkanvekilimiz Saruhan Oluç'un Türkiye'deki mültecilerin karşılaştığı sorunların araştırılması amacıyla verdiği araştırma önergesi:

Mülteci statüsünde olması gereken resmi rakamlara göre 3,9 milyon sığınmacının karşılaştıkları sorunlar, artmakta olan nefret söylemi, ucuz iş gücü amacıyla oluşan sömürü sistemi, sığınmacı çocukların ve gençlerin suça itilmesi ile bu alanı ilgilendiren toplumsal, siyasi ve ekonomik meselelerin araştırılması ve çözüm önerilerinin geliştirilmesi amacıyla Anayasa’nın 98’inci İçtüzüğün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederim.

GEREKÇE

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (BMMYK) Nisan ayı verilerine göre Türkiye’de yaklaşık 3.6 milyon Suriyeli, 169 bin Afgan, 143 bin Iraklı, 35 bin İranlı, 4 bin 800 Somalili ve diğer uyruklardan 10 bin 800 kişi olmak üzere yaklaşık 3.9 milyon sığınmacının bulunduğu rapor edilmiştir. Mevcut durumda Türkiye son 5 yıldır dünyada en çok sığınmacı ve mülteciye ev sahipliği yapan ülke konumundadır.

Göç İdaresi’nin raporuna göre ise geçici barınma merkezlerinde kalan Suriyelilerin sayısı 16 Mayıs 2019 tarihi itibarıyla 125 bin 936 kişi olarak açıklanmıştır. Sığınmacı olarak Türkiye’ye gelen Suriyelilerin yalnızca %3,49’u kamplarda yaşamaktadır.

Türkiye 1951 yılında Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Sözleşmeyi imzalamış fakat bu sözleşmeye coğrafi çekince koyarak Avrupa dışından gelen kişilerin mülteci statüsü almasının önüne engel koymuştur. 2011 yılında başlayan Suriye iç savaşından bugüne kadar Türkiye’ye gelen Suriyelilerin temel insan haklarını korumak adına BMMYK’nin tavsiyesi üzerine hükümet Suriyeli savaş mağdurlarını 2014’te “geçici koruma” altına almıştır.

Ancak Suriyeli sığınmacıların durumu muğlaklığını korumaya devam etmiştir. Hukuki statünün belirsizliği, savaş mağduru olarak gelen Suriyelilerin yaşadığı sorunların büyümesine ve çözüm bulunamamasına sebep olmuştur. Sığınmacılar içerisinde en kırılgan grup olan kadınların, çocukların ve gençlerin karşılaştıkları her çeşit şiddet ile ayrımcılık artmış, sığınmacılar iş gücü piyasasında ucuz emek olarak görülmüştür. Mevcut yasal boşluklar ve denetimsizlik nedeniyle, kötü koşullarda, güvencesiz, kayıt dışı ve ucuz iş gücü olarak kullanılan sığınmacılar, iş kazalarında yaşamını yitirmektedir. Bu gerçekler, Türkiye’de gelecek kaygısı yaşayan sığınmacıların yaşamlarını riske atarak tehlikeli ve illegal yollarla başka ülkelere geçmeye çalışmalarına sebep olmaktadır. Nitekim her yıl yüzlerce sığınmacının illegal yollarla başka ülkelere geçmeye çalışırken hayatını kaybetmektedir.

Sığınmacılara yönelik üretilen politikalar hem savaş mağduru sığınmacıların hem de bir bütün olarak Türkiye halklarının toplumsal bir krize sürüklenmesine sebep olabilmektedir. AKP İktidarı, mülteci statüsüne kavuşması gereken yaklaşık 4 milyon sığınmacıya asgari düzeyde yaşam olanakları sunmakla mükelleftir. Türkiye’de mültecilerin haklarını ve statülerini garanti altına alan herhangi bir yasa olmamakla birlikte, İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü düzeyinde oldukça dar bir kurumsallaşma üzerinden sığınmacılar denetim altında tutulmaktadırlar.
3,9 milyon sığınmacının karşılaştıkları sorunlar, sığınmacılara aktarılması gereken yardımların akıbeti, artmakta olan nefret söylemi, ucuz iş gücü nedeniyle oluşan sömürü sistemi, sığınmacı çocukların ve gençlerin suça itilmesi ile bu alanı ilgilendiren toplumsal, siyasi ve ekonomik meselelerin araştırılması ve çözüm önerilerinin geliştirilmesi amacıyla TBMM’nin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmek üzere bir araştırma komisyonunun kurulması gerekmektedir.

20 Haziran 2019