Temel: Şimdi Emek ve Özgürlük İttifakı ile daha güçlüyüz

Eş Genel Başkan Yardımcımız Tayip Temel'in Politika Haber'e verdiği röportaj:

Emek ve Özgürlük İttifakı, geçtiğimiz cumartesi günü Haliç Kongre Merkezi’nde coşkulu bir etkinlikle programını açıklayarak resmen kuruluşunu ilan etti. İttifak’la ilgili merak edilen konuları görüştüğümüz HDP Basın ve Propagandadan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel, “AKP-MHP iktidarının gidip gitmeyeceği muhalefetin geliştireceği doğru politikalara bağlıdır. Emek ve Özgürlük İttifakı, bu doğru politikaları geliştirecektir bundan kimsenin şüphesi olmasın” dedi.

Uzun süren hazırlık çalışmalarından sonra HDP, EMEP, TİP, EHP, SMF ve TÖP arasında kurulan Emek ve Özgürlük İttifakı, cumartesi günü Haliç Kongre Merkezinde coşkulu bir etkinlikle kuruluşunu resmen ilan etti. İttifak’ın programının açıklandığı etkinlikte, parti temsilcileri de konuşmalarıyla hem ittifakın dışında kalan sol, sosyalistlere, aydınlara, sanatçılara, sendikacılara çağrıda bulunurken hem de hedeflerini anlattılar.

Emek ve Özgürlük İttifak’ı bundan sonra ne yapacak? Nasıl genişleyecek? Millet İttifakı ile ortak adaylık için temas kurulacak mı yoksa kendi adayını mı çıkaracak? Merak edilen bu ve benzeri soruları HDP Basın ve Propagandadan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel ile görüştük.

Emek ve Özgürlük İttifak’ı resmen kuruluşunu ilan etti. Öncelikle hayırlı olsun. İttifak bu bileşimle mi devam edecek yoksa genişleme öngörülüyor mu? Emek ve Özgürlük İttifakı, önümüzdeki sürece halkın katılımını sağlamak, halkın özneleşmesi konusunda neler düşünüyor ya da planlıyor?

Emek ve Özgürlük İttifakı, Mezopotamya ve Anadolu halklarının tarihsel mücadele mirasından aldığı güçle, ‘Birlikte Kazanacağız’ şiarıyla kuruluşunu ilan etti. Şunu çok açık bir şekilde herkesin bilmesi gerekiyor ki, nasıl ki HDP ortak mücadele hattı konusunda tarihe not düşen bir adımla kuruldu ve üçüncü yolu temsil eden bir güç olarak tüm saldırılara ve baskılara rağmen mücadeleyle yoluna devam ediyorsa, Emek ve Özgürlük İttifakı da ezene karşı ortak mücadele hattının daha da güçlendirerek ileriye atılmış yeni bir tarihsel adım olarak görülmelidir.

Bununla birlikte Emek ve Özgürlük İttifakı’nın kuruluş aşamasında da tüm bileşenleri, ittifakın sadece bir başlangıç olduğu, bu adımın daha da büyütülerek sürdürüleceğini belirtti ve belirttik. Tabi ki, bu ilk ve tarihsel adım daha geniş kesimlere ulaşmak, emekten, özgürlükten, demokrasiden, insandan ve ekolojiden yana olan tüm kesimlerle biraraya gelecek, birliktelik çerçevesini genişleterek yoluna devam edecektir. ‘Birlikte Kazanacağız’ diye başlattığımız bu adım, birlikte büyüyecek bir zeminle ele alınıp, Mezopotamya ve Anadolu halklarının umudu gerçek kılacak bir zemin ve hassasiyetle yoluna devam edecektir.

Binlerin katılımıyla kuruluşunu ilan eden ittifakımız, şimdi alanlarda, sokaklarda, emek örgütlerinde, meslek örgütlerinde nasıl yapmalı çerçevesinde tartışmalarını yürütecek ve her alanın özgünlüğüne göre mücadele yol ve yöntemleriyle ileriye taşınacaktır.

İttifak görüşmeleri sanki Kürtler ile sosyalistler arasında yürüyor gibi bir görüntü yansıdı. HDP bileşeni sosyalistler neden görünmez olduğu yönlü eleştiriler oldu. Bu onların tercihi mi yoksa süreç böyle mi planlandı?

Bu bilinçli yaratılan bir algıdır. Bu coğrafya halklarını temsil eden HDP’yi sadece Kürt partisi gibi göstermek ve daraltmak başından beri özellikle Türkiye’deki devlet aygıtlarının ve özellikle AKP iktidarının yürüttüğü bir politikaydı. Ne yazık ki, bu politikaya kendisini sol ve tırnak içerisinde sosyalist olarak tanımlayan bazı kesimlerde bilinçli bir şekilde dahil oluyor.

