Ahmet Yıldırım: Dün biz "terörist"tik bugün CHP

Grup Başkanvekilimiz Ahmet Yıldırım, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Açlık grevindeki eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın durumu ve CHP'nin adalet yürüyüşüne de değinen Yıldırım, şöyle konuştu: 

Barış insanı Orhan Doğan’ı kaybetmemizin 10. yıl dönümü. Orhan Doğan Meclis'ten 2 Mart 1994 darbesiyle alıkonulup 10 yıl cezaevindeyken de mücadelesinden asla vazgeçmemiş barış insanı. Bundan 4 ay önce Cizre’de yapılan Orhan Doğan anıtı, oraya 3 imzayla atanmış bir kayyum tarafından yıktırıldı. Bu uygulamaya girişenlerin, atandıkları yerlerde halkın gönlünü kazanma gibi bir derdi yok. 

Bundan tam 92 yıl önce de Şeyh Said İstiklal Mahkemelerinde verilen kararla idam edildi. Devlet aklı, Kürt meselesini kabullenmediği için bu konudaki talepleri şiddetle bastırdığı için maalesef silah yöntem olmaktan çıkmadı. Yine 4 yıl önce bugün, Lice’de bir kalekol yapımını o dönem devam eden çözüm sürecinin ruhuna uygun bulmadığı için protesto edenlere ateş açılmış, Medeni Yıldırım hayatını kaybetmişti. Kürt coğrafyasına dönük bu şiddet olaylarının failleri cezasız kaldığı için şiddet şiddeti doğurmaktadır. 

Cumhurbaşkanı Ehmedê Xani’ye sahip çıkmak için seçim mi bekliyor? 

Son olarak Doğubeyazıt’ta Ehmedê Xanî’nin heykeli yıkıldı. Kayyumun  Ehmedê Xanî’yi anlamasını beklemiyoruz. Zaten anlayanların gelebileceği yöntemlerle orada bulunmuyorlar. Bir memur olarak gelen kayyum gelip geçicidir. Bizim muhatabımız o geçici memur değil, siyasi iktidardır. Cumhurbaşkanı seçim dönemlerinde Ehmedê Xanî’ye güzellemeler yapmayı biliyor. Yerel seçimde oy alma çabası içinde olan Cumhurbaşkanı, onun heykelinin yıkımına karşı, o memurun saygısızlığına dair ne düşünüyor? O övdüğünüz Ehmedê Xanî’ye bu saygısızlığa dair kelamınız yok mu? Yoksa sahip çıkmak için yine bir seçim mi bekliyorsunuz? O seçim geldiğinde halk sizi çok daha iyi tanıdığı için iş işten geçmiş olacak. 

Nuriye ve Semih şahsında ahlak sınavı 

Her birimiz bir ahlak sınavından, bir vicdan sınavından geçtiğimiz günleri yaşıyoruz. Nuriye ve Semih şahsında bir ahlak sınavından geçiyoruz. Bu ahlak sınavından alnı ak, başı dik çıkan olmayacak. 114 gündür bu işe çözüm bulamamış bu ülkenin siyasetçisi olarak onların şahsında utancımı dile getirilmek isterim. Müsebbibi biz değiliz elbette ama bu utancı yaşıyoruz. 

Siyasi ömrünüz kan konsepti kadar 

Nuriye ve Semih’e kara çalanlara söylüyorum: Siyasi ömrünüz kan ve can konsepti kadardır. Bu konsept değiştiğinde kimse sizin suratınıza bakmayacak. Vekilliğinizin, bakanlığınızın hiçbir değeri olmayacak. Bu kaos politikalarından beslenenler, konjonktür değiştiğinde toplum içine çıkamazlar, adları tarih sayfalarına kara leke olarak yazılır. Toplum içine çıkamayacak insanların bugün yaptıkları açıklamalar da bugünü kapsar. Bu iki gencimiz ise temiz duygularla anılacak. 

111 aydın adalete sahip çıkıyor 

111 aydın bir imzayla bu tablonun değişmesini istediler. 111 kişi yine bu ülkenin güvenliğinden sorumlu bakanı tarafından tehdit edildiler. Neye sahip çıktıkları üzerinden. Neye sahip çıkıyorlar; ahlaka, hukuka, adalete sahip çıkıyorlar. 

Son KHK ile 9 Eylül Üniversitesi’nden ihraç edilen 17 akademisyenin çoğunluğu da barış imzacısı. Savaş politikalarını destekliyor olsalardı bu kadar mağdur edilirler miydi? Prof. Dr. Cem Terzi ve arkadaşlarının görevden edilmelerini kınıyoruz. Kendileriyle dayanışma içinde olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Bu zulüm politikalarının sürdürülebilme şansı kalmamıştır. 

Yürüyüşü destekliyoruz

2 hafta önce bugün, 14 Haziran’da Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasından sonra başlayan bir yürüyüş var. İlk günden itibaren tutuklamayı kınadığımızı, bunun millet iradesine yapılan bir darbe olduğunu, yürüyüşü desteklediğimizi ifade ettik.  

Dün biz teröristtik bugün CHP 

Yürüyüş ilerledikçe, Sayın Kılıçdaroğlu mesafe kat ettikçe, aynen Nuriye ve Semih’te olduğu gibi kara çalmalar başladı. Neymiş, yürüyüşün terörle bağlantısı varmış. En son bir bakan, “Yolları teröristler yürüsün diye yapmadık” dedi. Ana muhalefet partisinin genel başkanının, demokratik yollarla hak arayanların teröristlikle suçlanmasına hiç şaşırmadık. Çünkü bu iş bizden başlamıştır. Dokunulmazlıklar kaldırıldığında, arkadaşlarımız tutuklandığında bir tomar iftira atıldı bize. Ama hakikatin bir özelliği var, günü geldiğinde ortaya çıkar. İddianameler ortaya çıktığında görüldü ki, AKP medyasının iddialarının hiçbiri gerçek değil. O gün terörist ilan edilen bizdik, bugün ana muhalefet partisi, yarın da AKP’den ayrılacak olanlar. 

