1 Eylülde alandaydık: Barışı mutlaka gerçekleştireceğiz

Demokratik Mücadele Programımız sonrasında dün TBMM’de açıkladığımız Barışa Çağrı Deklarasyonuna iktidar bugün 1 Eylül kutlamalarına yönelik saldırılarla cevap verdi. Diyarbakır, Ankara, İstanbul, Urfa, Van, Adana, Antalya, İzmir’de gerçekleştirilmek istenen Barış Zinciri eylemleri polisler tarafından engellendi. 

Birçok kentte de zincir için toplananlar polis saldırısına maruz kaldı. Buna rağmen çeşitli kentlerde bir araya gelen çok sayıda kişi hem HDP’nin dün açıkladığı Barışa Çağrı Deklarasyonuna destek verdi hem de barış talebini haykırdı. Diyarbakır’da DTK Eşbaşkanı Leyla Güven, İstanbul’da da HDP Sözcüsü Ebru Günay yaptıkları açıklamalarda engelleme ve saldırılara tepki gösterdi. Güven ve Günay’ın açıklamaları şöyle:

Leyla Güven: İçeride ve dışarıda savaş çıkarmak için halkın sesini kısmaya çalışıyorsunuz

Hem Türkiye’nin çeşitli metropollerinde hem de Kürdistan’da biz barışa dair sözümüzü kurmak istedik ve burada halkımızla birlikte barışı haykırmak istedik. Ama bir kenti ve Dağkapı’yı komple sarmışlar. Halkımızın bize ulaşmasını ve halkımızla bir araya gelmemizi engellemeye çalışıyorlar. Bunu da pandemi gerekçesiyle yapıyorlar. Eğer gerçekten derdiniz pandemi olsaydı Ayasofya’yı ibadete açarken binleri davet etmezdiniz. Giresun’da da gittiniz binleri topladınız. Neden iktidar ve yandaşları için pandemi demiyorsunuz da halkların haykıracağı barış için pandemi diyorsunuz. Biz sizi çok iyi biliyoruz, çok iyi tanıyoruz. Sizler içeride ve dışarıda savaş çıkarmak için halkın sesini kısmaya çalışıyorsunuz. Halkın temsilcilerinin sesini kısmaya çalışıyorsunuz ama biz öfkeliyiz, kararlıyız ve bu savaşı durdurmak için ne gerekiyorsa yapacağız. 

Ne olursa olsun bu topraklara barışı getireceğiz

Barış isteyen ve bunun için çabalarken şehit düşen tüm arkadaşlarımızı, başta Ankara Gar’ında DAİŞ çetelerinin bombalarıyla şehit düşen bütün arkadaşlarımızı saygıyla anıyoruz. Ne olursa bu topraklara barışı getireceğiz. 21’inci yüzyılda barışı haykırmak için alanlara çıkmak isteyen insanlar engelleniyor, peki bu neden yapılıyor? Çünkü barışta onların rantı tükenir, çünkü barışta onlar eskisi gibi savaş çığırtkanlığı yapamazlar, onlar rant sağlayamazlar. Onun için engel olmaya çalışıyorlar. 

HDP’nin barış deklarasyonu bütün halklar için barışı içeriyor

Daha dün partimiz HDP bir barış deklarasyonu açıkladı. Her şeye rağmen bütün zulmünüze rağmen partimiz barışta ısrarcı olduğunu söyledi. Ve dedi ki “Barış isteyenler, biliyoruz ki barış için bedel gerekiyor ama biz bu bedeli birlikte ödeyemeye hazırız, gelin hep birlikte sorumluluk üstelenelim sesimizi yükseltelim ki savaş isteyenlerin sesi boğulsun.” Partimizin açıkladığı bu deklarasyon sadece Kürtler için değil Türkiye’de yaşayan bütün halklar için barışı içeriyor. Bugün açlıktan yaşamına son vermek zorunda kalan insanlar da barış içinde huzurla yaşar, her türlü zulme karşı zindanlarda direnenler de barış içinde daha iyi yaşar. Barış için daha önemli bir çaba sarf etmemiz, bir araya gelmemiz gerekiyor. Buna gücümüz var ve bunun için çabamızı büyütmemiz gerekiyor. 

Bugün Kürdistan’da OHAL görüntüsü var

Bizler Kürt halkı olarak yıllardır 1 Eylüllerde sokaklarda, alanlardayız. Bütün dünyaya sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Diyoruz ki barışta herkes kazanır savaşta herkes kaybeder. Gelin sesimizi duyun ve barışı inşa edelim. Bugün Kürdistan’da adeta bir OHAL görüntüsü var, buna rağmen barış demek için yollardayız, bedel ödemeye devam ediyoruz. 

Kürtler barışta ısrar ediyor çünkü…

Kürtler neden bu kadar barışta ısrar ediyor. Çünkü savaş bizler açısından 17 bin faili meçhul demek, yakılan, boşaltılan 4 bin köy demek, dışkı yedirilen köylüler demek. Savaş bizim için Enfal demek, Halepçe, Roboski demek, Taybet Ana, Cemile demek. Kürtleri dört parçaya böldünüz ama Kürtler yok olmadılar, bundan sonra da barış inşa oluncaya kadar bu mücadeleyi sürdürecekler. Savaş isteyenler kimsiniz siz, bu halkın sırtından inin artık! Savaşta palazlananlar, ailesinin çıkarları dışında hiçbir gayesi olmayan bu insanlar kene gibi halkın sırtına yapışmışlar.  Artık inin halkın sırtından! Herkesin bir arada yaşama şansı ve hakkı var, bunu engellemeyin, savaşta ısrar etmeyin. 

