8 Martta kadın isyanı: İktidarın gitme zamanı gelmiştir, gönderecek olan kadınlardır

Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan Van’da 8 Mart mitingimizde konuştu:

8 Mart vesilesiyle Türkiye’nin dört bir tarafında alanlara çıkan kadınlar bir kez daha eşitlik, özgürlük taleplerini dile getirdi. Kadın Meclisimiz, "Birlikte değiştireceğiz, şimdi kadın zamanı”, “Em ê bi hev re biguherînin, dem dema jinan e!” sloganıyla etkinliklerin tamamında en güçlü şekilde yer aldı. Diyarbakır, Van, Şırnak, Batman, Dersim, Hakkari, Mardin, Siirt, Bingöl, Muş, Iğdır, Ağrı, Erzurum, Antep, Samsun başta olmak üzere Kürdistan ve Türkiye’nin dört bir tarafında gerçekleşen etkinliklere kadınlar taleplerini içeren döviz ve pankartlarla, ulusal ve rengarenk kıyafetleriyle katıldı. Kadın Meclisimiz akşam da İstanbul, Ankara, Mersin, Adana, Eskişehir, Bursa, İzmir, Kocaeli’nde gerçekleşecek olan gece yürüyüşlerinde yerini alacak.

Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan Van’da, Kadın Meclisi Sözcümüz Ayşe Acar Başaran Diyarbakır'da, Parti Sözcümüz Ebru Günay Siirt’te, Grup Başkanvekilimiz Meral Danış Beştaş ise Şırnak’taki kutlamalara katıldı. Buldan ve Başaran’ın 8 Mart mitinglerinde  yaptığı konuşmalar şöyle:

Pervin Buldan: Sadece bugün değil her gün kadınlar günü olmak zorundadır

Gelê me yê hêja, dayikên bi rûmet, jinên bi rûmet, hûn bi xêr hatine. Îro roja me ye, îro 8’ê Adarê ye, 8’ê Adarê li me jinan pîroz be. Sevgili kadınlar, sevgili anneler, sevgili yoldaşlarım, bugün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü. Hepinizin kadınlar gününü yürekten kutluyorum. Sadece bugün değil, her gün, her saat, her dakika kadınlar günü olmak zorundadır. Çünkü bizler bugünlere kolay gelmedik. Kadınlar olarak bir araya gelip ellerimizi birleştirdiğimiz gündür bu gün. Haklarımızı haykırdığımız gündür bugün, kadınlar olarak eşitlik, adalet temsiliyetini haykırdığımız ve adaleti istediğimiz gündür bu gün. Kadınlara yönelik her türlü şiddeti, her türlü baskıyı, sömürüyü lanetlediğimiz ve kınadığımız gündür bu gün. Erkek yargıya, haklarımızı gasp edenlere, ülkeyi bu duruma getirenlere, zamlara, yoksulluğa, enflasyona, hayır dediğimiz, karşı çıktığımız, itiraz ettiğimiz gündür bu gün sevgili kadınlar.

8 Mart’ı Deniz Poyraz ve Garibe Gezer’e adadık, mücadelesini sürdüreceğiz

Aynı zamanda haklarımızı elde ettiğimiz için zılgıtlarımızla, halaylarımızla, horonlarımızla bir araya geldiğimiz gündür bu gün sevgili kadınlar. Bir kez daha hepinizin 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutluyorum. Yüreği burada olan, buraya gelemeyen, iş yerinde çalışmak zorunda kalan, fabrikalarda, tarlalarda işlerinin başında emek veren, bedel ödeyen milyonlarca kadını buradan bir kez daha sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Cezaevlerinde rehine olarak tutulan sevgili Figen Yüksekdağ’a, sevgili Gültan Kışanak’a Aysel Tuğluk’a, Ayla Akat Ata’ya, ismini sayamadığımız yüzlerce kadın arkadaşımıza, sizin Van’ın il eş başkanlığını yapan bugün haksız ve hukuksuz şekilde cezaevinde olan Yadigar Karabulat’a buradan sevgilerimi, saygılarımı gönderiyorum, Bedia Özgökçe’ye sevgilerimi, saygılarımı gönderiyorum. Sevgili kadınlar, hak arayan annelerimize, Cumartesi Anneleri’ne, Barış Anneleri’ne, Emine Şenyaşar’a, Gülistan Doku’nun annesine, hak arayan, adalet arayan her gün çocukları için meydanlarda olan annelerimize buradan sevgilerimi saygılarımı gönderiyorum. Biliyorsunuz, bu seneki 8 Mart’ımızı Deniz Poyraz’a ve Garibe Gezer’e adadık. Bir kez daha her ikisini de rahmetle, minnetle, sevgiyle anıyorum, onların mücadelesini yaşatacağımıza bir kez daha söz veriyorum.

