Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş Mersin mitingimizde konuştu. Partimize yönelik saldırılara en iyi kardeşlik duygusunu besleyerek karşılık verilebileceğini belirten Demirtaş yaklaşan seçimlerden en büyük kazancımızın barış olacağını ifade etti.

Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş, yoğun ilgiyle karşılandığı Mersin mitingimizde halka seslendi. Sözlerine, sabah saatlerinde Adana ve Mersin il örgütlerimize yapılan bombalı saldırıyı kınayarak başlayan Demirtaş halkı provokasyona karşı uyardı. Demirtaş, partimize yönelik saldırılara ilişkin şunları söyledi:

“Aslında seçim kampanyası daha başlamadan, daha bizler alanlara çıkmadan bu tür tehlikelere, bu tür tehditlere dikkat çekmiştik. Öncelikle, bugüne kadar 66 yerde partimize dönük çirkince saldırırlar yapıldı. Fakat Ağrı’da Diyadin’de büyük bir provokasyon yapmak istediler. Ağrı’da Diyadin’de bu ülkenin çocuklarını, askerleri, her biri bizim kardeşimiz, arasında Mersinli var, Karadenizli, Trakyalı var, Ardahanlı var Konyalı var, her birini ölüme sürdüler ve mümkünse Türkiye’nin her bölgesine cenaze göndermek istediler. Amaçladıkları şey, büyük bir şiddet ortamı yaratarak, büyük bir öfke dalgası yaratarak HDP’nin çalışmalarının önünü kesmekti. Orada maalesef ki üç insan yaşamını yitirdi, yaralılar oldu. Ama o provokasyon girişiminden amaçladıkları şeyi elde edemediler."

“Bugün de Mersin ve Adana’da, öylesine bir zaman ve öylesine yerler seçilmiş ki, Allah korusun, adaylarımızın ve parti üst düzey yöneticilerimizin cenazelerini çıkartmak istediler oradan. Bugünkü saldırılar büyük bir katliam girişimiydi. Çünkü her sabah il teşkilatlarımızda seçim koordinasyon toplantıları var. Bütün adaylarımız ve parti üst düzey yöneticilerimiz her sabah o saatte o odalarda toplantı yapıyorlar.”

“Allah korudu diyorum, sadece Allah korudu. Bugün Adana ve Mersin’den çok sayıda cenaze çıkmadı. Hedefleri buydu. Yani Türkü Kürde, Kürdü Türke düşman edebilmek. Sokaklarda öfkeyi, sokaklarda korkuyu hakim kılabilmek için çirkince, aşağılık bir operasyona giriştiler.”

Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş partililerimizi, yaşanan provokasyon ve saldırılara karşı kardeşlik duygusuyla mücadele etmeye çağırdı:

“Meydan meydan gezip anlatmaya çalışıyoruz. Bütün HDP milletvekili adaylarımız, yöneticilerimiz anlatmaya çalışıyoruz. 7 Haziran, bu ülkenin son günü değil, 8 Haziran’da da beraber yaşamaya devam edeceğiz, yüz yüze bakacağız. Mersin’de de 81 vilayette de yüz yüze yaşayacağız. Yapmak istedikleri şey, birbirinize öfke duyun, birbirinizden nefret edin diye açıkça katliam girişimleridir. Buna karşı durmanın yolu nedir? Bu provokasyonu boşa çıkartmanın yolu şudur: Sokakta bir AKP’li, CHPli, MHP’li ya da başka bir partili gördüğünüzde kendisine öfke dolu bir bakış bile atmayacaksınız, sevgiyle bakacaksınız, kardeşlik duygusuyla bakacaksınız ki bu provokasyon boşa çıksın. Çünkü hiçbiri bizim düşmanımız değil. AKP’ye, CHP’ye, MHP’ye oy atıyor diye bu provokasyonların bir parçası değil.”


