8 Mart’ta alanlardayız: Çürümüş düzeni yerle bir edip yenisini kuracağız

Kadın Meclisimizin de dahil olduğu 8 Mart etkinlikleri birçok kentte gerçekleştiriliyor. Kadın Meclisi Sözcümüz Ayşe Acar Başaran Batman’da, Parti Sözcümüz Ebru Günay Mardin’deki yürüyüşlere katıldı. Başaran ve Günay yaptıkları konuşmada şunları söyledi. 

Bugün Batman’da, Türkiye, dünya, Ortadoğu ve Kürdistan’ın dört bir yanında kadınların sokağa çıkıp 8 Mart’ı kutladığı bugünlerde, bizlerde Batman’da bir araya geldik. Ama maalesef bu yıl önceki yıllardaki 8 Mart’tan farklı bir atmosferdeyiz. Dahası bu sabah Batman’da bir kadın yine boşanma aşamasında olduğu bir erkek tarafından katledildi. Bu ülkede her gün en az bir kadın, erkek şiddeti sonucunda katlediliyor. Onlarca kadın tacize ve tecavüze uğruyor. Bunlar münferit değil. Bunlar kendiliğinden gelişen taciz, tecavüz ve katliamlar değil. 

Kadınların yaşam hakkı korunmuyor

Bu cinayetler, bu katliamlar, tacizler, tecavüzler, her defasında her alanda en yüksek şekilde ifade ettiğimiz gibi politiktir. Erkek egemen iktidarların yürüttüğü politikalar nedeniyle kadınlar her gün katlediliyor, tacize, tecavüze, mobinge uğruyor. Ayrımcılıkla her alanda yüz yüze bırakılıyor. Bu ülkede kadınlar kendi yaşamları, kendi gelecekleriyle ilgili karar verme hakkına sahip değiller. Anayasada, yasalarda var; ama iktidarın yürüttüğü politikalar nedeniyle kadınlar güvencesiz. Kadınların yaşam hakkı korunmuyor. Batman’da örneğini en yakıcı biçimde yaşadık. Ama üzgün değil, öfkeliyiz. İktidara öfkeliyiz, yarattığı yıkıma, her gün bir kadın arkadaşımızın yaşamını yitirmesine, katledilmesine öfkeliyiz. 

Yüzlerce arkadaşımız özgürlük mücadelesi yürüttüğü için cezaevlerinde

Biz sinmiyoruz! Çünkü çok net biliyoruz ki erkek egemen bu iktidar, rant politikalarıyla, talan politikalarıyla, savaş politikalarıyla, milliyetçi-tekçi politikalarıyla her gün biraz daha yaşam alanımızı daraltmaya çalışıyor. Kışkırttığı erkekler tarafından katlediliyoruz, yargısıyla hedef gösterilip dört duvar arasında rehin tutuluyoruz, özel savaş politikalarının hedefi haline getiriliyoruz, politik zeminden, demokratik siyasetten tasfiye edilmeye çalışılıyoruz. Şu anda yüzlerce kadın arkadaşımız, tam da bu tekçi, cinsiyetçi, militarist, talancı, rantçı, savaşçı iktidara karşı özgürlük mücadelesi yürüttüğü için cezaevlerinde. Selam olsun Ayşe Gökkan’lara, Figen Yüksekdağ’lara, Sebahat Tuncel’lere. Buradan, Batman’dan selam olsun dört duvar arasında mücadele etmekten vazgeçmeyen kadın arkadaşlarımıza. 

Toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe olabileceğinin mücadelesini veriyoruz

Aynı siyaset, aynı zihniyet belediyelerimize kayyım atayarak eşbaşkanlık sistemimizi lağvetmeye, ortadan kaldırmaya çalışıyor. Selam olsun bütün bu baskı politikalarına karşı vazgeçmeyip mücadele eden halklarımıza, kadınlarımıza. Bu savaş politikaları, militarist, erkek egemen bu politikalar her gün toplum içerisinde kutuplaştırmayı oluştururken bir taraftan bu ülkenin bütün bütçesini, bütün kaynaklarını savaşa, talana ve ranta aktarıyor. Hala kadınlar için yaşanabilir kentler, alanlar oluşturulamazken iktidar merminin fiyatından söz ediyor. Tam bunun karşısında biz bu ülkede toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe olabileceğinin mücadelesini veriyoruz. Bütçenin kaynaklarının yalana, savaşa, yandaşlara değil; kadınlara harcanması için mücadele veriyoruz. 

