12 Haziran’da tecrit siyasetine karşı özgürlüğü savunmak için Gemlik’e yürüyoruz

HDK, DTK, DBP, TUHAD FED ve TJA ile birlikte HDK Genel Merkezi'nde tecrit politikası ve bu konuda yapılacak Gemlik Yürüyüşüne ilişkin ortak basın toplantısı düzenledik:

HDK, DTK, DBP, HDP, TUHAD FED ve TJA, HDK Genel Merkezi'nde tecrit politikası ve bu konuda yapılacak Gemlik Yürüyüşüne ilişkin ortak basın toplantısı düzenledi. Toplantıya Parti Sözcümüz Ebru Günay, DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk, HDK Eş Sözcüleri Cengiz Çiçek, Esengül Demir, DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, TUHAD-FED Eşbaşkanı Zeki Baran ve kurum temsilcileri katıldı. 

Hevserokê Giştî yê TUHAD-FED’ê Zekî Baran wiha axivî:

Sedema krîz û qeyranan tecrîda li ser Birêz Ocalan e

Mêvanên hêja hûn bi xêr hatine. Tirkiye ji aliyekî ve qeyrena aboriyê ji aliyê din ve qeyrana şer dijî. Ev bandora xwe li ser hemû civakê dike. Ev krîz bi hemû awayê bandora xwe li ser her kesî dike. Sedema vê yekê tecrîda li ser Birêz Ocalan e. Di vê mijarê de pêwîstî bi daxuyaniyeke hevpar heye. Em ê niha vê daxuyaniyê bi we re parve bikin.

Kurumlar adına hazırlanan ortak metni, DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz okudu

Kürt Sorununda çözümsüzlük, toplumsal muhalefeti teslim almanın aracı kılınıyor

Türkiye kendi tarihinin sosyal, siyasal, iktisadi ve kültürel olarak en krizli dönemini yaşamaktadır. İktidar mevcut çoklu krizi, küresel kriz üzerinden örtbas etmeye çalışadursun; bilmekteyiz ki içinden çıkılmaz bu halin nedeni, küresel kapitalist sistemin varoluşsal krizine Türkiye’nin kendi varoluşsal krizlerinin eklemlenmesidir. Cumhuriyetin ikinci yüzyılına girerken söz konusu sistemsel krizlerin en temel sebeplerinden birisi de Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yollarla çözülememiş olmasıdır. Çözümsüzlük, AKP/MHP iktidarı tarafından toplumsal muhalefeti teslim almanın aracısı kılınırken; çözüm ise başta mevcut iktidarın kaybetmesi ve ülke halklarının barış, huzur, refah ve özgürlüklerle buluşması demek olacaktır.

Öcalan İmralı’da bulunduğu 23 yıl boyunca toplumun çıkarlarını savundu

Bütün bu tehlikelerin ve oyunların farkında olan Sayın Öcalan, Türkiye’ye getirildiği 1999 yılından bugüne Kürt sorununa dair geliştirdiği "Toplumsal Barış ve Demokratik Cumhuriyet" perspektifiyle iktidarların savaş ve kutuplaştırıcı politikalarını boşa çıkarmaya çalıştı. Dar parti ve iktidar çıkarlarının karşısına halkların, emekçilerin, kadınların, inançların ve doğanın çıkarlarını gözeterek hareket etti. İmralı’da bulunduğu 23 yıl boyunca toplum karşıtı her düşünceye, ideolojiye karşı toplumun çıkarlarını savundu ve savunmaya devam ediyor. Bu gerçekten hareketle İmralı adası, halklara köleliği, sömürüyü dayatan anlayışla demokrasi ve özgürlüğü geliştirmeye çalışan anlayışın temel mücadele sahası oldu ve olmaya devam ediyor. Esasında İmralı tecrit ve işkence politikalarının sonuç alması, faşist rejimin lehine; eşitlik, adalet ve özgürlük mücadelesi yürütenlerin aleyhine oldu, oluyor. Bugün “İmralı tecridi toplumun kuşatılmasına, toplumun tecrit edilmesine dönüştü” derken bu gerçekten hareket ediyoruz. 

Mutlak tecrit ve işkence sistemine karşı itirazı yaygın ve daha kapsamlı bir hale getirmek zorundayız

Yakın tarihimiz, çözümsüzlük siyasetinin İmralı tecridini derinleştirdiği; tersinden İmralı’da görüşme ve diyalog kanallarının açık tutulduğu dönemlerde ise Türkiye’de demokrasi kültürünün yükseldiği deneyimleriyle yüklüdür. O nedenle diyoruz ki İmralı tecridine karşı tavır sahibi olmak, Kürt sorununda demokratik çözüm ve barışçıl yöntemlere dair tavır geliştirmektir. Bu toplumsal barış tavrı da halkların ortak ve demokratik geleceğini savunmak anlamına gelmektedir. Dolayısıyla İmralı’da uygulanan bu mutlak tecrit ve işkence sistemine karşı politik, etik ve hukuki olarak itirazı yaygın ve daha kapsamlı bir hale getirmek zorundayız. Benzeri sorunları salt askeri yöntemlerle çözmeye çalışan devletlerin günümüzde tekleşen, yozlaşan ve ekonomik olarak da iflas eden halleri bilinmektedir. Sorunlarını diyalog ve barışçıl yollarla çözen ülkelerin yaşadığı gelişmişlik seviyesi de ortadadır. Bu şartlar altında halen tecrit siyasetinde ısrar ve “sınır ötesi operasyon” adı altında yaygınlaştırılmaya çalışılan iktidarcı ve sermaye dostu savaş siyasetine karşı ezilen tüm kimliklerin ve doğanın yaşam politikasını savunuyoruz, savunmaya da devam edeceğiz.