Bize Adana ve Mersin saldırıları üzerinden mesaj gönderene de sesleniyorum. Aldık mesajını, mesajın ulaştı bize. Sana cevabımız şudur: Seni halen Başkan yaptırmayacağız!

En büyük kazanımımız barış olacak

Barışın seçim yarışından kıymetli olduğuna vurgu yapan Demirtaş, “Bizim en büyük kazanımımız barış olacak. Diyorum ya, sandıktan, koltuktan kıymetlidir, milletvekilliğinden kıymetlidir bu ülkenin barışı. Benin canımdan kıymetlidir bu ülkenin barışı, koruyacağız. İnatla, ısrarla, meydan meydan dolaşıp ülkedeki barış duygusunu çoğaltacağız. Bize düşen budur” dedi.

Demirtaş, Türkiye halklarının sesimize kulak verip, HDP’yi daha güçlü bir şekilde parlamentoya göndermesi durumunda bu tür alçakça girişimlerin artık mümkün olamayacağını belirtti. Ardından Demirtaş Mersinlilere şöyle seslendi: “Provokasyonun tutmadığının ve tutmayacağının, bu mayanın tutmayacağının sembolüdür bu meydan.”

“Sizlerden ricamdır, asla bir insanın kimliğinden dolayı, Kürttür, Türktür, Alevidir, Araptır, Alevidir, Sünnidir, Ermenidir, başı açıktır, kapalıdır, ayrım yapmayacağız, yapmayacaksınız. Elinden tutacağız, sarılacaksınız, bunların inadına ‘Kardeşiz’ diyeceksiniz.”

“Öyle yalanla, iftirayla, korkutarak, provokasyonla oy toplamaya çalışanlar bu ülkeyi felakete sürükleyenlerdir. İçeride ve dışarıda, Suriye başta olmak üzere ülkede kaos yaratmak için, kendi saltanatlarını koruma hevesiyle çılgınlık yapanlara vereceğimiz cevap barıştır! Biz başka yolun yolcusu olamayız. Barış ve kardeşlik, özgürlük ve demokrasi, eşitlik ve adalet, bu yoldan sapmayacağız, ne yaparlarsa yapsınlar. 7 Haziran’da da 8 Haziran’da da durduğumuz yer bu olacak değerli kardeşlerim.”

Demirtaş Mersin mitingini izleyen halkı ve partilileri miting sonrası dikkatli olmaya çağırdı ve onlardan diğer partilerin seçim çalışmalarını yürekten selamlamalarını, diğer parti çalışanlarına kardeşlik mesajları vermelerini istedi.

Eş Genel Başkanımız, konuşmasının partimize yönelik saldırılara ve izlenen gerilim politikasına ayırdığı bölümü şu sözlerle bitirdi: “Bize Adana ve Mersin saldırıları üzerinden mesaj gönderene de sesleniyorum. Aldık mesajını, mesajın ulaştı bize. Sana cevabımız şudur: Seni halen Başkan yaptırmayacağız!”


Hazinenin anahtarı hırsızlardadır

Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş, halklarımızın yaşadığı toplumsal ve ekonomik sıkıntıların yaşadığımız coğrafyadan kaynaklanmadığına dikkat çekerek partimizin proje ve çözüm önerilerini açıkladı:

“Akdeniz’in, Mersin’in ağır yükünü omuzlarında taşıyanlar, sizler, çalışan üreten emekçiler, tarlada, bağda, bahçede, fabrikada, atölyede, tersanelerde, inşaatlarda, alınteriyle helal lokma yiyenler, bu ülkenin tüm zulmünü, cefasını çekip, üstüne bir de hakarete uğrayanlar, taşeron işçiler, asgari ücretliler, işsiz kardeşlerim, yani ülkenin en yoksul kesimi, ama ülkenin yüzde yetmişiyle en kalabalık nüfusu, sizler eğer ‘Bu gidişat iyi değil’ diyorsanız, esnaf olarak ‘Siftah yapmadan dükkanı kapatıyoruz’ diyorsanız, çiftçi olarak ‘Ektiğimiz tohumun, attığımız gübrenin bile karşılığını alamıyoruz’ diyorsanız, hayvancılıkla uğraşanlar, ‘Verdiğimiz yemin parasını alamıyoruz’ diyorsanız, işte siz bütün bu yoksulluğu fakir bir ülkede yaşadığınız için çekmiyorsunuz. Dünyanın en zengin coğrafyalarından birinde yaşıyoruz. Yeryüzünde bu kadar olanağa sahip muazzam bir zenginlik coğrafyası nadiren vardır. Kültürümüzle, çok kültürlülüğümüz, çok dilliliğimizle, çoğulcu bir toplum olarak, Anadolu’nun, Mezopotamya’nın kadim halkları olarak dünyada böyle zengin ülkeler çok azdır. Ama ne yazık ki, bu hazinenin üzerinde bir yoksullar ordusuna dönüştük. Çünkü değerli kardeşlerim, hazinenin anahtarı hırsızlardadır. O yüzden yüzden yoksuluz, o yüzden işsiziz, o yüzden aç, perişanız.”

“Bunun bir çözümü var elbet. Öncelikle, ezilenden yana bir ekonomik sistem kurmalıyız. Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi almalıyız. Esnafın, çiftçinin üstündeki vergi yükünü azaltmalıyız. Üreticinin üzerinden vergi yükünü almalıyız, çiftçinin mazot, gübre yükünü kaldırmalıyız. Özellikle kent merkezlerine yapılan AVM’ler, küçük esnafın belini kırıyor. Onların tamamının şehir dışında olması lazım.”


HDP’nin bu ülkeye en büyük vaadi, yeni bir özgürlükçü anayasa ve kalıcı bir barıştır.

Bu ülke fakir fukara ülkesi olmak zorunda değil

“Buradaki konfeksiyon, buradaki kasap, buradaki terzi, buradaki tamirci, beyaz eşyacı ekmek yemeyecek mi, ne yapacaklar? Onlar iş yapabilmek için sizin cebinizdeki paraya ihtiyaç duyarlar. Sizin cebinizde para olmazsa onlardan alışveriş yapamazsınız. Alışveriş yapamazsanız çiftçi kazanamaz, üretici kazanamaz. İşte biz sizin cebiniz bu ülkede artık para görmeli diyoruz. Asgari ücret en az ayda 1800 TL olmalı, emeklilerin aylığı en az 1800 TL olmalı. Bu da yeterlidir demiyoruz. Bu da sizler açısından yetersiz elbet. Ama istihdamı artırarak, üretime dayalı sağlıklı bir ekonomik büyümeyi bu ülkede yaratarak her birinize iş sağlayabiliriz. İşsiz hiçbir gencimiz kalmayacak. Çünkü biz Arabistan’ın, Kuveyt’in, Katar’ın şeyhlerine güvenerek iktidara gelmiyoruz. Onların lüks uçaklarıyla gelip Türkiye’ye, bankalara, borsalara para yatırıp buradaki bütün parayı, rantı toplayıp götürecek bir ekonomiyi savunmuyoruz. Biz tam da size iş yaratacak yatırımları destekleyeceğiz. Bu ülke fakir fukara ülkesi olmak zorunda değil. Sizlere, genç arkadaşlara iş yaratana kadar, en azından cebinizde yol parası, telefon parası olsun diye 15-25 yaş arası her gence genç yaşam kartı dağıtacağız. Her ay 200 TL otomatik yükleyeceğiz ona.”

“Evde emek üreten kadınlar için devlet kaynaklı sosyal güvenlik ve emeklilik hakkı tanıyacağız. Kadın Bakanlığı ve Gençlik Bakanlığı kuracağız.”

“Engelli kardeşlerim eve mahkum olmayacak. Kamudaki bütün engelli istihdam boşluğunu dolduracağız ve bütün engelli kardeşlerim şehir içi, şehir dışı ulaşımdan ücretsiz yararlanacaklar. Evde onlara hizmet sunacağız, evden alıp, eve bırakacağız.”