Yüz binler enkaz altındayken, iktidar savaş planları yapıyordu

Depremde enkazların altında yardım çığlıklarını yükseltenler de bu iktidarın politikaları nedeniyle yaşamlarını yitirdi. Doğal afetler her yerde oluyor; ama Türkiye’de selde, depremde, erkek şiddetinden, koronadan yaşamımızı yitiriyoruz. Dünyanın dört bir yanında felaketler oluyor; ama bu ülkede insanlar depremden değil, iktidar politikaları nedeniyle hayatını kaybetti. İlk günden itibaren bizler TJA, HDP Kadın Meclisi ve bütün kadın örtüleriyle beraber alandaydık. Biz gittiğimizde halkın ilk sorduğu şey “Devlet nerede?” oldu. O arada iktidar hesaplar yapıyordu, bu koşullarda bile. On binler, yüz binler enkaz altındayken bile bu iktidar hala savaş planları yapıyordu. On binler, yüz binler enkaz altından haykırırken, yardım isterken, iktidar felakete nasıl isim vereceğinin hesabını, toplantılarını yapıyordu. Sonunda buldular: Asrın felaketi! 

Asrın felaketi AKP ve MHP iktidarının kendisidir

Asrın felaketi bu deprem değildi, asrın felaketi bu erkek egemen zihniyet, AKP ve MHP iktidarının kendisidir. Bu ülkenin başına gelmiş en büyük felaket sizsiniz. Bu felaket nedeniyle insanlar yaşamlarını yitirdi. İnsanlar tırnaklarıyla enkazları kazarak yakınlarını çıkardılar. AFAD yoktu, Kızılay yoktu, kolluk yoktu, askeriye yoktu. Kızılay çadır satmakla meşguldü. İşte böyle bir rant politikasının sonucunda insanlar hayatını kaybetti. Rant, talan, yalan politikalarıydı insanların yaşamlarına mal olan. İnsanlar bir taraftan yakınlarını ararken, bir taraftan da yaşam mücadelesi veriyor. Bu sürecin de en büyük faturasını, mağduriyetini kadınlar yaşıyor. Üzerinden günler geçmesine rağmen kadınlara güvenli yaşam alanları oluşturulmadı. 

Toplu yaşam alanları kadınların tacize uğramasına zemin hazırlıyor

Hala kadınların, insanların gidebileceği bir tuvalet yok. Banyolar yapılmamış. İnsanlar bu kış soğuğunda dışarıda kaldı. Toplu yaşam alanlarında çadır kentlerde kadınlar yaşamaya zorlanıyor. Ama biz biliyoruz ki toplu yaşam alanlarında kadınlar açısından güvenlik sağlanmazsa en büyük tehlikeye neden oluyor. Toplu yaşam alanları kadınların tacize, tecavüze uğramasına zemin hazırlıyor ama iktidar buna dair tek bir adım atmıyor. Reklam alanları var ama yaşam alanları yok. Kadınlara gittiğimizde halen kadınlar en temel ihtiyaçlarına, hijyen malzemelerine ulaşamıyor. 

Savaş politikaları İmralı’daki tecritle bağlantılı

İşte bu iktidarın yürüttüğü politikalar sadece yaşamlarımıza mal olmuyor, bir de güvenli alanlar yaratmayarak, bizim verdiğimiz vergileri uçaklara, mermiye kullanıyor, savaşa kullanıyor. Ülke kendi yaralarını sarmaya çalışırken, bu erkek egemen zihniyet Maxmur’da, Başur’da kaldırdığı uçakların ne kadar başarılı bir savaş yürüttüğünün reklamlarını yapıyor. İşte bize reva görülen yaşam budur. Gittiğimiz her yerde şunu net söyledik, bu savaş politikalarına karşı mücadele ettik, etmeye devam edeceğiz. Bu savaş politikalarının İmralı’da Sayın Öcalan’a karşı yürüttüğü tecrit politikalarıyla bağlantılı olduğunu, buna karşı onurlu bir barışın öncülüğünü kadınların yapacağını ifade ettik. Hiçbir güç bize geri attıramaz. 

