8 Mart’ı  İzmirden başlattık: 21’inci yüzyılı kadınların yüzyılı yapma iddiamızdan vazgeçmeyeceğiz

Kadın Meclisimiz, 8 Mart etkinliklerini Deniz Poyraz arkadaşımızın katledildiği İzmir’de başlattı. Aralarında Kadın Meclisi Sözcümüz Ayşe Acar Başaran, milletvekillerimiz Serpil Kemalbay ve Dilşat Canbaz, PM üyelerimiz, İzmir İl Kadın Meclisimiz, Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Ayşe Erdem, Deniz Poyraz’ın annesi Fehime Poyraz, İzmir Kadınlar Birlikte Güçlü’nün bulunduğu yüzlerce kadın, Alsancak ÖSYM önünde bir araya geldi. Alkış ve sloganlar eşliğinde açıklamalar yapıldı. 

Milletvekilimiz Serpil Kemalbay, şunları söyledi: 

Ne zaman bir kadın eylemi olsa karşımızda barikatları görüyoruz. Deniz Poyraz yoldaşımız katledilirken buradaki kolluğun hiç biri yoktu bugün Deniz Poyraz'ın sesini yükseltirken bütün kolluğunu buraya yığmışlar, bu tutumu kınıyoruz. Biz kadınların eşitlik, adalet, demokrasi mücadelesini sonuna kadar savunuyoruz.Göreviniz kadınları engellemek değil, Deniz Poyraz'ın katilini yakalamaktır. Kadın mücadelesi asla durmayacak.

Ayşe Acar Başaran: Burada onlarca kamera var, bu yaptığınız demokratik eylemi bastırma yöntemidir. Kişisel telefonlarınızdan çekim yapmanız kişisel hırsınızın dışa vurumudur. Jinên hêja dayikên delal em we hemûyan bi rêzdarî silav dikin. Em îro li bajarê Îzmîrê ku li ber çavên polîsan hevaleke me, hevala me ya Denîz hate qetilkirin, em îro dest bi çalakiyên 8’ê Adarê dikin. Em bi ruhê hevala xwe ya Denîz, em bi hêviyên Denîz Poyraz we hemûyan silav dikin. 

Failên Denîz Poyraz îro jî pêşiya me digirin

Em baş dizanin roja ku hevala me ya Denîz Poyraz bi rêbazeke hovane, bi kiryareke IŞİDvarî hate qetilkirin van polîsan çavên xwe girtin. Winda bûbûn. Ev roj kujer destên xwe hejand, ket hundir û Denîz Poyraz qetil kir, derket derve û birayên wî ew pêşwazî kirin. Birayên wî jê re gotin “navê te çiye birayê min.” Kujer, faîl pêşwazî kirin û ew hembêz kirin. Di dadgehê de jî hembêzkirin, parastin û piştgiriya xwe nîşan dan. Bi rojan rayedaran daxuyanî nedan, 24 saet şûnde gotin kesekî ev komkujî pêk aniye. Em baş dizanin, kîjan hêz li pişt vê kiryarê bûne îro xwe nîşan didin. Îro yên ku li vir dengê Denîz Poyrazê qut dikin, alîkarên faîl in. Em vê baş dizanin. Em ji vir cardin dubare dibêjin, ku êrişên we, kiryarên we, tecrîda ku hun li hemberî me bi kar tînin, tu siyaseta we ya qirêj dê bi me paş de gav nede avêtin. Me tu car li hemberî desthilatdaran paş de gav neavêt. Tu car jinan li hemberî faşîstan paş de gav neavêtine, tu car jin li hemberî tundiyê bêdeng nemane. Hesab dê were stendin, dê jin hesaba Denîz Poyraz bipirsin, dê kiryar bên darizandin û wê ceza bistînin. Îro nebe sibê. Bila kes pişta xwe bi qesran ve girê nede. Dê ew qesr bi hêz û têkoşîna jinan hilweşe. 

İzmir il binamıza giren katil bugün buradaki barikatlarla karşılaşmadı

HDP Kadın Meclisi olarak “Birlikte değiştireceğiz, şimdi kadın zamanı” diyerek 8 Mart’ın startını İzmir’de verdik. İzmir’in bizim açımızdan önemi var. İktidarın yarattığı nefret politikaları sonucu güç alan bir katilin parti binamıza girerek Deniz Poyraz yoldaşımızı katlettiği şehir. Bu yıl 8 Mart’ı Deniz Poyraz ve cezaevinde işkenceye maruz kalarak en nihayetinde katledilen Garibe Gezer yoldaşımıza atfettik. İzmir il binamıza giren katil bugün buradaki barikatlarla karşılaşmadı, katil defalarca emniyetle görüştü ama takibi yapılmadı, uzun bir süre il binamızda durdu. Deniz’i katlettikten sonra ona işkence uyguladı, yetmedi kadın arkadaşlarımızın fotoğraflarına kurşun yağdırdı ama kolluk yoktu ortada. Kolluk kapıda aşağıda kollarını açmıştı. Bugün burada Deniz Poyraz’a atfettiğimiz 8 Mart startını verdiğimiz bugünde bizim önümüzde barikatlar oluşturan, etten duvarlar ören, yürümemize engel olan, anayasal tepkimizi ortaya koymamıza izin vermeyen kolluk bizim açımızdan güç gösterisi yapan, pervasızlaşan kolluk her nedense o gün ortalıkta yoktu, buharlaşmıştı. Bütün kadın cinayetlerinde olduğu gibi defalarca şiddette uğrayıp kolluğa başvurmasına rağmen hakkında koruma kararı verilen kadınlarda olduğu gibi, her gün erkek şiddeti sonucu katledilen kadınlarda olduğu gibi kolluk ortada yoktu. Yargılanmaya başlandı katil ama 24 saat gözaltında kaldı. 