“Bütün emekliler şehir içi ulaşımda tümüyle ücretsiz bir şekilde hizmet alacaklar. Evde bakım hizmetlerini, ihtiyaç duyan bütün emeklilere ücretsiz vereceğiz. Ve bütün bunları yapabilmek için yeni bir anayasaya, yeni bir anayasayla birlikte barışa, istikrara ihtiyacımız var.”

“HDP’nin bu ülkeye en büyük vaadi, yeni bir özgürlükçü anayasa ve kalıcı bir barıştır. Bunları birer vaat olarak da ifade etmiyoruz. Size yardımdan, size sadakadan söz etmiyoruz. Hakkınızı, elinizden alınan, gasp edilen hakkınızı iade edeceğiz. Bunlar sizin asgari hakkınızdır. Siz çalışıp siz üretiyorsunuz. Bu ülkenin zevkini biraz da siz tatmalısınız. Ömür billah tatil yapamayacağınız 5 yıldızlı otellerin bulaşıklarını yıkayıp inşaatlarını yıkamak zorunda değilsiniz. Bir defa da siz tatil yapacaksınız o otellerde. HDP işte böyle adaletli bir dağılımdan söz ediyor.”


Halkın parasıyla yüzlerce tır silahı Suriye'de tecavüz ordusuna gönderenler bize dinden imandan söz edemezler.


IŞİD AKP’den yüz buluyor

HDP’ye oy verenlerin 7 Haziran akşamı “İyi ki oy vermişim, iyi ki bu parti meclise gitmiş” diyeceğini belirten Demirtaş, HDP sayesinde Türkiye’nin o akşam huzurlu bir şekilde uyuyacağını belirtti. Demirtaş, AKP’nin Suriye’de ortaya çıkan durumdan sorumluluğuna işaret ederek ve Hükümetin Suriye politikasının Türkiye’nin toplumsal barışına yönelik doğurduğu tehlikelerin de üzerinde durdu: 
“Suriye’deki durumu izliyorsunuz. İçler acısı. Durumun ne zaman düzeleceğine dair hiç bir umut yok. AKP iktidarı Suriye'de savaşı kışkırtmak üzerine bir politika izliyor. Eğer ki seçimden güçlü çıkarlarsa ülkeyi Suriye bataklığına sürükleyecekler.”

“Bugün ülkemizde hala sağduyu hakimse, ülke Suriye'ye dönmüyorsa sizlerin, HDP’nin barış mesajları sayesindedir. Çünkü bunların diliyle, bunların söylemleriyle, kışkırtıcı, ötekileştirici, düşmanlaştırıcı politikalarıyla üç günde Suriye’ye dönerdik. Bir an önce Suriye’ye girmek için o kadar hevesliler ki…”

“IŞİD şu anda dünyanın en barbar örgütü, tecavüz çetesi. IŞİD şu anda Suriye'nin ve Irak'ın içlerinde ilerliyor. Mersin’de, Adana’da, Hatay'da, Antep ve Urfa’da yaşayan kardeşlerim Suriye'deki savaşın acısını daha yakından görüyorlar. IŞİD oralarda güçlendikçe gözünü Türkiye’ye dikecek. Ve inanın ki HDP olmazsa, HDP'nin şu halkları bir arada tutan, bütün kimlikleri, inançları eşit kardeşlik, yurttaşlık temelinde bir arada tutan şu politikası olmazsa IŞİD barbarları Adana’da, Mersin’de, Antep’te, Hatay’da cirit atacaklar. O kadar özgüvenleri var. Yüzü nereden buluyorlar yüzü? Bunlardan buluyorlar işte.”

