Ahmet Yıldırım: Metal yorgunluğu değil çürümüşlük

Grup Başkanvekilimiz Ahmet Yıldırım, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında gündemdeki konulara ilişkin açıklama yaptı. Diyarbakır ve İstanbul’un ardından Van’da devam eden Vicdan ve Adalet Nöbetimize ilişkin değerlendirmelerde bulunan Yıldırım, İzmir’deki nöbetin ardından farklı planlamaların yaşama geçirileceğini belirtti.

Yıldırım şunları söyledi:

20 Temmuz 2017 günü İstanbul Abbasağa Parkında 9 maddelik, ‘durmayacağız, faşizmi durduracağız’ sloganıyla bir deklarasyon yayımladık. Bu ülkenin kilitlenmiş siyaset alanına özgürlük içeren irade ortaya koymaya çalıştık. Diyarbakır’da, ardından İstanbul’da 1’er haftalık nöbetler tuttuk. Vidan ve Adalet Nöbetimiz şu anda da Van’da. Önümüzdeki hafta da İzmir’de devam edecek.

Vicdan ve Adalet Nöbetlerimiz İzmir’den sonra da bitmeyecek. Farklı planlamalar yapacağız. Eş Genel Başkanlarımız ve tüm seçilmişler serbest bırakılıncaya kadar, 150 bin mağdur işine dönünceye kadar, OHAL kaldırılıncaya kadar bu etkinlikler devam edecek. Neye mal olursa olsun aynı yöntemlerle cevap vermeden direneceğiz. Siyaset yapacağız Onlarla aynı dili kullanmayacağız. Biz hukuk içinde kalarak siyasi mücadelemize devam edeceğiz.

Bu ülkeyi yöneten iktidar aklı, siyasi rakiplerini sandıkta alt edemeyince siyasallaştırdığı kolluk ve yargıyla rehin alarak vicdan ve adaletlerini kaybetti.

Nuriye ve Semih’i önce eylemlerine saldırarak daha sonra tutuklayarak, daha sonra açlık grevlerini açlık grevinde terörist ilan ederek vicdan ve adalet duygularını kaybettiler.

Ahmet Altan’ı, Mehmet Altan’ı, Nazlı Ilıcak’ı, Ahmet Şık’ı, İnan Kızılkaya’yı, Kadri Gürsel’i tutuklayarak vicdan ve adaletlerini unuttular.

Tutuklanan, haksızlığa uğrayan kişinin mensubu olduğu siyasi partiye bakmadık. Sosyal çevresine bakmadık. Kimliğine bakmadık. Kendisi gibi düşünmeyenlerin gadre uğramasına ses çıkarmayanlara biz üzülürüz.

Halkın desteğine layık olacağız

Bizim nöbetlerimiz, etkinliklerimiz süreceği için bu ülkede demokratik siyasetin ne hale geldiğini, iktidarın demokratik yollardan itiraz edenlere nasıl yaklaştığını teşhir etmek amaçlarımızdan biriydi. Çünkü sivil bir ortamda onlarca zırhlı araç ve binlerce güvenlik görevlisiyle kuşatılmak bize bir zarar vermedi, direnişimizi törpüledi. Ama bu ülkenin nasıl yönetildiğini herkes gördü.

İstanbul nöbetimizi sonlandırıp yürüyüşe geçtiğimizde, taraflı tarafsız insanlar bize balkonlardan alkışlarıyla ve sloganlarıyla destek verdi. O destekleri karşısında güvenlik güçleri onlara saldırdı. İnsanların bu ülkenin ikinci büyük muhalefet partisine desteklerinin böyle karşılanmaması gerekirdi.

Halkın desteği yalnız başına HDP’ye susamışlığı ifade etmiyordu. Bu iktidarın miadını doldurduğunu ve bu iktidara karşı bıkkınlığın açığa çıkma haliydi. Güçlü bir toplumsal muhalefete susamışlığın ifadesiydi. Biz o alkışların o desteklerin layıkıyla amaçlarına ulaştıranı olmaya devam edeceğiz. İktidarı rahatsız etmeye devam edeceğiz. Bu ülke sivilleşinceye kadar, iktidarı hukuk içine çekinceye kadar, iktidarı insanlık değer yargılarının içine çekinceye kadar bu demokratik eylemlerimize devam edeceğiz.

OHAL kalkmayacak

Bu iktidar var olduğu sürece bu ülkeye erdemin hakikatin gelmeyeceğini çok iyi biliyoruz. Eğer vicdana, adalete susamışlık halindeyseniz bir an önce bu iktidardan demokratik yollardan kurtulmanın günü geldi geçiyor bile.

Bu iktidar var oldukça OHAL kalkmayacak. Bu iktidar var olduğu sürece bu ülke normalleşmeyecek. Bu kervanımız büyüyecek, inanıyoruz.

Nuriye ve Semih’in yaşaması için bu iktidardan demokratik yollarla uzaklaşmamız gerekiyor. Sadece yazdıkları için rehin tutulan basın emekçilerinin özgürleşmesi için bu miadını doldurmuş iktidarın ülke yönetiminden demokratik yollarla uzaklaştırılması gerekiyor.

