
Muş milletvekilimiz Ahmet Yıldırım, Meclis Genel Kurulunda yaptığı konuşmada şunları söyledi:
Ülkede mutsuz edilenler, ötekileştirilenler bundan dört yıl önce bir araya gelerek "HDP" adı altında, yerellerden meclis saikiyle oluşturulmuş olan bir örgütlülükle Halkların Demokratik Partisi, HDP'yi kurmuşlar. HDP, 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde bütün antidemokratik koşullara, bütün saldırılara, parti bürolarının ve binalarının bombalanması, adaylara ve parti çalışanlarına silahlı yönelimlere, mitinglerinin bombalanmasına rağmen, bütün o karanlıkları yırtarak demokratik siyaset biçiminin temsil alanı olan ve milletin iradesinin tecellisinin çatısı olan bu Meclise gelerek seslerini yükseltmeye çalışmışlardır.
Ancak "çözüm süreci"nin kıymeti siyasi iktidarın tek adamcılık, vesayet, merkeziyetçilik ihtiraslarına kurban edilerek ülke 7 Haziran seçimlerinden hemen sonra, çok öncesinden alınmış bir karar çerçevesinde, bir savaş ortamına sürüklenmiş, o gün bugündür bu ülke gün yüzü görememekte, o gün bugündür ülkede kan ve gözyaşı makamlar, koltuklar, ihtiraslar uğruna kutsanmış bulunmaktadır. HDP, çoğulcu kimliğiyle başta Kürt meselesi olmak üzere bütün sorunları demokratik bir toplum muhalefetiyle çözebilme iradesini açığa çıkarınca, tekçi, merkeziyetçi, vesayetçi tek adamcıların paçaları tutuşmuş, o gün bugündür ülkede maalesef kan akıtılıyor.
Savaş politikalarını her mahkum ettiğimizde iktidar sıralarından utanç verici cümleler kullanılmıştır: "Ama biz daha çok öldürdük." Ve ölümler üzerinden bir skor yarışı yürütülmüş, "Kökünü kazıyacağız. Son ferdi bitirilinceye kadar" denilerek bir güvenlik konsepti devreye sokulmuştur. Maalesef bununla övünen bir iktidar gerçekliğiyle karşı karşıya geldik.
Savaş bir kara deliktir. Hem ekonomik kara deliktir, hem sosyal kara deliktir, hem vicdani, ahlaki, toplumsal kara deliktir. İçte de kara deliktir, dışta da kara deliktir. Türkiye kağıtların yeniden karıldığı Ortadoğu'da aktör olabilecekken, Kürt fobisi ve düşmanlığından geri durmayınca yanlış kurgulanmış dış politikanın ürünü olarak bugün Ortadoğu'daki bütün duvarlara geri çarparak dış siyasette de iç politikanın sonucu olarak bir duvara çarpma durumunu yaşamaktadır.
"Arkadaşlarımız onurla çıkacak"
Özellikle iktidar milletvekilleri, bu zulüm ve faşizm uygulamalarına herkesten önce siz itiraz etmelisiniz ve sesinizi yükseltmelisiniz. Bunu yapmak için muhalefet gibi düşünmenize gerek yoktur. Siyasi operasyonlarla tutuklanmış olan arkadaşlarımız başı dik bir şekilde, onurlarıyla bir halkın özgürlüğü ve ülkenin demokratikleşmesi için, bu ülkeye kalıcı ve onurlu bir toplumsal barışın nasip olması için iktidar tarafından, Saray kararlaşmasıyla rehin alınmışlardır. Onlar yine onurluca çıkacaklardır ancak bugünkü uygulamaların sahipleri yarın bir gün konjonktür değiştiğinde insanların yüzüne bakamayacaklardır.
Bunun için tekrar söylüyoruz: İtiraz etmeniz, sesinizi yükseltmeniz için bizim gibi düşünmenize gerek yok, bazı değer yargıları vardır ki asla ve asla makama, mevkiye, koltuğa, herhangi bir dünyevi zevke feda edilemez. Bunlar insani, ahlaki, vicdani değer yargılarıdır.
"Ahirette KHK'ler sizi kurtaramayacak"
Bugün siyasallaştırdığınız ve teslim almış olduğunuz yargılar ve mahkemeler üzerinden bu zulüm düzenini kurgulamış olabilirsiniz ancak bunların hiçbirinin Mahkeme-i Kübra’da karşılığı olmayacaktır. Ahiret günü geldiğinde kanun hükmünde kararnameler sizi kurtaramayacaktır. Bugün siyasallaştırmış olduğunuz mahkemelerin yargıçları olmayacaktır. İlahi tecelli asla ve asla bu faşizm politikalarını hoş görmeyecektir.
Bu baskı, rehin alma politikalarınızdan vazgeçmemeniz durumunda, bu süreç, göreceksiniz içinizden bir çoğunu yargı önüne çıkaracaktır.
İdris Baluken'e tören daveti
Bir belgeyi paylaşmak istiyorum. Bu sabah İdris Baluken arkadaşımıza gelen bir davetiye. Nereden geliyor? Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından. "4 Aralık günü, Kahta-Narince-Siverek yolunun temel atma törenini onurlandırmanızı diliyoruz" diyor.
Sevgili İdris Baluken şu anda Kandıra Cezaevinde, vekaletini aldığın halkın onurunu taşıyor. Sevgili İdris Baluken şurada herhangi bir temel atma törenini onurlandırmıyor ama özgürlüğü, barışı, demokrasi mücadelesini onurlandırarak, başı dik, cezaevinde de olsa, dışarıya çıkacağı gün de aynı onurla çıkacaktır.
30 Kasım 2016