Kadın mücadelesini sonuna kadar götürmeye kararlıyız

Sevgili kadınlar 30 yıl önce bugünleri hayal edebilir miydik, hayır. 30 yıl önce deselerdi ki kadınlar kendi örgütlülüğünü sağlayacak, kendi meclislerini kuracak kimse inanmazdı. Deselerdi ki kadınlar parlamento gruplarını kuracaklar, buna kimse inanmazdı. Eşitlik temsiliyetini hayata geçireceklerdi deselerdi, kimse inanmazdı. Ama biz bunların hepsini başardık. Bugün Kürt kadınları, Türk kadınları, Alevi, Ermeni, Süryani kadınlar, ezilen yok sayılan milyonlarca kadın bir araya geldik ve kendi örgütlülüğümüzü kurduk, kendi haklarımız için mücadele ediyoruz. Bu mücadeleyi sonuna kadar götürmeye kararlıyız. Peki bunlar yeterli mi? Elbetteki yeterli değil, yolumuz uzun, mücadelemiz uzun, yapacak çok işimiz var. Çünkü bu ülkede hala kadınlar inkar ediliyor, kadınlar haksız yere cezaevinde tutuluyor. Bu ülkede kadınların emeği sömürülüyor ve bu ülkede hala kadınlar şiddet görüyor, baskıya maruz kalıyor, katlediliyor, öldürülüyor. İşte bunun için sevgili kadınlar daha yapacağımız çok iş var. Yolumuz uzun, bu uzun yolda elbette bu mücadeleyi daha da büyütmek, daha fazla örgütlenmek ve bir araya gelmek için kadınların bilinçli bir şekilde bu mücadeleyi sürdürmesi lazım.

Kadınların haklarını güvence altına alacak yeni bir anayasaya ihtiyaç var

Taleplerimiz çok, isteklerimiz çok. Kadınlar olarak bu ülkede Kürt Sorununun demokratik yöntemlerle çözülmesini talep ediyoruz. Çünkü bu ülkede bir sorun var ve bunun sorunun adı Kürt Sorunudur. Çözülmeyen devasa bir sorundur. Kadınların haklarını güvence altına alacak yeni bir anayasaya ihtiyaç var. Bu yeni anayasada kadınların sözünün, renginin, kimliğinin, kültürünün güvence altına alınması için bu mücadeleye devam edeceğiz. Ancak şunu ifade etmek isterim ki; bu ülkeyi yönetenler bırakın kadını, bugün bu ülkede herkesi, toplumu yok sayan bir anlayışa, zihniyete sahipler. Ülkeyi nasıl yönettiklerini biliyoruz. Bu yönetimden en fazla biz kadınlar zarar görüyoruz, mağdur oluyoruz.