AKP sistematik işkence yapıyor

AKP işkenceyi cesaretlendiriyordu, daha önceden böyle bir politik hattı vardı. Şimdi bunun ötesine geçti. Bu iktidar işkenceyi destekliyor, işkence uygulayanları koruyor. Kişinin suçu ne olursa olsun işkence edilemez. İşkence insanlık suçudur. Türkiye’nin cezaevlerinin büyük çoğunluğu işkencehaneye dönüşmüştür. Elazığ, Silivri, Sincan, Tarsus cezaevlerinde sistematik işkence vardır. Son olarak, Elazığ T tipi cezaevinde bulunan Saray Eş başkanımız Dilan 40 gardiyanın saldırısına uğramıştır. Bununla ilgili bir soruşturma var mı?

4 gün önce Şapatan köyünde yaşlıların da aralarında bulunduğu köylülere işkence yapıldı. Bu ülkede hala zerrece adalet duygusuna sahip olan savcıların harekete geçmeye çağırıyoruz. Hakkari Valisi hiçbir araştırma yapmadan örgüt propagandası diye bu işin içinden çıkamaz.  O köylüler Recep Tayyip Erdoğan’a oy vermedi diye işkenceye uğrayamaz. İşkenceye uğrayan köylüler, “Daha önce de benzer uygulamalarla karşılaşıyorduk ama onurumuza, dinimize, iffetimize dil uzatılmazdı” diyor. Cumhurbaşkanı, Başbakan, İçişleri Bakanı bu işkencelerle ilgili ne düşünüyorsunuz? Çıkıp “Bu ülkede işkence yoktur” safsatası ötesinde etkin soruşturma yürütecek misiniz? Türkiye’de işkence vardır. AKP eliyle sistematik işkence yürütülüyor. AKP’ye destek vermeyen toplumsal kesimlere işkence yapılıyor.

Cumhurbaşkanı bir anneye işkenceyi kabul etmiyorsa açıklama yapsın

İşkenceyi mazur gören iktidar siyasi ömrünü tamamlamış, ahlakını da yitirmiştir. Özellikle Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Adalet Bakanından açılama bekliyoruz. Bir anneye galiz küfürlerle fiziki işkence yapılmasını kabullenmiyorsanız açıklama yapın. Şapatan’da işkence yapılmıştır. Bir tek insanın onuru sizin 20 yıllık iktidarınızdan daha değerlidir.

Demirtaş dışarıdayken 16 Nisan referandumunu yapamazdı

3 yıl önce bugün, cumhurbaşkanlığı seçimi olmuştu. Adaylardan biri cumhurbaşkanı seçildi. Bir diğer aday, ona boyun eğmeyen Selahattin Demirtaş alengirli yöntemler ve zorbalıkla rehin alındı. Selahattin Demirtaş dışarıdayken referanduma gidemedi. Ancak Selahattin Demirtaş zorba yöntemlerle alındıktan sonra yapılmış alengirli bir referandumla sistem değişmiştir. Selahattin Demirtaş dışarıdayken bu hedefine asla ulaşamayacaktı. Çünkü halkın vicdanında mahkum olmuş bir rejim dayatması vardı. YSK’nin şaibeli kararlarıyla ve Selahattin Demirtaş ve milletvekillerimizin içeri alınmasıyla bu hedefine ulaştı.

AKP Genel Başkanı kamu kaynaklarıyla miting yapıyor

Erdoğan son günlerde cumhurbaşkanı sıfatıyla mı AKP sıfatıyla çıktığını bilmediğimiz bir dizi miting yapıyor. Bütün haber kanalları cumhurbaşkanı mitingi diye veriyor, arkasında AKP genel başkanı posteri açılıyor. Soruyoruz: Siz bu mitingleri AKP bütçesinden mi karşılıyorsunuz, cumhurbaşkanlığı bütçesinden mi? Miting yapmaya elbet hakkınız var. Ama bütçesini nereden karşılıyorsunuz? Eğer cumhurbaşkanlığı bütçesinden karşılıyorsanız, benim vergimle AKP genel başkanı olarak miting yapamazsınız. Böyle bir hakkınız yok. Eğer İslami gelenekten geliyorsanız, eğer Hz Ömer’in adaletine inanıyorsanız, benim ve size oy vermeyen insanların rızkıyla miting yapamazsınız.

AKP bu ülkenin sadece yüzde 40’ıdır. 16 Nisan referandum sonuçlarında şaibeli bir yüzde 50 var. Gerçek bunun çok altında. AKP ve MHP bu ülkenin yarısı bile değildir. Bu ülkenin yüzde 100’ünün vergisini kullanamazsınız.

