Önceliğimiz Toplum Sağlığı Olmalıdır

Yeni korona virüs salgınının başlangıcından bugüne kadar dünyada yaklaşık 650 bin kişi hastalandı. 30 bin kişi de hayatını kaybetti. Türkiye’de 28 Mart 2020 tarihi itibari ile 7402 vaka 108 ölüm (% 1,4) görüldü. Resmi vaka sayılarının tanı koyma ve test yapma ile doğrudan ilişkisi var. Test sürecindeki yavaşlık, vakaların belirlenememesine, dolayısıyla izolasyon tedbirlerinin alınamamasına, salgının toplumu daha fazla etkilemesine ve ölüm oranlarının yükselmesine neden olacaktır.

Dünyadaki birçok ülke salgın vaka sayıları ve bölgesel dağılımı konusunda bilgi verirken, Türkiye’de ya bu veriler yeterince toplanmıyor ya da bilgi paylaşılmıyor. Salgın yönetiminde şeffaf davranıp salgının yoğunlaştığı kentleri, mahalleleri tespit eden ve bu bölgelerde daha fazla test ve izolasyon önlemleri uygulayan Güney Kore, Singapur, Tayvan gibi ülkeler salgının önlenmesinde başarılı olmuşlardır.

Türkiye’de ise hem sağlık örgütleri, demokratik kitle örgütleri hem de tekil yurttaşlar salgının hangi kentlerde yoğunlaştığını, vaka sayılarını bilmiyorlar, bu konuda uyarılmıyorlar ve alınacak önlemler, kişisel tedbirler olanağından yeterince faydalanmıyorlar. 

Sağlık Bakanından, solunum cihazı eksikliği olduğunu, sağlık personeli desteğine ihtiyaç olduğunu; basından ve meslek örgütleri ve sendikaların açıklamalarından hastanelerde yeterli maske, gözlük, eldiven gibi kişisel koruyucu donanım olmadığını öğreniyoruz. Geldiği ve hastanelere dağıtıldığı ifade edilen tanı testleri hala pek çok yerde bulunmuyor ve çalışılmıyor. 

Topluma ‘evde kal’ çağrısı yapılırken, çalışmak zorunda olan işçiler ve emekçiler evde kalan toplum kesimiyle zorunlu olarak temas ediyor. Tespit edilmemiş ve hafif vakalar, salgının diğer risk altındaki toplum kesimine virüsü yaymaya devam ediyor. Tanı testi yaygınlaştırılıp toplum taranmadığı için de hastalığın toplumdaki gerçek dağılımı bilinmiyor. “Herkes kendi olağanüstü halini ilan etmelidir” diyen Sağlık Bakanının ifadesi gerçeğin sadece bir kısmını gösteriyor. Toplumun açıkça kendi kaderine terk edildiğini ve adeta virüsle baş başa bırakıldığını da ortaya koyuyor. 

Sonuç itibari ile; salgın Çin’de belli bir aşamaya geldiğinde artık ülkemiz için de beklenen bir durumdu. Toplum sağlığı siyasal iktidar için öncelikli bir durum olmadı, savaş, sermaye, kâr ve kayyım politikaları desteklendi. Salgının yayılımı karşısında en az ekonomik zararla, toplum muhalefeti baskı altında tutularak durum bir şekilde geçiştirilmeye çalışılıyor. 

Halkların Demokratik Partisi olarak; toplum sağlığını her şeyin üstünde gören bir bakış açısıyla hiçbir yurttaşımızın bu salgında yaşamını kaybetmemesi için; hiçbir siyasi çıkar ve ekonomik yarar gözetilmeksizin ülkenin bütün imkânlarının salgının önlenmesi için seferber edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Yurttaşların bu zor dönemde ödediği vergilerin, onların sağlığı için kullanılmasına dair aşağıdaki önlemlerin ivedilikle alınması çağrısını yapıyoruz:

1-Hızlı tanı testleri hemen temin edilmeli ve ülke genelinde tüm sağlık kurumlarında yapılacak şekilde yaygınlaştırılmalıdır. Gerekirse mobil merkezler oluşturulmalı ve salgından etkilenmiş olabileceği düşünülen toplum kesimleri taranmalıdır. 