Bugün kadınların dayanışmayı büyüttüğü 8 Mart olacak

Bize her alanda ölümü dayatan iktidara karşı yaşamı savunmanın öncülüğünü yapacağız. Gittiğimiz her yerde kadınlarla bir araya geldik, birbirimizin yaralarını sardık, birbirimizin ellerini tutuk, birbirimize güç verdik, destek verdik. Orada devlet yoktu ama kadınlar vardı, halklar vardı, gençler vardı. Bu halk, bu toplum özgücüyle birbirinin yarasını sardı, sarmaya devam edecek. Bir söz daha verdik birbirimize o alanlarda. Bu rejimin son seçimi olacak, “Bize yaşattıklarının hesabını meydanlarda, sandıklarda tek tek soracağız” dedik kadınlara. Bu 8 Mart da kadınların dayanışmayı büyüttüğü, hesap sormayı ve isyanı büyüttüğü, hesap sorduğu, isyanı yükselttiği 8 Mart olacak. 

Hiç umutsuzluğa kapılmayın, hiç birimiz yalnız değiliz, biz varız, birlikte varız

Buradan depremde yaşamı yitirenlerin tümüne Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Orada yaşam mücadelesi verenlerin yanında olacağımızı bir kez daha ifade ediyorum. Bu iktidar bizi umutsuzluğa mahkum ederek yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Hiç umutsuzluğa kapılmayın, hiç birimiz yalnız değiliz, biz varız, birlikte varız, birlikte güçlüyüz, mücadelemizle, direncimizle güçlüyüz. Birlikte olmaya devam edeceğiz. Acımızı paylaşacağız, öfkemizi büyüteceğiz, hesabını hep beraber biz kadınlar soracağız. Bu rejimin çürümüşlüğünü hep beraber gördük. Kurdukları rejimin nasıl çürüdüğünü, kurumların içinin nasıl boşaltıldığını, nasıl bütün kaynakları yandaşlara peşkeş çektiğini gördük. Ama biz kadınlar kendi özgürlüğümüzü toplumun özgürlüğünü de sağlayacağız. Kadın özgürlükçü, ekolojik, eşit, adil bir düzeni hep beraber kuracağız. Komünal bir toplumu hep beraber kuracağız. Bu da yaşamını yitirenlere sözümüz olsun. Sözümüz olsun, hesap soracağız ve yeniyi kuracağız.   

Mücadelemizle bu çürümüş düzeni yerle bir edip yenisini kuracağız

Özellikle şu anda Rojhilat’ta “Jin, jiyan, azadî” sloganı ile bütün dünyaya perspektif sunan Rojhilatlı kadınlara, yeni yaşamı inşa eden Rojavalı kadınlara, Irak’taki, Şili’deki kadınlara, Latin Amerika’daki kadınlara, İstanbul’da, İzmir’de, Ankara’da, Amed’te alanlara çıkacak kadınlara selam olsun. Mücadelemizle bu çürümüş düzeni yerle bir edip yenisini kuracağız. Selam olsun mücadele eden kadınlara. Hepimizin 8 Mart’ı kutlu olsun. Seneye 8 Mart’ı bu iktidarı göndermiş, zılgıtlarla kutlayacağımızın sözünü de veriyoruz. 