Artuklu Üniversitesi Rektörü gerçeği itiraf ediyor

Açıklamasını bitiren Yıldırım, basın emekçilerinin sorularını da yanıtladı:

Soru: Artuklu Üniversitesi Rektörü Prof. Ağırakça kendisinden AKP'nin işlerine karışmamasını isteyen Mardin Tanıtma Vakfı Başkanı İbrahim Sincar'a Erdoğan’ın ima ederek "Ben genel başkanımızın Mardin temsilcisiyim” dedi. Buna ilişkin görüşleriniz nedir?

Bu ülkenin, hukuk düzlemini yitirdiğinin kanıtıdır bu olay. Keşke sadece Artuklu rektörü ile sınırlı olsa. Bu ülkede 81 vali bine yakın kaymakam AKP il ve ilçe başkanı gibi çalışıyor. Bu  ülkede rektörler Erdoğan tarafından belirleniyor. Geçen yıl KHK ile Erdoğan’a rektör belirleme yetkisi verildi. Rektör doğru söylüyor. Onu AKP genel başkanı belirlemiştir. Haksızca rektörlük koltuğuna oturan Akademisyen görünümlü siyasi  militana hatırlatmak isterim, zulümle de haksız iktidarla da abad olunmaz. Yarın öbür gün hesap vereceğini  hatırlatmak isterim. Bu rektör, kendisine verilen görevi itiraf etmiş. Kendisini bir imzayla oraya oturtan kişiye bağlılığını ifadede etmiştir. Bizim yıllardır söylediğimizi ispat ettiği için teşekkür ederiz.

Ayhan Oğan malumu ilam etti

Soru: Ayhan Oğan’ın “yeni bir devlet kuruyoruz” açıklaması gündemdeki yerini koruyor. Buna ilişkin neler söylersiniz?

Bu cümle kurulduktan sonra Bekir Bozdağ, Başbakan ve Cumhurbaşkanı yarım ağız açıklama yapmak zorunda kaldı. Eğer toplumsal muhalefetin reaksiyonu olmasaydı ne  Bakan ne Başbakan ne de Cumhurbaşkanı açıklama yapmayacaktı. Ayhan Oğan, herkesin hissettiği bir durumu ifade etti. Ayhan Oğan malumu ilam ederken böyle bir haksızlığa uğrayacağını düşünmemişti. Hatta Saray’dan aferin alacağını düşünmüştür. Çünkü Ayhan Oğan malumun ilamını yaptı. Var olanı söyledi. Cumhurbaşkanı’na iftira atmadı. Bu baskı olmasaydı kapalı kapılar ardında Ayhan Oğan’a teşekkür edilecekti.

Demirtaş’ı bırakın bu pazar seçim yapalım

Soru: Erken seçim tartışmalarına ilişkin görüşünüz nedir?

Bu YSK ile bu ülkede artık seçim yapılamaz. YSK bir seçimi sevk ve idare yetkisini yitirmiştir. 1- YSK lağvedilecek, bağımsız bir kurum kurulacak. 2 - OHAL kaldırılacak . 3 - Kapatılan basın yayın kurumları açılacak. 4- Partiler arası siyasi fırsat eşitliği yapılacak. Ondan sonra ne zaman isterlerse seçim yapalım.

Bu ülkede bir seçim aciliyeti varsa o da yerel seçimdir. 9’u büyükşehir 100’ün üzerinde belediyeye kayyum atanmıştır. İktidarın seçim niyeti varsa, öncelikle erken yerel seçim kararı alınmalıdır. Erdoğan’ın 10 Ağustos 2014’teki siyasi rakibi Selahattin Demirtaş serbest bırakılmalıdır.

Eşit koşullar sağlansın, bu pazar seçim yapalım. Şu haliyle bu haliyle ülkede seçim koşuları yoktur. YSK’nin bulaştığı şaibeler Avrupa Birliği raporlarına raporlarına, Venedik Komisyonu raporlarına yansımıştır.

Metal yorgunluğu değil çürümüşlük

Tüm bunlara rağmen erken seçim yapacak lüksleri yok. Yüzde 40’lardaki bir iktidarın işi zor. AKP Genel Başkanı 16 Nisan referandumuyla başına iş açtı. Herhalde pişmanlık duyuyordur. Bu  yüzde 50 meselesi de nereden çıktı diye karar kara düşünüyordur.

Metal yorgunluğu dedikleri şey aslında çürümüşlük. AKP’de metal yorgunluğu değil çürümüşlük var. AK Genel Başkanı Erdoğan kendisi söyledi, partisinin teşkilatlarına bu kadar güvensizlik varken seçime nasıl gidecek?

Toplumsal muhalefet buluşmalı

Soru: Sırrı Süreyya Önder’in CHP’ye ittifak çağrısı olduğu yönünde haberler var. Nasıl değerlendirirsiniz? 

Sayın Önder, röportajında CHP’ye yönelik değil, tüm toplumsal muhalefetin ortak bir noktaya gelmesini belirtiyor. Muhalefetin ilkeler etrafında buluşma çağrısı normal. Sadece CHP’ye yönelik değil, toplumsal muhalefetin buluşması çağrısıdır.

10 Ağustos 2017