2-Salgının yoğunlaştığı bölgelerde sıkı karantina tedbirleri alınmalı, ek sağlık personeli ve tıbbi malzeme ile bu bölgeler desteklenmelidir. 

3-Toplum salgının ülke içi dağılımı konusunda başta Türk Tabipleri Birliği olmak üzere Emek- Meslek Örgütleri ve yurttaşlar bilgilendirilmelidir. Özellikle yurttaşlar kişisel önlemler konusunda anadillerinde bilgilendirilmeli, toplum sağlığı için çok dilli yayınlar yapılmalı, yazılı ve görsel materyaller hazırlanmalıdır. Ayrıca salgının yoğunlaştığı bölgelere olan seyahatlerin asgariye indirilmesi sağlanmalı, zorunluluk halinde ise toplu taşıma araçları taşıma kapasitesi sınırlandırılarak kullanılmalıdır. 

4-Zaruri ihtiyaçlar dışındaki üretim faaliyetleri durdurulmalı, toplum hareketliliği asgari düzeye indirilmeli, kamu emekçilerine, işçilere ücretli izinler verilmeli ve serbest meslek sahipleri ekonomik teşviklerle evde kalmaya özendirilmelidir. 

5-Yoğun bakım ihtiyacı da gözetilerek, karantina hastaneleri uygulamasına geçilmeli ve yeni korona virüs hastaları izole hastanelerde takip edilmeli, toplumun diğer kesiminin sağlık hizmeti alırken hastane başvurusu sırasında oluşabilecek bulaş riski önlenmelidir. 

6-Sağlık hizmetleri kamu özel ayrımı yapılmaksızın tüm halka ücretsiz olarak verilmelidir. 

7-Evde temaslı veya COVİD 19 hasta izlemi yapılıyorsa buna uygun yakın takip ve bilgilendirme yapılmalı, ev halkının barınma ve izolasyon için uygun koşulları olup olmadığı değerlendirilmeli ve ihtiyaç sahiplerine ekonomik destek ve izolasyon koşulları sağlanmalıdır. 

8-Kanun Hükmünde Kararname ile ihraç edilmiş sağlık emekçileri derhal işlerine iade edilmeli, deneyimli ve nitelikli emek gücü olarak salgın mücadelesinde görev yapmaları sağlanmalıdır. 

9-Sağlık emekçilerinin sağlığı için tüm hastanelere gerekli kişisel koruyucu ekipman (maske, gözlük, eldiven ve önlük) yeterli miktarda sağlanmalıdır. 

10- Sağlık çalışanları salgından en çok etkilenen toplum kesimidir. Çalışma koşulları dinlenmelerine izin verecek, kendileri ve aileleri ile ilgili taşıdıkları kaygı ve endişelerini rehabilite edecek şekilde düzenlenmelidir. Uygun olmayan koşullarda korunaksız, riskli çalışmaya zorlanmamalı, idare baskısına uğramamalıdırlar. 

11-Cezaevleri olağan dönemlerde dahi mahpusların sağlıklı yaşam sürdürmelerine uygun mekanlar değildir. Virüsün bulaşması durumunda, mahpusların bağışıklık sistemlerinin zayıflığı ve cezaevlerinin fiziksel koşulları göz önüne alınırsa salgın hızla yayılacak ve yüksek oranda ölümler olacaktır. Bu sebeplerle gündemdeki yargı paketinin bir an evvel tüm mahpusların cezaevinden tahliyesini sağlayacak şekilde yasallaşması gerekmektedir. 

12- Bu dönemde yoğunlukla evde kalsak bile apartmanımızda ve mahallemizde gerekli önlemleri alarak toplumsal dayanışmayı sağlayacak ağlar örmek ve ihtiyaç halindeki yurttaşlara başta gıda ve temizlik malzemesi olmak üzere toplumsal ve kamusal desteği sağlamak insani bir görevdir.

Nejla KURUL – Samet MENGÜÇ
Sağlık ve Sosyal Politikalar Komisyonu Eş Sözcüleri
29 Mart Pazar