Bu iktidarın gitme zamanı gelmiştir, gönderecek olan kadınlardır

Buradaki kadınlara sormak istiyorum. Marketlere gidebiliyor musunuz, pazara gidebiliyor musunuz, alışveriş yapabilir musunuz, hayır. Zamlar bu ülkeyi bugün en fazla kadınlar üzerinden vurmuştur. Bugün bu ülkede en büyük mağduriyeti biz kadınlar yaşıyoruz, çünkü bu ülkeyi yönetenler zamlarıyla, yalanlarıyla, talanlarıyla, hırsızlıklarıyla bu ülkeyi yönetiyorlar. Bizim itirazımız bunadır. Ülkeyi yoksullukla baş başa bıraktılar. Aslında bunun adı bir yoksulluk değil derin bir yoksulluktur. Yani açlıktır, sefalettir ama kendileri şatafat içinde yaşarken, saraylarda yaşarken, yandaşları 5’li maaşlar alırken ülkeyi sarayların penceresinden toz pembe gören bir iktidarla karşı karşıyayız. Peki bu iktidara artık “zamanın doldu, gitme zamanın geldi” demek için sandıkları 4 gözle beklediğimizi buradan ilan edebilir miyiz. Evet, Van’dan bir kez daha diyoruz ki bu iktidarın gitme zamanı gelmiştir, bu iktidarı gönderecek olan biz kadınlarız.

Ukrayna’da da Ortadoğu’da da Türkiye’de de barış

Bu gün sadece elbette ülkemizde değil dünyada yaşananlar da bizleri yakından ilgilendiriyor. Ukrayna'daki savaş, karşı çıktığımız bir savaştır. Biz biliyoruz ki savaşlar önce kadınları, önce çocukları vurur. Her türlü savaşa ve çatışmaya karşı biz kadınlar itirazlarımızı yükseltmeye devam edeceğiz. Hiçbir sorunun savaşla çözüleceğine inanmıyoruz. Bu savaşları çıkaran erkek egemen güçler, kadınları ve çocukları düşünmeden bu savaşların kararlarını veriyorlar. Biz kadınlar her zaman her yerde barışta ısrar ediyor ve bu talebi dile getireceğiz. Sadece Ukrayna’da değil dünyanın neresinde olursa olsun her türlü savaşa ve çatışmalı ortama kadınlar karşıdır. Ukrayna’da da Ortadoğu’da da barış, Suriye'de de Türkiye’de de barış. Çünkü dünyanın toplumsal barışa ihtiyacı var. Kürtlerin, Türkiye’nin barışa ihtiyacı var. Gittiğimiz her yerde barış diyeceğiz, barış diyeceğiz, barış diyeceğiz.

Kadın katilleri ellerini kollarını sallayarak dolaşıyor

Sevgili kadınlar gün geçmiyor ki bu ülkede bu coğrafyada kadınlar şiddete uğramasın, kadınlar katledilmesin, baskıya uğramasın, öldürülmesin. Son bir ayda Türkiye’de tam 26 kadın katledildi. Bunların katilleri cezasızlık politikasından kaynaklı olarak ceza almadılar. Erkekler bu şiddet politikasından beslenerek kadınları katletmeye devam ettiler. Van’da son bir ay içinde tam 4 kadın, erkekler tarafından katledildi. İşte erkek zihniyetin erkek yargısı, erkek iktidar bu ülkede kadınların katledilmesine sebep olan politikalar izliyorlar. Kadın katilleri bu ülkede, kadınların katledilmesine neden olan polikalara devam ediyorlar. Hiçbir kadının katili ceza almıyor, ellerini, kollarını sallayarak buralarda dolaşmaya devam ediyorlar. Biz hukuk önünde her bir kadının, katledilen her bir kadının katilinin cezalandırılması için hukuki ve siyasi mücadelemizi sürdüreceğimize buradan söz veriyoruz.

Bu iktidar hasta tutsakları cezaevinde tutmaya devam ediyor

Sevgili kadın arkadaşlarım, ben eminim ki bu alana gelen her bir kadın arkadaşımın mutlaka ya bir yakını, ya bir evladı, ya bir kardeşi, ya bir akrabası cezaevindedir. Bugün cezaevinde yaşanan hak ihlalleri artık Türkiye’nin demokrasisine, geleceğine vurulan kara bir tablodur. Bu kara tablo içinde hasta tutsaklar başta olmak üzere cezaevlerinde binlerce insan hak ihlalleriyle karşı karşıyadır. Sebepsiz, haksız yere binlerce insanın cezaevlerinde tutulduğunu çok iyi biliyoruz. Hasta tutsakların bugün ölümle pençeleşen artık kendi yaşamlarını tek başına idame ettiremeyen binlerce hasta tutuklunun tahliye edilmesine karşı bu iktidar ne yazık ki onları cezaeinde tutmaya devam ediyor. Biz HDP olarak, HDP’li kadınlar olarak annelerimizin bu sorununu sonuna kadar takip edeceimizi, Aysel Tuğluk ve diğer hasta tutsakların tahliyesinin gerçekleşmesi için her türlü mücadeleyi sürdüreceğimize söz veriyoruz. Çünkü biliyoruz ki cezaevleri kanayan bir yaradır. Bu yaranın üzerinin kabuk bağlamasını önleyeceğiz ve arkadaşlarımızın tahliyesi için mücadele edeceğiz.

