
Muş Milletvekilimiz Ahmet Yıldırım, 2017 bütçe görüşmelerinde söz aldı ve konuşmasına İstanbul’da gerçekleşen saldırıyı kınayarak başladı. Eş Genel Başkanımız Figen Yüksekdağ’ın cezaevinde maruz kaldığı tecride de dikkat çeken Yıldırım, tecridi, “Eş Genel Başkanımız, Meclis’e faks çekmek için faks numarasını istiyor, eline yazdığı o faks numarası siliniyor. İşte faşizm budur” örneğiyle anlattı.
Yıldırım sözlerini şöyle sürdürdü:
Bu ülkede ölme biçimlerine, yaşama biçimlerine bakmadan yürüyoruz. Albert Camus “Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkedeki ölümlerin nasıl gerçekleştiğine bakın” diyor. Bu ülkede, yaşam çok ucuz. Bir de, o ölüm biçimlerinin basında nasıl yer aldığına bakın. Bu ülkenin bir milletvekili olarak gazete manşetlerinden utandım. Başkanlık siteminin, “büyük devrim” diye manşetlere alınmasından utandım. Sadece birkaç gazetede patlama manşetlerdeydi.
Darbenin gölgesinde bütçe
Adaletin olmadığı, sağlıklı dağıtılmadığı bir ülkede hiçbir şey sağlıklı olmaz. Türkiye’de kişilere ve zümrelere özel bir hukuk var. 2018 merkezi bütçesini konuşuyoruz. Eğitim, sağlık, ulaşım, kentleşme, çevre, adalet, her şey bunun içinde. Ancak gelin görün ki, bunları darbelerin gölgesinde görüşüyoruz. Adaleti 80 milyon için aynı şekilde istemediğimiz sürece, bu ülkede 80 milyon insanın sahiplenme duygusu aynı ölçüde gelişmeyecektir.
Cezaevlerinde tutulan milletvekillerimiz Anayasa değişikliğinde oy kullanacak mı?
Dün Meclis Başkanlığına sunulan Anayasa değişiklik paketi, Genel Kurul’a gelecek. Rövanşist duygularla cezaevlerinde tutulan 10 TBMM üyesi oy kullanabilecek mi, kullanamayacak mı? Belki de Anayasa değişiklik teklifi gelip 328’de kalacak, belki de, cezaevlerindeki 10 milletvekilinden bazıları evet oyu kullanacaktı? Öyle ya, anayasa değişikliği için grup kararı alınamıyor.
Bu esnada AKP’li bir milletvekilinin yerinden “Oy kullanamayacaklar” şeklinde seslenmesi üzerine Yıldırım sözlerini şöyle sürdürdü:
Oy kullanamayacaklar öyle mi? İşte bu bir itiraftır. “Yargı bilir” bile demiyorsunuz İşte biz tam da bunu söylüyoruz. Alan da sizsiniz, rehin tutan da.
Figen Yüksekdağ’ın kaldığı bloğun tamamı boşaltılmış durumda
Eş Genel Başkanımız Figen Yüksekdağ, Kandıra Cezaevinde tek kişilik hücrede. Yetmiyor, 16 Kasım’dan bu yana hiçbir avukatı ile dosyasına ilişkin not alıp veremiyor. Üyesi olduğu TBMM’ye faks çekmek için faks numarasını istiyor, eline yazdığı o faks numarası siliniyor. İşte faşizm budur.
Figen Yüksekdağ’ın kaldığı bloğun tamamı boşaltılmış durumda. Yetmiyor, ortak alana çıkarılmıyor. Yetmiyor, revire giderken ayakkabısını çıkarması isteniyor. Küstahlığa bakın! Rehine politikası budur. Guantanamo'da da böyleydi. Bu, siyasi bir kararın sonucudur. Oradaki gardiyanın haddine mi? Onun önüne ne konulmuşsa, onu yapar.
Şırnak’a çadır bile kurmadınız
Yakıp yıktığınız şehirleri yeniden yapacağınızı söylemiştiniz. Çadır bile kurmadınız Sayın Bakan. Şırnak’tan geliyorum. Şırnaklılar yıkılan evlerinin altında eşyalarını arıyor, bulamıyorlar. Çünkü Şırnak’ın yıkımı işi, evlerdeki eşyaların alınabilmesi karşılığında verilmiş.
11 Aralık 2016