AİHM siyasi darbe nedeniyle Türkiye’yi bir kez daha mahkum etti

Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Eş Sözcülerimizin açıklaması:

Arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalıdır

Partimize yönelik gerçekleştirilen siyasi darbenin 7’inci yılına girdiğimiz süreçte AİHM, önceki dönem Eş Genel Başkanımız Figen Yüksekdağ, Grup Başkanvekillerimiz İdris Baluken ve Çağlar Demirel, Kadın Meclisi Sözcümüz Besime Konca’nın da aralarında bulunduğu 13 milletvekillimizin tutuklanmasıyla ilgili ihlal kararı verdi. AİHM daha önce de bu sürece yol açan 20 Mayıs 2016 Anayasa değişikliğine dair milletvekillerimizin dokunulmazlıklarının kaldırılmasıyla ilgili olarak Kerestecioğlu ve Encü 39 diğerleri/Türkiye kararlarıyla ihlal kararı vermişti.

Mahkeme, tıpkı Demirtaş kararında olduğu gibi bugün de verdiği kararla milletvekillerimizin tutuklanmalarının; sözleşmenin 5’inci maddesindeki kişi güvenliği ve özgürlüğü haklarının, 10’uncu maddesindeki ifade özgürlüklerinin, Ek 1 No’lu Protokoldeki seçme ve seçilme haklarının ve siyasi saiklerle tutuklama yasağının ihlaliyle ilgili de 18’inci maddenin ihlal edildiğine hükmetmiştir. Türkiye tarihinde ilk olarak Demirtaş ve Kavala kararlarında verilen ve bugün de Türkiye’nin Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi önünde denetim sürecine tabi tutulmasına yol açan 18’inci madde ihlalinin bugün 13 milletvekilimiz bakımından da verilmesi tarihi bir önem taşımaktadır. O dönem hukuksuzca birçok tutuklama kararına imza atan yargı mensuplarına defalarca hatırlatmış; bir gün Kürt seçilmişlere, HDP’li siyasetçilere yönelik gerçekleşen bu hukuk kırımının, tarafı olduğumuz uluslararası hukuk mekanizmalarından döneceğini belirtmiştik. Ancak bu darbenin parçası olanlar siyasi iktidara yaslanarak verilen çok sayıda karara imza atmaktan vazgeçmedi. Bugün AİHM bir kez daha “Seçilme hakkına müdahale etmekten vazgeçin” dedi ve de açıkça tutuklamaların tamamının siyasi saiklerle yapıldığına, toplumsal olarak çok sayıda hak ihlallerinin de yaşandığı sürece dair detaylar da vererek hükmetti.

Bu siyasi darbe süreci, partimizin 7 Haziran seçimlerinde ciddi bir başarı sergileyerek barajı geçmesi ve AKP’nin ilk defa tek başına hükümeti kuracak çoğunluğu kaybetmesi ile başladı. Bugünkü siyasi rejime geçişin kilometre taşı olan 2017 referandumu dahil birçok siyasi süreç, arkadaşlarımızın tutuklanması, milletvekilliklerinin düşürülmesi gibi ihlaller sonrasında yaşandığından, bugünkü AİHM kararı yakın tarihimize ışık tutacak bir karar olması önemini de taşımaktadır.

Herkesin hatırlayacağı üzere bugüne kadar kesintisiz şekilde süregelen hukuksuzlukların miladı, 4 Kasım 2016 siyasi darbesidir. 4 Kasım’dan itibaren belirli periyotlarla çok sayıda milletvekilimiz tutuklanmış, tamamen anayasal faaliyetleri sebebiyle cezalandırılmış, sürgün edilmiş ya da milletvekillikleri düşürülmüştür.  Eş zamanlı olarak belediyelerimize kayyım atanmış, sadece seçilmişlerimiz değil ancak onların şahsında partimize oy veren milyonlar cezalandırılmak istenmiştir. Nitekim o günden bugüne kesintisiz şekilde benzer uygulamalar ağırlaşarak artmış, gerçekler ters yüz edilerek başta partimizin kapatılması istemi olmak üzere Kobanî Kumpas Davası ve çok sayıda dava açılmış, 2019 yerel seçimlerinde kazandığımız belediyelere de hemen akabinde kayyımlar atanmıştır.

Sonuç olarak bugüne kadar haksız ve hukuksuzca rehin alınan arkadaşlarımızın derhal bırakılması evrensel hukuk ve anayasal bir yükümlülük olarak Türkiye’nin önünde bulunmaktadır. AİHM’in vermiş olduğu kararın gereğinin bir an önce yerine getirilmesi için sürecin takipçisi olmaya ve kesintisiz mücadelemizi yürütmeye devam edeceğiz.

Nuray Özdoğan-Serhat Eren
HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Eş Sözcüleri
8 Kasım 2022