Pandemi sürecinin eğitim alanında neden olduğu etkilerin araştırılmasına ilişkin önergemiz

Grup Başkanvekillerimiz Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç, pandemi sürecinin eğitim alanında neden olduğu etkilerin araştırılması ve yeni eğitim-öğretim yılına girerken sürecin daha doğru biçimde yönetilebilmesi için alınacak önlemlerin tespiti amacıyla Meclis araştırması açılması için TBMM Başkanlığına araştırma önergesi verdi. Önergede şu ifadeler yer aldı:

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

2020 yılının Mart ayında ilan edilen pandemi süreci sağlık ve yaşam hakkı başta olmak üzere birçok alanda telafisiimkânsız zararlara sebebiyet vermiş ve olumsuz etkiler yaratmıştır.Pandemi sürecinde en çok zarar gören ve olumsuz etkilenen alanların başında eğitim gelmektedir.Diğer alanlarda olduğu gibi maalesef bu alanda da sürecin doğru yönetilememesinden kaynaklı pandeminin etkilerinin daha fazla görünür olacağı endişesi taşınmaktadır.

Pandemi sürecinin eğitim alanında neden olduğu etkilerin araştırılması vesürecin daha doğru biçimde yönetilebilmesi için alınacak önlemlerin tespiti yeni eğitim-öğretim yılına girerken özellikle önemli olacaktır. Bu amaçla, Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis Araştırması açılmasını arz ve talep ederiz.

GEREKÇE

2020 yılının Mart ayında Dünya Sağlık Örgütü tarafından küresel bir yayılım süreci gösteren Covid-19 salgınına dair pandemi ilan edilmiş ve yüksek tedbirlerin uygulandığı bir süreç başlamıştır. Türkiye’de de 13 Mart 2020’de okulların tatili, kamu ve özel sektörde evden çalışma yöntemi gibi belli başlı tedbirlerin alındığı bir dönem başlatılmıştı. Ancak alınan önlemlerin yeterli olmadığı kısa süre zarfında ortaya çıkmıştır. İktidar sözcülerinin ve Sağlık Bakanlığı’nınsalgına dair verileri net ve doğru bir şekilde paylaşmamış olması, alınacak tedbirler noktasında kesin sınırların belirlenmemiş olması, hastalığın daha da yaygınlaşmasına yol açmış, bu durum toplumun ekonomik ve sosyal çöküşüne zemin hazırlamıştır.

Pandemi koşulları devam ederken yeni eğitim-öğretim yılında okullarda yüz yüze eğitime başlanacak olması özellikle velileri tedirgin etmektedir. Çocuklarda aşılama olmaması, birçok öğretmen ve eğitim personelininde aşısız olması gibi etkenler önümüzdeki süreçte salgının yeniden zirve yapmasına neden olma ihtimalini artırmaktadır. Yaklaşık 300 bin eğitim çalışanının aşı olmadığı basına yansıyan bilgiler arasındadır. Özellikle mevcudu 50-60'ı bulan sınıflar başta olmak üzere maske, mesafe ve hijyen kuralları için birçok okulun altyapısının henüz hazır olmadığı ifade edilmektedir. Eğitim uzmanları, aşı olmayan eğitim çalışanlarının haftada iki defa PCR testi olma zorunluluğunun uygulanabilir olmadığını, bu gerçekleşse bile eğitimemekçilerinin hastanelerde test olurken alacakları riskin çok büyük olacağını söylemektedir.

Delta varyantının özellikle küçük çocuklarda bulaş riskini arttırdığı, çocuklarda görülme oranını 4 kat büyüttüğü, genç yaşlarda da ölümlerin yaşandığı uzmanlarca ifade edilmektedir. Tüm bu risklere rağmen,Milli Eğitim Bakanlığı’nın yüz yüze eğitime başlamadan önce kapsamlı bir hazırlık yapmak yerine sadece öneriler sunduğu görülmektedir.

Eğitim uzmanları nitelikli önlemler için ortalama 1 milyar TL’lik bir ek bütçenin yeterli olacağını ifade etmekte, 18 milyon öğrenci ve 50 bin okulun söz konusu olduğunu düşündüğümüzde, bu rakamın son derece normal olduğunu belirtmektedirler. Avrupa ülkeleri yüzyüze eğitim için sınıflarda eğitim görenlerin sayısının azaltılması, ek korona bütçesinin çıkarılması, 12 yaş altı çocukların çevresindeki herkesin aşılanması zorunluluğu gibi önlemler alırken, bunların neredeyse hiçbirinin ülkemizde olmaması endişeleri arttırmaktadır.

Tüm bu nedenlerle Meclis acil görev almalı; teşkil edilecek bir komisyon eliyle mevcut durumun ve eksiklerin tespitiniyapmalıdır.Özellikle eğitim alanında oluşacak telafisi imkânsız zararların önlenmesi adına çalışmalar yürütülmesi için Meclis araştırması açılmalıdır.

3 Eylül 2021