Bu zihniyeti değiştirecek olan kadınların ortak mücadelesidir, ittifakıdır

Biz aynı zamanda bir kadın ittifakı kurduk. Kadın ittifakı kapalı kapılar ardında, dar odalarda kurulmadı, kadın ittifaklarımız bu meydanlarda kuruldu. Bu mücadele ile birlikte büyümeye devam edecek. Bu ülkeyi kurtaracak olan, bu ülkenin zihniyetini değiştirecek olan kadınların ortak mücadelesidir, kadınların ittifakıdır. Bu ittifakın meydanlarda kurulmasını önlemeye karşı, bu meydanları bizlere yasaklayanlara karşı, bugün buraya Van Büyükşehir Belediyesine atanan kayyıma, her gün bir meydanı yasaklayanlara karşı diyoruz ki “bu meydanlar, bu topraklar, bu ülke bizimdir, hiç kimse bizden bunları alamaz” diyoruz. Sizin gasp ettiğiniz belediyelerimiz bir gün mutlaka yine kadınların, HDP’nin eline geçecek, halkın iradesi kimi isterse onun eline geçecek. Öyle bedavadan gelip halkın iradesini hiçe sayarak belediyelerimizi gasp etmek hiçbir zaman kabul etmediğimiz bir şeydir.

Kayyımlara: Bu devran dönecek, siz gideceksiniz, kadınlar gelecek

Dolayısıyla buradaki bütün kayyımlara şunu ifade etmek istiyorum, bu devran dönecek siz gideceksiniz, biz geleceğiz, kadınlar gelecek. Bizler kalıcı, onurlu bir barışı bu ülkeye mutlaka armağan edeceğiz. Yaşanan bütün haksızlıkları ve hukuksuzları sona erdirmek için mücadelemize devam edeceğiz. Yaşanan bütün haksızlıkları ve hukuksuzlukları sona erdirmek için mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu mücadelede kadınların önemli yeri vardır.

Gelecek yüzyıl mutlaka kadınların yüzyılı olacaktır

Bu yüzyıl, çok zorlu bir yüzyıl olarak tarihe geçti. Ama onurlu bir mücadelenin de yüzyılını geride bıraktığımızı ifade etmek istiyorum. Gelecek yüzyıl mutlaka kadınların yüzyılı olacaktır. Bunu buradan bir kez daha ilan ediyorum. Ben konuşmamı çok uzatmayacağım. Hepinizin bir kez daha 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutluyorum. Bugün burada, Van’da bu kadar büyük bir ilginin, bu kadar coşkulu ve kararlı büyük bir kitlenin 8 Mart’ı kutlaması bizleri mutlu etti, gururlandırdı. Şimdi sırada Newroz var. Milyonlarla birlikte Kürtlerin, Türklerin, Alevilerin, Süryanilerin, kadınların ve gençlerin herkesin el ele omuz omuza Newroz halaylarında buluşacağı, böylesine coşkulu ve kararlı geçeceğini biliyoruz ama yine de bu çağrıyı bir kez daha yapıyoruz. Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum, hepinizi yürekten kucaklıyorum.  

