
Xerabê Bava köyüne gitmek üzere Nusaybin'den yola çıkan HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, Diyarbakır Milletvekili İmam Taşçıer, Şırnak Milletvekili Leyla Birlik ve Urfa Milletvekili İbrahim Ayhan'ın da yer aldığı, DTK Eşbaşkanı Leyla Güven ve DBP Eş Genel Başkanvekili Gülcihan Şimşek ile HDP ve DBP'nin çevre il ve ilçelerinden yetkililerinden oluşan heyet, Xerabê Bava köyü girişinde güvenlik güçleri tarafından engellendi.
Heyet adına açıklama yapan Grup Başkanvekilimiz Ahmet Yıldırım şunları söyledi:
Xerabê Bava’da bir trajedi yaşanıyor. Hükümet, köyün girişlere kapalı olduğu her an, kaygıların ne kadar doğru olduğunu kabul etmiş oluyor. İçişleri Bakanı, siyaset tarihine kara bir leke olarak geçen sözleriyle, hukuktan ne kadar koptuğunu bizzat kendisi itiraf etmiştir. Bu köyde meydana gelen insanlık dışı uygulamaları itiraf etmiştir. İşkenceyi, ibretlik bir söylemle kabul etmiştir. O itiraf ederken, bizler insanlık ailesinin ferdi olarak büyük bir utanç duyduk. Ama bu öyle bir şeydir ki, sadece utanılarak, izleyerek geçmez. Bunun gerek TCK’de, gerekse Türkiye’nin taraf olduğu bütün uluslararası sözleşmelerde bir insanlık suçu olduğu gün gibi ortadadır. Onlar sanıyorlar ki hep iktidarda olacaklar, suçlarından ötürü hep korunacaklar. 28 Şubatçılar da hukuksuzluklarını, siyasallaştırdıkları yargılarını aynı şekilde savunuyorlardı. Şimdi insan içine çıkamıyorlar. Bugünküler de -belki de- birkaç yıl sonra, işlemiş oldukları bütün suçlardan ötürü tarafsız ve bağımsız yargı önünde verecekler.
Toplumu sindirerek teslim almaya çalışıyorlar. İktidar toplumu korkuyla sindirmeye çalışıyor. İnsanlık tarihi boyunca zalimler de, ona karşı direnenler de olmuştur. Bugün de bu zulüm politikalarına direnenler, tarihin ak sayfalarına yazılacaktır. Hazreti Musa’nın Firavun’a karşı direnişini herkes bilir. Şu dünya var olduğu sürece de bilinecek. Hazreti İbrahim’in Nemrut’un zulmüne direnişini bilir, unutmaz. Ninova’da Hesinkar Kawa’nın zalim Dehaq’a karşı direnişi, dünya döndükçe unutulmayacak. 12 Eylül faşizmine karşı direnen Kemal Pirlerin, Mazlum Doğanların, Hayri Durmuşların ve bütün arkadaşlarının Kürtler var olduğu sürece hiçbir zaman unutulmayacağı gibi. Her dönem, zalimlere karşı direnen mazlumların öncüleri ve neferleri olmuştur.
Bir siyasi partiyi, onun bileşenlerini, Kürtlerin kurumlarını demokratik siyasetle yenemeyenler, siyasi soykırım operasyonlarıyla esir almaya çalışırken halka da zulüm uyguluyor. İktidar, çok güçlü olduğu için yapmıyor bunları. Bir iktidar insanlıktan bu kadar kopmuşsa, ancak aciz ve büyük korkular içinde olduğu içindir. Güçlü iktidarların özgüveni vardır. Hukukun üstünlüğüne inancı vardır. Kendisi gibi düşünmeyen siyasi yapılara saygısı vardır. Bu iktidarda bunlar var mı? Yok.
Bu iktidar, düştükten sonra neyle yargılanacağını bildiği için, yargılanmamak üzere o koltuklara sıkı sıkıya sarılmış. Ama o koltuklar onların değildir, belli bir süre için onlara verilmiştir. Koltukların asıl sahibi halktır. Ve halk da, kendisine yapılanları unutmayacaktır. Bunu ilk olarak 16 Nisan’da göreceğiz. 81 şehir arasında en yüksek HAYIR oranlarının Kürt şehirlerinden çıkacağını göreceğiz. Çünkü Kürtler sandığa giderken, bir yandan despotik, tek adamcı bir rejime engel olmak için gidecekler, diğer yandan da başta Erdoğan ve onun teslim almış olduğu iktidarın uygulamalarını oylayacaklar. Kürtle HAYIR diyecek; Sur’un, Cizre’nin, Nusaybin’in Şırnak’ın sorumlularını adil yargı önüne çıkarılmasını isteyecek. HAYIR diyecek, hukuksuzca tutuklanmış 10 bini aşkın insanın özgürlüğünün kapısını aralayacak.
25 Şubat 2017