12 Haziran’da tecrit siyasetine karşı özgürlüğü savunmak için Gemlik’e yürüyoruz

Sonuç olarak 23 yıldır İmralı Cezaevi’nde ağır tecrit koşulları altında tutulan Sayın Abdullah Öcalan’dan kardeşi Mehmet Öcalan ile yaptığı 25 Mart 2021 tarihli son görüşmeden bugüne haber alınamamaktadır ve bu durumu kaygıyla karşıladığımızı, kabul etmediğimizi ve etmeyeceğimizi defaten yineliyoruz. Bu kaygı ve itirazımızı dile getirmek amacıyla 12 Haziran günü “Tecrit Siyasetine Karşı Özgürlüğü Savunmak İçin Gemlik’e Yürüyoruz!” şiarıyla bir yürüyüş gerçekleştiriyoruz. Tüm duyarlı çevreleri, dost güçleri ve demokratik kamuoyunu Gemlik’e yapacağımız yürüyüşe destek vermeye çağırıyoruz. 

Ortak açıklamadan sonra söz alan Parti Sözcümüz Ebru Günay şunları söyledi:

Demokratik bir Türkiye’nin ve Orta Doğu’da barışın gelişmesi için ilk yapılması gereken tecridin kaldırılmasıdır

Bizi yalnız bırakmayan tüm kurum temsilcilerine hoş geldiniz diyorum. Tecrit sistemi hayatın her alanında yaşanan, İmralı’dan başlayarak Türkiye’nin her mahallesinde uygulanan bir yönetme sistemine dönüştü. Bunun en büyük bedelini sayın Öcalan ile birlikte diğer tutsaklar ve bütün tutsaklar yaşıyor. Bu tecridin kabul edilemez olduğunu başlarken ifade etmek isterim. HDP olarak bir çok kez ifade ettik. Bir kez daha ifade etmek isterim, İmralı tecrit sistemin dağıtılması Sayın Öcalan üzerindeki mutlak tecridin kaldırılması Türkiye’de demokrasinin olmazsa olmazıdır. Demokratik bir Türkiye’nin gelişmesi Orta Doğu’da barışın gelişmesi için ilk yapılması gereken tecridin kaldırılması ve Sayın Öcalan'ın ailesiyle avukatlarıyla bağımsız heyetlerle objektif koşullarda temasının sağlanmasıdır. 12 Haziran’da yapacağımız yürüyüş bu görüşmelerin başlaması için önemli bir adım.

Halkların bir arada, eşit, sömürüsüz yaşayabilmesi için tecridin bitmesi gerekiyor

İmralı tecrit sistemi, AKP ve MHP’nin faşizmini, savaş politikalarını besleyen temel alanlardan biridir. Türkiye’nin geleceği, halkların bir arada, eşit, sömürüsüz bir şekilde yaşayabilmesi için Türkiye’deki tecrit politikalarının bir an önce bitmesi gerekiyor. Türkiye’nin geleceği için bütün uluslararası kuruluşlara, STK’lara, kadınlara, gençlere bulundukları her alanda tecrit karşıtı mücadeleyi büyütmeye davet ediyorum. Duyarlılık çağrısı yapıyorum. Tecrit demek tek adam rejiminin derinleşmesi, farklılıkların yok edilmesi, kadınların katledilmesi, gençlerin geleceksizleştirilmesi demek. Tecrit, savaş politikalarında milyonlarca insanın yurtsuzlaşması demektir. Bizler DTK, HDK, TUHADFED, DBP ve TJA öncülüğünde kurumlar olarak tecridin sona ermesi için Gemlik’e yürüyeceğiz. HDP olarak bu yürüyüşe destek verdiğimizi, bu etkinliğin güçlü geçmesi için çalışacağımızı ifade etmek istiyorum.

Bütün Türkiye halklarını, kadınları, gençleri, derdi demokratikleşme olan herkesi 12 Haziran’da tecrit siyasetine karşı özgürlüğü savunmak için yürüyüşe katılmaya çağırıyorum. Demokratik bir gelecek için, özgür bir Orta Doğu için hep birlikte yüzümüzü Gemlik’e dönerek bu mücadeleyi büyütmenin, tecridi kaldırmanın zamanı. Zaman özgürlük zamanı. 

Hevserokê Giştî yê TUHAD-FED’ê Zekî Baran wiha axivî: 

Hemû tiştê ku hewceyî gotinê bûn hat ziman. Gotina dawî em di wê baweriyê de ne, mirov li ku windakiribe lazim e li wir bigere. Îro sedema hemû qeyranên vê civakê tecrîd e. Bi taybetî gelê Kurd, dostên gelê Kurd, kesên ku dibêjin em rewşembîr in civaknas in divê guh bidin vê bangewaziyê. Divê demildest bikevin nav helwdanê. Ev çalakî divê bibe sedema azadiya Birêz Ocalan û azadiya civakê. 

1 Haziran 2022