Deniz’in katili hakkında derin ve karanlık güçlerle irtibatı araştırılmadı

Bu ülkede sadece kadın mücadelesi yürüttüğü için sadece “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır” dediği için “Kadın mücadelesi politiktir” dediği için “Erkek devlet şiddetine karşı mücadele edeceğiz” dediği için, kendisini erkek şiddetinden koruduğu için kadınlar günlerce gözaltında tutuldu. Bırakın eylem yapmayı, bırakın gidip vahşice bir kadını katletmeyi attıkları bir twitten insanlar günlerce gözaltında kalıyor bu ülkede. Her nasıl oluyorsa bu katil 24 saat kaldı gözaltında. Bu katilin çok fazla yeteneği varmış ki tek başına bu organizasyonu yapmış. 24 saatte jet hızıyla hangi derin ve karanlık güçler ile irtibatı araştırılmadan bu kişi, katil tutuklandı. Hızlıca yargılanmaya başlandı, mahkeme salonunda da kendisini koruyan erkek yargı görevini yerine getirmekten vazgeçmedi.

Deniz’in sesini yükselttiğimiz için İzmir Emniyeti önümüze yığılmış

Kadına yönelik şiddet cinayetlerinde ya da siyasi cinayetlerde olduğu gibi yargı yine aklama görevini yerine getirmeye çalışıyor. Hiçbir araştırma yapılmadan iki duruşmayı atlatmış durumdayız. Deniz’in sesini yükselttiğimiz için İzmir Emniyeti önümüze yığılmış. Sesimizi kısabileceklerini sanıyorlar, bizi mücadeleden vazgeçireceğimizi sanıyorlar. “Görevimizi yerine getiriyoruz” diyenlere bir çift sözümüz var: Benzerlerinizi çok gördük, uyarılarda bulunduk. Yanlışın, suçun yanında olmayın, sizin göreviniz halkı ve kadınları savunmazsa görevinizi yerine getirin dedik dinlemediler. Onları savunma görevi de bize kaldı. Sonun böyle olacağını biliyoruz. 

Cinsiyetçi ve militarist politikaların en büyük faturasını kadınlar ödüyor

7 yıldır bu topraklarda yürütülen nefret politikalarının sonucunda kutuplaştırma siyaseti nedeniyle AKP-MHP ittifakının yürüttüğü savaş politikaları nedeniyle bu ülkenin her gün biraz daha uçuruma sürükleniyor. Yürütülen cinsiyetçi ve militarist politikaların en büyük faturasını kadınlar ödüyor. Her gün sokakta, iş yerinde kadınlar şiddete uğruyor. iktidar, erkek şiddetini bırakın önlemeyi, bunu teşvik ediyor, meşrulaştırıyor, toplum içinde erkekliği kışkırtmak için bütün mekanizmaları işletiyor. Medya, yargı ve iktidarın kendisi bütün aygıtlarıyla kadınlara makul ve makbul olmayı dayatıyor. “Makul ve makbul olursanız erkek ve devlete biat ederseniz size nefes alma imkanı vereyim, aksine ya erkeklerin şiddeti ya devlet şiddeti ya da cezaevlerinde 4 duvar arasında olmayı tercih edin” diyorlar. 

Biz değiştirdiğimizde İstanbul Sözleşmesi uygulanacak, hukuksuz geri çekilme yok sayılacak