Ayşe Acar Başaran: Jinan hezar salan li ser vê axê ji bo azadiyê li ber xwe dane

Jinên Amedê, jinên têkoşer, jinên berxwedêr, hûn hemû ser çavan û ser seran re hatine. Jinên delal, dayikên bi rûmet, hevalên hêja, têkoşîna jinan ji Clarayan heya Sarayan, ji Hevrînan heya Sêvêyan, ji Gultanan heya Fîgen, Aysel, Ayla, Gulser, Semra û Denîzan didome. Tu carî têkoşîna jinan neqediyaye. Jin sed, hezar salan li ser vê axê ji bo azadiyê, ji bo pêşeroja xwe li ber xwe dane. Silav ji jinên ku li berx we didin, jinên ku li Newyorkê, li ber xwe dane, li jinên Rojava ku li hemberî çeteyên DAIŞ’ê li ber xwe dane û jiyaneke nû ava kirine, dibêjin “em li ber xwe didin, têdikoşin.” Silav ji xwişkên femînîst re, silav ji jinên ku di nav 4 dîwarên zindanan de li ber xwe didin. Silav ji Emîne Şenyaşar re. Sibê 9 mehên wê temam dibin û salvegera çalakiya wê ye ku ji bo adaletê li ber xwe dide. Silav li dayikên ji bo nexweşên girtî nobeta edaletê digirin.

Mifteya çareseriyê, deriyê Îmraliyê ye

Hebûna me, piştgiriya me ya bi hev re, girseyiya me wan aciz dike. Îro çawa ku li cîhanê 8’ê Adarê tê pîrozkirin, me biryar girt ku em bi wê coşê 8’ê Adarê pîroz bikin. Lê me dorpêç kirin, dixwazin ku hêza me belav bikin, ku me bi hejmaran têxin vê qadê, lê sekna jinan kir ku ev helwest paş de gav biavejin. Em dibêjin hey bêaqilno, we hîn hêza jinan nas nekiriye. Ey bêaqilino we bi hezaran hevalên me di zindanan de rehîn girtine. Hûn daxwaz dikin ku em paş de gav biavêjin, ka me paş de gav avêt? Em bi hezaran jin li qadan in û em dibêjin em ê sedsalê ava bikin. Me bersiva xwe ji vê qadê da we. Ev wêneyên ku ji vê qadê derketin, wêneyên tecrîdê ne. Tecrîd li ser pêşeroja me ye, li ser hêviya jiyaneke wekhev û azad tecrîdeke giran heye. Îro em hemû li Qada Îstasyonê tecrîdê dibînin. Îro daxwaz dikin ku dengê me tecrîd bikin. Tecrîd li Kurdistanê û Tirkiyeyê bûye rêbazeke rêveberiyê, tecrîd li zindanan bûye rêbazeke îşkenceyê. Bi hezaran hevalên me li zindanan di bin pelên tecrîda giran de ne, desthilatdar dixwazin wan binpê bikin. Em dibêjin li vê axê pirsgirêk heye, çareseriya vê pirsgirêkê jî rebaza çareseriyê jî diyar e. Mifteya çareseriyê deriyê Îmraliyê ye. Em wekî jinên azadîxwaz, aştîxwaz, jinên têkoşer, heya ku ev tecrîda li ser jiyana me bişikê em ê têkoşîna xwe berdewam bikin. Dê heza me tecrîdê bişikîne û dê deriyê Îmraliyê were vekirin.

AKP û MHP neyartiya herî mezin li hemberî girtiyên siyasî dikin

Di zindanan de tecrîdeke giran û êrişeke dijwar li hemberî girtiyên siyasî heye. Di 2021’an de 59 girtiyên siyasî yên nexweş di girtîgehan de jiyana xwe ji dest dan. Her hevalek bi rêbaza hiqûqa neyartiyê re rûbirû mane. Tenê nikaribûn jiyana xwe di girtîgehê de bidomînin. Bes neyartiya vê îktîdarê ya giran nehîşt hevalên me bên berdan û li derve bên dermankirin. Îro jî hevala me Aysel Tugluk ku nexweşa giran ya demansiyê ye, roj bi roj bîra xwe winda dike. Di bîra wê de tişt namîne. Lê îro tifaqa AKP û MHP neyartiya herî mezin li hemberî girtiyên siyasî dimeşîne. Hevala me ya Aysel Tugluk li nexweşxaneya Kocaelî rapora “nikare di girtîgehê de bimîne” heye, lê ATK bi sekneke siyasî hevala me ya Aysel Tugluk hîn rehîn digire.

