Merkez Yürütme Kurulumuzun açıklaması:

Uluslararası komplonun üzerinden 16 yıl geçti. Kürt halkının siyasi önder olarak kabul ettiği Sayın Abdullah Öcalan, 15 Şubat 1999 tarihinden bu yana İmralı Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde, uluslararası hukuk ve uluslararası sözleşmelerin çiğnendiği koşullarda tutuluyor. Dünyanın farklı ülkelerinde ve Türkiye’de her yıl 15 Şubat’ta gerçekleştirilen eylem ve etkinliklerle bu duruma dikkat çekiliyor, uluslararası komplo mahkum ediliyor ve Sayın Öcalan’ın özgürlüğüne kavuşmasının önemine vurgu yapılıyor.

Sayın Öcalan, Kürt sorununu karşılıklı diyalog ve müzakereyle çözmek isteyen; bu sorunu Türkiye’nin demokratikleşmesi sorunu olarak değerlendiren; Kürt halkının eşit haklara sahip olmasının ve halklarımızın barış içinde, kardeşçe yaşamasının önündeki engellerin kaldırılması için çabalayan bir kişi olarak hükümet ve devlet heyetleri ile görüşüyor. 16 yıldır tecrit koşullarında yaşayan Sayın Öcalan’ın Kürt sorununun demokratik siyasi çözümünde en önemli isim olduğu artık AKP Hükümeti ve devlet kurumları tarafından da kabul ediliyor.

Ancak diğer yandan 10 milyonu aşan sayıda imzanın toplandığı ‘‘Öcalan’a Özgürlük’’ kampanyasını yürüten, aralarında belediye eşbaşkanları, il eşbaşkanları ve siyasetçilerin de bulunduğu insanlar gözaltına alınıyor. Bu operasyonlarla bir halkın iradesi bastırılmaya ve sindirilmeye çalışılıyor. Bu yetmiyormuş gibi, KCK adlı davalarda Kürt halkının seçilmiş temsilcilerine, parti yöneticilerine cezalar yağdırılıyor. Yargıtay bu davalara öncelik vererek, hızla onama kararları alıyor. Hasta tutuklular halen cezaevinde tutuluyor, tahliyeleri engelleniyor.

Bugün tüm Türkiye’nin dikkatle izlediği ve olumlu sonuçlanması için destek sunduğu İmralı görüşmelerinden kamuoyunun beklentisi, barış, müzakere ve çözüm sürecinin pratik adımlarla ilerlemesi yönündedir. Hükümet ne yazık ki, yeni adımlar atmak yerine halen ayak sürüyor, yapılması gerekenleri yerine getirmekten uzak bir pratik sergiliyor.

Uluslararası komplonun 17. yılına girerken, artık kan ve gözyaşının dindiği, eşitliğin, özgürlüğün ve kardeşliğin egemen olduğu bir ülkede yaşama isteğimizi bir kez daha vurguluyoruz.

İmralı’da müzakerelerin acilen başlatılarak, ‘Barış ve Demokratik Müzakere Taslağı’nın karşılıklı değerlendirilmesi, çözümün ilk adımı olacaktır. Süreci yavaşlatan her tutum ise belirsizliğin ve kaygıların artmasının, sürece olan güvenin biraz daha azalmasının nedeni olacaktır.

HDP Merkez Yürütme Kurulu
14 Şubat 2015