Tahir Elçi cinayeti hakkındaki yargılama sürecine ilişkin önergemiz

Grup Başkanvekilimiz Meral Danış Beştaş, Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi'nin öldürülmesine ilişkin yargılamada aradan 5 yıl geçmiş olmasına rağmen hiçbir gelişme kaydedilmemiş olmasını Meclis gündemine taşıdı. Beştaş'ın Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'ün yanıtlaması istemiyle TBMM'ye verdiği soru önergesinde şu ifadelere yer verildi:

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Aşağıdaki sorularımın Adalet Bakanı Sayın Abdülhamit GÜL tarafından Anayasanın 98 inci ve TBMM İçtüzüğünün 96’ıncı ve 99’uncu maddeleri gereğince yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Diyarbakır Baro Başkanı merhum Tahir Elçi; 28 Kasım 2015 günü sabah saatlerinde yapmış olduğu bir basın açıklaması sırasında kendisine doğrudan isabet eden bir kurşun ile yaşamını yitirmişti. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 4 yıl 4 ay süren soruşturma sonucunda tamamlanan iddianamede, polislerden hangisinin Elçi’nin ölümünden sorumlu olduğunun tespitinin mümkün olmadığına yer verilirken, ‘polislerin kuvvetli suç şüphesi altında oldukları’ kaydedilmiştir. İddianamede sanık polisler M.S., F.T. ile S.T. için bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermekten 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası istenirken, Uğur Yakışır için ise 2 polisi öldürmek ve ülke birliğini ve bütünlüğünü bozmaktan 3 kez ağırlaştırılmış müebbet, Elçi’yi olası kastla öldürmekten 20 yıl, polis memuru S.T.’yi öldürmeye teşebbüsten 20 yıl, izinsiz silah bulundurmaktan 5 yıl olmak üzere toplam 3 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 45 yıl hapsi istenmiştir.

Cinayetten hemen sonra olay yerinde titizlikle yapılması gereken inceleme yapılmamış, deliller toplanmamış, bunun neticesi olarak Tahir Elçi’nin ölümüne yol açan mermi çekirdeği de bulunmamıştı. Bunun yanı sıra Elçi’nin ölümü sırasında olay mahallinde bulunan ve yoğun şekilde silah kullanan polis memurlarının şüpheli olarak ifadeleri alınmamış, polisler sadece görgü tanığı olarak dinlenmişlerdir. Diyarbakır Barosu tarafından soruşturma dosyasına sunulan onlarca dilekçe ile dile getirilen taleplerin büyük bir kısmı dikkate alınmamıştır. Soruşturma mercii, olayın meydana geldiği günden bugüne kadar soruşturma konusunda kayıtsız ve gönülsüz bir tutum sergilemiştir. Nihayet olay yerindeki görüntülerden de açıkça anlaşılacağı üzere yoğun suç şüphesi altında olan polis memurlarını koruyan ve cezasızlık politikasının devamı yönünde tercihte bulunmuştur.

Diğer yandan Elçi’nin öldürülmesine ilişkin davanın ilk duruşması geçtiğimiz ay gerçekleşmiş olup yoğun güvenlik önlemleriyle başlayan duruşma; mahkemenin avukatların savunma yapmasına izin vermemesi, pandeminedeniyle kısıtlı sayıda kişinin duruşmayı izlemesine olanak tanıması, sanık polislerin ise SEGBİS ile duruşmaya katılması şeklindeki uygulamalarda herhangibir ilerleme kaydedilmeksizin neticelenmiştir. Duruşma son derece gergin geçerken, yaratılan atmosfer avukatların reddi hakim talebinde bulunmasına yol açmış; talebin reddi de yargılamanın adil bir şekilde gerçekleşmeyeceğine dair bir kaygı uyandırmıştır.

Bu bağlamda;

1-Tahir Elçi cinayetinde olduğu üzere bu ve benzeri yargılamalarda, yargı makamlarının taraflı davrandığı yönünde kamuoyunda oluşan algı ve buna dair iddialar doğru mudur?

2-Yargılamanın uzunca bir zamana yayılmış olması ve işleyişin geciktirilmesi, yargı mercilerinin taraflı yahut yargılamayı neticelendirme noktasında isteksiz bir tavır sergilemesi şeklinde gelişen olaylar yargılamanın sürüncemede bırakılacağına dair iddia ve kaygıları desteklemiyor mu?

3-Tahir Elçi cinayetinde davanın yaklaşık dört bucuk yıl sonra açılmış olmasında hukuka aykırılık gözlenmiş midir? Buna dair bir işlem yapılmış mıdır?

4-HSK, bu tür yargılamalarda mahkemelerce kaydedilen ve CMK’yi ihlal eden uygulama ve kararlara dair işlem yapmakta mıdır? Yasaların ihlali şeklinde tezahür eden uygulamalara dair hakim ve savcılara ne tür yaptırımlar uygulanmaktadır? Görevden alınan hakim ve savcılar olmuş mudur?

5-Bakanlığınız toplumsal bilinirliği de olan davalara dair istatistiki bir çalışma yapmakta mıdır? Bu tür davaların ne şekilde neticelendiğine dair elde edilen bulgular ne şekildedir?

6-Kemal Kurkut, Medeni Yıldırım gibi dosya sanığının kolluk görevlisi olduğu davalarda, sanıkların beraatına dair verilen kararların hepsi tesadüf müdür?

7-Bir baro başkanını, üstelik canlı yayın esnasında tüm kamuoyunun gözleri önünde öldürülmesi gibi bir hadisede aradan gecen zamanın uzunluğu da dikkate alınarak hala bir yargı kararı olmaması noktasında Bakanlığınızın ve HSK’nin takdiri nedir? Davanın uzun zamana yayılmış olması, yargılamanın adil bir şekilde gerçekleşeceğine dair kaygıları artırmakta olup bu konuda Bakanlık ve HSK yargılamanın adil ve tarafsız devam etmesi için hangi önlemleri alacaktır?

8-Failin kolluk olduğu davalarda neticenin cezasızlık olması yönündeki ortaklaşma hakkında Bakanlığınız bir çalışma yürütmüş müdür? Cezasızlık oranları ne şekildedir?Son yirmi yıl içerisinde meydana gelen faili meçhul cinayetlerde kaç kolluk görevlisi ceza almış, kaçı beraat etmiştir?

9-Toplumda oluşan ve faillerin kolluk olduğu zaman görülen davalarda kolluğun herkesin de beraat ettiğine dair algı ve kaygının giderilerek adil yargılama ortamının sağlanması adına hangi çalışmaları yürüteceksiniz?

27 Kasım 2020