Şunu altını bir kez daha net ve kalın çizgilerle çizelim. HDP, Kürt, Türk, Ermeni, Roman, Alevi, Sünni, kadın, gençlik, yaşam alanı mücadelesi verenler başta olmak üzere tüm ezilenlerin ve ötekilerin ortak mücadele partisi olarak kurulmuştur. Bir kongre partisi olduğunu, kurulurken ki ve devam eden mücadele pratiğine herkes dönüp bir daha bakmalıdır. Yine HDP’nin dayandığı asıl tarihsel miras, sol-sosyalist mirastır. Bileşeni olan Türkiye devrimci ve sosyalist yapılarının yanı sıra asıl dinamiği olan Kürt özgürlük hareketinin asıl damarı da sosyalist gelenekten aldığı mirasla mücadelesini sürdürmektedir.

Bu açıdan HDP’yi Kürt partisi gibi göstermek, başta AKP olmak üzere devlet aygıtlarının stratejik planı ve oyunudur. Bunu gören ve buna hizmet eden her kim olursa olsun çok açık söylüyoruz ki, AKP-MHP ittifakının yürüttüğü algı yaratma politikasının hizmetindedir.

Türkiye’nin en yakıcı sorunu olan ve aslında tüm partilerin çözümü için gündemine alması gereken Kürt soruna duyarlı olmak, bunun için çözüm önerileri sunmak doğru olandır. Bütün partilerin bu sorunu öncelikli çözülmesi gereken sorun haline getirmesi gerekmekteyken, HDP’yi bu soruna duyarlılığı nedeniyle suçlamak veya ‘Kürt partisi’ çerçevesine yerleştirmek sadece ve sadece Kürt sorunu yoktur diyenlerin değirmenine su taşımaktır.

İttifak, seçim ittifakı olmadığını ifade etti ama İttifak’ın ilk sınavı seçimler olacak. İttifak, seçim siyasetine dair bir hat oluşturdu mu? Örneğin Millet İttifakı ile “ortak aday” arayışı devam edecek mi yoksa İttifak kendi adayını açıklayacak mı? Adaylık tartışmasında merak edilen bir konu da kuşkusuz, Selahattin Demirtaş’ın adaylığı konusu var. Bu konu gündeme geldi mi?

Emek ve Özgürlük İttifakı’nın önceliğinin bir mücadele ittifakı olduğunu defalarca vurgulandı. Bunu sadece seçimlerle sınırlandırmamak gerekiyor. Ancak sizin de belirttiğiniz gibi önümüzde bir seçim süreci var ve bu seçim coğrafya halklarının son yıllarda MHP ve Ergenekoncuları da yanına alarak 20 yıldır, AKP’nin yarattığı tek adam zihniyetiyle yönetiliyor. Yine 2023 seçimleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yılı nedeniyle de ayrı bir önem atfedilen bizim de ayrı bir önemle ele aldığımız ve bu çerçevede politika geliştirdiğimiz bir süreç.

Emek ve Özgürlük İttifakı da deklarasyonunda seçimlerin önemi ve AKP’nin 20 yıldır yarattığı tek adam iktidarından kurtulmamız gerektiğine dair güçlü vurgularda bulundu. Seçimleri, iktidarı değiştirme ki, bu gücümüz HDP olarak vardı, şimdi Emek ve Özgürlük İttifakı ile daha güçlüyüz. Onun için seçimleri hem mücadele hem de sandık boyutuyla ele alarak önümüzdeki dönemlerde ne yapacağımıza dair tartışmalarımızı yürütecek ve somut planlamalarla yolumuza devam edeceğiz.

Bizler, seçimleri, seçimlere dair geliştireceğimiz politikaları ve tartışacağımız kişileri hep ilkeler üzerinden tartıştık, yine o çerçevede tartışacağız. Evet, kişilerin toplum nezdindeki karşılığı önemlidir ancak esas olan ilkelerdir, bu halkların gelecek umudunu güçlendirmek ve sorunları çözecek politikalar geliştirebilmektir. Temel önceliğimiz budur. Tartışmalarımız ve planlamalarımız bu bakış açısıyla yürütüyor. Rehin tutulan önceki dönem Eş Genel Başkanlarımızdan Sayın Demirtaş da dahil adaylık meselesi bu ilkeler ve çözüm geliştirebilecek kişiler çerçevesinde ele alıyoruz. Yani tekrar söyleyelim önce ilkeler, temel meselelerin çözümüne bakış açısı sonra kişiler geliyor hem HDP hem de Emek ve Özgürlük İttifakı açısından.

İktidarın çeşitli hamleler yapıp seçimi kazanacak şekilde oyunu arttırabilir mi? Tersinden sormak gerekirse, İttifak, AKP oylarının geriletmek için hangi hamleler yapması gerekir?