Ebru Günay: Yaşasın Barış 

Sevgili İstanbullular, Barış, Emek ve Demokrasi Bloğunun bileşenleri değerli dostlar. Bugün yüreği, bilinci adalet, özgürlük, barış için atan herkes alanlarda, meydanlarda 1 Eylül Dünya Barış Gününü kutluyor. Biz de buradan Kadıköy’den İstanbul’dan barış mücadelesi yürüten herkese sesimizi yükseltiyoruz ve 1 Eylül Dünya Barış Gününüz kutlu olsun diyoruz. Yaşasın barış!  

Halkımız barış umutlarımızı büyüttü

Bildiğiniz gibi 1 Haziran’da 3 aylık Demokratik Mücadele Programımızı açıkladık. 3 ay boyunca her gün sokaklardaydık, alanlardaydık, ekmeğimize, işimize, dilimize, kimliğimize, kültürümüze karşı duranlara karşı hep birlikte çözüm aradık, aramaya devam edeceğiz. Alanda olduğumuz her anda inancımız, kararlılığımız arttı. Çünkü halkımızla buluştuğumuz her an inancımıza inanç, umudumuza umut kattılar. Tıpkı bugün İstanbul’da inancımıza inanç umudumuza umut katıldığı gibi... Bütün engellemelere rağmen burada barışı, adaleti, özgürlüğü haykırmak üzere bir aradayız ve bir arada olmaya, hep birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz. 3 aylık programımızın son aşamasında “Savaşa karşı barış, tecride karşı özgürlük” şiarıyla alanlardaydık, alanlarda olmaya devam ediyoruz. Barış ve özgürlük mücadelesi bitmedi bitmeyecek, büyüyerek devam edecek. AKP ve MHP faşist bloğu her alanda savaş politikalarıyla ülkeyi büyük bir çıkmaza sürükledi. Biz buna karşı barış ve adalet sloganlarımızı yükseltmeye devam ediyoruz. Biliyoruz ki savaş, gerginlik, kutuplaştırma bu ülkeye kazandırmıyor; halklara, gençlere ve kadınlara kaybettiriyor. Biz hep birlikte mücadele ederek mutlaka ama mutlaka kazanacağız. 

Barış tecrit edilemez, Sayın Öcalan üzerindeki tecridi kaldırın

Türkiye’nin savaş ve silahlanmaya ayırdığı bütçe dünya sıralamasında her geçen gün artıyor. Savaşa ayırdığınız bütçeyi sağlığa, eğitime, işe, aşa, adalete ayırın ki toplum huzur, refah adalete kavuşsun. Ama dertleri savaşmak, savaş üzerinden iktidarlarını yükseltmektedir. Biz her koşulda ne olursa olsun savaşa karşı barışı savunmaya devam edeceğiz. Tecride karşı özgürlüğü savunmaya devam edeceğiz. Çünkü bu ülkede barışı gerçekleştirecek olan önemli aktörlerden biri olan Sayın Öcalan tecrit altında ve biz diyoruz ki barış tecrit edilemez. Sayın Öcalan üzerindeki tecrit bir an önce kaldırılmalıdır. Çünkü en son avukat görüşmesinde bile "Bana fırsat verilirse bir haftada çatışmalı süreci ortadan kaldırırım" dedi. Ama iktidar ne yaptı ona savaşla ve tecritle cevap verdi. Bugün ülkenin tamamını savaşla yönetmeye çalışıyorlar. Siyasette, ekonomide, yönetimde ve toplumsal ilişkilerin tamamında bu politikaları yatıyor. Bu topluma kaybettirmeye çalışıyorlar. Tecrit size kazandırmayacak, Sayın Öcalan’ın üzerindeki tecridi kaldırarak barışa yaklaşabilirsiniz. 

Savaşın en büyük mağduru kadınlar ama barışı getirecek olanlar da kadınlar

Buradan özel bir çağrı yapmak istiyorum. Dünya’da savaş ve çatışma en çok kadınlar ve çocukları vuruyor. Bu işin en büyük mağdurları kadınlar ve çocuklar. Ama biz dünya örneklerinden de biliyoruz; bütün dünyada kadınlar en büyük barış savunucuları, imzacıları oldu. En karanlık dönemlerde bile kadınların barış mücadelesi sonucunda çeşitli ülkelerde barış inşa edildi. Buradan bütün kadınlara sesleniyorum: Gelin iktidarın savaş politikalarına karşı biz kadınlar barış politikaları geliştirelim ve bu ülkede barışı yükseltelim. HDP olarak üzerimize düşen her şeyi yapmaya hazırız, bugüne kadar barış için her koşulda mücadele ettik, mücadele etmeye devam edeceğiz.  

 

1 Eylül 2020