2021 yılında bu kadar kadına yönelik şiddet vakası varken, cinayetler kırım boyutuna gelmişken, AKP-MHP ittifakı, AKP’nin Genel Başkanı bir gece yarısı kadınların mücadelesi ve emekleriyle elde ettiği İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekildiğini ifade etti. Biz defalarca “İstanbul Sözleşmesi iktidarın lütfu değil, kadınların tarihsel kazanımıdır” dedik, demeye devam edeceğiz. Biz değiştirdiğimizde İstanbul Sözleşmesi uygulanacak bu hukuksuz geri çekilme yok sayılacak ve biz İstanbul Sözleşmesini bütün kadınlar için uygulayacağız. 6284’ü değiştirmek istiyorlar, yetmiyor iktidarın uyguladığı yanlış politikalar, savaş ve tecrit politikaları nedeniyle büyük bir ekonomik kriz içindeyken kadınlar bu ülkenin en yoksullarıyken, yoksulluk kadınlaşmışken kadınlar bütün gün en temel ihtiyaçlarını gideremezken, yoksulluktan aileler toplu olarak intihar ederken iktidar bu kez kadınların nafaka hakkına göz dikti. Erkekler talep etmiş, nafaka hakkı kadınların elinden alınacakmış! Kadınlar buna izin vermez. Kadınlar, İstanbul Sözleşmesi’nden de nafaka hakkından da 6284’ten vazgeçmeyecek!

Tecrit politikaları cezaevlerinde yaygınlaştırılıyor

Kadın mücadelesi yürüttükleri için cezaevine atılan kadınlar orada mücadele etmeye devam ediyorlar. Bakın 2015’ten bu yana yürütülen tecrit politikaları, hergün cezaevlerinde yaygınlaştırılıyor. Kadınlar mücadele ettikleri için dört duvar arasında rehin tutulmaları yetmiyormuş gibi baskı, zulüm ve işkenceyle karşı karşıya kalıyor. Bu da yetmiyor, düşmanlığın boyutu artırılıyor, hasta siyasi tutsaklar cezaevinde tutulmaya devam ediliyor. Aysel Tuğluk bu ülkenin yüz akıdır. yıllarca kadın mücadelesi yürüttük bu ülkenin en temel sorunu olan Kürt sorunun demokratik çözümü için mücadele yürütmüş, bu ülkede milletvekilliği yapmış, demokratik siyasetin öncülüğünü yapmış. Bütün dünyada örnek gösterilen ve iktidarın hedef haline getirdiği eşbaşkanlık sisteminin ilk uygulayıcısı ilk eşbaşkanlığımızı yapan Aysel Tuğluk arkadaşımız, annesinin cenazesinin mezardan çıkarılmasından sonra sağlık sorunları yaşıyor. 

Aysel Tuğluk şahsında politik tutsakların yaşam hakkından iktidar sorumludur

Aysel Tuğluk, gün be gün hafızasını yitiriyor. Aysel Tuğluk demans hastası ve Kocaeli Devlet Hastanesi, hakkında “cezaevinde kalamaz” raporu verdi ama iktidarın düşmanlık politikası, arkadaşımızı rehin tutmakta kararlı. ATK politik bir kararla “cezaevinde kalabilir” raporu verdi. Tıpkı 2021 yılı içerisinde yaşamını yitiren 59 hasta tutsak için verdiği raporlar gibi. Düşman hukuku sadece hapis cezası vermekle yetinmiyor, rehin almayı yeterli görmüyor, gün be gün arkadaşlarımızın yaşamlarını ellerinden alıyor. Cezaevleri, ölüm evlerine dönüştürülmüş durumda. Ama katiller, tecavüzcüler yapılan düzenlemelerle sokağa salınıyor. Aysel Tuğluk’un sesi olmaya devam edeceğiz. Aysel Tuğluk şahsında politik tutsakların yaşam hakkından iktidar sorumludur. Arkadaşımızın yaşayacağı her türlü olumsuzluğun sebebi, AKP ve MHP ittifakı, Adalet Bakanı ve ATK’dir. Mutlaka ama mutlaka bu ülkede değişimi bizler yaratacağız, kadınlar yaratacak. 

21’inci yüzyılı kadınların yüzyılı yapma iddiamızdan vazgeçmeyeceğiz

Yarattığınız tekçi, cinsiyetçi, erkek egemen rejimi kadınlar değiştirecek. Kadın özgürlükçü bir yaşamı biz kadınlar kuracağız. 21’inci yüzyılı kadınların yüzyılı yapma iddiamızdan vageçmeyeceğiz. Bu iktidar kadınların mücadelesinin önünde duramayacak. Bu iktidarın yerine kadın özgürlükçü, demokratik bir sistemi biz kadınlar kuracağız. Bizim önümüzde ne bu etten duvarlar ne barikatlar ne iktidarın erkek egemen politikaları duramayacak. Alanda, meydanda direnmeye devam edeceğiz. Bugün startını verdiğimiz eylemlerimize 8 Mart’a kadar devam edeceğiz. Sadece 8 Mart'ta değil, yılın 365 günü bu saldırılara karşı mücadele edip direneceğiz. 8 Mart’a kadar da Türkiye’de kadın platformarıyla, Kürdistan’da Tevgera Jinên Azad (TJA) ile mitingler yürüyüşler, şölenler, bir araya gelişler yürütmeye devam edeceğiz. Hiçbir şey bizi engelleyemeyecek. Ben katılan bütün kadın yoldaşlarımıza teşekkürler, biz başaracağız, biz değiştireceğiz. 

28 Şubat 2022