“Bakın HDP'ye söylemediklerini bırakmıyorlar. Ülkenin Cumhurbaşkanı HDP’yi terör örgütü ilan ediyor, IŞİD’e laf söyleyemiyor. Barbar tecavüz örgütüne laf söyleyemiyor. Ağzından IŞİD'i eleştiren üç tane cümle duyamazsınız. IŞİD'in işbirlikçisi, terör ve barbarlık, tecavüz çetesinin işbirlikçisi olanlar bize insanlık dersi veremezler, demokrasi dersi veremezler. Halkın parasıyla yüzlerce tır silahı Suriye'de tecavüz ordusuna gönderenler bize dinden imandan söz edemezler. Bunların hesabını vermek zorundalar.”

“O nedenle HDP'den ürküyorlar. Çünkü HDP güçlenirse, çaldıklarının çırptıklarının, işledikleri suçların hepsinin hesabının sorulması vakti gelecek. Ha, şunu da söyliyim, Mısır’da Mursi gibi yaparlar diyor. Hayır, korkma. Bu ülkede kimse bir daha idamı tartışamaz. Çünkü ülkenin HDP’si var, HDP’si. HDP senin hakkını da korur, merak etme.”


‘Ben olsaydım asardım, ben olsaydım idam getirirdim’ diyen sensin, idama karşı olan biziz.

Senden en fazla hesabı da biz sorarız

Eş Genel Başkan, Mısır’ın devrik lideri Mursi hakkında verilen idam kararını eleştirerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın idam yanlısı açıklamalarını hatırlattı ve partimizin idam cezasına karşı net duruşunu ifade etti.

“Bugün Mısır'da HDP gibi bir parti olsaydı en fazla Mursi ve arkadaşlarına idam dayatanlara karşı Mursi'nin yanında Mısır HDP'si olurdu. Biz bugün bütün zalimlere karşı mazlumların yanındayız. Mursi'nin, seçilmiş bir Cumhurbaşkanının darbe yönetimiyle birlikte teslim alınmasını kınıyoruz. İdam cezası verilmesini kınıyoruz. Uluslararası kamuoyu derhal harekete geçmeli, Mısır'daki idamlar durdurulmalıdır. Bizler de HDP'liler olarak sessiz kalmayacağız. Mısır’da yapılmak istenen şey, yüzlerce yıl daha çatışmayı körükleme girişimleridir.”

“Dikkatli olmak zorundayız Değerli Kardeşlerim. Ülkemizde işlenen suçların hesabını elbette soracağız. Ama unutma, ‘Bugün kefenimi elime aldım, beni de idam etmek istiyorlar’ diyenler, idamı en çok siz savunuyorsunuz, biz değil. En çok ‘Ben olsaydım asardım, ben olsaydım idam getirirdim’ diyen sensin, idama karşı olan biziz. Bu ülkede idam tartışmasına asla izin vermeyiz. Darbe tartışmasına, darbe girişimine asla izin vermeyiz, müsamaha göstermeyiz. Velev ki sen gece gündüz alanlarda bize hakaret etsen de, her yerde bize küfürler yağdırsan da biz senin hakkını savunuruz. Mazlumdan, haksızlığa uğrayandan yana oluruz, idama her yerde karşı oluruz. Bunu merak etme. Ama iş hesap sormaya gelince senden en fazla hesabı da biz sorarız. Oradan da kaçışın, kurtuluşun yoktur, onu da bilesin.”


Saraydan izinsiz Bakanlarını toplayamayan biri ülkeyi nasıl yönetecek?

Dikta rejimi heveslilerinin önüne geçeceğiz

Türkiye toplumunun renkliliğine vurgu yapan Demirtaş, diktatörlük heveslilerinin bu tabloyu bozmasına izin vermeyeceğimizi şu sözleriyle ifade etti:

“Mersin meydanında bir araya gelen Arap Alevisi, Sünnisi, Türkü, Kürdü, Mersin'in bütün renkleri, Türkiye fotoğrafı böylesine renklidir işte. Bu renkli fotoğrafı bozmadan, ülkemizin her yerinde demokrasi ve eşitlik duygusuyla birliğimizi daha da güçlendireceğiz. Kendi partilerini dikta rejimine hazırlayanların önüne geçeceğiz. Dikta rejimi heveslilerinin önüne geçeceğiz.”

