Pandemiye ilişkin genel görüşme talebimiz

Grup Başkanvekillerimiz Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç, pandemi sürecinde yaşanan bütün sorunların detaylı olarak tartışılması için TBMM'de Genel Görüşme açılmasını talep etti. İktidarın pandemi sürecinin geldiği aşamaya ilişkin şeffaf ve gerçek bilgiyi paylaşması, sağlık sisteminin bu süreçte karşı karşıya kaldığı ağır sorunların ortaya çıkarılması ve bu sorunlara ilişkin acil çözüm üretilmesi amacıyla sunulan Genel Görüşme metninde şu ifadelere yer verildi:

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

2020 yılının Mart ayı başında ilan edilen pandemi sürecinde sağlık sisteminin içinde bulunduğu sorunlar giderek artmış, gelinen noktada büyüyen sağlık krizi sağlığa erişim imkanlarını zorlaştırmışır. Mevcut sorunlara derhal çözüm üretilmesi amacı ile genel görüşme açılmasını arz ve talep ederiz.

GEREKÇE

Türkiye’de sağlık sistemi; gereken önemin asla verilmemesi, kaynak aktarılmaması gibi nedenlerden ötürü önemli sorun alanlarının başındadır. Temel mesele, sosyal devlet ilkesinin yeterince özümsenmemesinden başlamakta, sağlığa yeterli bütçe ayrılmamasıyla da insan yaşamını tehdit eder boyutlara varmaktadır.

Mevcut iktidarın ilk yıllarında kamu hastanelerine ayrılan ödenekten fazlası özel hastanelere aktarılarak yurttaşların bir müddet özel sağlık hizmetlerinden makul koşullarda yararlanmaları sağlanmışsa da ekonomik krizin artan etkileri bu olanağı sonlandırmıştır. Diğer yandan sermayedarlara sağlanan arazi ve sair kaynakların aktarımı ile oluşturulan şehir hastaneleri sağlık alanındaki çözümsüzlüğün yeni bir başlangıcı olmuştur. Devlet, şehir hastaneleri nedeniyle inşaatı yapan şirketlere büyük miktarlarda kira bedeli ödeyerek bütçenin önemli bir kısmını sağlığa değil, sermayeye aktarırken, kamu hastanelerinin kapatılmasıyla da büyük bir krize sebebiyet vermiştir. Yine, OHAL KHK’leriyle çok sayıda sağlık emekçisi görevlerinden ihraç edilmiş, yapılan yasal düzenlemelerle tıp fakültesi mezunlarının güvenlik gerekçesiyle atanmalarının da önüne geçmiştir. Bu hem hekimlerin mesleklerine yönelik ağır bir yaptırım; hem de acil doktor ihtiyacının karşılanmaması nedeniyle yurttaşın sağlığa erişim hakkının ihlalidir. Konu çeşitli platformlarda ve çeşitli biçimlerde dile getirilmesine karşın hiçbir bir adım atılmadığı gibi yapılan yasal düzenlemelerle bu haksız uygulama meşru kılınmıştır. Netice ise yıllarını tıp eğitimine adayan doktorların işsiz kalmaları; yurttaşların da doktorsuz ve böylece hastalıklar karşısında çözümsüz bırakılmaları olmuştur. Bu durumun yarattığı sıkıntılar zaten halk sağlığı açısından önemli bir risk faktörüyken, koronavirüs vakalarının günden güne artmasıyla can alıcı noktaya evrilmiştir. Almanya’nın, Türkiye’yi riskli bölgeler arasında ele alması ve yurttaşlarına bu yönlü uyarılar yapması da vahametin açık izahıdır.

Çok ciddi sorunlarla baş başa bırakılan hekimler ile sağlık emekçilerinin gerekli ekipman, yeterli test sayısı, uygun çalışma ve mesai koşulları gibi temel talepleri yanıtsız bırakılmış; istifa, izin ve emeklilik hakları askıya alınmıştır. Devletin sorunlara kulak tıkayan tavrı; hastalık ve ölüm riski altında çalışmaya devam eden sağlık çalışanları ile onlardan sağlık hizmeti almayı uman yurttaşların ne denli yalnız ve güvencesiz olduklarını bir kez daha ortaya koymuştur. Bir taraftan Sağlık Bakanlığı, salgının sürekli artış kaydettiğine dair sosyal medya paylaşımları yapıyor olsa da alınan önlemler bununla sınırlı tutulmuş, okulların açılması, çalışanların devam mecburiyeti gibi unsurlar vaka sayılarında önemli artışa neden olmuştur. Vaka ve vefat sayılarına dair doğru rakamların açıklanmaması ise yurttaşların gerekli önlemleri alma noktasında duyarsızlaşmasına neden olmuştur.

Sosyal risk kapsamında yer alan salgın hastalığın, sağlık çalışanlarını olumsuz etkilemesi kaçınılmazdır.  Sağlık çalışanları, hasta naklinde, filyasyon çalışmalarında, aile hekimliği merkezlerinde hasta muayene ederken, hastanede hasta karşılama ve ayırmada, laboratuvar analiz süreçlerinde her an virüs ile enfekte olma riski belirgin şekilde artan en önemli risk grubudur. Gerçekleşen hekim ve sağlık çalışanlarının vefatı bu durumu doğrulamaktadır. Kamuoyunda COVID-19’a yakalanmış olan sağlık çalışanlarının doğrudan meslek hastalığına yakalanmış sayılması için net bir talep mevcuttur. Ancak SGK Başkanlığınca yayınlanan 7 Mayıs 2020 tarih, 2020/12 sayılı Genelgede, "Covid-19 virüsünün bulaşıcı bir hastalık olduğu dikkate alındığında, söz konusu salgına maruz kalan ve sağlık hizmeti sunucularına müracaat eden sigortalılara hastalık kapsamında provizyon alınması gerekmektedir" denilerek, Covid-19 iş kazası statüsünden çıkarılmıştır. Eylül ayı verilerine göre 43’ü hekim olmak üzere 100 sağlık çalışanı yaşamını yitirmiş, otuz binin üzerinde sağlık çalışanı ise enfekte olmuştur. Fazla mesai, döner sermaye ve benzeri ek ödemelerden dahi mahrum bırakılan sağlık çalışanları, aşırı nöbet yoğunluğu, hastanelerin yetersizliği gibi ciddi sorunların muhatabı ve mağdurudurlar.

Tüm bu nedenlerle derhal bir genel görüşme açılmalı; iktidar pandemi sürecinin geldiği aşamaya ilişkin şeffaf ve gerçek bilgiyi paylaşmalı, sağlık sisteminin pandemi ile birlikte artan ve krize dönüşen sorunlarının ortaya çıkarılarak bu sorunlara acil çözüm üretilmesi sağlanmalıdır.

17 Kasım 2020