Ebru Günay: Devlet yoktu kadınların dayanışması vardı 

“Jin jiyan azadî” ruhuyla her yerde direnen, her yerde erkek-devlet şiddetine karşı kadın mücadelesini yükselten, kadın özgürlük mücadelesinin bayrağını asla yere düşürmeyen kadınların 8 Mart’ını kutluyorum. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü hepimize kutlu olsun, hepimize direniş dolu, özgürlük dolu bir yıla vesile olsun. Bu  8 Mart’ı deprem felaketinin gölgesinde karşılıyoruz. Bu vesile ile depremde hayatını kaybeden her bir yurttaşımıza başsağlığı diliyorum, yakınlarına sabırlar diliyorum. Deprem büyük bir yıkıma sebep oldu; ama deprem aynı zamanda şunu gösterdi ki bu toplum ve kadınlar dayanışma ile ayakta. Toplum ve kadınlar mücadele ile yaralarını sarıyor, yaralarını sarmaya devam ediyor. Günlerce depremin olduğu her yerde devlet yoktu, Kızılay yoktu, AFAD yoktu ve insanların göz göre göre enkaz altında soğuktan donarak ölmesine göz yumdu. Devlet yoktu, AFAD yoktu, Kızılay yoktu ama kadınların dayanışması ve mücadelesi vardı. Kadın dayanışması sınır tanımadığı gibi felaketi de tanımadı. 

Kadın arkadaşlarımızı hiç bir şekilde erkek-devlete muhtaç etmeyeceğiz

Bizler depremin olduğu ilk andan itibaren alandaydık ve Mor TIR’larımızla her bir kadın arkadaşımızın ihtiyaçlarını karşıladık. Kadın arkadaşlarımızı hiçbir şekilde erkek-devlete muhtaç etmeyeceğiz. Her yerde kadınlarla dayanışacağız. Çünkü mor dayanışmamız bizi koruyor. Bakın bugün Mardin’deyiz, il binamızın önündeyiz ama normalde biz bu açıklamayı Karayolları Parkı önünde gerçekleştirecektik. Erkek devlet iktidar aklı hukuka aykırı bir biçimde valilik kararı ile Karayolları Parkı’na çıkmamızı engelledi. Buradan bir kez daha söylüyoruz; hiçbir kararınızı tanımıyoruz. Sizin hiçbir kararınız bizim “Jin, jiyan, azadî” dememizi engelleyemez. Sizin hiçbir kararınız bizim kadın mücadelemizi engelleyemez. 

Jina’nın mücadelesi, Nagihan’ın hakikat arayışı bize yol gösterdi

Kadın mücadelesini ilmek ilmek örerek bu günlere geldik. Şimdi “Jin, jiyan, azadî” sloganımız dünyanın her yerinde yankılanıyor. 8 Mart’a gelirken kadın yoldaşımız Jîna Emînî’yi katleden erkek-devlet şiddeti, Süleymaniye’de de Nagihan Akarsel arkadaşımızı katlederek, hakikatin sesini bastırmaya çalıştı. Ama Jîna’nın mücadelesi Nagihan Akarsel’in hakikat arayışı bize yol gösterdi, yol göstermeye devam ediyor. Bir felaketin gölgesinde 8 Mart’ı kutluyor olsak da biz mücadelemizi ve direniş ruhumuzu Jîna Emînî’den ve Nagihan Akarsel’den aldık ve bu yolda yürüyoruz. Erkek-devlet şiddeti her yerde bize engel olmaya çalışacak. İktidarın koruduğu ve inşa etmeye çalıştığı sistem kadınları engellemeye çalışacak. Ama biz inancımızla, kararlılıkla, bu engellerin her birini teker teker aşıp, bir özgür kadın geleceğini mutlaka ama mutlaka yaratacağız. Çünkü biliyoruz ki kadın özgürlük zamanıdır, zaman “Jin, jiyan, azadî” zamanıdır. 

Zaman özgürlük zamanıdır! 

Bu felsefe ile bugün 8 Mart bizim için başlangıç. Bizler TJA’lı ve HDP’li kadınlar olarak, sesimizin ulaştığı, nefesimizin yettiği her yerde, “Jin, jiyan, azadî” demeye, erkek-devlet şiddetiyle mücadele etmeye, bir adım geri durmadan kadın mücadelesini büyütmeye çalışacağız. Çünkü zaman özgürlük zamanıdır, dem dema azadiya jinan e!  

8 Mart 2023