“Özellikle de meydan meydan dolaşıp HDP'yi hedef gösteren ve kendini Başbakan zanneden AKP'nin Genel Başkanı, bak senin de hakkını en çok biz savunuyoruz. Merak ediyorum, Davutoğlu'nun partisi tekrar birinci olsa, kendisi de Başbakan olsa, Başbakanlık yapabilecek mi? Bak bugüne kadar yapamadı. Bakanlar Kurulu'nu toplayamıyor. Saraydan izinsiz Bakanlarını toplayamayan biri ülkeyi nasıl yönetecek?”


O sandık gelecek, meydana kurulacak. O sandık açılacak ve sizin iktidarınızın sonu gelecek. Söz verdik halkımıza, bütün Türkiye'ye söz verdik, barışı, demokrasiyi ille de o sandıktan çıkaracağız.


7 Haziran'dan korktuğunuz kadar hiç kimseden korkmuyorsunuz

“Bizler demokratik parlamenter sistemin güçlenmesi için yeni bir anayasayı savunuyoruz. Başkanlık rejimi adı altında ülkeye dikta dayatılmasına izin vermemek için halkımızdan halklarımızdan destek istiyoruz. Ve sizler çalıştıkça, sizler ürettikçe, sizler gece gündüz meydanlarda, alanlarda HDP'nin barış mesajını bütün ülkeye dağıttıkça, yaydıkça bu dediklerimiz gerçek olacak. Tek bir oyun bile çok kıymeti vardır, heba olmamalıdır. Sizler sandıklara neşeyle coşkuyla gitmelisiniz, başkalarını ikna etmek için çaba sarfetmelisiniz. Aynı zamanda sandıklara da sahip çıkmalısınız. Adaylarımızın etrafında Mersin'in bütün emekçilerini, bütün kimliklerini tek yürek olmalısınız. Onlarla önümüzdeki üç hafta boyunca aynı tempoda, moral bozmadan, bu provokasyonlara da pirim vermeden, neşeli bir seçim kampanyası yönetmelisiniz. Çünkü 7 Haziran akşamı Türkiye’de düğün var, bayram var, HDP’nin zaferi var inşallah!”

“Asla ama asla ilkelerimizden, duruşumuzdan taviz vermeyeceğiz. Rakiplerimize, dostlarımıza ülkenin nasıl yönetilmesi gerektiğini projelerimizle, seçim beyannamemizle anlata anlata kampanyamızı tamamlayacağız.”

“Türkiye'de siyaset yapmanın bedeli vardır. Benim bütün arkadaşlarıma hem vasiyetim hem nasihatimdir: Bu gemi varacağı yere gidecek. Allah'ın verdiği bir candır, O emrederse geri alır. Ama O'nun önünden başka da dizimiz toprağa değmez. Asla kula kulluk etmeyiz, bir canımız varsa halkımıza feda olsun, Hakk’ın yolunda feda olsun deriz. Bizi korkutmaya çalışanlara vereceğimiz mesaj budur. Kusura bakmayın, korku arıyorsanız aynaya bakın. 7 Haziran'dan korktuğunuz kadar hiç kimseden korkmuyorsunuz, ama korkunun da ecele faydası yok. O sandık gelecek, meydana kurulacak. O sandık açılacak ve sizin iktidarınızın sonu gelecek. Söz verdik halkımıza, bütün Türkiye'ye söz verdik, barışı, demokrasiyi ille de o sandıktan çıkaracağız.”

Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş konuşmasının sonunda mitinge katılanları şöyle selamladı: “Hepinize bu Mersin'in sıcaklığıyla, halkların yüreğindeki bu kardeşlik duygusuyla, yürekten sevgilerimi selamlarımı sunuyorum.”