Bu soruya şöyle yanıt vereyim kısaca. Bu iktidar bana sorarsanız elindeki tüm devlet olanaklarını kullanmasına, medyanın yüzde 90’nını kontrolüne almasına rağmen sıfırı tüketmiş bir iktidardır. Elinde kutuplaştırma ve zor aygıtları dışında bir şey kalmamıştır. Bu çerçevede hamleler yapıyor ve yapmaya devam edecektir. Yasadışı çerçevede her türlü şeyi yapabilecek bir Cumhur İttifakı var karşımızda.

Bunun için AKP-MHP iktidarının gidip gitmeyeceği muhalefetin geliştireceği doğru politikalara bağlıdır. Emek ve Özgürlük İttifakı, bu doğru politikaları geliştirecektir bundan kimsenin şüphesi olmasın. Doğru bir mücadele yöntemlerinin yanına doğru bir seçim politikasıyla AKP-MHP iktidarı, sonlandırılabilir. Bu zemin her zamankinden daha vardır. Onun için coğrafya halkları ve AKP-MHP iktidarından rahatsız olanlar, ‘Birlikte Kazanacağız’ şiarını klavuz olarak görmelidir.

Emek ve Özgürlük İttifakı’nın Kürdistan ayağına dair nasıl bir çalışma var? Geçtiğimiz dönemde “ulusal birlik” için epey çaba harcandığını biliyoruz. Bu çalışmalar ne aşamada? Ulusal Birlik çalışmalarının İttifak ile ilişkisi nasıl olacak?

Emek ve Özgürlük İttifakı’nı sadece batı eksenli değil Kürdistan açısından da ele alıyoruz. Bilindiği gibi özellikle DBP bileşenimiz üzerinden yürüyen Kürdistani bir ittifak çalışmalarımız da HDP olarak yürüyor. ‘Birlikte Kazanacağız’ meselesi sadece batı için söylenmiş değil bir bütünen bu coğrafya için söylenmiş sözdür. Kürt sorunundan emek sorununa, emek sorunundan kadın sorununa, kadın sorunundan gençlik soruna ve tüm diğer sorunlara çözüm getirmeyi düşünüyorsak, bunu ancak ve ancak emekten, özgürlükten ve demokrasiden yana olan güçler birlikte yapabilir. Kürdistan ayağı ve Kürt sorununun çözümü ve Ulusal Birlik meselesini de bu anlayış ile ele alıyoruz.

Kürt sorunu demokrasi ve emek sorunundan, emek ve demokrasi sorunu ise Kürt sorunundan bağımsız olarak ele alınıp çözülemez. Bu coğrafyanın sorunları çoklu sorunlardır her coğrafyada olduğu gibi. Ve sorunların çözümü de bu çoklu sorunların muhatabı olan güçler tarafından ortak mücadele sorunuyla çözülebilir.

Son olarak İP liderinin Sedat Bucak’la görüşmesi basına yansıdı. Akşener’in Kürt düşmanı ve faşizan söylemlerini arttırdığı görülüyor. Bu ister istemez Akşener’in Asena olarak boy verdiği günleri tekrardan anımsattı. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Buna ilişkin sözümü HDP olarak defalarca söyledik. Eş Genel Başkanlarımızdan, Parti Sözcümüze ve birçok yetkili arkadaşımıza kadar sözümüzü kurduk. Tekrardan kısaca bunu tekrarlayayım. Kürt sorunu başta olmak üzere bir sorunun yaratıcıları, o sorunu bildik yöntemlerle çözemezler. Bu anlayışın bildik yöntemlerle sorunu derinleştirmek dışında gideceği başka bir yol yoktur. Bu Akşener için de Sedat Bucak ve 90’lı yılların birçok figürü açısından geçerli bir durumdur.

Kürtlere dönük yapılanlar noktasında eğer geçmişte yaptıklarının yanlış olduğunu düşünüyorlarsa, bununla hesaplaşmalı ve adımlarını bu hesaplaşma üzerinden atmalıdırlar. Ancak görülüyor ki, böyle bir durum yok. 90’ların pratikleri ile sorunu çözmeye çalışan AKP-MHP iktidarının memleketi getirdiği vahim durumu da hepimiz görüyoruz.

Sorunun çözüm adresleri ve yöntemleri bellidir. Sayın Abdullah Öcalan ile Çözüm Süreci noktasında varılan mutabakatı tüm dünya bilmektedir. Bunun dışında kontr-gerilla taktikleri, düşük yoğunluklu savaş vb. anlayış ile hareket edenler, her sorunu olduğu gibi Kürt sorununu da savaş ve kan girdabına çekmek dışında başka bir şey yapamazlar. Kürt toplumunun da Türkiye halklarının da hafızası bu kişileri ve yaptıklarını kaydetmektedir. Biz de HDP olarak bu hafıza çerçevesinde hareket edip, kişileri ve partilere yönelik tavrımızı bu çerçevede belirleriz.

Röportaj: Cemil Aksu

28 Eylül 2022