Em bîra hevala Aysel in

Îro jî hevalên me pê re hevdîtin kirine û silavên germ ên hevala Ayselê ji gelê me re heye. Wek me li vir jî nivîsiye em bîra hevala Aysel in. Hevala Aysel jiyana xwe di têkoşîna jinan de bihurandiye, hevseroka me ya yekemîn e. Ji bo azadiya jinan ji bo çareseriya pirsgirêkan, jiyana xwe danî holê û îro jî bi vê neyartiyê re rûbirû dimîne. Ew dixwazin bi van rêbazan têkoşîna hevalên me bişikînin an jî paş de gav bidin avêtin. Em jî ji vir di kesayetiya Aysel Tugluk de ji hemû nexweşên girtî û jinên girtî re silavên xwe dişînin. Em hevala Ayselê silav dikin; em bîra te ne û heya hemû heval azad bibin dê têkoşîna me berdewan bike.

Dixwazin jiyana jinan teng bikin, em paş de gav navêjin

Neyartî ne tenê li hemberî jinên têkoşêr e. Îro li ser vê axê kîjan jin ji bo jiyana xwe daxwaz bike, bixwaze jiyana xwe saz bike, bi tundiya mêran re rûbirû dimîne. Di navbera 2 mehan de herî kêm 49 jin bi tundiya mêran hatin qetilkirin, 49 jin bi şik jiyana xwe ji dest dane. Em baş dizanin ev tundiya li ser jinan her roj tê zêdekirin û kuştina jinan jî politîk e. Bi sekna tifaqa AKP-MHP û siyaseta ku dimeşînin her roj jiyana jinan teng dikin. Ji me re dibêjin bibin jinên maqûl û meqbûl. Di nav malbatê de cih bigirin. Ji dewletê re îtaetê bikin, ji bo pêşeroja xwe tevnegerin, biryarên xwe negirin. Ger ku hûn tevbigerin an jî bitêkoşin em ê bi destê mêran we qetil bikin. An jî wek dewletê êrişî we bikin û we bikin zindanan. Em her roj dibînin ku dixwazin jiyana jinan teng bikin. Lê îro li Batmanê li Wanê, li Şirnexê li Amedê, li Sêrtê li Dêrsim, Stenbol, Îzmir û Enqereyê, li Tirkiye û Kurdistanê jin derketin kolanan. Ev dem dema azadiya jinan e. Ev sedsal dê bibe sedsala azadiya jinan. Em ne li hemberî mêran, ne jî li hemberî dewletê îtaet nakin. Em ê jiyaneke azad bi pêşengiya jinan ava bikin. Em paş de gav navêjin. Îro sekna jinan li hemberî van tundiyan bersiva herî xurt e.

Dixwazin di kesayeta jinan de civaka Kurd, têkoşîna gelê Kurd têk bibin

Li aliyekî di nav civakê de mêran li hemberî me bi rêxistin dikin, li aliyekî jî dewlet bi şerê taybet êrişî jinên Kurd dike. Mînaka Batmanê di bîra me de ye. Îpek Er, ji aliyê çawişekî pispor ve bi destdirêjiyê re rûbirû ma. Di dawiyê de Îpek er hate kuştin. Garibe Gezer jineke têkoşêr bû, di zindanê de bi destdirêjiyê re rûbirû ma û hate qetilkirin. Gulistan Doku bi salan e winda ye. Li Dêrsimê ku her der bi mobeseyan ve tê têmaşekirin, bi salan e Gulistan Doku winda ye û nayê dîtin. Her roj bi destê polîsan bi destê çawişên pispor li hemberî jinên ciwan yên Kurd şerê taybet tê meşandin. Li Kurdistanê tecawiz wekî rêbazeke şer tê meşandin. Dixwazin di kesayeta jinan de civaka Kurd, têkoşîna gelê Kurd têk bibin. Lê îro û her tim em dibêjin. parastina me ya cewherî ya herî xurt rêxistina me ye. Em ê kolan bi kolan qad bi qad xwe bi rêxistin bikin. Em ê li hemberî şerê taybet van politîkayên qirêj têk bibin.

