İnsan hakları ihlalleri her geçen gün artıyor...

Merkez Yürütme Kurulumuzun açıklaması:

10 Aralık, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilişinin 67’inci yıldönümüdür. İnsan haklarının evrensel ve vazgeçilemez olduğunu temel alan Bildirge, insanlık tarihinin en önemli kazanımlarından ve belgelerinden birisidir.

Bildirge’nin kabul edilişinin 68’inci yılına ilk adımlarımızı atarken, Türkiye’de insan haklarına uygun davranılmasının çok uzağında bulunduğumuz bir dönemi yaşıyoruz. Bugün Türkiye’de ‘yaşam’ ve ‘barış’ hakları başta olmak üzere, temel insan haklarının her an çiğnendiği günlerden geçiyoruz. Düşünce, ifade ve inanç; örgütlenme, toplantı ve gösteri; insanca çalışma ve sağlıklı bir doğada yaşama; cinsiyet ve cinsel yönelim özgürlüklerinin büyük yaralar aldığını an be an yaşıyoruz.

Türkiye’nin imzaladığı uluslararası sözleşmeler birer birer çiğneniyor. Siyasi iktidar ve Saray, ağır insan hakları ihlallerinin oluşmasına yol açan kararları sadece Türkiye sınırları içinde değil, Ortadoğu bölgesinde de birer birer uyguluyor. İç Güvenlik Yasası’nın kabul edildiği Nisan 2015’ten bu yana yüzlerce insanın öldürüldüğü planlı yaşam hakkı ihlalleri ile karşı karşıya kalıyoruz. İşkence, insan hakları ihlalleri arasında yeniden önemli bir yer tutuyor. Ayrımcılık ve nefret suçları, iş cinayetleri ve kadın cinayetleri giderek olağanlaşıyor. Toplantı ve gösterilere yönelik kolluk güçlerinin ölçüsüz müdahalesi her geçen gün daha vahim boyutlara ulaşıyor. Hasta tutuklular rehin olarak cezaevlerinde tutuluyor. İmralı’da 8 aydır insanlık dışı ağır bir tecrit uygulaması sürüyor.

Diyarbakır, Van, Mardin, Şırnak, Muş, Hakkari’nin ilçelerinde günlerce evrensel hukuka ve insan haklarına aykırı olarak sokağa çıkma yasakları ilan ediliyor, güvenlik güçleri özel harp yöntemlerine başvuruyor. Sokaklar abluka altına alınıyor, genç, yaşlı, kadın ve çocuk demeden sivillere yönelik yaşam hakkı ihlalleri yaşanıyor, insanlar öldürülüyor. Halk günlerce elektrik, su, yiyecek ve sağlık gibi temel gereksinimlerden yoksun bırakılıyor, göçe zorlanıyor. ‘Yaşam hakkı’ Kürt halkı için yok sayılıyor.

Kürt sorununun barışçıl, demokratik yollarla, müzakere ve diyalogla çözümünün siyasi iktidar ve Saray tarafından rafa kaldırılmasıyla yeniden başlayan savaş ve çatışma ortamında ‘barış hakkı’ ihlal ediliyor. Barışın olmadığı koşullarda ‘yaşam hakkı’ korunamıyor; ‘yaşam hakkı’ olmayınca hiçbir haktan söz edilemiyor. Gazeteciler tutuklanıyor, gerçekleri yazan gazeteler ve gazeteciler tehdit ediliyor, kafalarına silah dayanıyor. Halkın bilgi edinme ve haberleşme hakkı ihlal ediliyor.

67 yıl sonra bir kez daha vurguluyoruz ki, Evrensel Bildirge’de yer alan hak ve özgürlüklere dayalı bir düzen Türkiye’de hala kurulamamıştır. İnsanların insan olmaktan gelen hakları ve dokunulmazlıkları olduğu temel fikri Türkiye’de halen devlet kurumları tarafından kabul edilmemiştir.

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, bir ülkede veya bir toplumda insan hakları korunamıyor ise, siyasi iktidar evrensel olan bu hakları ihlal ediyorsa, devlet şiddetini kullanarak toplumun geniş kesimlerini zulüm ve baskı yoluyla kendisine biat etmeye zorluyorsa, buna karşı direnme hakkının varlığını da kabul eder. Dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de insanlar ihlallere karşı direnme haklarını kullanıyor. Biliyoruz ki, büyük insanlık değerlerine sahip çıkmanın yolu, bu hak ihlallerini fütursuzca yerine getiren siyasi iktidar karşısında demokratik mücadeleyi yükseltmektir.

Herkesin insan hakları gününü coşkuyla kutlayacağımız, insan hakları ihlallerinin yaşanmadığı bir ülke ve toplum yaratma mücadelesini kararlı bir şekilde sürdürmek bugün Türkiye’deki bütün demokratların, vicdan sahibi insanların, barış, özgürlük ve emek güçlerinin yapması gerekendir.

10 Aralık İnsan Hakları Günü’nde, demokrasi, adalet, özgürlük, eşitlik ve barış için mücadele eden herkese çağrımız ve önerimiz, bugün yaşanan insan hakları ihlallerinin sona erdirilmesi için ortak ve birlikte, yanyana mücadele etmektir.

Halkların Demokratik Partisi
Merkez Yürütme Kurulu
10 Aralık 2015