Yollar babanızın malı değil 

“Yollar teröristler için yapılmadı” diyen bakana bir çift sözüm var. Sanırsınız siz o yolları kendi paranızla yaptınız. Sanırsınız o yolun tapusu sizde. O yol, 80 milyon insanın alın teri ve parasıyla yapılıyor. Önce kendinize gelin, söylediğinizin nereye tekabül ettiğine bakın. Yol sizin partinizin malı değil. Ailenizin malı değil. Yol, 80 milyonun yoludur. Sanki kendi ailesinin çitlerle çevrilmiş tarlasına, yoluna girilmiş. Sizin malınız, mülkünüz mü ihlal edildi? Orada yürüyen, sizden izin mi alacak? Demokratik halklarını kullananların bu kadar kolay itham edilmesi nerede yazıyor? Bu ülkeyi babasının çiftliği gibi kullandıklarının göstergesi bu ifadeler. Bu kadar mı akıldan, ahlaktan, vicdandan koptunuz? Bu kadar mı akıl süzgecinden geçmeden konuşuyorsunuz?

Yürüyüşte birinin burnu kanarsa sorumlusu iktidardır  

İçişleri Bakanı, bu demokratik hak aramaya gelecek tehditlere karşı önlem alacak, Adalet Bakanı tehditleri gerçekleştirenlerin yargılanmasını sağlayacak. Sizin başkaca göreviniz yok burada. Ne yaptılar, gübre döküldü. Bir kaç saat da misafir edildi gübre döken. Göz boyamak için de para cezası verdiler. Var mı ötesi? Yok. Yarın onu kahraman da ilan ederlerse hiç şaşırmayın. Bunlara tedbir alınmazsa o yürüyüşün başına gelecek her şeyden etkin soruşturma yürütmeyenler ve yargılamayanlar sorumlu olacak. Birinin burnu kanarsa sorumlusu siyasi iktidar olacaktır. 

Dış politika günübirlik değişiyor

Tüm dünyanın gözü kulağı Ortadoğu’da. Ortadoğu’da günü birlik siyasi gelişmeler oluyorken Kürt fobisi üzerinden siyaset geliştiren iktidarın yanlış üzerine yanlış yaptığını görüyoruz. Kürt fobisinin esiri olmuş bir iktidar var. Dünya tarihinde dış politikasını günü birlik değiştiren başka bir ülke var mı acaba? İlişkiler haftalık değişiyor ve tamamen Kürt karşıtlığı üzerinden konumlanıyor. Bu büyük bedeller ödetiyor. 

Kaç kere Esedci, kaç kere Esatçı olundu? 

2011’den bu yana iktidar kaç kere Esedçi oldu kaç kere Esatçılaştı? Son 10 gündür yine Esatçılaşıyorlar. Bugün iktidarın nasıl bir Suriye ve Ortadoğu istediğine dair bir politikası var mı? Varsa partnerleri kimler? Bunu bilen var mı? Hiçbir uzmanın bu soruya cevabı yok. İktidarın tek cevabı var: Kürt anasını görmesin, ama benim ülkem ne zarar görüyorsa görsün. 

Mermi sıkılıyor mu, sıktırılıyor mu? 

En son Esad güçleriyle Afrin'e saldırmak gibi bir hat çiziliyor. Neymiş, ateş açılmış. Son 6 yılda Rojava’dan sıkılmış bir mermi bile yok. Ama Dışişleri’nde yapılan toplantıda “öbür taraftan bir havan attırırız” denildiği aklımızda. Oradan buraya mermi mi sıkılıyor, sıktırılıyor mu? 

Kürtlerle ittifak piyonluktan aktörlüğe taşır 

ABD’ye Rusya’ya Şam’a 50 bin taviz verseniz de Ortadaoğu’da elinizi güçlendirecek, Kürt ittifakından daha büyük bir ittifak yok. Kürtlerle ittifak sizi Ortadoğu’da oyun kurucu noktaya getirecektir, piyon olmaktan aktör olmaya geçebilirsiniz. İçte ve dışta Kürtlerin eşit temelde olma arzusunu her gün yapılan açıklamalarda görüyoruz. Günü birlik değişen bu geçici politikalardan vazgeçilmelidir. 

Soru: HDP, CHP’nin yürüyüşünü Kandıra’da karşılayıp İstanbul’a kadar CHP ile birlikte yürüyecek mi?

Partimizin herhangi bir yetkili kurulundan sözünü ettiğiniz açıklama yapılmadı. Evet biz bu yürüyüşü destekliyoruz ve bu yürüyüşe belli bir yerden sonra katılmayı tartışıyoruz. Kararımız yarın MYK’dan sonra netleşecek. Ortaklaşma temelinde katılım doğru olacaktır görüşündeyiz. Biz belirleyelim, Kılıçdaroğlu belirlesin noktasından ziyade en doğru yerde, en doğru zamanda, güç katarak katılıp sonuç alıcı yere varmak istiyoruz. Düşünsel olarak dışında olmadık hiçbir zaman. 

Partiyi temsil edecek kişiler üzerinden katılım sağlanır. HDP kurumsal bir yapıdır. Meclis’teki üçüncü büyük gruba sahip bir siyasi partidir. Katılımımız da HDP’yi temsil gücüne sahip kişiler üzerinden olacaktır. Birkaç kişi değil daha geniş katılım mümkün olabilir. 

29 Haziran 2017