Em tu carî dev ji van destkeftiyên xwe bernadin, hûn ê herin û em ê li vir bin

Jin bi tundiyê, bi taciz û tecawizê re rûbirû ne, bi qetlîaman re rûbirû ne. Tifaqa AKP-MHP’ê çi dike, êrişî destkeftiyên jinan dike. Dixwaze destkeftiyên jinan tune bike. 20 sal in li ser kar e, heya îro her tim destkeftiyên jinan hedef girtiye. Pergala me ya hevserokatiyê wekî sûc dide nîşandan. Peymana Stenbolê di şevekê de bi îmzeya mêrekî, bi helwesta Erdogan hat betalkirin. Îro jî nîqaşa nefeqeyê dikin. Ev ne lutfa AKP û MHP’ê an jî mêran e. Me bi têkoşîna xwe, bi berxwedanê û berdelên mezin ev bi dest xist. Bi salan hevalên me di zindanan de man. Ji bo ku ev destkeftî werin bidestxistin bi sedan jin bi tundiyê re rûbirû man. Tu kesî bi lutuf neda me. Ji ber wê em li her qadê, li her warî êrişên li hemberî destkeftiyên xwe tînin ziman. Û em gotina xwe ji vir, ji Amedê ji AKP û MHP’ê re dibêjin. Peymana Stenbolê, mafê nefeqeyê, hevserokatî, destkeftiyên jinan e. Em tu carî dev ji van destkeftiyên xwe bernadin, em ê wan biparêzin.

Têkoşîna jinan dê qesra wan li ser serê wan hilweşîne

Hûn ê herin û em ê li vir bin û bi van destkeftiyên xwe bimeşin. Êrişî me dikin bi siyaseta nijadperestî, olperestî û baviksalarî. Ev demeke dirêj e em her roj di bin xizaniyê de tên perçiqandin. Fatûreya herî mezin dîsa ji jinan re tê birîn. Em xizan dibin û ew derdikevin ji qesrên xwe dibêjin bêdeng bimînin. Wan fêm nekiriye, dê têkoşîna jinan qesra wan li ser serê wan hilweşîne û dê pergaleke jinan û pergaleke wekhev ava bike. Îro tifaq tên avakirin, her tifaq li dora maseyekê dicivin û her tifaqek ji bo ciwanan, ji bo jinan dibêjin em ê biryarê bigirin. Di wan tifaqan de jin tunene, fikrên jinan tunene, siyaseta jinan tunene. Dibêjin em ê jiyanekê ji we re ava bikin, hûn ê jî qebûl bikin. Em di 8’ê Adarê de dibêjin, tifaqa jinan, piştgiriya jinan dê vê sedsalê bibe rêbaza çareseriyê. Wê jin bi pêşengiya xwe tifaqa xwe jiyaneka azad û hekhev ava bikin û dê komara demokratîk ava bikin.

Semra Guzel îradeya vî gelî ye, parlementera jinan e

Ez we hemûyan bi dilgermî silav dikim. Îro dê hevala me ya Semra Guzel jî li vir bûya. Em çepikeke xurt ji hevala xwe ya Semra Guzel re dişînin. Semra Guzel parlementera Amedê bû, we piştgirî dayê, we got bila parlamento pirsgirêkên me çareser bike. Lê ev tifaqa dijminahiya jinan, dijminahiya Kurdan dixwaze ku îradeya me ji destê me bistîne. Em dibêjin Semra Guzel îradeya vî gelî ye, parlementera jinan e. Bi tu êrişî ev yek ji holê ranabe. Em cardin jinên ku di girtîgehan de li ber xwe didin, 8’ê Adarê li we tevahiya pîroz dikin. 8’ê Adarê pîroz be. Em ê bi vê coşê bimeşin Newrozê. Serkeftin ji me re.

8 Mart 2022