
2017 bütçe görüşmeleri, Meclis’teki Plan ve Bütçe Komisyonunda devam ediyor. TBMM, Sayıştay ve Cumhurbaşkanlığı bütçelerinin ele alındığı bugünkü görüşmelere, partimizden İstanbul milletvekilimiz Garo Paylan ve Muş milletvekilimiz Ahmet Yıldırım da katıldı.
Meclis Başkanı yerine AKP’li Meclis Başkanvekili
TBMM bütçesinin görüşüldüğü bölümde, geçen yılın aksine TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın katılmayarak, yerine AKP’li Meclis Başkanvekili Ahmet Aydın’ı görevlendirmesi komisyondaki üyelerimizin tepkisini çekti. İstanbul milletvekilimiz Garo Paylan, bu durumun tarafsızlığı ortadan kaldırdığına vurgu yaptı.
Muş milletvekilimiz Ahmet Yıldırım'ın, TBMM tarafından seçilen Kamu Başdenetçisi Nihat Ömeroğlu'na yönelttiği, “Geçen dönem birlikte çalıştığınız beş denetçi de daha önce AKP ile ilişkisi olmuş kişiler. Bunların hepsinin yolunun bir şekilde AKP’den geçmiş olması tesadüf müdür? Yolu HDP’den, CHP'den ya da MHP'den geçen hiç kimse bu işi yapabilecek liyakatta değil mi” şeklindeki sorusu üzerine AKP milletvekillerinin “Değildir” dediği duyuldu.
Yıldırım, ayrıca Gayrimenkul ve Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği’e (GYODER) ilişkin, “50 milyon bağış karşılığında Meclis’in işlerini almış. İddia ediyorum, onlar kamu kaynaklarından bir şekilde 150 milyon lira çıkarmadan o 50 milyonu buraya harcamazlar” dedi.
Meclis çalışmalarının halka erişemediğini de belirten Yıldırım, Meclis TV’nin TRT ile işbirliğini yeni bir protokolle güncellemesini, Meclis çalışmalarının halka doğrudan ulaştırılması gerektiğini, halkın çalışmaların doğruluğunu yanlışlığını halkın takdir edeceğini söyledi.
- Kürdistan ifadesi Cumhurbaşkanı’na hak da, HDP’ye mi yasak?
Ahmet Yıldırım HDP’nin 2016 merkezi yönetim bütçe tasarısında muhalefet şerhimiz yer almadığını hatırlatarak şunları söyledi: “Bu, Meclis tarihinde bir ilktir. Nedeni neymiş? Kullandığımız bazı ibareler. Muhalefet şerhimizin içinde Kürdistan yazıyormuş. O zaman hatırlatırım. Şimdiki Cumhurbaşkanı 2012 yılında başbakanken, Diyarbakır’da ve bir hafta sonra da Meclis’teki grup toplantısında tam 14 dakika boyunca Kürdistan kelimesinin neden kullanılması gerektiğini savunmuştur. Mustafa Kemal Atatürk’ün bunu kullandığını, 1. Meclis kayıtlarında geçtiğini, Osmanlı arşivlerine girdiğini, bunun coğrafi bir realiteye tekabül ettiğini kendisi savunmuştur. Cumhurbaşkanı bunu kullanınca hak reva da, HDP bunu muhalefet şerhine yazınca mı sorun oluyor? Biz sizin gibi düşünmediğimiz için toplumsal süreçlere sizin gibi yaklaşmadığımız için ayrı bir partide örgütlenmişiz. Ayrı siyasi görüşlere, ayrı programlara sahibiz. Sizin gibi düşünseydik sizin hoşlanacağınız ve konjonktürel olarak değişen kelimeler üzerinden siyaset yapsaydık sizinle aynı partide olurduk.”
- KHK ile ihraç edilenler Meclis’e alınmıyor, haklarını nerede arasınlar?
Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile ihraç edilen kamu emekçilerinin Meclis’e giremediklerini belirten Yıldırım şöyle devam etti: “On binlerce kamu personeli ihraç edilmiş. Kimine göre suçlu kimine göre değil. Haklarını nerede arayacaklar? Gelip burada milletvekillerine veya bakanlara dertlerini anlatmalarına nasıl engel olunur? Onları çok eleştirdiğiniz, illegal yöntemlere mi sevk edelim?”
Meclis’teki bazı personellerin keyfi bir şekilde disiplin cezasıyla işten çıkarıldığını, bunun da üstelik bunun personele tebliğ edilmediğini söyleyen Yıldırım, personelin bunu Meclis girişinde ya da yemekhanede kart basınca öğrendiklerini vurguladı. “Neden tebligat yapılmamıştır” diye soran Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü. “Bu hukuk devletine uyar mı? Biz bu durumda alınan kararların hukuki olmadığını, siyasi tarafgirlik üzerinden tasfiyeler yapıldığını düşünürüz. Çünkü açılan bir dava üzerinde savunma vardır. Muhakkikin savunma üzerinden yürüttüğü bir soruşturma vardır, alınan bir karar vardır ve kararın tebligatı vardır.”
Meclis’te milletvekilleriyle birlikte çalışan personelin durumuna da değinen Yıldırım, “Danışman, ikinci danışman ve ilave personel -ki ilave denmesi çok yakışık olmayan bir ifade, bir eklenti gibi- hiç birinin iş güvenliği yok. Dört beş dönem, buradan emekliliği hak edecek kadar çalışanlar var ama kıdem tazminatı yok. Onların kıdem tazminatının ve emeklilik haklarının olmaması kabul edilebilir mi? Bu içinize siner mi” sorularını yöneltti.
“Görevde yükselme sınavının olmadığı ender kurumlardan biri yine Meclis” diyen Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti: “İktidarın sıkça dile getirdiği çalışma yaşamında eşit işe eşit ücret söylemine var. Girin Meclis’te bir yemekhaneye, çay ocağına, çalışanlar arasında iki kata kadar ücret farkı olanlar var.
- Saray'ın bütçesi, halkın alın teri
Saray bütçesine de değinen Ahmet Yıldırım, “Geçen sene Cumhurbaşkanlığı bütçe görüşmesinde Cumhurbaşkanı Genel Sekreteri Fahri Kasırga'ya, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın maliyetini ve bütçesini sormuştuk. Bütün müştemilatı, tefrişatı ile birlikte. Bize cevap olarak, Saray’ın ilk projelendirildiği zaman cumhurbaşkanlığı için değil başbakanlık için yapıldığını, bu yüzden bütçesini başbakanlığın bileceğini söylemişti. Bunun üzerine biz de başbakanlık ve bağlı kuruluşlarla yaptığımız görüşmelerde beş başbakan yardımcısına ayrı ayrı aynı soruyu ilettik ancak cevap alamadık. Cumhuriyet tarihinin en büyük kampüslerinden birinin bütçesini, maliyetini maalesef bilmiyoruz. Bu gerçekten plan ve bütçe komisyonunun, Meclis’in iş ve işlemlerinin meşruiyetine gölge düşürüyor. Yoksa onu da gayrimenkul yatırım ortaklığıyla ilgili bir dernek mi yaptı? Bunun yapmadığını biliyoruz. O Saray’ın bir maliyeti var ve o maliyet 80 milyon insanın alın terinden, vergisinden karşılanmıştır.”
3 Kasım 2016