Adıyaman: Bu Anayasa çoğunluğun azınlık üzerindeki tahakküm anayasası olacaktır


Iğdır Milletvekilimiz Mehmet Emin Adıyaman, Mecliste devam eden Anayasa değişiklik teklifi görüşmelerinde söz aldı. 

Adıyaman şöyle konuştu: 

Toplumsal konsensüsle hazırlanması gereken anayasalar, aslında çağımızın gereklerine de uygun, demokratik, özgürlükçü, eşitlikçi ve kuvvetler ayrılığını esas alan değişiklik olması gerekiyor. 1982 Anayasasının tüm esasları, ruhu ve felsefesi yerli yerinde dururken Anayasa'nın sadece yönetim şekline ilişkin maddelerini değiştirerek 82 darbe Anayasasını demokratik, meşru, özgürlükçü bir Anayasa olarak ifade edemeyiz. Esasen değişen tek şey yönetim biçimi. Halkın farklı kesimlerinin, farklı inançların, farklı etnik yapıların karar süreçlerinde, temsiliyet süreçlerinde yer almadığı, iradenin ve yetkinin tek elde toplandığı bir yönetim biçimini inşa ediyoruz.

Bir 90 yıl daha problem üretecek 

Bir anayasa değişikliği yapıyoruz. Doksan yıldır kronik sorun hâline gelen Kürt sorunu, Alevi sorunu gibi ülkemizin temel sorunları açısından bizim için tarihî bir fırsattır. Eğer biz bu tarihî fırsatı demokratik, çağdaş, çoğulcu bir anayasayla çözemezsek doksan yıldır tekçi anlayış üzerinden sürekli bir biçimde problem üreten anayasalarla birlikte bu yeni anayasal düzenlemede belki bir doksan yıl daha, daha derin, daha çetin problemler üretecektir. Bu anlayış, bu inkârcı politika sadece ülke içinde çatışma, ayrıştırma üretmiyor ama aynı zamanda dış politikada da Türkiye'nin tıkanmasına, manevra alanlarının daralmasına son dört yıl içinde Suriye ve Irak'a ilişkin politikalarda görüldüğü üzere salt Kürt fobisi üzerinden dış politikanın yürütülmeye çalışılması siyaset alanını da, dış siyaset alanını da daraltmaktadır.

Bu Anayasa bu Meclis'te çoğunlukla geçse bile ve yine referandumda yüzde 50'den fazla bir oy alsa bile bu anayasa, demokratik bir anayasa olmayacaktır, bu anayasa olsa olsa çoğunluğun azınlık üzerindeki tahakküm anayasası olacaktır; zira her çoğunluğa dayanan anayasa demokratik, meşru ve özgürlükçü değildir. Dolayısıyla, çoğunluğa dayalı bir kabul gerçekleşse bile azınlığın çoğunluktan talepleri, çoğunluğun sürekli bir biçimde iktidarı devam ettirmesi ülkede ancak darbeler sürecini, ancak çatışmalar sürecini, ancak kutuplaşmaların daha derinleşmesine neden olacak süreçleri yaratır.

Gelecek nesiller karşısında vereceğimiz hesap çok derin olacak

Belki hâlâ fırsatımız vardır, hâlâ zamanımız vardır. Biz tıpkı, benzer, bizimle benzer ülkeler demokratik, çağdaş anayasalarla bu tür inançsal ve etnik sorunlarını nasıl çözmüşlerse bizim de sorunlarımızı çağdaş bir anayasayla, çözme şansımız var. Eğer biz bu şansı kaçırırsak tarih karşısında ve gelecek nesiller karşısında bizim sorumluluklarımız, vereceğimiz hesap çok derin olur.

15 Ocak 2017